DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Devletini aşağılayan Babacan'ın sözleri kapatılma davasına delildir!

Aşağa gitmek

Devletini aşağılayan Babacan'ın sözleri kapatılma davasına delildir! Empty Devletini aşağılayan Babacan'ın sözleri kapatılma davasına delildir!

Mesaj tarafından Sebahattin ÖNKİBAR 2008-05-30, 04:36

Bu ülke tarihi süreç içinde Ermeni kökenli olan Dışişleri Bakanlarını bile gördü de böyle bir densizliğe hiç tanık olmadı.
Ülkenin dış dünyadaki namus temsilcisi, ülkesini adeta ahlaksızlıkla suçluyor.
Kim midir bunu yapan?
Ali Babacan’dır.
Peki, bu adam ne iş mi yapar?
Dışişleri Bakanıdır.
Nerede ne mi yapmıştır?
Brüksel’de Türkiye’ye hakaret etmiş, aşağılamıştır.
Nasıl mı?
Avrupa Parlamentosu’nda ettiği sözlerle.
Peki, ne mi demiştir?
Türkiye’de Müslüman çoğunluğun dini özgürlüklerle ilgili olarak sorunları olduğunu ifade ederek baskı yapıldığını kaydetmiştir.
Sorarım size, böyle bir sözün ülke imajı için Orhan Pamuk ya da PKK’lıların karalamalarından ne farkı vardır? Üstelik onlar örgüt ya da şahıs, bu adam Dışişleri Bakanı...
Anayasal görevi bu tür hücumları savmak ve ülkesini savunmak olan bir Dışişleri Bakanı’nın böyle bir söz etmeye hakkı var mı?
Peki, söyledikleri doğru mudur?
Asla ve kat’a değildir.
Bu ülkede Müslümanlara baskı yoktur.
Ülkenin yüz bin camii şerifinde her gün beş vakit ezan okunur ve insanlar özgür bir şekilde ibadetlerini yaparlar.
Bu, yüzyıllardır aynen böyledir.
Bu ülkede ibadet yapmam engellendi ya da müslüman olduğum için aşağılandım diyen bir ademoğlunu gösteremezsiniz.
Var diyen yalan söyler.
Söz konusu edilen eğer islamı siyasallaştırıp onu rejim haline getirme teşebbüsleri ise o başka şeydir. Böyle bir durumda yasalar elbette gereğini yapmış ve de yapmalıdır.
Onun ötesinde tek bir misal verilemez, çünkü yoktur.
Tersine, bu ülkede Allah ve Müslümanlık adıyla aldatmak ve onu oya dönüştürmek artık metot olmanın bile ötelerine taşmıştır.
Hal böyle iken bir Dışişleri Bakanı nasıl bu sözleri eder?
Sorarım size, Türkiye böyle bir bakana layık mıdır?
Türkiye’nin çıkarlarları, zihniyeti bu olan bir bakan tarafından korunabilir mi?
Ali Babacan derhal ama derhal istifa etmelidir.
Etmezse de azledilmelidir.
Devlet olmanın gereği budur.
Babacan Türkiye’ye hücum edenleri göğüsleyeceğine bizatihi kendisi hücum ediyor.
Bakın Fransa Cumhurbaşkanı dün “Türkiye Müslüman olduğu için AB’ye asla giremeyecek” dedi. Sorarım size, Ali Babacan’ın görevi Sarkozy’e cevap vermek midir yoksa onun gibi Türkiye’ye hücum etmek mi?
Bir başka boyut da açılan kapatılma davası ile ilgilidir.
Yargıtay Başsavcılığı da harekete geçip Babacan’ın bilinçle söylenmiş bu sözlerini kapatılma davasına dahil etmelidir.
Görüyorsunuz sevgili okurlar, AKP ile Türkiye’yi kimler ve nasıl yönetiyorlar!
Türkiye her şeyi gördü de böyle bir Dışişleri Bakanı’nı hiç görmedi:



Damokles’in kılıcı
SS’li korku devleti ve Ergenekon Mücahitleri!
Defalarca yazdık; AKP kendi devletini kurmak istiyor, bunun için de adım adım yol alıyor diye... Devletin en önemli merkezlerini fetihten, şube müdürlüklerine kadar yapılan kadrolaşmalara, medya oluşturmadan, burjuvazisini yaratmaya ve hatta kendi derin devletini kurmaya kadar atılan adımlar bunun göstergeleridir... Derin devletini kurma bağlamında ardarda yapılan ve sızan malum dinlemeler net vesikalardır. AKP adeta Hitler’in SS’li korku devletini yaratmanın peşindedir. Dinlemelerin bazılarının sızdırılması ise korku salma ve bu imajı pektiştirmek içindir. Ergenekon gibi ne olduğu hâlâ meçhul olan araştırma ya da soruşturma teşebbüsleri ise başlarda sallandırılan Damoklesin kılıcı ya da sağa sola gösterilen sopa hüviyetindedir... Tam bu noktada sorulacak soru AKP’nin yarattığı korku devleti yaratma projesine kendilerine Ergenekon Mücahitliği misyonunu biçen kimi kalemşörlerin tutunduğu garip tavırdır. Öyle ya, bu Mücahitler(!) için konu ya da problem çeteleşme ise bu dinlemeler çetelerin ürünü değil mi? Bu kardeşler bir satır olsun bu dinlemelerden neden söz etmezler? Yoksa bu mücahitler için önemli olan çeteler değil de onun kime hizmet ettiği midir?..


Neyin acelesi
Önce türban ve DTP davası sonra AKP!
AKP cenahı ve hatta bizzat Başbakan Erdoğan bastırıyor. Neymiş efendim, dava acil sonuçlansınmış!..Olur... Beraat da ettirsinler mi seni!....Erdoğan’ın acillikte ısrarı, kurduğu seçim oyununa matuftur... Eğer gecikme olursa seçim oyununda bazı aksaklıklar olacak... Onun için dava Temmuz ya da en geç Ağustos’ta sonuçlansın istiyor. Tayyib bey partisinin kapatılacağından ve kendisinin yasaklanacağından emin olduğundan dokunulmazlık zırhından fazla mahrum kalmak istemiyor, zira böyle bir durumda Baykal’ın deyimiyle tutuklanabileceğini düşünüyor. Dolayısı ile kapatmanın ardından hemen seçim diyor. Ancak bu ülkenin yargısı Tayyip Erdoğan’ın hesaplarına göre değil, kurallarına göre çalışır. Kurallar da şudur: Önce türban davası görülecek, ardından da DTP dosyası halledilecek. DTP görüşülüp sonuçlanmadan AKP davası görüşülemez, çünkü DTP’ye dava önceden açılmıştır. Bu arada DTP şahıs bazında savunmaları da yapacaktır ki, bu da epey bir zaman gerektirir. Tatili de dikkate alırsanız AKP için kapatılma davasının sonuçlanması en iyimser tarihle Ekim sonudur. Ondan öncesi karar alma zorlama ve dayatmanın eseri olacaktır.



Doğruya doğru
Melih Gökçek’in yaptığı doğru mu?
Melih Gökçek önceki gün Kızılırmak suyunu 21 gün öncesinde şehir şebekesine verdiğini açıkladı... Kamuoyu şimdi Gökçek’in yaptığını tartışıyor... Bize sorarsanız Melih Bey’in metodu doğrudur, zira Başkan suyu vermeden önce bağlayacağını açıklamış olsaydı hiç kuşkunuz olmasın yapay bir takım haberler gündeme getirilecek ve Kızılırmak suyu hedef alınacaktı... AKP karşıtı kitle benim bu satırlarımı muhtemelen yadırgayacaktır ama onlara cevabım günlük yazılarım ve AKP’ye takındığımız bilinen tutumumuzdur... Melih Bey’in tutumunu onaylamamız ise adaletli olmanın gereği yani hakkın teslim edilmesidir. Doğruya doğru, sevin sevmeyin, Melih Bey Ankara’da fevkalade başarılı işlere imza atmış bir belediye başkanıdır. Bu olayda ise hatırlayın geçen Ağustos başında ortaya çıkan su krizinde adam adeta linç ediliyordu. Şimdi o günleri yaşayan ve onlar gibi pek çok peşin hükümlü tavra mahkum olan deneyimli Melih Bey Kızılırmak suyunu bu şekilde bağlamasın da ne yapsın?.. Aslında Melih Bey kendini değil Kızılırmak suyunu ve hatta Ankara’yı kurtardı bu şekilde... Gökçek böyle bir cinlik yapmasaydı Başkent’li yapılacak aleyhte yayınlarla emin olun Kızılırmak suyuna hep kuşku ile bakar bir noktaya sürüklenirdi.
Sebahattin ÖNKİBAR
Sebahattin ÖNKİBAR
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz