DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Askeri bulaştırma sevdası

Aşağa gitmek

Askeri bulaştırma sevdası Empty Askeri bulaştırma sevdası

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2008-06-16, 08:29

Askeri bulaştırma sevdası


Sevgili
okurlar, AKP büyük ihtimalle bugün son savunmasını Anayasa Mahkemesi’ne
verecek. Ondan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı esas hakkındaki
mütalaa verecek. Bu raportöre gönderilecek. Raporun yazılmasından sonra
Anayasa Mahkemesi Başkanı duruşma günü belirleyecek. Kararın
açıklanmasıyla birlikte Türkiye için yeni bir dönem başlamış olacak.

Bu
da hep yazdığım gibi yaz aylarının olağanüstü haraketli geçmesi demek.
AKP ve yandaşları kapatma davasını etkilemek için ellerinden geleni
yapıyor.

Şimdi bu konudan başlayarak geçen hafta öne çıkan olayları tekrar hatırlayalım isterseniz:

Paksüt-Başbuğ görüşmesi

AKP
medyasının geçen haftanın sonunda diline doladığı en önemli konu
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün, Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşmesiydi. AKP medyası bunu
“skandal” olarak niteledi. Haberi yazanlar bir casus hikâyesi yazar
gibi, Paksüt’ün komutanlığa gizlice girdiğini, kameraların
karartıldığını, katların boşaltıldığını belirttiler.

Buradaki
amaç çok açıktı. AKP medyası telaş ve hırçınlıkla AKP’ye yönelik her
türlü eleştiriyi “demokrasi düşmanı, darbeci olmak” gibi kaba
sıfatlarla tanımlamaya çabalıyor. AKP medyası bu saldırıları yaparken
hep darbeden söz ediyor ama askeri bu işe karıştıramıyordu. Çünkü
asker, kapatma davası ile ilgili öyle bir tutum aldı ki kimse “Bu işin
arkasında asker var” demeye cesaret edemiyor.

İşte fırsat şimdi
yakalandı. AKP medyası bir görüşme olayına gizem katmaya çalışıyor.
Anlatılmak istenen şu: “Anayasa Mahkemesi askerin talimatıyla harekete
geçti.” Şimdi kafalara sokulmaya çalışılan bu.

Düşünsenize, bir
Anayasa Mahkemesi üyesi “talimat almak” için komutanlık binasına
gidiyor. Bu kişi diğer 8 arkadaşına bu talimatı iletiyor ve eylem
başlıyor. Ne diyeyim, herkesin zekâsıyla alay etmek böyle oluyor
herhalde.

ABD Yüksek Mahkemesi

Amerika’da şu
günlerde tıpkı Türkiye’deki gibi bir Anayasa Mahkemesi tartışması var.
Çünkü ABD’nin bizim Anayasa Mahkememize denk gelen Yüksek Mahkemesi
(Supreme Court), Guantanamo Üssü’nde tutulan El Kaide’li militanların
özgürce yargılanma haklarına kavuşmalarına karar verdi. Başkan Bush
şoke halde. Cumhuriyetçi Parti de öfkeli. Halkın da önemli bir kesimi
bu karardan hoşnut değil.

Çünkü özgürce yargılanmalarına izin
verilenler Amerika’nın korkulu rüyası terörle eşdeğer tutuluyor. Bu
kişilerin başta ikiz kulelerin uçakla yerle bir edilmesi dahil pek çok
terör olayının sorumlusu olduğuna inanılıyor.

Ama bu kişilerin
öyle olması insan haklarından ve hukuktan mahrum kalmalarını mümkün
kılamıyor. İşte ABD Yüksek Mahkemesi de bu yönde karar aldı. Bu kararın
sonuçları Amerikalıları üzecektir. Çünkü başta işkence ortadan
kalkacak, kimi sanıklar belki de beraat edecek, Amerika devleti
milyonlarca dolar tazminat ödeyecek.

Pek çok kişi kızdığı halde,
yetkili hiçbir isim Yüksek Mahkemeyi kaldırmayı, yetkilerini kısmayı
düşünmüyor Amerika’da. Hukuka duydukları saygı gereği kararı kabul
ediyor. Ders almak isteyen için yazdım.

Türbanlı kızların çıkışı

Geçen
hafta Fatih Altaylı’nın Teke Tek programına çıkan türbanlı bir kadının
“Atatürk’ü değil Humeyni’yi severim, İngilizlerin işgali altında kalsak
dini özgürlüğümüzü daha iyi kullanırdık” sözlerini de çok tartıştık.

Elbette
bir türbanlının söylediği herkesi bağlamayacaktır. Ancak ekrana çıkan
bu kadınlar sıradan türbanlı değil. Üniversite kapılarındaki türban
eylemlerinin düzenleyicileri bunlar. O halde söylediklerini ciddiye
almak zorundayız.

Bunun yanısıra bu kadınlar hakkında Atatürk’e
hakaretten soruşturma da açılmış. Anladığım kadarıyla belki de yapılmak
istenen buydu. Bu dava sayesinde hem kendileri hem de yandaşları
Atatürk’e, Cumhuriyet ilkelerine daha rahat saldırma fırsatı
bulacaklar, ayrıca mahkemeyi fırsat bilip maduru oynamaya çalışacaklar.
Gerçi amaç ne olursa olsun, maske düşmüştür. O konuşmadan sonra türbanı
savunan hiçbir kuruluştan bir kınama gelmedi. Bu da benimsemenin bir
başka yoludur.

Reha Çamuroğlu olayı

AKP’de şov
yapan Reha Çamuroğlu ile ilgili yazımdan sonra bazıları, “Neden
Çamuroğlu’nun Alevi kimliğini yazmadın, Bu kimliği nedeniyle Erdoğan’ın
danışmanıydı” diye hatırlattılar.

Yazarken biliyordum elbette.
Yazmadım, çünkü bir taraftan ayrımcılığa karşı çıkacaksınız, öte
taraftan da bir dini kimliği öne sürüp danışmanlık yapmaya
kalkışacaksınız. Bu bana çok ters geliyor. Ayrıca Reha Çamuroğlu’nun
Alevi olması beni ilgilendirmiyor. Ama aynı kişinin AKP’den medet
umması ilgilendiriyor. Çünkü en başından beri AKP zihniyetinin Alevi
olgusunu tanımadığını bilmesine rağmen bu hayale kapılmasını ben
samimiyet olarak değil, bir çıkar beklentisi olarak görüyorum. Bu
nedenle şov yapıyor diyorum.

Hülya Avşar röportajı

Geçen
hafta boyunca Hülya Avşar’ın Tayyip Erdoğan’la yaptığı TV söyleşisi de
çok konu oldu. Bir magazin yıldızının bir başbakanı ekrana çıkarması
elbette önemli başarıdır. Hülya Avşar’ı kutlamak gerek. Tabii
Başbakan’ın böyle bir programa katılması ise tartışılabilir.

Bunun
yanısıra TV söyleşisi Anayasa Mahkemesi’nin türban kararından yarım
saat önce yapıldı. Acaba, programdan önce Erdoğan sonucu öğrenmiş
olsaydı bu söyleşi gerçekleşir miydi diye merak ediyorum.

Bu
arada Hülya Avşar’ın programının asıl mimarının Fatih Altaylı olduğu
yolunda bilgiler aldım. Hafta sonuna denk gelince sorma fırsatım da
olmadı. Herhalde Avşar programın süpervizörünün kim olduğunu söyler.

NOT:
Cumartesi günü kene ile ilgili bir okur mektubunda farkında olmadan
Uğur Dündar’ı üzmüşüm. Ayrıntılı bilgiyi sizlerle hafta içinde
paylaşacağım.

Hepinize iyi haftalar dilerim...
*****
Politik fıkralar

Ertuğrul
Özkök geçen hafta bir iki Ankara fıkrası anlatarak “Bir ülkede
başbakanla ilgili fıkralar anlatılıyorsa bir hareketlenme vardır”
demişti. Yazıyı okuyunca iki eski başbakan fıkrası geldi aklıma. Her
dönem anlatılan fıkralardır.

Adamın biri kahvede, “Ben böyle
başbakanın” diye başlamış saydırmaya. Polis gelmiş, adamı karakola
götürmüş. İfade alınırken adam, “Ben bizim başbakana değil, Patagonya
başbakanına küfrediyordum” demiş. Komiser, “Boşversene, biz hangi
ülkenin başbakanına küfür edileceğini bilmez miyiz?” demiş.

Yine
adamın biri “Bu başbakan ülkeyi satıyor” demiş. Çıkarmışlar hâkimin
huzuruna. Dava bitmiş adama 5 yıl 6 ay ceza verilmiş. Adam itiraz
etmiş. “Hâkim bey ben yasaya baktım, başbakana hakaret 6 ay, bu nedir
böyle” diye sormuş. Hâkim babacan tavırla, “Tamam evladım, hakaretten 6
ay, devlet sırrını açıklamaktan 5 yıl” demiş.
*****

Bilmediğini
bilenin arkasından gidin, bilmediğini bilmeyeni uyarın, bilmediğini
bilene öğretin, bilmediğini bilmeyenden kaçının. KONFÜÇYÜS
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz