DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

68 Kuşağının İşci Direnişi

Aşağa gitmek

68 Kuşağının İşci Direnişi Empty 68 Kuşağının İşci Direnişi

Mesaj tarafından Rıza ZELYUT 2008-06-15, 12:40

68 Kuşağının İşci Direnişi

Günümüz Türkiye’sine baktığımızda sendikacılığın iyice zayıfladığını görüyoruz.

Türk-İş,
Hak-İş, DİSK gibi konfederasyonlar daha çok kamu kurumlarında
örgütlenmiş durumdalar. Halbuki 1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlük
ortamında işçiler hızla sendikalı oluyorlardı. İşçilerin hak mücadelesi
ile toplumun adalet isteği, 1970 yılında 15-16 Haziran eylemlerinde
buluşmuştu.

15-16 Haziran eylemleri, önü kesilmeye ve yok
edilmeye çalışılan yeni işçi sendikası DİSK’in varlığını savunma
direnişiydi. Bu direnişin arkasında, üniversite gençliği, Türkiye İşçi
Partisi’nin fikri gücü, halk katmanlarının hak talebi de bulunuyordu.

Patlama
ise, iktidardaki Adalet Partisi ve CHP tarafından hazırlanan 274 ve 275
sayılı yasalarda değişiklik öngören kanun tasarısının Meclis’e sevk
edilmesinden kaynaklanmıştı. 1967’de kurulan ve hızla büyüyen DİSK,
1970 yılında boğulmak isteniyordu. Yasa tasarısında, ‘Bir işçi
sendikasının Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesi için, o iş
kolundaki toplam işçi sayısının en az üçte birini üye kaydetmiş olması’
gibi özgür sendikacılığın önünü tıkayan birçok madde yer alıyordu.

Bu tasarı Meclis’te 4 ret oyuna karşılık 230 oyla kabul edildi ve Cumhuriyet Senatosu’na gönderildi.

12
Haziran’da DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler basına bildiri sundu. "AP,
CHP ve GP oylarının birleştiği yeni tasarı işçilerin serbestçe sendika
seçme özgürlüğünü yok etmektedir. Faşist sendikacılığı getirmenin
temelleri atılmaktadır. Bundan sonra, Türk-İş dışında bulunan işçi
sendikalarına hayat hakkı tanınmayacak, işçiler, üyesi olmadıkları
halde, haraç şeklinde Türk-İş aidatı ödemek zorunda bırakılacaktır."

DİRENİŞ BAŞLIYOR!

Tasarının
Millet Meclisi’nde kabulünden 4 gün sonra 15 Haziran’da, protesto
eylemleri başladı. Eylemlere ilk gün 70 bin kadar işçi katıldı. Anadolu
yakasında Ankara Asfaltı üzerindeki fabrikalardandan çıkan işçiler,
Kartal yönüne yürüyüşe başladılar. Eylemlere Avrupa yakasındaki bazı
fabrikalarda çalışan işçiler de katıldı. Protesto eylemleri sırasında
Başbakan Süleyman Demirel’in kardeşi Şevket Demirel’in ortak olduğu
Haymak Fabrikası önüne gelen işçiler bu fabrikayı işgal ettiler. Bunun
üzerine Kartal Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay’a bağlı birlikler fabrikaya
doğru harekete geçerek fabrikayı kuşattılar. Tuzla-Çayırova
bölgesindeki fabrikalardan çıkan işçiler ise Gebze’ye yürüyorlardı. Bu
nedenle Ankara Asfaltı’ndaki trafik uzun süre aksadı. Eyüp’teki
fabrikalarda çalışanlar da Topkapı’ya yürüdüler. Bakırköy’deki
fabrikalarda çalışan işçiler Londra Asfaltı’nı trafiğe kaparken Levent
bölgesindeki fabrikalardan çıkan işçiler de Şişli, Taksim, Gümüşsuyu
yönüne yürüdü.

O gün eylemlere İzmit’ten işçiler de katıldı.
Ankara Asfaltı’ndaki fabrikalardan çıkan çok sayıda işçi iki koldan
İzmit’e yürüdü. Yarımca’dan İzmit’e doğru yürüyen kol, Türk Kablo
Fabrikası işçilerinin tümünün yürüyüşe katılmasıyla büyüyerek İzmit’e
ulaştı.

16 HAZİRAN: 150 BİN İŞÇİ DİRENİŞİ SÜRDÜRÜYOR!

16
Haziran’da işçiler sabah saat 08.00’den itibaren yeniden üç koldan
yürüyüşe geçtiler. Topkapı’da sur dışında toplanan işçiler çeşitli
gruplar halinde Fatih, Beyazıt, Cağaloğlu yönünde hareket ettiler.
Topkapı’dan gelen başka bir işçi kolu ise Unkapanı Köprüsü’ne ulaştı.
Beyoğlu ve İstanbul yakalarından gelen işçilerin birleşmesini
engellemek amacıyla yetkililer Galata ve Unkapanı köprülerini açtılar.
Levent-Mecidiyeköy bölgesindeki işçilerin eylemleri İstinye’deki Kavel
Fabrikası’nın önünden başladı. Yürüyüşe geçen Kavel işçileri 4.
Levent’te diğer işçilerle buluştu. Zincirlikuyu yönüne yürüyen
işçilerin yolu Tekfen Fabrikası önünde polis tarafından kesildi.
Yürüyüş kolunun önünde yer alan kadın işçilerin coplanması üzerine
çıkan çatışma sonunda, barikatı aşan işçiler yürüyüşe devam ettiler.

Anadolu
yakasında Otosan Fabrikası önünde toplanan işçiler Ankara Asfaltı’ndan
Üsküdar yönüne yürüdüler. Yol üstünde polis barikatıyla karşılanan
işçiler burada polisle çatıştılar. Polisin silah kullanmasına karşın
dağılmayan işçiler barikatı aşarak yollarına devam ettiler. Üsküdar’a
ulaşan bu kol, vapur seferlerinin kaldırılması nedeniyle Avrupa
yakasına geçemeyince Paşabahçe-Beykoz yönüne yürüdü. 16 Haziran’daki
işçi eylemlerine yaklaşık 150 bin işçi katıldı. Eylemlerde DİSK’e bağlı
sendikalara üye işçilerin yanı sıra Türk-İş sendikalarının çoğunlukta
oldukları fabrikalarda çalışan işçiler de yer aldı. İki gün süren
olaylardada Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram ve Mehmet Gıdak adlı
işçilerle Yusuf Kahraman adlı toplum polisi ve olayları izleyen dükkan
sahibi Abdurrahman Bozkurt öldü.

Aynı gün radyodan işçilere
hitap eden DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, "İşçi kardeşlerim,
Anayasamız her türlü toplantı ve yürüyüşlerin silahsız ve saldırısız
olacağını emreder. Bizler Anayasa’ya sımsıkı bağlı işçiler olduğumuz
için hiçbir hareketimiz Anayasa’ya aykırı olamaz. Ne var ki bizim
aramıza çeşitli maksatlar güden kişiler, çeşitli kılıklara bürünerek
girebilirler. Hatta daha kötüsü, gözbebeğimiz şerefli Türk Ordusu’nun
bir mensubuna kötü maksatlarla taş atabilir, tahrikler yapabilirler.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı olarak
sizi uyarıyorum" demekteydi. 16 Haziran’da meydana gelen büyük işçi
eylemlerinin ardından aynı gün akşamüstü İstanbul ve Kocaeli
bölgelerinde sıkıyönetim ilan edildi. 21 DİSK yöneticisi gözaltına
alındı. İstanbul’un bazı sanayi bölgeleri askeri birliklerce denetim
altına alındı.

BİR DÖNÜM NOKTASI!

15-16 Haziran
eylemleri 60’lı yıllar boyunca yaygınlık kazanan, 1969’da fabrika
işgalleri ve çeşitli çatışmalarla devam eden bir sürecin ürünüdür.
Sermayeyi ciddi biçimde etkileyen ve 12 Mart’a giden aşamalarından biri
olan 15-16 Haziran olayları, sosyalist hareket açısından da bir dönüm
noktasıydı. İşçi sınıfının toplumsal devrimdeki rolü ve müttefiklerine
ilişkin tartışmalar, işçi sınıfının tüm toplumu etkileyen bu politik
nitelikli eylemiyle yeni bir boyut kazandı.

Şimdiye kadar
dikkate alınmasa da geriye baktığımızda 15-16 Haziran direnişi sadece
bir işçi direnişi değil; emekçi kesimlerin genel dileğini ortaya koyan
bir eylemdir. Bu yüzden de 15-16 Haziran olaylarını 68 Kuşağı’nın
eylemi olarak kabul etmek gerekir. 1970 yılında DİSK’in ve sendikaların
önüne konulan antidemokratik uygulamalar 12 Eylül darbesiyle
gerçekleştirildi; DİSK kapatıldı, yüzlerce yönetici idamla yargılandı.
1992’de Askeri Yargıtay’da beraat edip tekrar sendikal mücadeleye
başlayan DİSK, 16 yıldır mücadelesini sürdürüyor.

NEDEN DİSK?

Türk-İş’in
yürüttüğü partiler üstü politika anlayışına karşı, işçi tabanından ve
konfederasyona bağlı sendikalardan karşı çıkışlar özellikle 1965’li
yıllardan itibaren artmaya başladı. 3 Ocak 1966’da başlayan Paşabahçe
grevini destekledikleri için; Türk-İş yönetimi; Petrol-İş, Maden-İş,
Lastik-İş, Basın-İş ve Kristal-İş sendikalarını konfederasyondan geçici
olarak ihraç etti. 15 Temmuz 1966’da bir araya gelen Maden-İş,
Lastik-İş, Basın-İş ve Gıda-İş yöneticileri SADA’yı (Sendikacılar Arası
Dayanışma Anlaşması) imzaladılar. Böylece daha sonra DİSK olarak
somutlanacak yeni bir çizgi ve yeni bir konfederasyonun kuruluşu
doğrultusunda ilk adım atılmış oldu.

15 Ocak 1967’de İstanbul’da
toplanan yaklaşık on yedi sendika temsilcisi; “Türk-İş’in iktidara
bağımlı duruma gelmesi, bu örgüt içinde kalarak düzeltilmesi
imkansızlaşmıştır.” diyerek yeni bir sendika kurma kararı aldı. 13
Şubat 1967’de DİSK kuruldu. İlk genel başkanlığa da 1980’de suikasta
kurban giden Kemal Tükler seçildi. Aynı süreçte işçiler, üniversite
gençliği, memurlar ve köylüler gibi toplum kesimlerinin de giderek
sertleşen protesto eylemleri yaygınlaşıyordu. Diğer yandan. Türkiye
İşçi Partisi; işçi sınıfının hem toplumsal, hem de siyasal
örgütlenmesinde büyük etkiler yapmıştı. Bu yüzden 15-16 Haziran işçi
direnişi, 68 Kuşağı diye adlandırılan toplumsal yapının ortak eylemi
olarak şekillenmiştir.

Süleyman Çelebi anlatıyor:

“Ben,
15-16 Haziran eyleminin yapıldığı dönemde DİSK’ten önce 1965 yılında
kurulan, o tarihte DİSK üyesi olmayan, bağımsız olarak faaliyet
sürdüren Tekstil İşçileri Sendikası Eyüp şube sekreteriydim. Henüz 19
yaşındaydım, aynı zamanda Eyüp Ortakçılar’da kurulu olan Dinarsu
fabrikasında işçiydim. Bizim sendikamızın da varlığına son verecek
düzenlemeye karşı DİSK öncülüğündeki eylem kararını destekledik ve
Tekstil Sendikası üyesi tüm işyerlerinde eylemi destekleme kararı
verdik.

Daha önceleri grev ve eylemler oldu, ancak o gün tarihi bir gündü. O direniş işçilerin özgürleşmesini sağlamıştır.

O
gün Eyüp şubemize bağlı 5 işyerini tatil ettirerek mücadeleye ortak
olduk. Çalıştığım işyerinde çoğunlukla kadın işçiler, bu mücadelede en
ön saflarda yerini alarak 15-16 Haziran eylemini taçlandırdılar. Bu gün
DİSK, sendikal mücadelede Türkiye işçi sınıfının umudu ise emekçilerin,
tüm çalışanların, emeklilerin, işsizlerin, yoksulların, çiftçinin,
köylünün, tüm mağdurların sesi olmuşsa 15-16 Haziran direnişlerinin
öncüsü olduğu içindir.
Rıza ZELYUT
Rıza ZELYUT
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz