AKP’ye oy verenlere çok samimi sorular!
1 sayfadaki 1 sayfası
AKP’ye oy verenlere çok samimi sorular!
AKP ve yandaşları, maddi olarak beslenen kimi Batılı gazetecilerin makalelerinin de desteği ile Türkiye’de “keskin bir kamplaşma” olduğu görüşünü yaymaya çalışıyor. Hatta bunu “kan davasına” bile benzetiyor.
Türkiye’nin elbette çelişkileri vardı, anlaşmazlıkları hatta kıyasıya kavgaları da vardı. Ama Türkiye, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde “kan davası” olarak nitelenecek bir kamplaşmaya girmedi.
Ne zaman ki AKP iktidar oldu, dış destekli bir “ılımlı İslam” dayatmasıyla Türkiye’de derin uçurumlar olduğu; kamplaşmanın ve gerginliğin sürekli arttığı konuşulmaya başlandı.
Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri ile hesaplaşmak ve intikam alarak Türkiye’yi bir “İslam devletine” dönüştürmek isteyen zihniyet bu “kamplaşma” söylemiyle beslenmeye ve gücünü artırmaya çalışıyor.
Bir bakan kalkıp “Atatürk bir günde dini yaşamımızı değiştirdi” diyebilecek kadar ileri gidebiliyor.
Oysa, Türkiye’de çok küçük bir radikal İslamcı kesim dışında herkes Cumhuriyet’le ve Atatürk devrimleriyle barışık yaşıyor 85 yıldır. Bu ülke insanı laik yaşam biçimi ile de dini inançlarının gereklerini yerine getirme konusunda da ciddi sorunlar yaşamadı.
AKP’nin tepe yönetimi bana göre çok ciddi bir yanılma içinde. Sanıyorlar ki AKP’ye oy veren yüzde 47, tıpkı kendileri gibi düşünüyor, Türkiye’yi böyle şekillendirmek istiyor. Bu böyle değil. Elimde elbette bir araştırma yok ama çevremde AKP’e oy verenleri biliyorum ve diyebiliyorum ki “Yüzde 47, AKP’nin aslında Türkiye’nin yüzde beşini temsil eden, ama ülke yönetiminin yüzde 90’ına egemen olan tepe yönetimi gibi düşünmüyor.”
Ve yine diyorum ki AKP’nin ve Türkiye’nin başında olan bu yüzde 5 olmadığında, geri kalan AKP Türkiye gerçeğidir. Bunu kimse inkâr edemez. Bu görüşümü son seçimlerde oyunu AKP’ye verenlerle paylaşmak için bazı sorular sormak istiyorum.
Dilerim AKP’ye oy verenler bu sorulara kendi içlerinde vicdanlarının sesini dinleyerek ve kendilerini kandırmadan cevaplar versin. Bu sorulara verecekleri vicdani cevaplar, AKP’ye oy verenlerin aslında AKP’nin tepe zihniyetinin Türkiye’yi götürmek istedikleri noktaya varmak isteyip istemediklerini de ortaya koyacaktır.
İŞTE SORULAR
* Atatürk’ü seviyor musunuz?
* Atatürk’ün Türk milletine travma yaşattığına inanıyor musunuz?
* İngiltere ya da bir başka ülkenin himayesinde olmamızı benimser misiniz?
* Humeyni sizin için daha mı önemli?
* Camiye gitmenize karşı çıkan oldu mu?
* Namaz kılmanızı engelleyen oldu mu?
* Oruç tutmanız tepki gördü mü?
* Zekat verirken tedirgin oldunuz mu?
* Hacca gidebiliyor musunuz?
* Medeni Kanun hayatınızı kolaylaştırdı mı?
* Eski Türkçe yazıyı tercih eder misiniz?
* Pazar günü tatilinden rahatsız mısınız?
* Dini bayramları kutlarken zorluk çekiyor musunuz?
* Kuran’ı Kerim’i istediğiniz zaman okuyabiliryor musunuz?
* Kuran’ı Kerim’i istediğiniz an bulabiliyor musunuz?
* Erkek ve kadın kıyafetlerinin Cumhuriyet öncesindeki gibi olmasını ister misiniz?
* Cenazelerinizi dini vecibeleri yerine getirerek kaldırabiliyor musunuz?
* Erkek çocuğunuzun sünnet olmasına engel olan var mı?
* Mevlit okutabiliyor musunuz?
* Başkentin Ankara’dan başka bir kente taşınmasını istiyor musunuz?
* Laik, demokratik sosyal devlet kavramının kaldırılmasından yana mısınız?
* Hukuk sisteminin hakkınızı yediğine inanıyor musunuz?
* Mahkeme yerine kadıların karar vermesinden yana mısınız?
* Erkekler 4 kadınla evlenebilmeli mi?
* Yolsuzluk iddialarını sorguluyor musunuz?
* Bugünkü ekonomik durumdan memnun musunuz?
* Bugünkü koşullarda çocuğunuzun geleceğinin güven altında olduğuna inanabiliyor musunuz?
* Bugünkü ekonomik politikalarla yakın gelecekte daha çok kazanacağınızı düşünüyor musunuz?
* Amerika’nın her istediğinin yapılmasından rahatsızlık duyar mısınız?
* Avrupa Birliği’nin dayatma niteliğindeki isteklerinden rahatsızlık duyuyor musunuz?
* Bu iktidarın dış dünya karşısında dik durduğunu söyleyebilir misiniz?
* 85 yılda yaratılan tüm ekonomik değerlerin yabancılara satılmasını doğru buluyor musunuz?
* Çok çocuk dünyaya getirmenin iyi olduğunu düşünüyor musunuz?
*****
CHP’deki Sav faktörü
CHP’nin en çok eleştirilen ismi kuşkusuz Genel Sekreter Önder Sav. İki büyük hatadan sonra partili partisiz herkes Sav’ın istifa etmesi gerektiğini düşünüyordu. Ama o yanaşmadı bile. Konuyla ilgili geçen hafta yazdığım yazıdan sonra (adı bende saklı) bir CHP milletvekili aradı. Dedi ki “Can Bey, Önder Sav giderse parti teşkilatı çöker.”
İnsan şaşırıyor tabii. Koca parti bir kişiyle mi ayakta durur. CHP’li milletvekili “Örgüt zaten çok kötü durumda. Önder Bey olmasa o da kalmayacak. Çünkü örgütü ondan başkası bilmiyor” deyince sordum, “iyi de neden?”
Açıkladı: “Çünkü” dedi, “Partide bir adalet var. Herkes her şeyi Önder Sav’ın sırtına yüklemiş kendi rahatına bakıyor. Sabahın köründe arayın Önder Bey partide, gece yarısı arayın, yine partide. Böyle bir adam varken kimse çalışmıyor.”
CHP milletvekili telefonu kapatırken, “Bunu Önder Bey’i savunmak için anlatmadım, tam tersine koca partinin sıkıntısını dile getirmek istedim” dedi.
*****
Vecdi Gönül aradı
Cumartesi günü yazdığım “Asıl Cumhurbaşkanı adayı
Vecdi Gönül’dü” başlıklı yazıdan sonra pazartesi günü Vecdi Gönül telefonla aradı.
Yazı yayınlandığında Roma’daki bir çalıştayda konuşmacı olduğunu söyleyen Milli Savunma Bakanı “Yazınızı geç okudum. Elbette bu yazı sizin sorumluluğunuzda ama bir hususu düzeltmek istiyorum” dedi.
Gönül, Cumhurbaşkanılığı seçiminden önce Genelkurmay Başkanı’nı ve kuvvet komutanlarını ziyaret etmediğini ve onlarla yemek yemediğini söyledi.
Milli Savunma Bakanı “Sadece bunu söylemek istemiştim” dedikten sonra konuşmamız bitti. Yemek konusunu bilemem ama asıl Cumhurbaşkanı adayının kendisi olduğu yönünde bir açıklamada bulunmaması yazının temel fikrini bir anlamda doğrulamış oluyor. Bu konuda kendisini telefonda zorlamak istemedim.
*****
Bir tanısanız
Yıldırım Tuna’dan yine... Doktor hastasındaki yüksek tansiyonu fark edince, “Ailemden geliyor doktor” demiş adam. “Anne tarafından mı, yoksa baba tarafından mı?” diye sormuş doktor. “Karımın ailesinden” demiş adam. Doktor “Saçmalamayın. Olmaz öyle şey” diye hiddetlenince “Ahh, ahh” diye iç geçirmiş adam, “Doktor onları bir tanısanız...”
*****
Herkes dünyanın nizama girmesini ister, fakat gayreti başkasından bekler.
Tardieu
Türkiye’nin elbette çelişkileri vardı, anlaşmazlıkları hatta kıyasıya kavgaları da vardı. Ama Türkiye, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde “kan davası” olarak nitelenecek bir kamplaşmaya girmedi.
Ne zaman ki AKP iktidar oldu, dış destekli bir “ılımlı İslam” dayatmasıyla Türkiye’de derin uçurumlar olduğu; kamplaşmanın ve gerginliğin sürekli arttığı konuşulmaya başlandı.
Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri ile hesaplaşmak ve intikam alarak Türkiye’yi bir “İslam devletine” dönüştürmek isteyen zihniyet bu “kamplaşma” söylemiyle beslenmeye ve gücünü artırmaya çalışıyor.
Bir bakan kalkıp “Atatürk bir günde dini yaşamımızı değiştirdi” diyebilecek kadar ileri gidebiliyor.
Oysa, Türkiye’de çok küçük bir radikal İslamcı kesim dışında herkes Cumhuriyet’le ve Atatürk devrimleriyle barışık yaşıyor 85 yıldır. Bu ülke insanı laik yaşam biçimi ile de dini inançlarının gereklerini yerine getirme konusunda da ciddi sorunlar yaşamadı.
AKP’nin tepe yönetimi bana göre çok ciddi bir yanılma içinde. Sanıyorlar ki AKP’ye oy veren yüzde 47, tıpkı kendileri gibi düşünüyor, Türkiye’yi böyle şekillendirmek istiyor. Bu böyle değil. Elimde elbette bir araştırma yok ama çevremde AKP’e oy verenleri biliyorum ve diyebiliyorum ki “Yüzde 47, AKP’nin aslında Türkiye’nin yüzde beşini temsil eden, ama ülke yönetiminin yüzde 90’ına egemen olan tepe yönetimi gibi düşünmüyor.”
Ve yine diyorum ki AKP’nin ve Türkiye’nin başında olan bu yüzde 5 olmadığında, geri kalan AKP Türkiye gerçeğidir. Bunu kimse inkâr edemez. Bu görüşümü son seçimlerde oyunu AKP’ye verenlerle paylaşmak için bazı sorular sormak istiyorum.
Dilerim AKP’ye oy verenler bu sorulara kendi içlerinde vicdanlarının sesini dinleyerek ve kendilerini kandırmadan cevaplar versin. Bu sorulara verecekleri vicdani cevaplar, AKP’ye oy verenlerin aslında AKP’nin tepe zihniyetinin Türkiye’yi götürmek istedikleri noktaya varmak isteyip istemediklerini de ortaya koyacaktır.
İŞTE SORULAR
* Atatürk’ü seviyor musunuz?
* Atatürk’ün Türk milletine travma yaşattığına inanıyor musunuz?
* İngiltere ya da bir başka ülkenin himayesinde olmamızı benimser misiniz?
* Humeyni sizin için daha mı önemli?
* Camiye gitmenize karşı çıkan oldu mu?
* Namaz kılmanızı engelleyen oldu mu?
* Oruç tutmanız tepki gördü mü?
* Zekat verirken tedirgin oldunuz mu?
* Hacca gidebiliyor musunuz?
* Medeni Kanun hayatınızı kolaylaştırdı mı?
* Eski Türkçe yazıyı tercih eder misiniz?
* Pazar günü tatilinden rahatsız mısınız?
* Dini bayramları kutlarken zorluk çekiyor musunuz?
* Kuran’ı Kerim’i istediğiniz zaman okuyabiliryor musunuz?
* Kuran’ı Kerim’i istediğiniz an bulabiliyor musunuz?
* Erkek ve kadın kıyafetlerinin Cumhuriyet öncesindeki gibi olmasını ister misiniz?
* Cenazelerinizi dini vecibeleri yerine getirerek kaldırabiliyor musunuz?
* Erkek çocuğunuzun sünnet olmasına engel olan var mı?
* Mevlit okutabiliyor musunuz?
* Başkentin Ankara’dan başka bir kente taşınmasını istiyor musunuz?
* Laik, demokratik sosyal devlet kavramının kaldırılmasından yana mısınız?
* Hukuk sisteminin hakkınızı yediğine inanıyor musunuz?
* Mahkeme yerine kadıların karar vermesinden yana mısınız?
* Erkekler 4 kadınla evlenebilmeli mi?
* Yolsuzluk iddialarını sorguluyor musunuz?
* Bugünkü ekonomik durumdan memnun musunuz?
* Bugünkü koşullarda çocuğunuzun geleceğinin güven altında olduğuna inanabiliyor musunuz?
* Bugünkü ekonomik politikalarla yakın gelecekte daha çok kazanacağınızı düşünüyor musunuz?
* Amerika’nın her istediğinin yapılmasından rahatsızlık duyar mısınız?
* Avrupa Birliği’nin dayatma niteliğindeki isteklerinden rahatsızlık duyuyor musunuz?
* Bu iktidarın dış dünya karşısında dik durduğunu söyleyebilir misiniz?
* 85 yılda yaratılan tüm ekonomik değerlerin yabancılara satılmasını doğru buluyor musunuz?
* Çok çocuk dünyaya getirmenin iyi olduğunu düşünüyor musunuz?
*****
CHP’deki Sav faktörü
CHP’nin en çok eleştirilen ismi kuşkusuz Genel Sekreter Önder Sav. İki büyük hatadan sonra partili partisiz herkes Sav’ın istifa etmesi gerektiğini düşünüyordu. Ama o yanaşmadı bile. Konuyla ilgili geçen hafta yazdığım yazıdan sonra (adı bende saklı) bir CHP milletvekili aradı. Dedi ki “Can Bey, Önder Sav giderse parti teşkilatı çöker.”
İnsan şaşırıyor tabii. Koca parti bir kişiyle mi ayakta durur. CHP’li milletvekili “Örgüt zaten çok kötü durumda. Önder Bey olmasa o da kalmayacak. Çünkü örgütü ondan başkası bilmiyor” deyince sordum, “iyi de neden?”
Açıkladı: “Çünkü” dedi, “Partide bir adalet var. Herkes her şeyi Önder Sav’ın sırtına yüklemiş kendi rahatına bakıyor. Sabahın köründe arayın Önder Bey partide, gece yarısı arayın, yine partide. Böyle bir adam varken kimse çalışmıyor.”
CHP milletvekili telefonu kapatırken, “Bunu Önder Bey’i savunmak için anlatmadım, tam tersine koca partinin sıkıntısını dile getirmek istedim” dedi.
*****
Vecdi Gönül aradı
Cumartesi günü yazdığım “Asıl Cumhurbaşkanı adayı
Vecdi Gönül’dü” başlıklı yazıdan sonra pazartesi günü Vecdi Gönül telefonla aradı.
Yazı yayınlandığında Roma’daki bir çalıştayda konuşmacı olduğunu söyleyen Milli Savunma Bakanı “Yazınızı geç okudum. Elbette bu yazı sizin sorumluluğunuzda ama bir hususu düzeltmek istiyorum” dedi.
Gönül, Cumhurbaşkanılığı seçiminden önce Genelkurmay Başkanı’nı ve kuvvet komutanlarını ziyaret etmediğini ve onlarla yemek yemediğini söyledi.
Milli Savunma Bakanı “Sadece bunu söylemek istemiştim” dedikten sonra konuşmamız bitti. Yemek konusunu bilemem ama asıl Cumhurbaşkanı adayının kendisi olduğu yönünde bir açıklamada bulunmaması yazının temel fikrini bir anlamda doğrulamış oluyor. Bu konuda kendisini telefonda zorlamak istemedim.
*****
Bir tanısanız
Yıldırım Tuna’dan yine... Doktor hastasındaki yüksek tansiyonu fark edince, “Ailemden geliyor doktor” demiş adam. “Anne tarafından mı, yoksa baba tarafından mı?” diye sormuş doktor. “Karımın ailesinden” demiş adam. Doktor “Saçmalamayın. Olmaz öyle şey” diye hiddetlenince “Ahh, ahh” diye iç geçirmiş adam, “Doktor onları bir tanısanız...”
*****
Herkes dünyanın nizama girmesini ister, fakat gayreti başkasından bekler.
Tardieu
Can ATAKLI- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz