Asıl Cumhurbaşkanı adayı Vecdi Gönül'dü
1 sayfadaki 1 sayfası
Asıl Cumhurbaşkanı adayı Vecdi Gönül'dü
Ankara izlenimlerimin son gününde birkaç ayrı kaynaktan doğrulattığım “Cumhurbaşkanı” olayını anlatmak istiyorum. Öncelikle yaygın inanç şu: “Eğer Gül Cumhurbaşkanı olmasaydı kapatma davası açılmazdı.” O halde, “Cumhurbaşkanı hakkında dava açılamaz, Gül’e kimse dokunamaz” görüşü en azından kırılgan bir görüştür. Gül’ün başına her an, her şey gelebilir.
Peki bu görüş nereden kaynaklanıyor? Hemen söyleyeyim: “Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı Gül değildi. Erdoğan, başta Genelkurmay olmak üzere devleti oluşturan kurumların önde gelen isimlerine Vecdi Gönül’ü aday göstereceklerini söylemişti. Ancak son gece devreye giren Bülent Arınç üçlü zirve toplayarak her şeyi bozdu.”
Bu gelişmeleri anlatanlar Arınç’ın Erdoğan’a, “Bu, davaya ihanet olur, üçümüzden başka birini aday gösteremezsin” dediğini öne sürüyorlar. Arınç’a “şiddetli” destek veren Gül’ü de aşamayan Erdoğan’ın ertesi gün, söz verdiği herkesi şaşırtarak Abdullah Gül’ün adaylığını açıklaması, anladığım kadarıyla bugünkü sürecin fitilini ateşlemiş oldu.
Oysa eşinin başı açık olan Vecdi Gönül bile Cumhurbaşkanı olacağından çok emindi. Hatta Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları’nı Çankaya’da ziyaret edip onlarla yemek bile yedi. “Laiklikle ilgili bir sorunu olmadığını” göstermek için komutanların içki servisi de yapılan masasında oturdu. Kendisi içmedi. Konuşmalarıyla komutanlara güven verdi, desteklerini aldı.
Vecdi Gönül bu yemekten sonra güvendiği bazı isimleri de arayarak hem cumhurbaşkanlığı adaylığını haber verdi hem de başta asker olmak üzere devlet kurumlarının onay ve desteğini aldığını söyledi.
Belli ki Abdullah Gül’ün aday olarak açıklanması en çok Vecdi Gönül’ü şaşırttı. Ve herhalde yılların deneyimli bürokratı ve siyasetçisi Gönül o an, “Eyvah, yapılacak en büyük hatayı yaptılar” dedi.
***
Celal Bayar İş Merkezi
Ankara’da Atatürk Bulvarı üzerinde iki katlı bir köşk vardır. Bildiğim kadarıyla bu köşk Celal Bayar’la anılır. En son DYP Genel Başkanı iken bazı görüşmeleri için Mehmet Ağar burayı kullanırdı. Bu köşkün tam yanında 8-10 katlı bir iş merkezi var. Kapısında dev harflerle “Celal Bayar İş Merkezi” yazıyor. Belli ki bina Bayar ailesine ait. Bu iş merkezi ne zamandan beri var bilmiyorum, geçen hafta Ankara’ya gittiğimde fark ettim. Böyle bir binanın üzerinde Celal Bayar İş Merkezi yazmasını çok ayıpladım. Hangi akıl bunu buraya yazar gerçekten şaşırdım.
Celal Bayar bu ülkenin Cumhurbaşkanı’ydı. Bir cumhurbaşkanının adını iş merkezine vermek en azından saygısızlık. Bu makamda bulunmuş olanların isimleri üniversitelere, havaalanlarına, kentin en büyük caddelerine veya okullara verilebilir. Ama bir iş merkezi, adını bir dönemin cumhurbaşkanından alamaz.
***
Toptan treni kaçırıyor
Köksal Toptan Meclis Başkanı olduğunda AKP’li olan olmayan herkes sevinmiş ve “AKP yeni dönemi daha iyi geçirecek” hissi uyanmıştı. Aslına bakılırsa Cumhurbaşkanlığı için Vecdi Gönül’den önce herkesin aklına gelen isim Köksal Toptan’dı.
Erdoğan ve ekibi bir tür kurnazlıkla Toptan’ı Meclis Başkanlığı koltuğuna oturtup puan ve zaman kazanmıştı. Asıl niyet sonra çıktı ortaya.
Gelelim Toptan’a. Gözlediğim kadarıyla Toptan daha ilk günden itibaren kendisini “olası bir kapatmaya karşı sigorta” olarak gördü. Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasının bir sorun yaratmayacağını, Anayasa gereği bu göreve vekaletle geleceğini biliyor. “Akil adam” sıfatıyla kapatma davası sürecini de böyle götürmek istedi. Ancak başta Erdoğan olmak üzere AKP’nin çekirdek takımı kendisini “Meclis’i korumalısın” diye sıkıştırınca Toptan’ın dengesi bozuldu.
Önce, “Herkese oh dedirtecek formül bulunsun” fikrini ortaya attı. “Kapanmadan kapanmış gibi etkisi olsun” deyiverdi. En sonunda da Erdoğan’ın talimatıyla Anayasa Mahkemesi’ne savaş açmaya kalkarken “senato” gibi bir anlamsız konuyu tartışmaya açtı. Her şeyden önce partisinde “sevimsiz” duruma düştü.
Böylelikle Toptan, Erdoğan’sız bir AKP’de “toparlayacak adam” olma fırsatını kaçırdı.
Ama buna rağmen Toptan’ın temaslarının sürdüğünü öğrendim. Köksal Toptan AKP kapatılırsa “etkili” bir siyasi simge olabilir. En azından bir süre Cumhurbaşkanı vekilliği ihtimali de olduğu için “yeni başbakanı atamak” gibi bir fonksiyonu üzerinde taşıyarak “önem” sırasında en öne geçecektir.
***
Ben deliyim o kadar
Arabanın lastiği tam tımarhanenin önünde patlar. Adam arabayı kenara zar zor yanaştırır. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker. Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker. Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir: “Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?” Adam, “Sorma birader” der, “Lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.” Deli çözümü sunar: “Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.” Adam hemen denileni yapar. Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir: “Senin ne işin var tımarhanede?” Cevap müthiştir: “Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil!”
***
Çeşit bol
Geçenlerde İstanbul’a yakın mesire yerlerindeki bir kır kahvesinde oturuyoruz. Genç garson, “Ne içersiniz?” deyince, “Kahve içeriz” dedim. Garson, “Nasıl olsun?” diye sorunca, “Kahve çeşitlerinizi bir say bakalım önce” diye gülerek karşılık verdim. Garson, “Türk kahvesi var” açıklaması yapınca, “Evladım, onu anladım, başka ne çeşit var, sen bana çeşitleri saysana” dedim. Garson biraz düşündükten sonra, “Çeşit olmaz mı, var tabii, sade, az şekerli, orta şekerli, şekerli” demez mi? (M. E)
***
Büyüklük, kuvvetli olmakta değil, kuvveti yerinde kullanmaktadır.
Peki bu görüş nereden kaynaklanıyor? Hemen söyleyeyim: “Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı Gül değildi. Erdoğan, başta Genelkurmay olmak üzere devleti oluşturan kurumların önde gelen isimlerine Vecdi Gönül’ü aday göstereceklerini söylemişti. Ancak son gece devreye giren Bülent Arınç üçlü zirve toplayarak her şeyi bozdu.”
Bu gelişmeleri anlatanlar Arınç’ın Erdoğan’a, “Bu, davaya ihanet olur, üçümüzden başka birini aday gösteremezsin” dediğini öne sürüyorlar. Arınç’a “şiddetli” destek veren Gül’ü de aşamayan Erdoğan’ın ertesi gün, söz verdiği herkesi şaşırtarak Abdullah Gül’ün adaylığını açıklaması, anladığım kadarıyla bugünkü sürecin fitilini ateşlemiş oldu.
Oysa eşinin başı açık olan Vecdi Gönül bile Cumhurbaşkanı olacağından çok emindi. Hatta Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları’nı Çankaya’da ziyaret edip onlarla yemek bile yedi. “Laiklikle ilgili bir sorunu olmadığını” göstermek için komutanların içki servisi de yapılan masasında oturdu. Kendisi içmedi. Konuşmalarıyla komutanlara güven verdi, desteklerini aldı.
Vecdi Gönül bu yemekten sonra güvendiği bazı isimleri de arayarak hem cumhurbaşkanlığı adaylığını haber verdi hem de başta asker olmak üzere devlet kurumlarının onay ve desteğini aldığını söyledi.
Belli ki Abdullah Gül’ün aday olarak açıklanması en çok Vecdi Gönül’ü şaşırttı. Ve herhalde yılların deneyimli bürokratı ve siyasetçisi Gönül o an, “Eyvah, yapılacak en büyük hatayı yaptılar” dedi.
***
Celal Bayar İş Merkezi
Ankara’da Atatürk Bulvarı üzerinde iki katlı bir köşk vardır. Bildiğim kadarıyla bu köşk Celal Bayar’la anılır. En son DYP Genel Başkanı iken bazı görüşmeleri için Mehmet Ağar burayı kullanırdı. Bu köşkün tam yanında 8-10 katlı bir iş merkezi var. Kapısında dev harflerle “Celal Bayar İş Merkezi” yazıyor. Belli ki bina Bayar ailesine ait. Bu iş merkezi ne zamandan beri var bilmiyorum, geçen hafta Ankara’ya gittiğimde fark ettim. Böyle bir binanın üzerinde Celal Bayar İş Merkezi yazmasını çok ayıpladım. Hangi akıl bunu buraya yazar gerçekten şaşırdım.
Celal Bayar bu ülkenin Cumhurbaşkanı’ydı. Bir cumhurbaşkanının adını iş merkezine vermek en azından saygısızlık. Bu makamda bulunmuş olanların isimleri üniversitelere, havaalanlarına, kentin en büyük caddelerine veya okullara verilebilir. Ama bir iş merkezi, adını bir dönemin cumhurbaşkanından alamaz.
***
Toptan treni kaçırıyor
Köksal Toptan Meclis Başkanı olduğunda AKP’li olan olmayan herkes sevinmiş ve “AKP yeni dönemi daha iyi geçirecek” hissi uyanmıştı. Aslına bakılırsa Cumhurbaşkanlığı için Vecdi Gönül’den önce herkesin aklına gelen isim Köksal Toptan’dı.
Erdoğan ve ekibi bir tür kurnazlıkla Toptan’ı Meclis Başkanlığı koltuğuna oturtup puan ve zaman kazanmıştı. Asıl niyet sonra çıktı ortaya.
Gelelim Toptan’a. Gözlediğim kadarıyla Toptan daha ilk günden itibaren kendisini “olası bir kapatmaya karşı sigorta” olarak gördü. Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasının bir sorun yaratmayacağını, Anayasa gereği bu göreve vekaletle geleceğini biliyor. “Akil adam” sıfatıyla kapatma davası sürecini de böyle götürmek istedi. Ancak başta Erdoğan olmak üzere AKP’nin çekirdek takımı kendisini “Meclis’i korumalısın” diye sıkıştırınca Toptan’ın dengesi bozuldu.
Önce, “Herkese oh dedirtecek formül bulunsun” fikrini ortaya attı. “Kapanmadan kapanmış gibi etkisi olsun” deyiverdi. En sonunda da Erdoğan’ın talimatıyla Anayasa Mahkemesi’ne savaş açmaya kalkarken “senato” gibi bir anlamsız konuyu tartışmaya açtı. Her şeyden önce partisinde “sevimsiz” duruma düştü.
Böylelikle Toptan, Erdoğan’sız bir AKP’de “toparlayacak adam” olma fırsatını kaçırdı.
Ama buna rağmen Toptan’ın temaslarının sürdüğünü öğrendim. Köksal Toptan AKP kapatılırsa “etkili” bir siyasi simge olabilir. En azından bir süre Cumhurbaşkanı vekilliği ihtimali de olduğu için “yeni başbakanı atamak” gibi bir fonksiyonu üzerinde taşıyarak “önem” sırasında en öne geçecektir.
***
Ben deliyim o kadar
Arabanın lastiği tam tımarhanenin önünde patlar. Adam arabayı kenara zar zor yanaştırır. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı ve tekeri söker. Ama söktüğü 4 adet bijon, yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünmüyor bile. Adam bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz kaldırıma çöker. Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, seslenir: “Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?” Adam, “Sorma birader” der, “Lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.” Deli çözümü sunar: “Düşündüğün şeye bak! Diğer lastiklerden birer tane bijon çıkar. Hepsi 3 bijonlu olsun. Seni, lastikçiye kadar idare eder.” Adam hemen denileni yapar. Ve akıl hastanesindeki deliye seslenir: “Senin ne işin var tımarhanede?” Cevap müthiştir: “Biz burada delilikten yatıyoruz kardeşim, salaklıktan değil!”
***
Çeşit bol
Geçenlerde İstanbul’a yakın mesire yerlerindeki bir kır kahvesinde oturuyoruz. Genç garson, “Ne içersiniz?” deyince, “Kahve içeriz” dedim. Garson, “Nasıl olsun?” diye sorunca, “Kahve çeşitlerinizi bir say bakalım önce” diye gülerek karşılık verdim. Garson, “Türk kahvesi var” açıklaması yapınca, “Evladım, onu anladım, başka ne çeşit var, sen bana çeşitleri saysana” dedim. Garson biraz düşündükten sonra, “Çeşit olmaz mı, var tabii, sade, az şekerli, orta şekerli, şekerli” demez mi? (M. E)
***
Büyüklük, kuvvetli olmakta değil, kuvveti yerinde kullanmaktadır.
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz