DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı

3 posters

Aşağa gitmek

AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı Empty AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı

Mesaj tarafından Rıza ZELYUT 2008-06-22, 11:26

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 2001 yılı ağustos ayında siyasi yaşama katıldı. Lakin bu partinin temeli 16-19 Temmuz 1998 tarihinde Abant’ta yapılan bir toplantıda atıldı dersek abartmış olmayız. Daha sonra Abant Toplantıları olarak tanınacak bu ilk toplantıda ben de bulunuyordum.

Toplantıyı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı düzenlemişti. Bu vakfın Onursal Başkanı, Fethullah Gülen. 1. Abant Toplantısı olarak adlandırılan o toplantının bilimsel başkanlığını ise Prof. Dr. Mehmet Aydın yürütüyordu. Daha sonraki toplantıların da düzenleyicisi olan Sayın Aydın, 2002 Kasım ayında yapılan seçimlerle AKP’den TBMM’ye girecek ve Devlet Bakanı da olacaktır.

Toplantıda yer alan bazı isimler şunlardı:

Prof. Dr. Ahmet Arslan, Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu, Yard. Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu, Prof. Dr. E. Nazif Gürdoğan, Fehmi Koru, Halit Refiğ, Hüseyin Gülerce, Ali Bulaç, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Prof. Dr. Mehmet Hatipoğlu, Prof. Dr. Mehmet S. Aydın, Prof. Dr. Salih Akdemir, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Yaşar N. Öztürk, Prof. Dr. Ahmet Y. Özemre, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Dr. Cüneyt Ülsever, Doç. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Av. Kezban Hatemi, Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Namık Kemal Zeybek, Nevval Sevindi, Prof. Dr. Niyazi Öktem, Doç. Dr. Sami Selçuk.

KİŞİ LAİK OLMAZMIŞ

Üç gün boyunca, üç ayrı komisyonda yapılan tartışmalarda öne sürülen ana görüş şu idi: ‘Kişi laik olmaz; devlet laik olabilir’.

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ve Namık Kemal Zeybek’le birlikte bu iddiaya karşı çıktık. Söz alıp; "Ben hem inançlıyım hem de laikim. Yaşamı akıl yoluyla yorumlamak ve çağdaş biçimde yaşamak; laikliktir. Laikliği getirip neden dinin karşısına koyuyorsunuz?" diye konuştum. Fakat başta bugün Devlet Bakanı olan Prof. Mehmet Aydın olmak üzere diğer ilahiyatçılar, ‘kişi laik olamaz’ görüşünde direndiler. Bunu sonuç bildirgesine açık olarak olmasa da dolaylı yoldan yerleştirdiler. İşte Abant’ta piyasaya sürülen bu iddia, daha sonra AKP’nin topluma laiklik karşıtı bir şekil vermesinde temel fikir olarak kullanıldı. Başbakan Erdoğan da "Bir insan hem dindar hem laik olamaz!" biçiminde açıklamalar yaptı. Bugünkü AKP savunması da işte bu tez üzerinde yükseltiliyor. Ben bu iddianın başka bir biçimini 1996 yılında İran’ı ziyaret ettiğimde, oradaki Şii ilahiyatçılardan duymuştum. Cafer-i Sadık Üniversitesi profesörleri, özetle şöyle diyorlardı: "Laiklik, dinsizliktir. Bir kişi Müslüman ise laik olamaz."

Bu röportajım, o zamanlar yazdığım AKŞAM Gazetesi’nde yayımlanmış ve DSP Lideri Bülent Ecevit tarafından TBMM görüşmelerinde okunmuştu.

İŞTE BAZI ÖRNEKLER

Aslında Tahran’da ayetullah-ı uzmalardan da duyduğum bu görüş, Abant Gölü’ne bakan o büyük otelin salonlarında modernize edilerek, üstüne ‘demokrasi ve insan hakları’ elbisesi giydirilerek piyasaya sürülüyordu. Atatürkçü, cumhuriyetçi katılımcıların itirazı nedeniyle sonuç bildirgesine böyle sert ifadeler girmese de ‘Laiklik devlet tutumudur’ denilerek sadece devletle sınırlanıyordu.

1. Abant Toplantısı’nın sonuç bildirgesinden bazı bölümleri okuyalım:


<LI>Devlet, hukuk devleti çerçevesi içerisinde dini inanışlar ve felsefi kanaatler konusunda tarafsız bir konumda olmalıdır. Vatandaşların inanma ve inanmama hakkını korumalı ve inançlarını hayata geçirmeleri karşısında duran engelleri ortadan kaldırmalıdır. Laiklik esas itibariyle bir devlet tutumudur. Laik devlet, dini tanımlamaz, bir din siyaseti de gütmez. Temel hak ve özgürlüklerin tanımı ve sayımında laikliğin kısıtlayıcı bir ilke olarak yer almaması gerekir.

<LI>Türkiye’nin bir kısım güncel sıkıntılarının kaynağında, vatandaşlarının yaşam tarzlarına müdahale ve bu konudaki hassasiyetleri yatmaktadır. Laiklik din karşıtlığı değildir. Yaşam tarzına müdahale edilemez biçiminde anlaşılmalıdır. Laiklik bireylerin özgürlük alanını genişletmeli, özellikle kadına karşı ayrımcılık şeklinde sonuç doğurmamalı, onu kamu alanındaki haklarından mahrum etmemelidir.

<LI>İnsanların dini ve felsefi inanç ve kanaatleri ile inançlarına göre yaşama haklarını kullanmaları açık ve yasallığını hukukun üstünlüğü ilkesinden alan bir kamu düzeni kuralı olmadıkça, kimsenin cezalandırılmasına, kamu görevinden uzaklaştırılmasına, eğitim ve diğer kamu haklarından yoksun bırakılmasına sebep veya gerekçe kılınamaz. Laiklik ilkesi insan haklarında mutlak eşitlik ilkesi ile adalet ilkesinin tarafsız uygulanmasından, hiçbir dini ve felsefi görüşe ödün vermeme anlamında teminata kavuşturulmalı, ikinci aşamada da bütün mevzuat gözden geçirilmeli, vatandaşların ciddi boyutlara varan endişe ve ıstırapları giderilmelidir.

YANLIŞIN ÜSTÜNE, DOĞRU ELBİSE

Bildirgenin bu bölümleri dikkatle incelendiğinde şu görülür: Başta türban olmak üzere toplumumuzu geriye götürecek yaşam tarzları savunulmaktadır. Bu söylenirken de araya doğru şeyler sıkıştırılıp yanlış; güzele çevrilmektedir. ‘Hak ve özgürlüklerin tanımı ve sayımında laikliğin kısıtlayıcı bir ilke olarak yer almaması gerekir’ gibi bir görüş öne çıkartılmış ve böylece de yasalarımızda yer alan laikliği koruyucu düzenlemeler devre dışı bırakılmak istenmiştir.

Bildiride yer alan ‘insanların inançlarını hayata geçirmeleri karşısındaki engeller kaldırılmalıdır’ sözü de bu amaca dayanmaktadır. İslam dünyası içinde inancını en özgürce yaşayan bir ülke olan Türkiye’de, Müslümanlar karşısında engeller olduğu ileri sürülmektedir. Sonuç bildirisine yerleştirilen; ‘toplumdaki bir takım sıkıntıların temelinde vatandaşların yaşama tarzlarına müdahale yatmaktadır. Laiklik kadını kamu alanındaki haklarından mahrum etmemelidir’ fikrinin hedefi de bellidir: Türban konusunda tutucu çevrelere destek vermek...

Bu toplantı sürecinde üçüncü çalışma grubuna verilen iki öneride denilenler düşündürücüdür: ‘Laiklik terimi tıpkı tam karşıtı olduğu teokrasi terimi gibi karanlık bir terimdir’. Önerge sahipleri, bu terimin Anayasa’dan çıkarılmasını bile istemişlerdir.

8-11 Temmuz 1999 tarihli 2. Abant Toplantısı’nın sonuç bildirgesinde de dinsel örgütlenmenin önündeki yasal engellerin kaldırılması isteniyor. Aynı biçimde kadın özgürlüğü üzerinden gidilerek türbanlı kadının kamusal alanda yer alması isteniyor:

‘Hukuk düzeni içinde kalmak koşuluyla din eksenli olsa dahi sivil alanda örgütlenmenin önüne engel konulamaz. (...) Kadın özel ve kamusal alanda özgür iradesiyle hareket etme hakkına doğal olarak sahiptir’ şeklinde ifade edilen görüş de açıkça türbanın serbest bırakılmasını istemektir.

SAVUNMA TIPKI O BİLDİRGE

AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ne verdiği savunmayı dikkatli biçimde okuduğunuzda şunu görüyorsunuz: 1988 Abant Toplantısı Sonuç Bildirgesi temel alınmış ve savunma onun üstüne oturtulmuş.

Yani, AKP kuruluş felsefesini oluşturan o bildirgeyi, şimdi var olma yok olma mücadelesinde dayanak haline getirdi. Laikliği devletle sınırlayıp gündelik yaşamın dışında tutmaya çabalayan Fethullahçıların iddiaları, şimdi AKP savunmasında her satırda karşımıza çıkmaktadır.

Bu durum bile AKP ile Fethullahçılar arasındaki kuvvetli bağı göstermeye yetiyor. Fethullahçıların bugün hangi konumda olduğunu öğrenmek isteyenlere; bir zamanlar onlarla içli dışlı olan Utah Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hakan Yavuz’un son açıklamalarını okumalarını salık veriyorum.

SAVUNMA, LAİKLİĞE SALDIRI BİÇİMİNDE

AKP savunmasının temelini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya saldırı oluşturuyor. Bu saldırı, var olan laikliği eleştiren, hatta ortadan kaldırmaya çalışan bir anlayışla yürütülüyor. İşte, savunmada yer alan bazı görüşler:

<LI>İddianame’de ‘laiklikten ne anlaşılması gerektiği’ konusunda yapılan ilk açıklama, laikliği bir ‘yaşam biçimi’ olarak tanımlamaktadır. Laikliği ‘yaşam biçimi’ olarak tanımlamak, beraberinde ciddi siyasi ve toplumsal sorunlar doğurabilecektir.

Partimizin anlayışına göre, laiklik bir ‘yaşam biçimi’ değildir. Çünkü laiklik, farklı yaşam biçimleri arasından birini tercih etmek olarak tanımlanamaz.

<LI>İddianamedeki laiklik tanımları baştan aşağı sorunludur. Demokrasiyle laikliği bir araya getiren ‘demokratik laiklik’ kavramından bile rahatsızlık duyan bir anlayışın, ne demokrasiyi ne de laikliği koruması mümkündür.

<LI>İddianamede laiklik prensibi değil, laiklik adıyla totaliter bir ideoloji, bir felsefî kanaat ve en tehlikesi diğer dinî inançlarla rekabet halinde olan bir inanç sistemi tanımlanmakta ve savunulmaktadır.

<LI>İddianamede laiklik insanı ‘kul’ olmaktan çıkarıp ‘birey’ haline getiren ilke olarak görülmektedir. Laikliğin insanı kul olmaktan çıkardığı şeklindeki tez, bilimsel ve sosyolojik bir gerçeği yansıtmamanın ötesinde kendini hem birey hem de Yaratıcının kulu olarak gören inançlı insanlar açısından inciticidir.

<LI>İddianamede laiklik tek boyutlu bir kavram olarak görülmekte ve bireylerin benimsemesi gereken ‘bir uygar yaşam biçimi’ ve ‘yaşam felsefesi’ şeklinde takdim edilmektedir. Bu yaklaşıma göre, laiklik ‘toplumların düşünsel ve örgütsel evrimlerinin son aşaması’dır. Laikliğin bu yorumu 19. yüzyıl pozitivizminin katı ‘ilerlemeci’ anlayışına dayanmaktadır.

<LI>Laiklik bireyi değil, devleti muhatap alır.
</LI>
Rıza ZELYUT
Rıza ZELYUT
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı Empty Geri: AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı

Mesaj tarafından alanon 2008-06-23, 09:14

Bu yazıyı okuyarak içene düşmüş olduğum karamsarlık bir kat daha artmıştır.
Nedenmi?

Bu kadar olaylar ayyuka çıkmışken, halen elle tutulur bir çözüm önerisi veya çözüm ortaya çıkmamaktadır.

Topluma öncülük edeceğini ve bu konularda aydınlatıcı rol oynayacağını iddia eden ve toplumun büyük umutlarını arkasına alanlar ise maalesefki bu amaç peşinde değilde, umutlarını çaldığı insanları etkisizleştirmeye, bölmeye ve yok etmeye çalışmaktadır.

Şu an duyar gibiyim;
-kapatılacak ya...

Kapatmanın çözüm olmadığını, insanları bilinçlendirmek için toplumsal çalışmaların yapılması gerektiğini bugün en yavaş düşünen insan bile bilmektedir. Maalesefki bu tür bir çalışmaya öncülük edecekler sessiz soluksuz oturmaktadır. Asker bir açıklama yaptığında yanlız bırakılmakta, meclisde yapılan mualefet ve ortaya çıkarılmak istenen aymazlıklar anında üstü kapatılmaya çalışılmakta ve hatda suçlu olan mualefetmiş gibi gösterilmektedir.

Medya desen yok, sivil toplum örgütleri önderleri lüks mekanlarda kahvaltı partileri düzenlemekle meşgul, toplumda farklı kesimleri arkasına almışlar ise, ya iyi maaşlı vekil olma peşinde yada bir belediyede pozisyon amaçlamış.

Görüldüğü üzere fazla söze gerek yok. Herkes yerinden memnun!
alanon
alanon
GÜMÜŞ ÜYE
GÜMÜŞ ÜYE

PROJE ÖDÜLÜ : AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı Madaly10
Erkek
Mesaj Sayısı : 85
Yaş : 46
ŞEHİR : istanbul
Meslek : muhasebe
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 15
Kayıt tarihi : 03/03/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı Empty Geri: AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı

Mesaj tarafından tuvana 2008-06-23, 19:21

Size çok hak veriyorum.

O yüzden iş başa düştü.

Daha önceki bir yazımda da söz ettiğim gibi, kontrolümüz dışındaki olaylarla ilgili boşu boşuna enerjimizi tüketmek yerine, hemen şimdi, şu andan itibaren ( bundan onlarca yıl önceden yapmamız gereken) insanlarımızı aydınlatma, yurttaş olma bilincini yaygınlaştırmak için, yasal yollardan elimizden geleni yapmalıyız.

Hadi ne bekliyoruz.

Bu konuda yapılabilecek çok fazla iş var.

Çok eminim ki, bu konuda tüm arkadaşlarımızın görüşleri fikirleri vardır.
tuvana
tuvana
ELMAS ÜYE
ELMAS ÜYE

PROJE ÖDÜLÜ : AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı Madaly10
KATILIM ÖDÜLÜ : AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı On11
Kadın
Mesaj Sayısı : 645
Yaş : 66
ŞEHİR : istanbul-anadolu yakası
Meslek : uzman
Öğrenim Durumu : üniversite
Kişisel Mesaj : ÇOCUKLARIMIZA SAHİP ÇIKMAK GELECEĞE SAHİP ÇIKMAKTIR
Ruh Halim : AKP nin savunması 1998 de Abant ta yazılmıştı Images12
Aldığı Teşekkür : 278
Kayıt tarihi : 03/11/07

http://esneklikprogrami.blogspot.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz