DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

YASAKLAR

Aşağa gitmek

YASAKLAR Empty YASAKLAR

Mesaj tarafından tuvana 2008-05-31, 18:06

Stres, çağımızın hastalığı. Hem de boyutları sandığımızdan çok daha büyük. Sonuçları ise, tüm toplumun, gelişmesine engel olan, gerilemesini, üretim için gerekli motivasyonu yok ederek, mutsuz, karamsar insanlar topluluğu haline gelmesiyle kendini gösteriyor.

Her “yasak” ise stresi arttıran bir faktördür.

Ben kişisel olarak “yasak” sözcüğü yerine, yapılmasının iyi sonuç vermeyeceği işler olarak tanımlamayı uygun görüyorum.

İnsan bedeninin ve zihninin çalışmasını, birbiriyle etkileşimini bilmeden insanı, toplumu yönetmek, kurallar koymak hiçbir sonuç vermez.

Yasakların iki önemli sonucu vardır.

Birincisi, bir konuda “yasak” ile karşılaştığımız zaman, bedenimizde, isteğimiz dışında gerilim oluşur. Bu durum insanın doğal ve önüne geçemeyeceği bilinçdışı bir refleksidir.

İkincisi ise, “yasak” ları sürekli duyurabilmek adına yapılan yazılı ve sözlü uyarılar, istenenin tam tersine, o “yasak” olan işlemi zihinlere daha da fazla kazınmasına yol açar. Çünkü insanoğlunun zihni, olumsuz ekleri hesaba katmaz. Cümle içindeki, fiili, emir olarak algılar.
Örneğin, şimdi size “ sahili düşünme” dediğim anda aklınıza ne geldi? Oysa ben size "düşünme demiştim.
Very Happy
Bunun önüne geçemezsiniz. Bu, insanoğlunun zihninin çalışma şeklidir ve tamamen bilinçdışıdır.


Peki, o zaman yapılması uygun olmayan işlerin yapılmamasını ne şekilde sağlayabiliriz?

Hiç şüphe yok ki, gerek aile içinde gerekse de toplum içinde yapılması uygun olmayan bir takım işler, uygulamalar vardır. Olması da doğaldır ve olmalıdır. Ancak sorun, bunu ne şekilde ortaya konulduğudur.

Aile içinde konuyu ele alırsak eğer, bir çocuğun bir şeyi yapmamasını istiyorsak, bunu yaparsa nasıl sonuçlarla karşılaşacağını anlatarak,
bu nedenle yapmaması gerektiğini açıklamak en doğru ve özellikle sonucu yönünden en kalıcı yoldur. Yani kısaca, ikna etmek.


Bunu ortaya koyma şeklimiz de yapılmaması gereken eylemi değil, tam tersine, yapılması doğru olanı dile getirmektir. Örneğin: “koşma, düşersin” dediğimiz zaman “düşmek” fiilini, hiç yoktan çocuğun kafasına sokmuş oluruz ve koşmak konusunda onu ( hiç istemediğimiz halde) bir hırs içine sokmuş
oluruz. Oysa ki, “yavaş yürürsen belki etraftaki sincapları ( veya benzer, çocuğa ilginç gelecek bir nesneyi) görebilirsin” demek en kalıcı yoldur. Bir örnek daha vermek isterim: bilirsiniz bazen çocuklar anlamsız şekilde bağırmaya başlarlar. Siz ne kadar sus deseniz de susturmanız mümkün olmaz. Bu durumda siz çok usul bir sesle ona ilginç gelecek bir konuda konuşmaya başlayın. Bakalım
sonuç ne olacak?
cheers


İkna yoluna gitmeyip, sadece “yasak” dediğimiz zaman karşımızdaki kişi, yaşı kaç olursa olsun, içinde bir gerilim ve en kötüsü de, bu yasağa karşı bir direnç hissedecektir. Yaşına, eğitimine ve bilgi birikimi ile mantığına bağlı olarak, bu tepkisini denetim altına alabilir veya alamaz. Aldığı
takdirde, hiç istemediğimiz stres oluşacaktır içinde. Alamazsa, daha da kötü, biriken stresi öfke olarak, bambaşka bir konuda patlayacaktır.



Toplumsal anlamdaki yasaklarda da bu hatalar yapılmaktadır.
Yasaklar karşısında toplumsal tepkiler de, bireysel tepkilerle aynı şekilde ortaya çıkar.


Devlet mekanizmasının inandırıcılığı, bu konuda çok büyük önem taşır.

Eğer Devlet mekanizmasındaki ilgili bir birim, herhangi bir konuda bir kısıtlama getiriyorsa, bu kısıtlama, diğer uygulamalarına ters düşmemek zorundadır. Ters düştüğü durumda, Devlet inandırıcılığını yitirir ve konulan kurallar yurttaşların gözünde “uyulsa da olur, uyulmasa da” şeklinde yorumlanır. ( tanıdık geldi mi?) Wink

Son günlerdeki sigara yasağını örnek vermek yerinde olacaktır sanırım. Sigaranın zararlarını bilmeyen var mı? Hiç sanmıyorum. O halde, neden sigaranın zararlarını söyleyip duruyoruz ki? Bu güne kadar bunu bir faydası görülmüş müdür? Bu zararları anlatmanın başka bir yolu yok mudur?
Evet, vardır ama nedense uygulanmaz.


Devletin görevlerinden en önemlisi de yurttaşların sağlığını korumaktır. Bu konuda araştırmalara destek olmak, yatırım yapmaktır. Devletin, genel işleyişini, çizgisini de hükümetler belirler.

Peki, bizim ülkemizde bu durum nasıldır?

Mümkün olsa hiçbir ilacı devlet ödemeyecek. Bunun için de elinden geleni yapan bir devlet. Yeşil kart uygulamasını kaldıran bir yönetim.
Kanser ilaçlarını (ki ne kadar gerekli ve pahallı olduğunu biliyoruz) pek çoğunu artık ödememe kararını alan bir devlet. Devlet hastanelerine yatırım yapmak şöyle dursun, tersine özel hastaneleri özendirerek, ( tesadüfen hep yandaşlarının açtığı) sağlık alanını neredeyse turizm gibi değerlendiren bir devlet.

Bunların yanı sıra, Gazilerimize tanına sağlık haklarını, kaşla göz arasında geçirdikleri bir kanunla, sadece kendilerine uygulayan bir yönetim.

Bu liste uzar gider.

Şimdi böyle bir devlet düzeninin, sigara yüzünden sağlığımızı düşündüğünden, ya da iddia edildiği gibi içmeyenleri korumak amacıyla böyle bir karar aldığına inanmak mümkün müdür? Ben
inanmıyorum açıkçası.


Hava kirliliği sadece sigara dumanı ile olmaz bu bir. En azından ( yakinen gördükleri için) kendi
seçim yatırımı olarak dağıttıkları kömürlerin dumanı havayı ne kadar kirletiyor? Bunun hesabı yapılmış mıdır? Onun dışında arıtma sistemi olmayan fabrikalar, yatağan termik santralı, daha uzar bu liste.



Güldürmeyin beni…

Bu durumda, yukarıda söz ettiğim Devlet mekanizmasının inandırıcılığı, dolayısıyla ikna gücünden söz edebilir miyiz?

Dikkatinizi çekti mi hiç arabaların egzoz boruları, tam bebek arabalarındaki bebeklerin yüzlerinin hizasındadır. Caddede bebeğinizi hava aldırmaya çıkarttığınız zaman aslında bilmeden yoğun miktarda karbon monoksite maruz bırakıyorsunuz. Arabaların çıkarttığı bu zehirin kontrolü şimdi
özel istasyonlara verildi. Dolayısıyla, her isteyen istediği gibi temiz raporunu alabiliyor. Sakın bana bu muayeneyi bilgisayarla yapılıyor demeyin.
Bunun da kolay yolu var. Burada söylemem doğru olmaz ama gözlerimle gördüm. Hiç merak etmeyin. Kaldı ki en çok zehir saçan araçlar nedense kamuya ait araçlar. Onlara herhangi bir yaptırım var mı?


Şimdi tüm bunlar bir yanda dururken devletin gerçekten
yurttaşının sağlığından endişe duyduğuna inanmak mümkün mü?


Hayır değil…

Peki, o zaman nedir bu kararın dayanağı?

Bütün Avrupa ülkelerindeki uygulama buymuş. Bunu gösteriyorlar neden olarak. Bazı Avrupa ülkelerinde doğru, böyle bir uygulama var. Ama buna karşın bazı Avrupa ülkelerinde sınırlı şekilde uyuşturucu kullanımı da serbest. O zaman onu da uygulayalım..


Uyuşturucu deyince aklıma geçen gün tv. de gördüğüm içler
acısı bir görüntü geldi. 6. Sınıf öğrencisi bir çocuk, açıkça “sigarayı
boş ver abi, biz hapımızı bulalım yeter” dedi.
Sad

Bu görüntüyü benim gibi devlet
mekanizmasındaki en azından birkaç kişi de izlemiştir.



Bu konudaki fikirlerini ve uygulamalarını merakla
bekliyorum.


Söz konusu yasağa bir de psikolojik yönden bakalım. Neden ruh hastalıkları hastanelerinde sigara yasağı yok? Çünkü zaten belli bir gerilim yaşayan kişilere artı bir gerilim daha yüklememek. Bizler toplum olarak öyle mutlu, huzurluyuz ki Suspect bu yasak bize hiç baskı oluşturmaz.

Tüm bunların yanı sıra, bu yasağı duyurmak için her tarafa, taksilere zorunlu olarak, sigara içilmez işareti konuyor. Bu işaret, az önce “sahil” örneğinde olduğu gibi, direk olarak sigarayı çağrıştırıyor. Hiç akılda yoksa bile sigarayı hatırlatıyor.

Göreceksiniz Türk halkı yüksek zekasıyla bu yasağı delmenin farklı yollarını hiç zaman yitirmeden bulacaktır. Twisted Evil

Bir başka nokta, yasa gereği, 62 YTL cezası olan bu uygulamanın ne şekilde, kim tarafından uygulanacağı da meçhul.

Bugün herhangi bir kapalı mekanda sigara yakın, muhtemelen
oranın en büyük idari amiri tarafından size bu ceza uygulanacak. Peki, makbuz?


Yok.
Geçende TV. de bir şoföre kesilen cezada bunu gördük.


Bunca eleştiriden sonra bir öneri yapmak isterim.


Kapalı mekanlarda ( nasılsa bir süre sonra yukarıda sıraladığım nedenlerle uygulaması mümkün görünmeyen bu yasak yerine) içilen ve içilmeyen bölümler yapılsa. Bu bölümlerden içilmeyen bölüm çok özendirici hale getirilse, örn. “buradaki hava tertemiz” gibi yazılar konulsa. Buna karşılık
içilen bölümlerde, oturma yerleri dahil, konfor ve güzel görüntüden uzak, sıradan yerler haline getirilse. Sonuç ne olur sizce?



Böyle bir uygulama ile, 1. İçmeyen kişiler korunmuş olur. 2. İçmeyenlerin bulunduğu mekanların konforu daha çekici hale geldği için kim bilir belki de "bir sigara da içmeyivereyim" düşüncesi akla gelebilir. 3. İçenler, kendilerini diğer güzel kısım yerine bu sıradan ve çirkin yerde bulunmaya layık görürler mi?. 4. Kapalı mekanlardaki kahveler de yasaktan sonra görüldüğü gibi sinek avlamak yerine işlerini verimli bir şekilde sürdürebilirler.

Bu sadece aklıma gelen ilk öneriydi. Uzmanlara danışılarak çok daha fazla çözüm yolu üretilebilir.
Amaç, tabi ki, bir şeyi samimiyetle, sonuç almak üzere istemekse eğer...

Ne dersiniz, koskoca devlet bu basit ama bir o kadar da toplum psikolojisi yönünden etkili, benzer bir uygulamalara gidemez mi?



Gider, gider de yeter ki niyeti olsun.
tuvana
tuvana
ELMAS ÜYE
ELMAS ÜYE

PROJE ÖDÜLÜ : YASAKLAR Madaly10
KATILIM ÖDÜLÜ : YASAKLAR On11
Kadın
Mesaj Sayısı : 645
Yaş : 66
ŞEHİR : istanbul-anadolu yakası
Meslek : uzman
Öğrenim Durumu : üniversite
Kişisel Mesaj : ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKMAK GELECEĞE SAHİP ÇIKMAKTIR
Ruh Halim : YASAKLAR Images12
Aldığı Teşekkür : 278
Kayıt tarihi : 03/11/07

http://esneklikprogrami.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz