DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Siyasette yeni şov biçimi

Aşağa gitmek

Siyasette yeni şov biçimi Empty Siyasette yeni şov biçimi

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2008-06-14, 09:19

Çarşamba ve perşembe günlerini Ankara’da geçirdim. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı ziyaret edip 2 saate yakın sohbet etme imkanı buldum. Meclis’e gidip çeşitli partilerden milletvekilleri ile konuştum. İzlenimlerimi hafta başından sonra yazmaya çalışacağım.
Ama ilk izlenimimi hemen söyleyeyim, kapatma davasının süreci sona doğru yaklaştıkça AKP içinde huzursuzluklar ve kıpırdanmalar artıyor. “Biz parçalanmayız, kopmalar olmaz, Tayyip Bey kimi işaret ederse o başkan olur, gerisi laftır” gibi sözlere hiç aldırmayın. Çünkü durum öyle değil. Hiç umulmadık insanların neler yapacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz gibi geliyor bana. Hele bir “meçhul” bakan var ki, dinlediğim öyküleri pazartesinden sonra yazacağım, çok şaşıracaksınız.
AKP’de huzursuzluk deyince ortaya çıkan ilk örnek Reha Çamuroğlu adlı milletvekilinin attığı adım oldu. Bu AKP’li milletvekili istifa ettiğini açıkladı. Ama AKP’den değil, Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığından. Demek ki AKP’de bazı milletvekilleri danışman olarak atanmış. Ben danışman denilen milletvekillerini “Tayyip Bey’e gönülden bağlı” kişiler sanıyordum. Değilmiş, meğer atama yapılıyormuş.
Ama bu milletvekili “Trenden inmedim” diyor. Tayyip Erdoğan “Trenden inen bir daha binemez” dedi ya, Çamuroğlu da ona gönderme yapıyor.
Tipik AKP kurnazlığı işte: Kapatma olursa, gidecek yer bulabilmek için “Bakın ben durumu anlamış ve Tayyip Erdoğan’ın yanından ayrılmıştım” diyecek. Yok AKP kapanmaz ve yola devam edilirse bu kez Erdoğan’a “Canım trenden inmedim ki” diyecek.

Siyasette partisini, fikrini, söylemini değiştireni çok görmüştük bugüne kadar. Ama olmayan bir makamdan istifa edip de iki tarafa da mavi boncuk vermeyi herkesin gözü önünde yapanı görmemiştik. Reha Çamuroğlu sayesinde siyasetimiz yeni bir kavramla ve yeni bir siyasi şov biçimiyle tanışmış oldu. Herkese hayırlı uğurlu olsun.

Bakalım kapanma sürecinde daha ne “kurnazlıklarla” karşılaşacağız?


*****


Hak yemeyen iki kurum

Geçen hafta eski bakanlardan Halil Şıvgın’a rastladım. Oturup birer kahve içtik. Sohbet sırasında anlattığı ilginç bir saptamayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şıvgın, devlet yönetiminden her dönem çok şikayet alındığını belirterek “Herkes her konuda hakkının yendiğinden yakınır. Ama iktidar dönemimizde hiç şikayet almadığımız ve kimsenin hakkının yendiğini söylediğini duymadığım iki kurum vardı” dedi.
“Hangileri?” diye sorunca anlattı: “Biri üniversite sınavını yapan merkez. Hiç kimse sınavdan sonra gelip de hakkının yendiğini söylemedi. İkincisi de askere alma merkezi. Buradan da hiç şikayet almadık. Kimse gelip de (hakkımı yediler, beni İstanbul yerine Adana’ya gönderdiler) demedi.”
Ben de “Bir de ben ekleyeyim. Milli Piyango. Bilet alanların hiçbiri hakkının yendiğini söyleyemez herhalde” dedim. Güldük.


*****


Ayrımsızlar İnternet sitesi

Bir süre önce arayan bir kişi “ayrımsızlar.com” adlı web sitesi adına benimle bir röportaj yapmak istediğini söyledi. Bu siteyi ilk kez duyuyordum. Kısaca açıkladı. “Hemen her görüşten kişilerin birlikte olduğu bir fikir platformu” imiş. İnternet’i açıp siteye baktım. Sonra da görüşeceğimi söyledim.
Geçen haftanın başında 4 genç geldi. Önce röportaj yapacak kişinin “türbanlı” olduğu söyleyip “Bunun bir sakıncası var mı?” diye sordular. “Ne alakası var” karşılığını verdim. Bunun üzerine “Binaya girişinde bir sorun olur mu?” sorusu geldi. Çok şaşırdım, demek ki türbanlılarda böyle bir endişe var. “Ne sakıncası olabilir ki?” dedim. Ama her nedense röportaja gelenler arasında türbanlı yoktu.
Benimle iki saate yakın konuştular. 15 bilgisayar sayfasından oluşan bu konuşma ayrımsızlar.com sitesinde yayına konmuş. Özellikle kapatma davası ile ilgili ayrıntılı görüşlerimi merak edenler açıp bakabilir.
Ancak bir noktayı hatırlatmak isterim. Röportajı yapan gençler, söylediğim her şeyi birebir yazmışlar. Bu nedenle bazı cümlelerde düşüklükler olduğu gibi bazı cümlelerin de sonu yok, ya da konu atlıyor. Keşke bir de editoryal çalışma yapsalardı.


*****


Vefa ve samimiyet ilk prensipleriniz olmalıdır.
KONFÜÇYÜS


*****


Euro-2008 Ev İçi Yönetmeliği

1. 06.06.-29.06 arası evin erkeği evin yegane hakimidir.
2. Bu süre zarfında evin hanımı sessizce ve televizyon odası dışında ev işlerini sürdürebilir.
3. Her maçtan evvel televizyon koltuğu yanına bir kasa soğuk bira ya da meşrubat
konacaktır.
4. Maç esnasında hanımın televizyonun bulunduğu odada ikamet etmesi yasaktır.
5. 15 dakikalık devre boyunca hanıma oda bakım hakkı (kül tablosu boşaltmak, boş şişeleri dolusuyla değiştirmek v.b.) tanınmıştır. Kâğıt hışırdatmak ve sözlü iletişim yasaktır.
6. Maçtan en az 30 dakika evvel erkeğe sevgiyle hazırlanmış bir yemek sunulacaktır. Erkeğin maç konsantrasyonunu bozmamak için bu süre içinde de çene kapalı tutulacaktır.
7. Avrupa şampiyonası boyunca üreme faaliyetlerine yönelik her türlü hareket yasaklanmıştır.
8. Hanımın ev bütçesi yeterliyse kendisine küçük bir TV cihazı alarak diğer odada ağlamaklı dizileri seyredebilir. Evet hanımlar, eğer bu asgari davranış kurallarına uyarsanız, biz de
a) Biraları etrafa saçmamaya,
b) Televizyon koltuğumuzun 10 metre civarını çerez kabuklarıyla bulamamaya,
c) Madde 6’daki yemeği yerken devamlı olarak güzel sözler sarf etmeye çalışacağız.
Not.: Bu yazıyı tanıdığınız bütün erkeklere (haklarını öğrenmeleri için) ve bütün hanımlara (görevlerini öğrenmeleri için) postalayın lütfen...


*****


Avrupa’da kene alarmı

Sayın Ataklı; İsviçre’de çok uzun yıllardır oturan bir arkadaşım yaz tatili için İstanbul’a gelir her yıl. Bu yıl da geldi. Sohbet ederken laf “kene”ye geldi. Ne dedi biliyor musunuz?
Yıllardır Avrupa’da devlet televizyonları ve gazeteler bahar aylarına girerken bir duyuru yaparmış. “Kene aşısı olun hastalanmayın” denirmiş. Avrupalı’lalar da gidip aşılarını olurlarmış. Ben bu aşı lafını hiçbir doktorumuzdan ya da devlet sağlık kuruluşlarından duymadım. Siz duydunuz mu acaba?
Bunun dışında Avrupa’daki tüm eczanelerde kene için “kene cımbızı” satılırmış. Asla ve asla elle ya da, TV’lerde gösterildiği gibi çıkarılmazmış. Avrupalı keneye elle dokunmaz, kendi çıkarır ama cımbızı kullanırmış. Arkadaşım geçen gece Uğur Dündar’ın haber programında kenenin elle çıkartıldığını görünce şoke oldu. A.K
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz