Bürokratından Başbakan'a İhlas Finans'taki hortumlamaya göz yumdu iddiası!
1 sayfadaki 1 sayfası
Bürokratından Başbakan'a İhlas Finans'taki hortumlamaya göz yumdu iddiası!
Bürokratından Başbakan'a İhlas Finans'taki hortumlamaya göz yumdu iddiası!
Bugün Gazetesinde önceki gün şöyle bir haber yayınlandı. -TMSF Başkanı Ahmet Ertürk yolsuzluğun kitabını yazıyor.
Haber devam ediyor:
-Kitapta İhlas Finans’la ilgili olarak Ahmet Ertürk’e ait şu satırlar var:
-
“Maalesef İhlas Finans yüreğimin acıdığı, gerçekten düşünürken kendimi
ağlamamak için zor tuttuğum bir yaradır. İhlas Finans diğer batık
bankalardan farkı olmayan bir hortumlama operasyonudur. İhlas Finans
mağdurları sahipsiz kalmıştır. Biz onlara sahip çıkmak için birkaç
girişimde bulunduk ama başaramadık. Biz bu mes’eleyi, iddia ediyoruz
çok kısa bir sürede çözerdik ama İhlas Finans görev alanımızda değil.”
Bunu söyleyen kim?
Ahmet Ertürk.
O kim?
Başbakanın kendi atadığı en güvendiği bürokratı.
Yukarıdaki satırları bir kez daha okuyun ve Ertürk’ün ne demek istediğini iyi anlayın.
Adam diyor ki; İhlas Finans’da açık, aleni bir hortumlama var ama bunun üzerine gidilmesine izin verilmedi!
İzin vermeyen kim?
Siz ya da ben değil, hükümet ya da onun başındaki herhalde.
Hatırlayın konu Meclis’e gelmiş, ancak TMSF denetiminin dışında kalması için AKP toplu olarak oy kullanmıştı.
Söyler misiniz nedir bunun adı?
Önüne geleni TMSF denetimine sokacaksın, iş İhlas Finans’a geldi mi orada ölçü, emsal ve değer tanımaksızın çark edeceksin!...
İşte size konu ile ilgili olarak bir başka enstantane:
Bir kaç gün önceydi.
AKP’nin 10 ay öncesindeki Sanayi Bakanı Ali Coşkun’la bürosunda sohbet ediyoruz.
İhlas
Finans’ın kurucu genel müdürü olan ve oradaki hortumlamalara baştan
beri isyan ettiği bilinen Ali Bey’e Tayyip Bey’in önceden zerre
sevmediği İhlas’ı ve Enver Ören’i birden sahiplenmesinin perde arkasını
sordum:
Aldığım cevabın özeti şudur:
“Tayyip Bey, Enver Bey’i
yine sevmez ama belli ki hesapları var. İhlas Finans olayında başta bu
işi temizleyelim, hazırlığı yap diye bana talimat veren Sayın
Başbakandır. Hal böyle iken Sayın Erdoğan son anda hiç beklenmedik bir
şekilde frene bastı. Belli ki o arada bir şeyler oldu.”
Evet
görüldüğü gibi tıpkı Ahmet Ertürk gibi, Ali Coşkun da İhlas
Finans’daki hortumlamanın üzerine gidilmesinde Tayyip Erdoğan’ın kalkan
olduğunu söylüyor.
Peki ama neden? Ne oldu da Başbakan birden bire değişti?
Tablo
bu iken bırakın Tayyip Erdoğan’a mideden bağımlı olan sözde muhafazakar
gruplar, muhalefet partileri bile bu hadiseyi afişe edip gündeme
getirmedi.
Tamam CHP oluşturduğu İhlas Finans dosyasını afişe için
uygun bir zamanı bekliyor olabilir, ancak Deniz Bey, Enver Ören
tarafından kendisine gece yarıları açılan ağlamaklı telefonlardan
etkilenir diye de düşünmüyor değilim... Çünkü Enver Bey’in etkili
feryatlı ağlamalarına 28 Şubat sürecinde Genelkurmay karargahında iki
kez tanıklık ettim. CHP lideri eğer birilerinin ağlamasına kulak
verecek ise bu Enver Ören değil, Allah(cc) ve din istismarları ile para
kaptıran onbinlerce yetim ve gariplerin feryatları olmalıdır.
Tam bu noktada konu ile ilgili olarak çok önemli bir haber verelim.
İhlas Finans dosyası kapanmadı ve kapanmayacak.
Kesin bilgilerimle söylüyorum ki İhlas’la ilgili olarak önümüzdeki günlerde acayip gelişmeler olacak...
PES Kİ NE PES...
GAP Tayyip Bey’in kardeşlik projesi imiş!
Dün
AKP matbuatında bir haber: Tayyip Bey yüzyılın en büyük kardeşlik
projesini başlattı.. Kastettiği proje GAP... Tayyip Bey başlatmış
onu... Bu millet kör ve sersem ya, yuttur yutturabilirsen... Yahu,
Tayyip Bey başlattı dediğin proje onlarca yıldır yürüyor ve hakkında
yüzlerce cilt kitap bile yazıldı. AKP ve Erdoğan bu projeyi değil
başlatan, tersine onu gömen, rafa kaldıranlardır. İşte size devlet
kayıtları. GAP’a Türkiye 1970’lerden beri her yıl büyük kaynaklar
ayırdı. İşte son 10 yıl: 1998, 1999, 2000’de GAP’a ayrılan kaynak 1.5
milyar doların üstünde... 001’de yani kriz yılında bu miktar 800 milyon
dolara iniyor. 2002, 2003 ve 2004’de bu rakam korunuyor. Ve işte son üç
yıl :2005’de GAP’a ayrılan para 25 milyon dolar, 2006’da 24 milyon
dolar, 2007de 21 milyon dolar. Evet yanlış okumuyorsunuz, AKP iktidarı
ile GAP’a ayrılan para bu. Hal böyle iken bunu görmeyeceksiniz ve
seçim öncesinde yapılan sanal töreni, Tayyip Bey’den yüzyılın projesi
diye sunacaksınız. Vallahi pes... Ama adamlar haklı canım,Tayyip olmasa
onlar da olmayacak ki!.. Bir de bunlara gazete ve burada çalışanlara
gazeteci demezler mi!
BİZDE BÖYLE...
Remzi Gür olayı Batı’da olsa!
Remzi
Gür’ü biliyorsunuz, Başbakan’ın kankası ve dostu olan ünlü işadamı.
Remzi Bey, Başbakan’a o kadar yakın ki Erdoğan ailesini sürekli evinde
ağırlıyor ve dahası beyana göre çocuklarını yurt dışında okutuyor. İşte
bu Remzi Gür, Abdullah Gül’ün birinci Cumhurbaşkanlığı oylamasında CHP
Milletvekili Mehmet Yıldırım’a, TBMM’ye girmesi için rüşvet teklif
etmiş ve bu iddia mahkemeye taşınmıştı..Ve muhakeme sonuçlandı. Remzi
Gür suçlu bulunarak 10 ay hapse mahkûm oldu... Şimdi olayı tartışalım.
Remzi Gür, Londra’da yaşayan bir işadamı, arada bir Ankara’ya geliyor.
Sorarım size böyle bir işadamı bu tür bir işe kendi başına girer mi
girmez mi? Öyle ya, sonuçta Anamuhalefet partisine ait bir mebusa kanca
söz konusudur. Aynı şey Batılı bir ülkede olsa emin olun yer yerinden
oynar ve bu mahkeme kararından sonra Başbakan’ın istifasını
isterlerdi.. Peki Türkiye’de ne mi oluyor? Yazılı medyanın yarısı, yani
AKP’li matbuat bu olayı haber bile yapmadı iyi mi!
NEREDEYİZ...
Dinleme çeteleri!
Dinleme
çetelerinin son marifeti CHP Genel Sekreterinin dinlenmesidir. Önder
Sav makamında yaptığı özel konuşmaları ertesi gün Vakit Gazetesinde
okudu. Belli ki dinleme çeteleri sızdırmış bunu... ABD’de buna benzer
bir olay geçmişte Başkan Nixon’un istifasına sebep olmuştu, Türkiye’de
ise bırakın Başbakan’ın istifa etmesi, bu rezillik ülkede satılan
pardon pardon dağıtılan gazetelerin yarısında haber bile olmuyor...
Hadise açık ve net bir şekilde dinleme çetelerinin varlığını ortaya
koyuyor. Hükümet, olmayan çetelerin üstüne giderken olduğu kanıtlanan
bu çeteleri görmezden geliyor. Açıkçası bu durum Türkiye’nin nerede
olduğu ve nasıl yönetildiğini gözler önüne seriyor. Zerre abartmıyorum
bugün Ankara’da milletvekilinden bürokratına, parti liderinden
gazetecisine kadar herkes dinleme sendromunun içinde. MHP’nin de
dinlenildiğine dair bu partiden ciddi iddialar var. Kısacası Ankara
adeta soğuk savaş sürecinde bütün ülke ajanlarının cirit attığı
merkezleri andırıyor.
Bugün Gazetesinde önceki gün şöyle bir haber yayınlandı. -TMSF Başkanı Ahmet Ertürk yolsuzluğun kitabını yazıyor.
Haber devam ediyor:
-Kitapta İhlas Finans’la ilgili olarak Ahmet Ertürk’e ait şu satırlar var:
-
“Maalesef İhlas Finans yüreğimin acıdığı, gerçekten düşünürken kendimi
ağlamamak için zor tuttuğum bir yaradır. İhlas Finans diğer batık
bankalardan farkı olmayan bir hortumlama operasyonudur. İhlas Finans
mağdurları sahipsiz kalmıştır. Biz onlara sahip çıkmak için birkaç
girişimde bulunduk ama başaramadık. Biz bu mes’eleyi, iddia ediyoruz
çok kısa bir sürede çözerdik ama İhlas Finans görev alanımızda değil.”
Bunu söyleyen kim?
Ahmet Ertürk.
O kim?
Başbakanın kendi atadığı en güvendiği bürokratı.
Yukarıdaki satırları bir kez daha okuyun ve Ertürk’ün ne demek istediğini iyi anlayın.
Adam diyor ki; İhlas Finans’da açık, aleni bir hortumlama var ama bunun üzerine gidilmesine izin verilmedi!
İzin vermeyen kim?
Siz ya da ben değil, hükümet ya da onun başındaki herhalde.
Hatırlayın konu Meclis’e gelmiş, ancak TMSF denetiminin dışında kalması için AKP toplu olarak oy kullanmıştı.
Söyler misiniz nedir bunun adı?
Önüne geleni TMSF denetimine sokacaksın, iş İhlas Finans’a geldi mi orada ölçü, emsal ve değer tanımaksızın çark edeceksin!...
İşte size konu ile ilgili olarak bir başka enstantane:
Bir kaç gün önceydi.
AKP’nin 10 ay öncesindeki Sanayi Bakanı Ali Coşkun’la bürosunda sohbet ediyoruz.
İhlas
Finans’ın kurucu genel müdürü olan ve oradaki hortumlamalara baştan
beri isyan ettiği bilinen Ali Bey’e Tayyip Bey’in önceden zerre
sevmediği İhlas’ı ve Enver Ören’i birden sahiplenmesinin perde arkasını
sordum:
Aldığım cevabın özeti şudur:
“Tayyip Bey, Enver Bey’i
yine sevmez ama belli ki hesapları var. İhlas Finans olayında başta bu
işi temizleyelim, hazırlığı yap diye bana talimat veren Sayın
Başbakandır. Hal böyle iken Sayın Erdoğan son anda hiç beklenmedik bir
şekilde frene bastı. Belli ki o arada bir şeyler oldu.”
Evet
görüldüğü gibi tıpkı Ahmet Ertürk gibi, Ali Coşkun da İhlas
Finans’daki hortumlamanın üzerine gidilmesinde Tayyip Erdoğan’ın kalkan
olduğunu söylüyor.
Peki ama neden? Ne oldu da Başbakan birden bire değişti?
Tablo
bu iken bırakın Tayyip Erdoğan’a mideden bağımlı olan sözde muhafazakar
gruplar, muhalefet partileri bile bu hadiseyi afişe edip gündeme
getirmedi.
Tamam CHP oluşturduğu İhlas Finans dosyasını afişe için
uygun bir zamanı bekliyor olabilir, ancak Deniz Bey, Enver Ören
tarafından kendisine gece yarıları açılan ağlamaklı telefonlardan
etkilenir diye de düşünmüyor değilim... Çünkü Enver Bey’in etkili
feryatlı ağlamalarına 28 Şubat sürecinde Genelkurmay karargahında iki
kez tanıklık ettim. CHP lideri eğer birilerinin ağlamasına kulak
verecek ise bu Enver Ören değil, Allah(cc) ve din istismarları ile para
kaptıran onbinlerce yetim ve gariplerin feryatları olmalıdır.
Tam bu noktada konu ile ilgili olarak çok önemli bir haber verelim.
İhlas Finans dosyası kapanmadı ve kapanmayacak.
Kesin bilgilerimle söylüyorum ki İhlas’la ilgili olarak önümüzdeki günlerde acayip gelişmeler olacak...
PES Kİ NE PES...
GAP Tayyip Bey’in kardeşlik projesi imiş!
Dün
AKP matbuatında bir haber: Tayyip Bey yüzyılın en büyük kardeşlik
projesini başlattı.. Kastettiği proje GAP... Tayyip Bey başlatmış
onu... Bu millet kör ve sersem ya, yuttur yutturabilirsen... Yahu,
Tayyip Bey başlattı dediğin proje onlarca yıldır yürüyor ve hakkında
yüzlerce cilt kitap bile yazıldı. AKP ve Erdoğan bu projeyi değil
başlatan, tersine onu gömen, rafa kaldıranlardır. İşte size devlet
kayıtları. GAP’a Türkiye 1970’lerden beri her yıl büyük kaynaklar
ayırdı. İşte son 10 yıl: 1998, 1999, 2000’de GAP’a ayrılan kaynak 1.5
milyar doların üstünde... 001’de yani kriz yılında bu miktar 800 milyon
dolara iniyor. 2002, 2003 ve 2004’de bu rakam korunuyor. Ve işte son üç
yıl :2005’de GAP’a ayrılan para 25 milyon dolar, 2006’da 24 milyon
dolar, 2007de 21 milyon dolar. Evet yanlış okumuyorsunuz, AKP iktidarı
ile GAP’a ayrılan para bu. Hal böyle iken bunu görmeyeceksiniz ve
seçim öncesinde yapılan sanal töreni, Tayyip Bey’den yüzyılın projesi
diye sunacaksınız. Vallahi pes... Ama adamlar haklı canım,Tayyip olmasa
onlar da olmayacak ki!.. Bir de bunlara gazete ve burada çalışanlara
gazeteci demezler mi!
BİZDE BÖYLE...
Remzi Gür olayı Batı’da olsa!
Remzi
Gür’ü biliyorsunuz, Başbakan’ın kankası ve dostu olan ünlü işadamı.
Remzi Bey, Başbakan’a o kadar yakın ki Erdoğan ailesini sürekli evinde
ağırlıyor ve dahası beyana göre çocuklarını yurt dışında okutuyor. İşte
bu Remzi Gür, Abdullah Gül’ün birinci Cumhurbaşkanlığı oylamasında CHP
Milletvekili Mehmet Yıldırım’a, TBMM’ye girmesi için rüşvet teklif
etmiş ve bu iddia mahkemeye taşınmıştı..Ve muhakeme sonuçlandı. Remzi
Gür suçlu bulunarak 10 ay hapse mahkûm oldu... Şimdi olayı tartışalım.
Remzi Gür, Londra’da yaşayan bir işadamı, arada bir Ankara’ya geliyor.
Sorarım size böyle bir işadamı bu tür bir işe kendi başına girer mi
girmez mi? Öyle ya, sonuçta Anamuhalefet partisine ait bir mebusa kanca
söz konusudur. Aynı şey Batılı bir ülkede olsa emin olun yer yerinden
oynar ve bu mahkeme kararından sonra Başbakan’ın istifasını
isterlerdi.. Peki Türkiye’de ne mi oluyor? Yazılı medyanın yarısı, yani
AKP’li matbuat bu olayı haber bile yapmadı iyi mi!
NEREDEYİZ...
Dinleme çeteleri!
Dinleme
çetelerinin son marifeti CHP Genel Sekreterinin dinlenmesidir. Önder
Sav makamında yaptığı özel konuşmaları ertesi gün Vakit Gazetesinde
okudu. Belli ki dinleme çeteleri sızdırmış bunu... ABD’de buna benzer
bir olay geçmişte Başkan Nixon’un istifasına sebep olmuştu, Türkiye’de
ise bırakın Başbakan’ın istifa etmesi, bu rezillik ülkede satılan
pardon pardon dağıtılan gazetelerin yarısında haber bile olmuyor...
Hadise açık ve net bir şekilde dinleme çetelerinin varlığını ortaya
koyuyor. Hükümet, olmayan çetelerin üstüne giderken olduğu kanıtlanan
bu çeteleri görmezden geliyor. Açıkçası bu durum Türkiye’nin nerede
olduğu ve nasıl yönetildiğini gözler önüne seriyor. Zerre abartmıyorum
bugün Ankara’da milletvekilinden bürokratına, parti liderinden
gazetecisine kadar herkes dinleme sendromunun içinde. MHP’nin de
dinlenildiğine dair bu partiden ciddi iddialar var. Kısacası Ankara
adeta soğuk savaş sürecinde bütün ülke ajanlarının cirit attığı
merkezleri andırıyor.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz