Ara rejim ya da milli mutabakat hükümeti ihtimali var mı?
1 sayfadaki 1 sayfası
Ara rejim ya da milli mutabakat hükümeti ihtimali var mı?
Basit anlatımla ara rejim darbeyle demokrasi arası bir şeydir.
Şeklen demokrasiyi çağrıştırsa da fiilen örtülü darbe yönetimidir.
Meclis açıktır ama başbakanları ve büyük politikaları asker belirler.
Türkiye’de bu tanıma uyan ara rejim dönemi 12 Mart muhtırası sonrasında görüldü.
Mesela Nihat Erim’e kurdurulan hükümetler ara rejim iktidarlarıdır.
Milli mutabakat hükümetleri ise farklıdır.
Olağandışı dönemlerde gündeme getirilir.
27 Mayıs darbesi sonrasındaki CHP-AP koalisyonu tam olarak öyle olmasa da sanki öyle bir birlikteliği çağrıştırmaktadır.
Milli mutabakat hükümetlerinde ise asker öncelikli olarak belirleyici irade değildir.
Şimdi durup dururken bu kavramları niye mi hatırladık?
Dün AKP matbuatında ara rejim edebiyatları yapılmaya başlandı da ondan.
Özellikle Mesut Yılmaz’ın Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşma bazıları tarafından ara rejim özlemi ve hedefi diye sunuldu.
Onlara göre 28 Şubat sürecinde kurulan ANAP-DSP hükümeti de ara rejimmiş!
İddiaya göre güya o günlerden ara rejime talimli olan Mesut Yılmaz’ın o sözleri ara rejim özlemi anlamına geliyormuş!
Önce bir hususun altını peşin peşin çizelim.
Mesut Yılmaz’ın birikimleri vakıadır ama onun artık siyasette başa oynayamayacağı ve de oynamayacağı kesindir.
Gelelim Yılmaz’ın ara rejimde başbakanlık makamını düşlediği hezeyanına!
Böyle bir şeyin yazılması bile abesle iştigaldir.
Öyle, çünkü Ahmet Necdet Sezer’in seçildiği süreçte Yılmaz’ın cumhurbaşkanlığını engelleyen bizatihi TSK’dır.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun , “Yılmaz aday olur ve seçilirse TSK olarak biz onu tanımayız” mealindeki tutumu gazetelere de düştü.
Hal böyleyken böyle birinin asker tarafından ara rejim başbakanlığına atanacağını söylemek ya da o imada bulunmak kasıt değilse cehalettir.
Evet Hasan Celal Güzel’in dünkü yazısında Onbaşı Mesut diye eğlendiği Yılmaz’ın cumhurbaşkanlığını asker engellemiştir ve dolayısıyla da Mesut beyin o cenaha yakın olması ve de onlardan bir şeyler beklemesi eşyanın tabiatı gereği mümkün değildir.
Diyeceksiniz ki peki ya üç gün önce Avrupa Parlamentosu’nda ettiği o sözler?
Doğrudur, etmiştir ama o sözler Türkiye’yi ve ordusunu iyi bilen eski bir Başbakan’ın arzusu değil sadece ve sadece tespitidir ve biz de o tespite aynen katılıyoruz.
Evet irtica ve bölücülük tehditleri var olduğu sürece TSK kışlasına çekilmez. Bu tespiti yapan birine belden aşağı vurmak maalesef lise talebesi seviyesinde olunulduğunu gösterir.
Gelelim ara rejim ya da milli mutabakat hükümeti ihtimaline?
Türkiye kapatılma davası ile rutin dışı bir süreçtedir. Dolayısıyla bugün sürpriz olarak görülen pek çok şey ihtimal dahilindedir.
Yok bazılarının zannettiği gibi AKP’den istifa edecekler artı CHP ve MHP ile 28 Şubat sürecinde olanın benzeri yeni bir hükümet ihtimal dışıdır.
Öyle, çünkü ne AKP’den o tür büyük kopmalar olur ne de CHP ile MHP öyle bir modele evet der.
Milli mutabakat modeli hükümeti ise şartların gereği gündeme gelebilir.
Eğer ABD İran’ı vurur ve bölge karışırsa kapatılma davası da hesap edilerek böyle bir ihtimal gündeme girebilir, ama dediğimiz gibi bu, gelişmelere bağlıdır.
Bazıları Derviş’in gündeme sokulmasını onu ara rejim başbakanlığına hazırlama gibi sunuyor ki bu teze de şu an için evet demek zordur.
Sonuç olarak söyleyeceğimiz AKP matbuatı da artık ara rejimi, şunu bunu tartışmaya başladıysa biliniz ki yolcudur Tayyip!
AMAN HA...
Sezer’e politika baskısı!
AKP için açılan kapatılma davasına geri sayım sürerken yeni siyasi oluşum bağlamında art arda çaba ve teşebbüsler var. Merkez solda bu çabayı yürütenler 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e baskı yapıp kollarını sıvamasını istiyor. Bilgilerime göre Sezer bu baskılara karşı direnmesine direniyor da kapısını da tam olarak kapatmış değil. Ahmet Necdet beyin kapalı kapılar ardında söylediği, ben ancak şemsiye olurum sözüdür... Tam bu noktada bir parantez açıp Sezer’in şansının olup olamayacağını sorgulayalım: Evet Ahmet bey gerçekten kaliteli bir isimdir ama ondan politikacı olmaz ve topluma mesaj verilemez. Ahmet bey verdiği görüntü itibarıyla ’Tek Parti’yi çağrıştırmakta ve toplumun tamamını kucaklayamamaktadır. Bu itibarla Sezer’in başında olacağı bir parti bize göre emin olun yüzde 5’leri bile geçemeyecektir ki, bu da bir bölen olmak demektir.. Aman Sayın Sezer gaza gelmeyin.
Siz iyi bir hukuk adamısınız, ama iyi bir siyasetçi olamazsınız.
GÖZLERİ VAR AMA...
Zıkkım’ı görmeyen dinci (!) basın...
Adam imam hatiplere zıkkım dedi, dindar değil dinci (!) basında çıt yok.. Peki ama neden? Öyle ya benzer bir sözü kazara diğer cenahtan biri etseydi kıyamet koparılmaz mıydı? Dün AKP matbuatını taradım tek bir eleştiri yok, çünkü o sözü eden kendilerinden.. Bakın bu konuda bir tespit yapalım. Bu gibi konularda milli ve merkez medya emin olun diğerlerine kıyasla bin kere daha ilkeli ve de namusludur. Bir yanlış mı oldu, o medya kesimi hiçbir koruma hesabı gütmeden hemen gereğini, yani haberini ve eleştirisini yapar. Oysa dinci basında böyle bir şey mümkün değildir.. Öyle olduğu için de dinci matbuata biad medyası deniliyor. Biad anlayışında yanlışlara yer verilmez, yani günah defterine zerre not düşülmezken sevap defterine methiyeler düzülür.. Söyler misiniz böyle bir anlayışın egemen olduğu bir yapıya hiç medya denilebilir mi?
ŞİMDİ ANLADIK...
Şantaja bak şantaja!
Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans Gert Pöttering AKP kapatılırsa müzakereler askıya alınır buyurmuş!.. Breh, breh, breh... Şantaja bakar mısınız!.. Gerçi şantajı yapanın AB Komisyonu bağlamında yaptırımı olan biri değil, ama sözleri yine de ilginç.. Hiç kuşkunuz olmasın bu sözler Türkiye yani AKP kaynaklıdır, yani açıklama AKP’lilerin arzusu ile yapılmıştır. Akıllarınca bu tür baskılarla AKP’nin kapatılmasını engelleyecekler.. Yahu Türkiye sömürge midir ki hakimleri bu tür korkutmalarla karar değiştirecek?.. Neymiş efendim müzakereler dururmuş!.. Ortada müzakere mi var ki duruyor.. Aradan geçen dört yılda hangi mesafe alındı da müzakerelerin duracağını söylüyorsunuz... AP sopası ile yargıçlarımızı değil, ancak AKP’yi terbiye eder ve etki altına alırsınız... Bu açıklamayla Ali Babacan’ın aylardır ne iş yaptığı sorusu da cevaplanmış oluyor...
Şeklen demokrasiyi çağrıştırsa da fiilen örtülü darbe yönetimidir.
Meclis açıktır ama başbakanları ve büyük politikaları asker belirler.
Türkiye’de bu tanıma uyan ara rejim dönemi 12 Mart muhtırası sonrasında görüldü.
Mesela Nihat Erim’e kurdurulan hükümetler ara rejim iktidarlarıdır.
Milli mutabakat hükümetleri ise farklıdır.
Olağandışı dönemlerde gündeme getirilir.
27 Mayıs darbesi sonrasındaki CHP-AP koalisyonu tam olarak öyle olmasa da sanki öyle bir birlikteliği çağrıştırmaktadır.
Milli mutabakat hükümetlerinde ise asker öncelikli olarak belirleyici irade değildir.
Şimdi durup dururken bu kavramları niye mi hatırladık?
Dün AKP matbuatında ara rejim edebiyatları yapılmaya başlandı da ondan.
Özellikle Mesut Yılmaz’ın Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşma bazıları tarafından ara rejim özlemi ve hedefi diye sunuldu.
Onlara göre 28 Şubat sürecinde kurulan ANAP-DSP hükümeti de ara rejimmiş!
İddiaya göre güya o günlerden ara rejime talimli olan Mesut Yılmaz’ın o sözleri ara rejim özlemi anlamına geliyormuş!
Önce bir hususun altını peşin peşin çizelim.
Mesut Yılmaz’ın birikimleri vakıadır ama onun artık siyasette başa oynayamayacağı ve de oynamayacağı kesindir.
Gelelim Yılmaz’ın ara rejimde başbakanlık makamını düşlediği hezeyanına!
Böyle bir şeyin yazılması bile abesle iştigaldir.
Öyle, çünkü Ahmet Necdet Sezer’in seçildiği süreçte Yılmaz’ın cumhurbaşkanlığını engelleyen bizatihi TSK’dır.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun , “Yılmaz aday olur ve seçilirse TSK olarak biz onu tanımayız” mealindeki tutumu gazetelere de düştü.
Hal böyleyken böyle birinin asker tarafından ara rejim başbakanlığına atanacağını söylemek ya da o imada bulunmak kasıt değilse cehalettir.
Evet Hasan Celal Güzel’in dünkü yazısında Onbaşı Mesut diye eğlendiği Yılmaz’ın cumhurbaşkanlığını asker engellemiştir ve dolayısıyla da Mesut beyin o cenaha yakın olması ve de onlardan bir şeyler beklemesi eşyanın tabiatı gereği mümkün değildir.
Diyeceksiniz ki peki ya üç gün önce Avrupa Parlamentosu’nda ettiği o sözler?
Doğrudur, etmiştir ama o sözler Türkiye’yi ve ordusunu iyi bilen eski bir Başbakan’ın arzusu değil sadece ve sadece tespitidir ve biz de o tespite aynen katılıyoruz.
Evet irtica ve bölücülük tehditleri var olduğu sürece TSK kışlasına çekilmez. Bu tespiti yapan birine belden aşağı vurmak maalesef lise talebesi seviyesinde olunulduğunu gösterir.
Gelelim ara rejim ya da milli mutabakat hükümeti ihtimaline?
Türkiye kapatılma davası ile rutin dışı bir süreçtedir. Dolayısıyla bugün sürpriz olarak görülen pek çok şey ihtimal dahilindedir.
Yok bazılarının zannettiği gibi AKP’den istifa edecekler artı CHP ve MHP ile 28 Şubat sürecinde olanın benzeri yeni bir hükümet ihtimal dışıdır.
Öyle, çünkü ne AKP’den o tür büyük kopmalar olur ne de CHP ile MHP öyle bir modele evet der.
Milli mutabakat modeli hükümeti ise şartların gereği gündeme gelebilir.
Eğer ABD İran’ı vurur ve bölge karışırsa kapatılma davası da hesap edilerek böyle bir ihtimal gündeme girebilir, ama dediğimiz gibi bu, gelişmelere bağlıdır.
Bazıları Derviş’in gündeme sokulmasını onu ara rejim başbakanlığına hazırlama gibi sunuyor ki bu teze de şu an için evet demek zordur.
Sonuç olarak söyleyeceğimiz AKP matbuatı da artık ara rejimi, şunu bunu tartışmaya başladıysa biliniz ki yolcudur Tayyip!
AMAN HA...
Sezer’e politika baskısı!
AKP için açılan kapatılma davasına geri sayım sürerken yeni siyasi oluşum bağlamında art arda çaba ve teşebbüsler var. Merkez solda bu çabayı yürütenler 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e baskı yapıp kollarını sıvamasını istiyor. Bilgilerime göre Sezer bu baskılara karşı direnmesine direniyor da kapısını da tam olarak kapatmış değil. Ahmet Necdet beyin kapalı kapılar ardında söylediği, ben ancak şemsiye olurum sözüdür... Tam bu noktada bir parantez açıp Sezer’in şansının olup olamayacağını sorgulayalım: Evet Ahmet bey gerçekten kaliteli bir isimdir ama ondan politikacı olmaz ve topluma mesaj verilemez. Ahmet bey verdiği görüntü itibarıyla ’Tek Parti’yi çağrıştırmakta ve toplumun tamamını kucaklayamamaktadır. Bu itibarla Sezer’in başında olacağı bir parti bize göre emin olun yüzde 5’leri bile geçemeyecektir ki, bu da bir bölen olmak demektir.. Aman Sayın Sezer gaza gelmeyin.
Siz iyi bir hukuk adamısınız, ama iyi bir siyasetçi olamazsınız.
GÖZLERİ VAR AMA...
Zıkkım’ı görmeyen dinci (!) basın...
Adam imam hatiplere zıkkım dedi, dindar değil dinci (!) basında çıt yok.. Peki ama neden? Öyle ya benzer bir sözü kazara diğer cenahtan biri etseydi kıyamet koparılmaz mıydı? Dün AKP matbuatını taradım tek bir eleştiri yok, çünkü o sözü eden kendilerinden.. Bakın bu konuda bir tespit yapalım. Bu gibi konularda milli ve merkez medya emin olun diğerlerine kıyasla bin kere daha ilkeli ve de namusludur. Bir yanlış mı oldu, o medya kesimi hiçbir koruma hesabı gütmeden hemen gereğini, yani haberini ve eleştirisini yapar. Oysa dinci basında böyle bir şey mümkün değildir.. Öyle olduğu için de dinci matbuata biad medyası deniliyor. Biad anlayışında yanlışlara yer verilmez, yani günah defterine zerre not düşülmezken sevap defterine methiyeler düzülür.. Söyler misiniz böyle bir anlayışın egemen olduğu bir yapıya hiç medya denilebilir mi?
ŞİMDİ ANLADIK...
Şantaja bak şantaja!
Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans Gert Pöttering AKP kapatılırsa müzakereler askıya alınır buyurmuş!.. Breh, breh, breh... Şantaja bakar mısınız!.. Gerçi şantajı yapanın AB Komisyonu bağlamında yaptırımı olan biri değil, ama sözleri yine de ilginç.. Hiç kuşkunuz olmasın bu sözler Türkiye yani AKP kaynaklıdır, yani açıklama AKP’lilerin arzusu ile yapılmıştır. Akıllarınca bu tür baskılarla AKP’nin kapatılmasını engelleyecekler.. Yahu Türkiye sömürge midir ki hakimleri bu tür korkutmalarla karar değiştirecek?.. Neymiş efendim müzakereler dururmuş!.. Ortada müzakere mi var ki duruyor.. Aradan geçen dört yılda hangi mesafe alındı da müzakerelerin duracağını söylüyorsunuz... AP sopası ile yargıçlarımızı değil, ancak AKP’yi terbiye eder ve etki altına alırsınız... Bu açıklamayla Ali Babacan’ın aylardır ne iş yaptığı sorusu da cevaplanmış oluyor...
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz