Bahçeli'nin öğütleri?
Sebahattin ÖNKİBAR1 sayfadaki 1 sayfası
Bahçeli'nin öğütleri?
tarafından Sebahattin ÖNKİBAR 2008-06-24, 03:31
Devlet Bahçeli bu aralar Tayyip Erdoğan ile AKP’nin akıl hocası gibi.
Önce klonlama tavsiyesinde bulundu.
Teklif pek anlaşılamayınca bu sefer daha net konuşmaya çalıştı.
Son söyledikleri şunlar:
- Tayyip bey bir bilen olarak kenarda otursun.
- Partinin içindeki değerli şahsiyetlerden biri 61. hükümeti kursun.
- Erken seçime gidilirse AKP parçalanır. (Seçim olmamalı mesajını veriyor)
Ne yalan söyleyeyim bendeniz tıpkı klonlama teklifinde olduğu gibi bu tavsiyeleri de anlayabilmiş değilim.
Bunları gördükten sonra Bahçeli’nin medyadan uzak durmasının hikmetini de kavramış oldum.
Devlet bey iyi ki medyadan uzak duruyor.
İki röportaj verdi kafalar allak bullak.
Ne dediği anlaşılmıyor.
Klonlama diyor, bir bilen diyor, AKP’deki değerli şahsiyetler diyor, seçim olursa AKP parçalanır diyor.
Sanki muhalefet lideri değil de AKP’nin manevi önderi.
AKP parçalanırmış!
Parçalansın!
Onun tasası sana mı kaldı!
AKP’deki değerli şahsiyetlermiş!
Kim onlar?
Kamuoyu senden Erdoğan’a akıl danelik yapmayı değil, var olan rezil tabloya muhalefet etmeni bekliyor!.. Milletin sana verdiği görev bu.
Çık ortaya AKP’nin yaptığı yolsuzlukları, kadrolaşmaları anlat. Toplumu cepheleştirmesinden örnekler ver. Sefaleti ve yoksulluğu dillendir. Kuşatılmışlığı ve teslimiyeti haykır. Var olan buhrana geleceğe dönük vizyon koy. Çözüm üret. Proje getir. MHP’nin farkını ve kalitesini anlat.
Hayır Devlet bey bunların hiçbirini yapmıyor ve boyuna AKP’ye yol gösteriyor!
Gösterdiği yol da yol olsa bari!
Klonlanın diyor!
Bendeniz iki fakülte bitirdim, 20 yıla yakın bir zamandır yöneticilik yapıyor ve 6 ayrı gazetede günlük yazılar yazdım, dünyada 70’e yakın ülke gördüm, ama emin olun böyle tuhaf bir teklifi hiçbir yerde ne işittim ne de gördüm!
Zaten muhalefette siyasi önder olarak Devlet Bahçeli gibiler olduğu için Türkiye AKP zilletini çekiyor değil midir!
Soruyorum Bahçeli topluma ümit verip gelecek vaat edebilse onca garabete rağmen toplumda hâlâ AKP rüzgârı esiyor olabilir miydi?
Bu satırların yazarının asla ve asla Sayın Bahçeli ile şahsi hiçbir mes’elesi yoktur. Tersine Devlet beyi insan olarak gerçek bir kalite olarak görmekte ve kişiliğine de çok saygı duymaktadır, ama görüyorsunuz onunla olmuyor, yürümüyor, MHP büyüyeceğine geri gidiyor. Yeterli olsaydı bu kargaşa ve kaos tablosunda bile MHP erken seçimden ürküyor olur muydu?
Evet bilgilerimin ışığında yazıyorum, MHP’li vekillerde müthiş bir erken seçim telaşı hakimdir ki bu telaş bizatihi Bahçeli ’de de mevcuttur.
Sorarım size MHP’nin durumu ve hali bu mu olmalıydı? AKP kapatılıyor, ortada oy verecek başka bir parti yok gibi ama MHP’de barajı aşabilir miyim telaşı hâkim!
Bu tablo ya da sonuç MHP veya ülkücülerin kabahati değildir, onu yönetenlerin suçudur.
Bu tespiti yapmak da birilerini kızdırsa bile bizim işimiz ve de sorumluluğumuzdur.
AMAÇ MI ARAÇ MI...
Gül, üniversitelerde demokrasi imtihanında!
Çok sayıda üniversitede rektör seçimi yapıldı. Cumhurbaşkanı, seçilenlerin içinden YÖK tarafından kendine bildirilecek üç isimden birini atayacak. Peki bu konuda ölçü ne mi olmalıdır?.. 2004 yılındaki Abdullah Gül’e göre tek ölçü demokrasi, yani alınan oylar olmalıdır... Evet yanlış okumadınız, 2004 yılında Abdullah bey dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e çağrı yaparak demokrasiye, yani oylama sonucuna bağlı kalmasını istemişti... Şimdi biz Abdullah beyin bu bakış ve çağrısından hareketle fazla oy alan rektör olacak dersek bilmem sizi yanıltmış olur muyuz?.. Evet Sayın Gül rektör atamalarında müthiş bir imtihan verecektir. Bu sınav sadece toplumun gerilmemesini değil aynı zamanda da tutarlılık imtihanı olacaktır. Abdullah bey tutarlılığını korumak istiyor ve demokrasiye lafla değil de gerçekten samimi olarak inanıyorsa sandık sonuçlarına boyun eğecektir. Aksi halde birileri çıkar ve demokrasi onlar için amaç değil araçtır, işte ispatı da budur deyiverir.
PUSULA...
Derviş eşittir yeni oyun planı!
Kemal Derviş’in TÜSİAD cenahında boy göstermesi sıradan bir gelişme değil, projedir. Hatırlayın aynı Kemal Derviş 2001’deki kriz sürecinde da sürpriz şekilde ortaya çıkmıştı. Keza Merhum Ecevit Paxamericana’ya; “Irak’a saldırırsanız biz yokuz” deyince yine Derviş devreye girmiş ve hiç gündemde değilken erken seçim ateşini yakarak başka bir süreci başlatmıştı.. Keza bazı okurlarım bilmez Kemal Derviş Erdoğan ve Gül’ü AKP kurulmadan önce ABD’deki önemli bir tanıtımda lanse eden ve hatta sırtlayan kişidir. Örnekler ya da yaşananlarla sabit ki Derviş eşittir küresel güç ya da sermayenin hesap ve çıkarlarıdır. Kemal Derviş ismi birden zikredilmeye başlandı mı anlayın ki yeni bir oyun ya da proje eşikte demektir. Nitekim öyle olduğu içindir ki AKP medyasında da Derviş bağlamında bir tepki ve telaş oluştu. Derviş geldi, eyvah biz gidiyoruz telaşı yaşanıyor.. Derviş’i izleyelim, bu adam pusula gibi.
ÖZLEM DEĞİL İSYAN...
Milli Takım ve emperyal millet!
Futbol Milli Takımımızın ama şans, ama hırsla aldığı müthiş sonuçlarda benim dikkatimi çeken en önemli olgu millet olarak emperyal kimliğimizin dışa vurumuydu. Türklerin yaşadığı Garp ülkelerinden Balkanlara, Avrasya’dan Ortadoğu’ya kadar bütün Osmanlı Hinterlandı’ndaki coşku ve dayanışma sahneleri sadece bir özlem değil aynı zamanda bir isyan gibiydi. Bir millet adeta günümüzde kendine biçilen role başkaldırıyordu. Futbol gibi bir spor şöleninde o yaşananların sosyolojik ve psikolojik başka bir izahı olamaz... Zaten onun içindir ki emperyalizm tam iki yüzyıldır, “Aman bu Türklerin kanı bitlenmesin, bunlar emperyal millet. Gücüne erişti mi dünyayı yönetmek isterler. Atilla’dan beri bunlar hep böyle. Onun için bunları hep sorunlarla boğuşturalım ve ayağa kaldırmayalım” planını uyguluyorlar.
Önce klonlama tavsiyesinde bulundu.
Teklif pek anlaşılamayınca bu sefer daha net konuşmaya çalıştı.
Son söyledikleri şunlar:
- Tayyip bey bir bilen olarak kenarda otursun.
- Partinin içindeki değerli şahsiyetlerden biri 61. hükümeti kursun.
- Erken seçime gidilirse AKP parçalanır. (Seçim olmamalı mesajını veriyor)
Ne yalan söyleyeyim bendeniz tıpkı klonlama teklifinde olduğu gibi bu tavsiyeleri de anlayabilmiş değilim.
Bunları gördükten sonra Bahçeli’nin medyadan uzak durmasının hikmetini de kavramış oldum.
Devlet bey iyi ki medyadan uzak duruyor.
İki röportaj verdi kafalar allak bullak.
Ne dediği anlaşılmıyor.
Klonlama diyor, bir bilen diyor, AKP’deki değerli şahsiyetler diyor, seçim olursa AKP parçalanır diyor.
Sanki muhalefet lideri değil de AKP’nin manevi önderi.
AKP parçalanırmış!
Parçalansın!
Onun tasası sana mı kaldı!
AKP’deki değerli şahsiyetlermiş!
Kim onlar?
Kamuoyu senden Erdoğan’a akıl danelik yapmayı değil, var olan rezil tabloya muhalefet etmeni bekliyor!.. Milletin sana verdiği görev bu.
Çık ortaya AKP’nin yaptığı yolsuzlukları, kadrolaşmaları anlat. Toplumu cepheleştirmesinden örnekler ver. Sefaleti ve yoksulluğu dillendir. Kuşatılmışlığı ve teslimiyeti haykır. Var olan buhrana geleceğe dönük vizyon koy. Çözüm üret. Proje getir. MHP’nin farkını ve kalitesini anlat.
Hayır Devlet bey bunların hiçbirini yapmıyor ve boyuna AKP’ye yol gösteriyor!
Gösterdiği yol da yol olsa bari!
Klonlanın diyor!
Bendeniz iki fakülte bitirdim, 20 yıla yakın bir zamandır yöneticilik yapıyor ve 6 ayrı gazetede günlük yazılar yazdım, dünyada 70’e yakın ülke gördüm, ama emin olun böyle tuhaf bir teklifi hiçbir yerde ne işittim ne de gördüm!
Zaten muhalefette siyasi önder olarak Devlet Bahçeli gibiler olduğu için Türkiye AKP zilletini çekiyor değil midir!
Soruyorum Bahçeli topluma ümit verip gelecek vaat edebilse onca garabete rağmen toplumda hâlâ AKP rüzgârı esiyor olabilir miydi?
Bu satırların yazarının asla ve asla Sayın Bahçeli ile şahsi hiçbir mes’elesi yoktur. Tersine Devlet beyi insan olarak gerçek bir kalite olarak görmekte ve kişiliğine de çok saygı duymaktadır, ama görüyorsunuz onunla olmuyor, yürümüyor, MHP büyüyeceğine geri gidiyor. Yeterli olsaydı bu kargaşa ve kaos tablosunda bile MHP erken seçimden ürküyor olur muydu?
Evet bilgilerimin ışığında yazıyorum, MHP’li vekillerde müthiş bir erken seçim telaşı hakimdir ki bu telaş bizatihi Bahçeli ’de de mevcuttur.
Sorarım size MHP’nin durumu ve hali bu mu olmalıydı? AKP kapatılıyor, ortada oy verecek başka bir parti yok gibi ama MHP’de barajı aşabilir miyim telaşı hâkim!
Bu tablo ya da sonuç MHP veya ülkücülerin kabahati değildir, onu yönetenlerin suçudur.
Bu tespiti yapmak da birilerini kızdırsa bile bizim işimiz ve de sorumluluğumuzdur.
AMAÇ MI ARAÇ MI...
Gül, üniversitelerde demokrasi imtihanında!
Çok sayıda üniversitede rektör seçimi yapıldı. Cumhurbaşkanı, seçilenlerin içinden YÖK tarafından kendine bildirilecek üç isimden birini atayacak. Peki bu konuda ölçü ne mi olmalıdır?.. 2004 yılındaki Abdullah Gül’e göre tek ölçü demokrasi, yani alınan oylar olmalıdır... Evet yanlış okumadınız, 2004 yılında Abdullah bey dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e çağrı yaparak demokrasiye, yani oylama sonucuna bağlı kalmasını istemişti... Şimdi biz Abdullah beyin bu bakış ve çağrısından hareketle fazla oy alan rektör olacak dersek bilmem sizi yanıltmış olur muyuz?.. Evet Sayın Gül rektör atamalarında müthiş bir imtihan verecektir. Bu sınav sadece toplumun gerilmemesini değil aynı zamanda da tutarlılık imtihanı olacaktır. Abdullah bey tutarlılığını korumak istiyor ve demokrasiye lafla değil de gerçekten samimi olarak inanıyorsa sandık sonuçlarına boyun eğecektir. Aksi halde birileri çıkar ve demokrasi onlar için amaç değil araçtır, işte ispatı da budur deyiverir.
PUSULA...
Derviş eşittir yeni oyun planı!
Kemal Derviş’in TÜSİAD cenahında boy göstermesi sıradan bir gelişme değil, projedir. Hatırlayın aynı Kemal Derviş 2001’deki kriz sürecinde da sürpriz şekilde ortaya çıkmıştı. Keza Merhum Ecevit Paxamericana’ya; “Irak’a saldırırsanız biz yokuz” deyince yine Derviş devreye girmiş ve hiç gündemde değilken erken seçim ateşini yakarak başka bir süreci başlatmıştı.. Keza bazı okurlarım bilmez Kemal Derviş Erdoğan ve Gül’ü AKP kurulmadan önce ABD’deki önemli bir tanıtımda lanse eden ve hatta sırtlayan kişidir. Örnekler ya da yaşananlarla sabit ki Derviş eşittir küresel güç ya da sermayenin hesap ve çıkarlarıdır. Kemal Derviş ismi birden zikredilmeye başlandı mı anlayın ki yeni bir oyun ya da proje eşikte demektir. Nitekim öyle olduğu içindir ki AKP medyasında da Derviş bağlamında bir tepki ve telaş oluştu. Derviş geldi, eyvah biz gidiyoruz telaşı yaşanıyor.. Derviş’i izleyelim, bu adam pusula gibi.
ÖZLEM DEĞİL İSYAN...
Milli Takım ve emperyal millet!
Futbol Milli Takımımızın ama şans, ama hırsla aldığı müthiş sonuçlarda benim dikkatimi çeken en önemli olgu millet olarak emperyal kimliğimizin dışa vurumuydu. Türklerin yaşadığı Garp ülkelerinden Balkanlara, Avrasya’dan Ortadoğu’ya kadar bütün Osmanlı Hinterlandı’ndaki coşku ve dayanışma sahneleri sadece bir özlem değil aynı zamanda bir isyan gibiydi. Bir millet adeta günümüzde kendine biçilen role başkaldırıyordu. Futbol gibi bir spor şöleninde o yaşananların sosyolojik ve psikolojik başka bir izahı olamaz... Zaten onun içindir ki emperyalizm tam iki yüzyıldır, “Aman bu Türklerin kanı bitlenmesin, bunlar emperyal millet. Gücüne erişti mi dünyayı yönetmek isterler. Atilla’dan beri bunlar hep böyle. Onun için bunları hep sorunlarla boğuşturalım ve ayağa kaldırmayalım” planını uyguluyorlar.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz