Değerli dostlar,
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Değerli dostlar,
Değerli dostlar,
Ulusal kanalımız olan Kanaltürk`ün elden gitmesine hepimiz üzüldük. Bizler, yurtdışında yaşayanlar Eurotürk kanalı sayesinde Türkiye`deki yolsuzklukları, cumhuriyet rejimine yapılan saldırıları izleyebiliyorduk. Pazar günü saat 11`deki Tuncay Özkan ve Kerimcan Kamal sohbetini merakla bekliyor, hemen koltukta yerimizi alarak onları zevkle dinliyorduk. “Biz Kaç Kişiyiz” hareketinin öncüsü olan Sayın Özkan`ı takdir ediyorduk. Cumhuriyet mitiglerinde, ateşli konuşmalarında tüylerimiz diken diken oluyordu. Bütün yazılarımda “sönmekte olan kıvılcımın birisinin yakması gerekiyor. Bunun için de eylem şart” diyordum. İşte bu kıvılcımı üfleyen insan Tuncay Özkan oldu. Kurulan “Biz Kaç Kişiyiz” hareketi kısa zamanda milyona erişti. Benim gibi, ülkesini seven, geleceğini düşünen herkes bu harekete katılmıştı. Başlangıç çok güzeldi ve 1919`daki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti`ni, onun faaliyetlerini hatırlatıyordu.
Elbette ki, bu gerçekleri anlatan kanal birilerini rahatsız edecekti ve etti de! Ekranda, kanalın sıkıntıları dile getiriliyordu, ama ana noktalarına değilmiyordu. “Kanal kapanabilir, belki hafta bu ekranda biraraya gelemeyiz” deniliyordu. Kanaltürk reklam almadığı için, maddi sıkıntıdaydı, bunu bizlerde hissediyorduk ve “Acaba daha ne zamana kadar dayanılacak” diye düşünüyorduk.
Sayın Tuncay Özkan işin ciddi boyutunu ne ekranda izleyicilere ne de toplantılarda “Biz Kaç Kişiyiz” hareketine katılanlara anlattı.
Ve o acı gün geldi! Kanaltürk el değiştirmişti. Bu haber hepimize, suratımıza atılan bir tokat gibiydi. Bizleri üzen kanalın elden gitmesi değildi. Ulusal kanal olarak zevkle izlediğimiz kanaltürk karşı devrimin eline geçmişti.
Bu şoku atlatamayan bizlere, ertesi günü Eurotürk kanalından ikinci bir şok daha geldi.
Sayın Tuncay Özkan, göz yaşları içinde neden kanalı sattığını anlatırken, o ve Sayın Kamal, “Başkaları almak istedi de biz mi vermedik” demeye başladılar. Bu konuşma bana İbrahim Tatlıses`in sözünü hatırlattı: “Urfa`da Oxfort mu vardı da biz okumadık” vet doğrudur. Oxfort yoktu! Peki, kendisi gelecek kuşaklar için Urfa`da çocuklaın okuması için girişimlerde bulundu mu? Bildiğim kadarıyla hayır...
İşte o akşamki konuşmalar gerçeği yansıtmıyordu. Üstelik kendisi defalarca, kanaltürk`ü alan kişiye teşekkürlerini sundu durdu.
Sayın Özkan, bu güzel başlayan, ama hüzünle biten harekette nerede hatalar yaptı:
1. “Biz Kaç Kişiyiz” hareketi kurulduğunda, insanlar SMS, internet vs. üzerinden harekete katıldılar. Gerçekten bu sayı bir yıl olmadan milyona doğru tırmanmaya başladı. Sayın Özkan, “Milyon olalım Anadolu`ya yayılacağız, akacağız” dedi. Fakat pek yayılma görülmedi!
2. “Biz Kaç Kişiyiz” sitesinde “aidatlı üye olun” denilmeye başlandı. Belki bunun etkisiyle olsa gerek, bu harekete katılma zayıflamaya başladı ve zar zor 1, 2 milyona erişildi.
3. Kanaltürk ekranında ve sitede “Namerde muhtaç olmamak için, 1202 `ye SMS yollayın” denilmeye başlandı. Herhalde maddi sıkıntı doruğa erişmişti.
4. Ve kanal elden gitti haberi...
5. “Vatan, Millet Ahde Vefa” sözleriyle gönülleri okşayan, sert ve ateşli konuşmalar yapan Sayın Özkan, arkasındaki 1,2 milyona gerçekleri söylemedi ve “kanalı ben sattım” dedi. Satış nedeni de bizleri pek inandırıcı gelmedi açıkcası! Arkasında 1,2 milyon “Vatan, Millet, Ahde Vefa” gönüllüsü olan bir kişiden bu davranış beklenmezdi.
6. En azından ekran karşısına çıkıp, “dostlar, kanal elden gidiyor. Maddi sıkıntı var. Kanalınızı kurtarmak istiyorsanız, ya bağışta bulununuz ya da hisse alarak kanala ortak olun” diyebilirdi. Bunu da yapmadı, kanalın satışını gizli tuttu ve sürprizi patlattı!
7. Ve son olarak şunu söyleyebiliriz:Yaptıklarını, o ateşli konuşmalarını, “Vatan, Millet, Ahde Vefa” ve buna benzer sözleri, yalnız 1,2 milyon değil, toplumun büyük bir kesiminin umudunu, karşıdevrimcilere kanalı satarak bir süngerle silmiş oldu. Şimdiye kadar yapılanlar belki unutulabilir, ama bu sonuncu asla!
Yaşadığımız bütün bu olumsuzluklar elbette ki bizleri karanlığa, umutsuzluğa düşürmeyecektir. Türkiye`de tek bir Tuncay Özkan yok! Bir Tuncay gider diğeri gelir, yeter ki, bizler “Biz Kaç Kişiyiz” in başına getirirken, Mustaf Kemal`in 1925`te söylediği şu sözünü hatırlayalım:
“Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, sinesinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden, bir an vazgeçmesin!”
Dr. Yüksel Cavlak
Ulusal kanalımız olan Kanaltürk`ün elden gitmesine hepimiz üzüldük. Bizler, yurtdışında yaşayanlar Eurotürk kanalı sayesinde Türkiye`deki yolsuzklukları, cumhuriyet rejimine yapılan saldırıları izleyebiliyorduk. Pazar günü saat 11`deki Tuncay Özkan ve Kerimcan Kamal sohbetini merakla bekliyor, hemen koltukta yerimizi alarak onları zevkle dinliyorduk. “Biz Kaç Kişiyiz” hareketinin öncüsü olan Sayın Özkan`ı takdir ediyorduk. Cumhuriyet mitiglerinde, ateşli konuşmalarında tüylerimiz diken diken oluyordu. Bütün yazılarımda “sönmekte olan kıvılcımın birisinin yakması gerekiyor. Bunun için de eylem şart” diyordum. İşte bu kıvılcımı üfleyen insan Tuncay Özkan oldu. Kurulan “Biz Kaç Kişiyiz” hareketi kısa zamanda milyona erişti. Benim gibi, ülkesini seven, geleceğini düşünen herkes bu harekete katılmıştı. Başlangıç çok güzeldi ve 1919`daki Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti`ni, onun faaliyetlerini hatırlatıyordu.
Elbette ki, bu gerçekleri anlatan kanal birilerini rahatsız edecekti ve etti de! Ekranda, kanalın sıkıntıları dile getiriliyordu, ama ana noktalarına değilmiyordu. “Kanal kapanabilir, belki hafta bu ekranda biraraya gelemeyiz” deniliyordu. Kanaltürk reklam almadığı için, maddi sıkıntıdaydı, bunu bizlerde hissediyorduk ve “Acaba daha ne zamana kadar dayanılacak” diye düşünüyorduk.
Sayın Tuncay Özkan işin ciddi boyutunu ne ekranda izleyicilere ne de toplantılarda “Biz Kaç Kişiyiz” hareketine katılanlara anlattı.
Ve o acı gün geldi! Kanaltürk el değiştirmişti. Bu haber hepimize, suratımıza atılan bir tokat gibiydi. Bizleri üzen kanalın elden gitmesi değildi. Ulusal kanal olarak zevkle izlediğimiz kanaltürk karşı devrimin eline geçmişti.
Bu şoku atlatamayan bizlere, ertesi günü Eurotürk kanalından ikinci bir şok daha geldi.
Sayın Tuncay Özkan, göz yaşları içinde neden kanalı sattığını anlatırken, o ve Sayın Kamal, “Başkaları almak istedi de biz mi vermedik” demeye başladılar. Bu konuşma bana İbrahim Tatlıses`in sözünü hatırlattı: “Urfa`da Oxfort mu vardı da biz okumadık” vet doğrudur. Oxfort yoktu! Peki, kendisi gelecek kuşaklar için Urfa`da çocuklaın okuması için girişimlerde bulundu mu? Bildiğim kadarıyla hayır...
İşte o akşamki konuşmalar gerçeği yansıtmıyordu. Üstelik kendisi defalarca, kanaltürk`ü alan kişiye teşekkürlerini sundu durdu.
Sayın Özkan, bu güzel başlayan, ama hüzünle biten harekette nerede hatalar yaptı:
1. “Biz Kaç Kişiyiz” hareketi kurulduğunda, insanlar SMS, internet vs. üzerinden harekete katıldılar. Gerçekten bu sayı bir yıl olmadan milyona doğru tırmanmaya başladı. Sayın Özkan, “Milyon olalım Anadolu`ya yayılacağız, akacağız” dedi. Fakat pek yayılma görülmedi!
2. “Biz Kaç Kişiyiz” sitesinde “aidatlı üye olun” denilmeye başlandı. Belki bunun etkisiyle olsa gerek, bu harekete katılma zayıflamaya başladı ve zar zor 1, 2 milyona erişildi.
3. Kanaltürk ekranında ve sitede “Namerde muhtaç olmamak için, 1202 `ye SMS yollayın” denilmeye başlandı. Herhalde maddi sıkıntı doruğa erişmişti.
4. Ve kanal elden gitti haberi...
5. “Vatan, Millet Ahde Vefa” sözleriyle gönülleri okşayan, sert ve ateşli konuşmalar yapan Sayın Özkan, arkasındaki 1,2 milyona gerçekleri söylemedi ve “kanalı ben sattım” dedi. Satış nedeni de bizleri pek inandırıcı gelmedi açıkcası! Arkasında 1,2 milyon “Vatan, Millet, Ahde Vefa” gönüllüsü olan bir kişiden bu davranış beklenmezdi.
6. En azından ekran karşısına çıkıp, “dostlar, kanal elden gidiyor. Maddi sıkıntı var. Kanalınızı kurtarmak istiyorsanız, ya bağışta bulununuz ya da hisse alarak kanala ortak olun” diyebilirdi. Bunu da yapmadı, kanalın satışını gizli tuttu ve sürprizi patlattı!
7. Ve son olarak şunu söyleyebiliriz:Yaptıklarını, o ateşli konuşmalarını, “Vatan, Millet, Ahde Vefa” ve buna benzer sözleri, yalnız 1,2 milyon değil, toplumun büyük bir kesiminin umudunu, karşıdevrimcilere kanalı satarak bir süngerle silmiş oldu. Şimdiye kadar yapılanlar belki unutulabilir, ama bu sonuncu asla!
Yaşadığımız bütün bu olumsuzluklar elbette ki bizleri karanlığa, umutsuzluğa düşürmeyecektir. Türkiye`de tek bir Tuncay Özkan yok! Bir Tuncay gider diğeri gelir, yeter ki, bizler “Biz Kaç Kişiyiz” in başına getirirken, Mustaf Kemal`in 1925`te söylediği şu sözünü hatırlayalım:
“Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki, sinesinde yetişerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri, çok iyi incelemek dikkatinden, bir an vazgeçmesin!”
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
Geri: Değerli dostlar,
Sayın Tuncay Özkan hala şunun farkında değil.Kanaltürk'ün satışı ile ulusalcı,atatürkçü,ilerici,aydın ve demokrat kesime ne denli zarar verildiğinin ayırdında değil.Reklam bulamadık,sekiz ay maaş veremedik, ulusal çevrelere gelin alın dedik almadılar...Siyasi otoritenin baskılarını daha önce görmeyip,baskı sürecinde müflis işadamı gibi ekranda ağlamak hoş bir görüntü olmadı...
Bu durumu işbirlikçi ve gerici medya kullandı...
Ekranlarından,sütunlarından;
- "ulusalcılar bölündü",
- "ulusalcılar şokta" ,
- "ulusalcılar kaç para" gibi söylemlerle,salyalarını akıtarak yayınladılar.
Eleştirinize katılıyorum....
Bu durumu işbirlikçi ve gerici medya kullandı...
Ekranlarından,sütunlarından;
- "ulusalcılar bölündü",
- "ulusalcılar şokta" ,
- "ulusalcılar kaç para" gibi söylemlerle,salyalarını akıtarak yayınladılar.
Eleştirinize katılıyorum....
Metin Gümüş- ALTIN ÜYE
- KATILIM ÖDÜLÜ :
Mesaj Sayısı : 152
Yaş : 61
ŞEHİR : İstanbul
Meslek : Emekli
Öğrenim Durumu : Üniversite
Aldığı Teşekkür : 5
Kayıt tarihi : 06/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz