Önder Sav'ın Müslümanlığı mı, AKP'nin İslamcılığı mı?
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Önder Sav'ın Müslümanlığı mı, AKP'nin İslamcılığı mı?
Dinlenme fiyaskosunun müsebbibi Önder Sav ilk tepkiyi malum sözleriyle almıştı.
Hacca gitmek isteyen partilisine “Araplara para kaptırma” diyen Sav fütursuzluğunu daha da ileri taşıyarak İslamın Şanlı Peygamberi hakkında da tasvip edilemeyecek bir tutum sergilemişti.
Önder Sav, bireysel tercihleri bağlamında elbette sorgulanamaz, ama CHP gibi bir yapının iki numarası da böyle konuşamaz.
Önder Bey bu tutumuyla CHP’nin üzerinde onlarca yıldır var olan din karşıtı imajını parlatmış oldu. Dahası, Önder Sav o boşta bulunmayla Deniz Baykal’ın yıllardır iğne ile kuyu kazma misali oluşturmaya başladığı dine saygılı CHP imajına da darbe vurdu.
Kuşkusuz bu bir söz kazasıydı ama din gibi hassas bir konuda akbabaların başlarda gezindiğini bilmek gerekiyor.
Peki, Önder Bey’in bu sözleri CHP ile irtibatlandırılabilir mi?
Hayır...
CHP’yi bugün zihniyet olarak temsil eden lideri, yani Sayın Deniz Baykal’dır, ki onun islama olan samimi bağlılığı ve saygısı sadece bayram günlerinde torunlarını camii şerife götürmesi ve o fotoğrafı vermesi ile değil, ayrıca onlarca yıldır eşi hanımefendi ile beraber gösterişten uzak tuttukları ramazan oruçları ile sabittir. Bu satırların yazarı, Baykal Ailesinin Ramazan ayında oruç tuttuğunu ilk kez 1996’da Türkiye Gazetesi’nde yazmış, keza aynı şey Ertuğrul Özkök gibi yazarlar tarafından da defalarca kaleme
alınmıştı.
Sorarım size, böylesine samimi inanç sahibi lideri olan bir partiye din karşıtı demek en hafifinden insafsızlık değil midir?
Önder Sav’ın asla onaylamadığımız o sözlerine rağmen biz AKP’nin İslam’a çok daha zarar verdiği kanaatindeyiz.
Evet, AKP sayesinde toplumun büyük bölümü adeta dine karşı bir cepheye sürüklenmiş ve siyasi partiye karşıtlık, inanca karşıtlık şeklini almıştır. AKP yapay din patronajı ile kitleleri refleksel bir konuma sokmuştur.
AKP sayesinde din inanç olmaktan çıkıp devlette yükselmenin referası haline gelmiş ve en belirleyici unsur olmuştur.
AKP ile beraber İslam inanç olmanın ötesinde BOP gibi emperyal projelerin odağı yapılmış ve de dinlerarası diyalog, İbrahimi dinler gibi reformcu masallarla adeta iğdiş edilmeye başlanmıştır.
AKP bu haliyle islama yüklenen yeni misyonun Truva atı konumundadır.
Dahası AKP adeta islamı Protestanlaştırmanın ifadesidir.
Değilse, sorarım size emparyalizmin AKP muhabbeti nasıl açıklanacak? Okyanus Ötelerinden Kıt’a Avrupasına kapatılma davasına yükseltilen feryatlar nasıl izah edilecek?
AKP sayesinde tasavvur dahi edemeyecekleri yüklü maaşlar alan sözde kalemşörleri değil ama bu yapıya körü körüne iman edenlere soruyorum emparyalizmin AKP’ye verdiği sınırsız desteğin hiç mi anlamı
yoktur?
Yahu bırakın onu bunu, siz Tayyip Erdoğan’ın Irak’ta katledilen yüzbinlerce masum Müslüman için tel’in bağlamında bir söz olsun ettiğini hiç işittiniz mi?
İşitemezsiniz, zira Tayyip Erdoğan artık o katliamcıların kumpanyasına dahil olmuş, yani onlarla aynı safta olmayı seçmiştir.
Buradan bakınca cevap verin Önder Sav mı islama çok zarar verdi yoksa AKP mi?
SIranIzI bekleyeceksİnİz...
Kapatılmada aceleci, Ergenekon’da yavaş!
Tayyip Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin partisi için açılan davada acele olmasını istiyor. İfade edilemeyen gerekçe, kapatılma kararı çıkar ve kendisi de yasaklanır ise B Planını uygulamak... Bunun için de zamana ihtiyaç var. Eğer karar geç çıkarsa ara seçimin Mart 2009’daki yerel seçimle birleşme ihtimali ortaya çıkıyor. Bu da araya zaman girmesi ve Erdoğan’ın aylar boyu dokunulmazlık zırhından yoksun yaşaması anlamına geliyor. Böyle bir zırh olmadı mı da açılacak bir yolsuzluk davası ile her an tutuklanmak mümkün. İşte Tayyip Bey’in birinci korkusu budur. İkinci husus da yeni yılda ekonominin daha da kırılgan bir hale geleceği yani kriz beklentisidir. Tayyip Bey böyle bir iklimde seçime gitmek istemiyor. Bir başka boyut da ABD’nin İran’ı vurma ihtimalidir ki bunun da ekonomiyi ve Türkiye’yi etkileyeceği düşünülüyor. Dahası, Erdoğan ABD’nin İran’ı vurma sürecinde yasaklı konumunda olmak istiyor ve onun için de mahkemeye hemen karar diye diretiyor... İyi de Anayasa Mahkemesi’nin takvimini AKP değil, kural ve teamüller belirler. Buna uyduğunda da Ekim’in sonundan önce kararın çıkması eşyanın tabiatı gereği mümkün değil... Öyle, zira arada türban ve DTP davası var. Tatili de sayarsanız Ekim’den önce zor...Tam bu noktada bir parantez açalım ve acele acele diye çırpınan Erdoğan’a soralım; aceleciliği neden sadece kendiniz için talep ediyorsunuz. Bak, Ergenekon diye bir soruşturma var ve bir yıl oldu ortada ne bir dava ne de bir iddianame var. Üstelik Ergenekon soruşturmasında dava olmaksızın onlarca kişi hapis... Evet Tayyip Bey bir acele edin sözünü de Ergenekon için de söylesene!
KIyasta farklIlIk
Biad’cı medya aynı şeyi yapar mıydı?
Doğruya doğru, Önder Sav olayında merkez ve milli medya iyi bir sınav verdi. Tıpkı dinleme ihtimaline takındığı tutumda olduğu gibi olay fiyasko çıkınca bunu da sayfa ve sütunlarına taşıdı ve oklarını Önder Sav’a çevirdi. Evet, medyanın bu yakası Önder Sav bizdendir demedi ve yanlışın üstüne gitti ve hatta istifa taleplerini bile yüksek perdelerden seslendirdi.Tam bu noktada soralım, acaba aynı şey tersinden olmuş olsaydı biadcı yani AKP medyası da böyle davranır mıydı? Valahi de billahi de davranmazdı, zira o matbuat partinin emrindedir.Abartıyor muyum? Açın bakın sayfalara, mahkeme kararı ile rüşvet aldığı tescillenen Remzi Gür ile ilgili bir satır var mı bu gazetelerde? Yok, çünkü o haberin partiye yani AKP’ye zarar vereceği düşünüldüğü için örtülü parti görevlileri olan editörler tarafından sayfalara alınmadı. Beğenin beğenmeyin, iki kesimi yani biadcı medya ile diğerini kıyasta fark okyanus ile gölet misalidir. Tamam, merkez medyada da çıkarlar için olmadık taklalar atılır ve olmadık karartmalar yapılır, ancak kıyasta farkılık yine de büyüktür.
İsİmler belİrlenmelİ
MHP iyi yolda!
Yeri geldiğinde sık eleştirdiğimiz MHP bu aralar gerçekten iyi gidiyor. Hele hele Sayın Bahçeli’nin korku iktidarını deşifre eden sözleri ve tutumu son iki haftanın gündem maddesiydi. Keza MHP liderinin meclis ve partinin dışına çıkması da takdir edilecek bir başka boyuttur. MHP eğer böyle olur ise biz de onu eleştirmez, tersine destek veririz. Bizim amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Bulunulan konjonktürde MHP yüzde 25’lere tırmanabilecek bir imkana sahiptir, dolayısı ile de bu değerlendirilmelidir. MHP yazla beraber -ki ufukta seçim vardır- bütün Anadolu’yu karış karış gezip AKP teslimiyetçiliğini anlatmalı ve kendisinin de manevi değerler bağlamında erozyona girmediğini sunmalıdır. Doğruya doğru, MHP’nin Parlamento kadrosu müthiş kalitelidir. Parti bu kadroyu değerlendirmeli ve her birinden yararlanma yollarını bulmalıdır. Son husus, MHP’nin mahalli seçimde oy alabilecek isimleri bugünden belirlemesinin gereğidir.
Hacca gitmek isteyen partilisine “Araplara para kaptırma” diyen Sav fütursuzluğunu daha da ileri taşıyarak İslamın Şanlı Peygamberi hakkında da tasvip edilemeyecek bir tutum sergilemişti.
Önder Sav, bireysel tercihleri bağlamında elbette sorgulanamaz, ama CHP gibi bir yapının iki numarası da böyle konuşamaz.
Önder Bey bu tutumuyla CHP’nin üzerinde onlarca yıldır var olan din karşıtı imajını parlatmış oldu. Dahası, Önder Sav o boşta bulunmayla Deniz Baykal’ın yıllardır iğne ile kuyu kazma misali oluşturmaya başladığı dine saygılı CHP imajına da darbe vurdu.
Kuşkusuz bu bir söz kazasıydı ama din gibi hassas bir konuda akbabaların başlarda gezindiğini bilmek gerekiyor.
Peki, Önder Bey’in bu sözleri CHP ile irtibatlandırılabilir mi?
Hayır...
CHP’yi bugün zihniyet olarak temsil eden lideri, yani Sayın Deniz Baykal’dır, ki onun islama olan samimi bağlılığı ve saygısı sadece bayram günlerinde torunlarını camii şerife götürmesi ve o fotoğrafı vermesi ile değil, ayrıca onlarca yıldır eşi hanımefendi ile beraber gösterişten uzak tuttukları ramazan oruçları ile sabittir. Bu satırların yazarı, Baykal Ailesinin Ramazan ayında oruç tuttuğunu ilk kez 1996’da Türkiye Gazetesi’nde yazmış, keza aynı şey Ertuğrul Özkök gibi yazarlar tarafından da defalarca kaleme
alınmıştı.
Sorarım size, böylesine samimi inanç sahibi lideri olan bir partiye din karşıtı demek en hafifinden insafsızlık değil midir?
Önder Sav’ın asla onaylamadığımız o sözlerine rağmen biz AKP’nin İslam’a çok daha zarar verdiği kanaatindeyiz.
Evet, AKP sayesinde toplumun büyük bölümü adeta dine karşı bir cepheye sürüklenmiş ve siyasi partiye karşıtlık, inanca karşıtlık şeklini almıştır. AKP yapay din patronajı ile kitleleri refleksel bir konuma sokmuştur.
AKP sayesinde din inanç olmaktan çıkıp devlette yükselmenin referası haline gelmiş ve en belirleyici unsur olmuştur.
AKP ile beraber İslam inanç olmanın ötesinde BOP gibi emperyal projelerin odağı yapılmış ve de dinlerarası diyalog, İbrahimi dinler gibi reformcu masallarla adeta iğdiş edilmeye başlanmıştır.
AKP bu haliyle islama yüklenen yeni misyonun Truva atı konumundadır.
Dahası AKP adeta islamı Protestanlaştırmanın ifadesidir.
Değilse, sorarım size emparyalizmin AKP muhabbeti nasıl açıklanacak? Okyanus Ötelerinden Kıt’a Avrupasına kapatılma davasına yükseltilen feryatlar nasıl izah edilecek?
AKP sayesinde tasavvur dahi edemeyecekleri yüklü maaşlar alan sözde kalemşörleri değil ama bu yapıya körü körüne iman edenlere soruyorum emparyalizmin AKP’ye verdiği sınırsız desteğin hiç mi anlamı
yoktur?
Yahu bırakın onu bunu, siz Tayyip Erdoğan’ın Irak’ta katledilen yüzbinlerce masum Müslüman için tel’in bağlamında bir söz olsun ettiğini hiç işittiniz mi?
İşitemezsiniz, zira Tayyip Erdoğan artık o katliamcıların kumpanyasına dahil olmuş, yani onlarla aynı safta olmayı seçmiştir.
Buradan bakınca cevap verin Önder Sav mı islama çok zarar verdi yoksa AKP mi?
SIranIzI bekleyeceksİnİz...
Kapatılmada aceleci, Ergenekon’da yavaş!
Tayyip Erdoğan Anayasa Mahkemesi’nin partisi için açılan davada acele olmasını istiyor. İfade edilemeyen gerekçe, kapatılma kararı çıkar ve kendisi de yasaklanır ise B Planını uygulamak... Bunun için de zamana ihtiyaç var. Eğer karar geç çıkarsa ara seçimin Mart 2009’daki yerel seçimle birleşme ihtimali ortaya çıkıyor. Bu da araya zaman girmesi ve Erdoğan’ın aylar boyu dokunulmazlık zırhından yoksun yaşaması anlamına geliyor. Böyle bir zırh olmadı mı da açılacak bir yolsuzluk davası ile her an tutuklanmak mümkün. İşte Tayyip Bey’in birinci korkusu budur. İkinci husus da yeni yılda ekonominin daha da kırılgan bir hale geleceği yani kriz beklentisidir. Tayyip Bey böyle bir iklimde seçime gitmek istemiyor. Bir başka boyut da ABD’nin İran’ı vurma ihtimalidir ki bunun da ekonomiyi ve Türkiye’yi etkileyeceği düşünülüyor. Dahası, Erdoğan ABD’nin İran’ı vurma sürecinde yasaklı konumunda olmak istiyor ve onun için de mahkemeye hemen karar diye diretiyor... İyi de Anayasa Mahkemesi’nin takvimini AKP değil, kural ve teamüller belirler. Buna uyduğunda da Ekim’in sonundan önce kararın çıkması eşyanın tabiatı gereği mümkün değil... Öyle, zira arada türban ve DTP davası var. Tatili de sayarsanız Ekim’den önce zor...Tam bu noktada bir parantez açalım ve acele acele diye çırpınan Erdoğan’a soralım; aceleciliği neden sadece kendiniz için talep ediyorsunuz. Bak, Ergenekon diye bir soruşturma var ve bir yıl oldu ortada ne bir dava ne de bir iddianame var. Üstelik Ergenekon soruşturmasında dava olmaksızın onlarca kişi hapis... Evet Tayyip Bey bir acele edin sözünü de Ergenekon için de söylesene!
KIyasta farklIlIk
Biad’cı medya aynı şeyi yapar mıydı?
Doğruya doğru, Önder Sav olayında merkez ve milli medya iyi bir sınav verdi. Tıpkı dinleme ihtimaline takındığı tutumda olduğu gibi olay fiyasko çıkınca bunu da sayfa ve sütunlarına taşıdı ve oklarını Önder Sav’a çevirdi. Evet, medyanın bu yakası Önder Sav bizdendir demedi ve yanlışın üstüne gitti ve hatta istifa taleplerini bile yüksek perdelerden seslendirdi.Tam bu noktada soralım, acaba aynı şey tersinden olmuş olsaydı biadcı yani AKP medyası da böyle davranır mıydı? Valahi de billahi de davranmazdı, zira o matbuat partinin emrindedir.Abartıyor muyum? Açın bakın sayfalara, mahkeme kararı ile rüşvet aldığı tescillenen Remzi Gür ile ilgili bir satır var mı bu gazetelerde? Yok, çünkü o haberin partiye yani AKP’ye zarar vereceği düşünüldüğü için örtülü parti görevlileri olan editörler tarafından sayfalara alınmadı. Beğenin beğenmeyin, iki kesimi yani biadcı medya ile diğerini kıyasta fark okyanus ile gölet misalidir. Tamam, merkez medyada da çıkarlar için olmadık taklalar atılır ve olmadık karartmalar yapılır, ancak kıyasta farkılık yine de büyüktür.
İsİmler belİrlenmelİ
MHP iyi yolda!
Yeri geldiğinde sık eleştirdiğimiz MHP bu aralar gerçekten iyi gidiyor. Hele hele Sayın Bahçeli’nin korku iktidarını deşifre eden sözleri ve tutumu son iki haftanın gündem maddesiydi. Keza MHP liderinin meclis ve partinin dışına çıkması da takdir edilecek bir başka boyuttur. MHP eğer böyle olur ise biz de onu eleştirmez, tersine destek veririz. Bizim amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Bulunulan konjonktürde MHP yüzde 25’lere tırmanabilecek bir imkana sahiptir, dolayısı ile de bu değerlendirilmelidir. MHP yazla beraber -ki ufukta seçim vardır- bütün Anadolu’yu karış karış gezip AKP teslimiyetçiliğini anlatmalı ve kendisinin de manevi değerler bağlamında erozyona girmediğini sunmalıdır. Doğruya doğru, MHP’nin Parlamento kadrosu müthiş kalitelidir. Parti bu kadroyu değerlendirmeli ve her birinden yararlanma yollarını bulmalıdır. Son husus, MHP’nin mahalli seçimde oy alabilecek isimleri bugünden belirlemesinin gereğidir.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
Geri: Önder Sav'ın Müslümanlığı mı, AKP'nin İslamcılığı mı?
Sebahattin beyin bu yazısı; tarihe not düşmekden farksızdır.
AKP hakkındaki tespitler yerinde ve mualefet görevini üstlenmişler tarafından öğrenilerek insanlara anlatılacak kalitede ve anlaşılır bir biçimde izah edilmiştir.
Bu yazı içn teşekkür eder saygılarımı sunarım.
AKP hakkındaki tespitler yerinde ve mualefet görevini üstlenmişler tarafından öğrenilerek insanlara anlatılacak kalitede ve anlaşılır bir biçimde izah edilmiştir.
Bu yazı içn teşekkür eder saygılarımı sunarım.
alanon- GÜMÜŞ ÜYE
- PROJE ÖDÜLÜ :
Mesaj Sayısı : 85
Yaş : 46
ŞEHİR : istanbul
Meslek : muhasebe
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 15
Kayıt tarihi : 03/03/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz