Beni haklı çıkaran bir haber
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Beni haklı çıkaran bir haber
Beni haklı çıkaran bir haber
12 Temmuz 2008 tarihli Avrupalı Hürriyet Gazetesi’nin Avrupa ekinde şöyle bir haber vardı.
‘Veliler dernekleşiyor’
Almanya’nın Duisburg kentinde yaklaşık 25 velinin bir araya gelmesiyle Türk Veliler İnisiyatifi dernekleşiyormuş. Bu ne anlama geliyor? Almanya’nın çeşitli kentlerinde veli dernekleri var. Bu yetmemiş gibi bir de federasyon kurulmuş Bununla da yetinmeyen yöneticiler bir de Veli Akademisi’ni kurdular. Bu kadar veli dernekleri varken, yeni bir dernek kurmak ne oluyor? Buradan şu anlaşıyor; demek ki şimdiye kadar kurulmuş olan dernekler bir fayda vermemiş, velilere bir yol göstermemiş ki, yeni bir dernek arayışına girmiş veliler. Ve gene şu anlaşılıyor ki, veliler ile veli dernekleri arasında bir güven yok! Güven olmayınca da, kurulan bu derneklerin adı ne olursa olsun, ister federasyon, ister akademi olsun, velilere yardımcı olamıyorlar.
Demek ki, bir dernek kurmak tek başına sorunları çözmüyor. Derneğin dernek olması, velilere faydalı ve yol gösterici olması için, özde olması gerekmektedir.
Ümit ederiz ki, bu yeni kurulacak olan veli derneği sözde değil, özde çalışmalar yaparak velilere ve dolaysıyla da çocuklara faydalı olur.
Dr. Yüksel Cavlak
12 Temmuz 2008 tarihli Avrupalı Hürriyet Gazetesi’nin Avrupa ekinde şöyle bir haber vardı.
‘Veliler dernekleşiyor’
Almanya’nın Duisburg kentinde yaklaşık 25 velinin bir araya gelmesiyle Türk Veliler İnisiyatifi dernekleşiyormuş. Bu ne anlama geliyor? Almanya’nın çeşitli kentlerinde veli dernekleri var. Bu yetmemiş gibi bir de federasyon kurulmuş Bununla da yetinmeyen yöneticiler bir de Veli Akademisi’ni kurdular. Bu kadar veli dernekleri varken, yeni bir dernek kurmak ne oluyor? Buradan şu anlaşıyor; demek ki şimdiye kadar kurulmuş olan dernekler bir fayda vermemiş, velilere bir yol göstermemiş ki, yeni bir dernek arayışına girmiş veliler. Ve gene şu anlaşılıyor ki, veliler ile veli dernekleri arasında bir güven yok! Güven olmayınca da, kurulan bu derneklerin adı ne olursa olsun, ister federasyon, ister akademi olsun, velilere yardımcı olamıyorlar.
Demek ki, bir dernek kurmak tek başına sorunları çözmüyor. Derneğin dernek olması, velilere faydalı ve yol gösterici olması için, özde olması gerekmektedir.
Ümit ederiz ki, bu yeni kurulacak olan veli derneği sözde değil, özde çalışmalar yaparak velilere ve dolaysıyla da çocuklara faydalı olur.
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
Geri: Beni haklı çıkaran bir haber
Sayın Cavlak, yazınızı ilgiyle okudum.
Öncelikle, velilerin dernekleşmesini duyunca, içimden "keşke Türkiyede de bu tip yapılanmalar olsa" diye geçirdim.
Ancak derhal vaz geçtim bu fikrimden.
Çünkü, nedense bizde tüm işler hep ve sadece / başlar/...
Hem de öylesine anlı şanlı başlar ki, dünya alem bizi konuşur. Ama sonrası gelmez bir türlü.
Hep düşünmüşümdür, neden böyle oluyor diye.
Sanırım bu da bizim genetik özelliklerimizden birisi. Hani küçük çocukların konsantrasyon süreleri, yetişkinlere göre daha kısadır ya. Bu yüzden de ilköğrenimdeki ders saatleri buna göre ayarlanır.
Bizler, yetişkin olduktan sonra bile, bir türlü bu süreyi uzatamıyoruz. Bunun üzerine bir de, şaşaaya, gösterişe, büyük büyük sıfatlara olan düşkünlüğümüz eklenince bir türlü / öz/ de olamıyoruz.
Bazı çalışmalar veya girişimler, çok uzun soluklu olmak zorundadır.
Ama çoğunluğumuzda ne yazık ki başlangıçtan kısa bir süre sonra soluklar kesiliveriyor.Başlanan girişimi sürdürmek yerine yeni bir anlı şanlı başlangıç yapmak çok daha çekici geliyor.
Tüm bu özelliklerimizin önce farkına varıp, kendi kendimize itiraf edip, daha sonra da bu tip kötü alışkanlıklarımızın en azından çocuklarımıza bulaşmaması için çok ciddi çalışmalıyız diye düşünüyorum.
Saygılar...
Öncelikle, velilerin dernekleşmesini duyunca, içimden "keşke Türkiyede de bu tip yapılanmalar olsa" diye geçirdim.
Ancak derhal vaz geçtim bu fikrimden.
Çünkü, nedense bizde tüm işler hep ve sadece / başlar/...
Hem de öylesine anlı şanlı başlar ki, dünya alem bizi konuşur. Ama sonrası gelmez bir türlü.
Hep düşünmüşümdür, neden böyle oluyor diye.
Sanırım bu da bizim genetik özelliklerimizden birisi. Hani küçük çocukların konsantrasyon süreleri, yetişkinlere göre daha kısadır ya. Bu yüzden de ilköğrenimdeki ders saatleri buna göre ayarlanır.
Bizler, yetişkin olduktan sonra bile, bir türlü bu süreyi uzatamıyoruz. Bunun üzerine bir de, şaşaaya, gösterişe, büyük büyük sıfatlara olan düşkünlüğümüz eklenince bir türlü / öz/ de olamıyoruz.
Bazı çalışmalar veya girişimler, çok uzun soluklu olmak zorundadır.
Ama çoğunluğumuzda ne yazık ki başlangıçtan kısa bir süre sonra soluklar kesiliveriyor.Başlanan girişimi sürdürmek yerine yeni bir anlı şanlı başlangıç yapmak çok daha çekici geliyor.
Tüm bu özelliklerimizin önce farkına varıp, kendi kendimize itiraf edip, daha sonra da bu tip kötü alışkanlıklarımızın en azından çocuklarımıza bulaşmaması için çok ciddi çalışmalıyız diye düşünüyorum.
Saygılar...
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz