Ankara sübaşısı

tarafından **Rıza ZELYUT** 2008-09-09, 09:25

Ona bir rütbe vermek gerekseydi, 'sübaşı' derdim.
Sü asker demektir. Sübaşı da komutan anlamına gelir.
Şehirlerde düzeni sağlamak üzere oluşturulan zabıtanın yöneticisi sübaşı olarak adlandırılmıştır. Bunlara asesbaşı da denilebilir.
Ankara sübaşısı kim olur?
Elbette zabıtanın başı olan Melih Gökçek...
Melih Gökçek; 14 yıldır Ankara'yı yönetir. Gösterişçidir ama bu şehri Kerbela'ya çevirmiştir. Yardımına da Devlet Su işleri yetişir; muazzam harcamalar yapar da Melih'i zar zor kurtarır.
Melih ise, Ankara'nın işlerini bırakıp İzmir'le uğraşır. Kendi içirdiği atıklı ırmak suyunu görmezden gelir de 'İzmir suyu zehirlidir!' diye bağırır. Böylece, hedef saptırır. Bu arada da CHP'yi kötülemiş olur.
Sübaşı Melih; bununla da kalmaz. Sürekli olarak Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz ile uğraşır... Çünkü; burası CHP'nin elindedir.
Sübaşı Melih, Ankara'da içki içenleri hizaya getirmek, içki satanların da hakkından gelmek üzere bir zabıta bölüğü bile oluşturmuş. Haberlere göre; belediye meclisinden bu konuda karar çıkarttırmış. Çankaya Belediye Başkanı da bu çağdışı tavra karşı çıkmış...
Geçenlerde yazmıştım: Keçiören Belediye Başkanı Hazreti Turgut, içki satanları çivili sopalarla döven bir ekip kurmuştu. Melih Gökçek'in ondan geri kalmayacağını da iddia etmiştim. Sağ olsun Hazreti Melih beni yanıltmadı. Hemen Meclisini toplayıp daha sert bir içki karşıtı bölük teşkil etmiş.
Tabii, Ankaralı bunu bekliyordu!
Bir taraftan Hazreti Turgut, bir taraftan Melih; Ankara'yı hızla fethediyorlar... Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti, yakında Mekke'den daha beter hale gelirse kimse şaşırmasın.
Bu arada; Sübaşı Melih; Çankaya Belediye Başkanı Eryılmaz'a diş geçiremeyince belden aşağı vurmaya başlıyor. Muzaffer Eryılmaz'ın eskiden belediyede çalışmış bir akrabasının kadınlarla alem yaptığını açıklayarak... Tam da kendisine yakışan bir iş yapıyor.
Halbuki tartışma başka...
Sen, türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde, geceleyin içki denetimi yapacak biçimde bir zabıta timi kurdun mu kurmadın mı? Bu çağda, bu zihniyet, Türkiye'ye yakışıyor mu? AB'ye girmeye kalkışan hükümetinizle yaptıklarınızı yan yana getirdiğinizde yan çizen kim oluyor?
Melih Hazretleri mi yoksa AKP mi?

AZ YEYİN, AZ!
Haberi biliyorsunuz: 90 kiloluk genç kız Dila; zayıflamak için Muzaffer Kuşhan'ın kliniğine gitmiş. 45 günde 15 kilo zayıflamış ama sonunda kalp krizi geçirip ölmüş. Allah rahmet eylesin.
O tür kliniklere gidenlere bir bakın... Tümü, zengin ailelerin çocuklarıdır. Aileler, üstüne titredikleri, gözleri gibi korudukları çocuklarını; sonunda zayıflama kliniklerine göndermek mecburiyetinde kalıyorlarsa, ortada sakat bir durum var demektir.
Aileler önce şunu kabul etsinler: Açlıktan Türkiye'de kimse ölmez ama bu olayda olduğu gibi tokluktan ölen çok oluyor. Öyleyse; analar babalar; çocuklarına olan sevgilerini; onları tıka basa doyurarak göstermeye kalkmamalılar... Özellikle üst ve orta gelir gruplarının çocuklarında şişmanlık hızla yayılıyor. Bu, hastalık belirtisidir. Öyleyse; aileler; çocuklarını korumak adına böyle beslemekten vazgeçsinler.
Bizler; bir sahandan dört beş kişi yiyerek, yarı aç kalktık sofradan. Bu yüzden olsa gerek; hastalık nedir bilmedik. 60 yaşındayım. Bugün biraz zorlanıyorsam; sofradan tok kalkmak gibi kötü alışkanlık edinişimdir sebebi.
Bu yüzden özellikle anneleri uyarıyorum: Çocuklarınıza tatlı yedirmekten vazgeçin. Fabrikasyon ürünleri boş verin. Ekmeksiz olmaz ama ölçülü verin. Gidin bol bol sebze alın; onları pişirin.
Biliyorum ki et veya hazır et ürünleri dururken sebze yenilmez. Ama yiyeceksiniz... Yoksa; sonunuz Dila'nınkine benzeyebilir.
Özellikle şişmanlama özelliği olan çocukların mutlaka tatlılardan, unlulardan, kızartmalardan, hazır gıdalardan, gazozlardan uzak tutulmaları gerekir.
Anneler; bunları çocuklarınıza vermeyin... Bırakın üzülsünler ama sağlıklarından olmasınlar.

Sitemize hoş geldiniz sayın

Misafir

Ankara sübaşısı

Ankara sübaşısı