DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Anıtkabir'in iki temel ve önemli işlevi vardır

Aşağa gitmek

Anıtkabir'in iki temel ve önemli işlevi vardır Empty Anıtkabir'in iki temel ve önemli işlevi vardır

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2008-08-05, 20:57


İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın 14 Ağustos’ta Türkiye’ye yapacağı resmi ziyarette “Anıtkabir krizi” çıktı biliyorsunuz. İran Cumhurbaşkanı, Anıtkabir ziyaretinde bulunmak istemiyor. Bu nedenle resmi ziyaret çalışma ziyaretine dönüştürüldü ve Ahmedinecad, Ankara yerine İstanbul’a gelecek. Böylelikle Anıtkabir ziyareti de fiilen ortadan kalkmış oldu.
Bu tabii ki rahatsız edici bir durum. İran’ın radikal İslamcı rejimi nedeniyle Türk halkı bu duruma daha da hassas yaklaşıyor. Ne yazık ki Türkiye bu konuda zayıflık gösterdi. Bu kadar küçültücü bir duruma düşmemeliydik.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan “Şekle değil içeriğe bakın” diyor. Bir anlamda Anıtkabir ziyaretinin üzerinde durulmamasını istiyor. Ama bu bana göre doğru değil, Babacan yanılıyor veya bunları kasıtlı olarak söylüyor.
Anıtkabir, Türkiye için iki önemli işlevi taşıyan bir yerdir. Birinci işlevi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran büyük önder Atatürk’ün mezarıdır. Bu açıdan bakınca Anıtkabir’e gitmek bir mezar ziyaretidir.
Ancak Anıtkabir’in ikinci işlevi daha önemlidir. Burası, Türkiye Cumhuriyeti’ne gösterilen saygı seremonisinin yapıldığı bir mekândır. Anıtkabir bu işlevi üstlendiğinde buranın mezar olma vasfı ortadan kalkar.
Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan her yabancı devlet adamı Anıtkabir ziyaretiyle aslında Türkiye Cumhuriyeti’ne duyduğu saygıyı gösterir. Türk halkı da ülkemizi ziyaret eden yabancılardan bu saygıyı göstermesini haklı olarak ister.
İşte bu yüzden resmi törenlere katılan kadınların başlarının açık olması temel ilkedir. Çünkü resmi törenler mezar ziyareti değil Cumhuriyet’e saygı seremonisidir. Böylelikle Anıtkabir, kamusal alan niteliği kazanır ve kurallar da buna göre uygulanır.
Özel ziyaretlerde ise kimsenin bir kural koymaya hakkı yoktur. İster başı açık ister kapalı gelen kadınlar mozolenin başında Fatiha da okur, ellerini açıp dua da eder.
Bu nedenle İran’ın sözde “bizde mezar ziyareti yok, bu nedenle Anıtkabir’e gitmeyiz” bahanesini, İran’ın “laik Türkiye Cumhuriyeti’ne saygısı yok” şeklinde tercüme etmemiz yanlış olmaz.
İran komşumuzdur, gerektiğinde elbette iş birliğimiz sürecektir. Diplomatik ilişkilerimizin de aksamaması gerekmektedir. Ama İran’ın Anıtkabir’in temel işlevini ayak altı etmesine ses çıkarmamak ve buna boyun eğmek aynı zamanda kendimize olan saygımızın da ortadan kalkmasına neden olmaktadır.

*****


Yerli kaybetti yabancı kazandı

Bir büyük bankanın yatırım fonlarını yöneten ismiyle sohbet ettim pazar günü. Laf döndü dolaştı Anayasa Mahkemesi’nin kararına geldi doğal olarak. Bankacı dostum çok ilginç bir şey söyledi: “Yabancılar kapatmama kararı çıkacağını 48 saat önceden biliyordu. Bu nedenle çok hızlı alımlar yaptılar. Türkler ise kapatmaya çok inanmışlardı, bu nedenle ellerindeki malları aceleyle boşaltmaya çalıştılar” dedi.
Ben de “Yani?” dedim anlamamazlıktan gelerek. Dostum devam etti: “Yanisi şu ki, yabancılar bu sayede çok para kazandılar, yerli yatırımcı ise zarar etti. Burada anlaşılmayan yabancılar bu kararı nasıl ve kimden öğrendikleriydi.”
Bankacı dostumun anlattıklarını dinledikten sonra internetten kapama kararından önce yabancı danışmanlık şirketlerinin yaptıkları açıklamaları bir daha arayıp buldum. Hepsinde de “muhtemelen” şartı konularak “AKP kapatılmayacak” bilgisinin bulunduğunu gördüm. Ancak şunu da öğrendim başka kaynaklardan. Resmi olarak “muhtemelen” diyen bu yatırım ve danışmanlık şirketleri önemli müşterilerine telefon açarak, “Şu anda Türkiye borsası en cazip anında. İktidardaki parti kurtulacak, çok kısa sürede çok büyük kâr sağlayacaksınız” mesajını vermişler.
Bir şey çıkar mı bilemem ama İMKB ve SPK yöneticileri acaba son bir hafta içinde kimlerin normalin üzerinde alım, kimlerin panik halinde satış yaptığını araştıracak mı?
Nasıl olsa ortaya bir suç ve suçlu çıkmayacaktır ama hiç olmazsa yabancıların bu işi Anayasa Mahkemesi’nden bile daha iyi bildikleri ortaya çıkmış olur.

*****


TSK’ya güvenimiz daha da yükseldi

Yüksek Askeri Şûra’nın önemli kararları dün açıklandı. Yeni Genelkurmay Başkanı ile bazı kuvvet ve ordu komutanlarının atanması tamamlandı. Generalliğe yükselenler belli oldu. Atama ve terfiler de yapıldı.
Bu şûrada sürpriz olarak nitelenecek iki nokta var. Birincisi Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu’nun orgeneralliğe yükseltilmesi ve Ege Ordu Komutanlığı’na atanması. Laiklik konusunda çok net görüşü olan Kıvrıkoğlu’nun bu göreve gelmesi kamuoyunu değil ama askerleri şaşırtmış.
İkinci sürpriz ise çok uzun yıllar sonra ilk kez bu şûrada ordudan hiç kimsenin ihraç edilmemiş olması. Her yıl değişen sayıda askeri personelin Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilişkisinin kesildiğini öğrenirdik. Bu kez olmadı.
Bu tabii son derece sevindirici bir gelişme. Anlaşıldığı kadarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nde adı çeşitli yolsuzluklara, suiistimallere karışan hiç kimse kalmamış. İlhami Erdil’le bu olay noktalanmış. Bunun da ötesindeki sevindirici gelişme, çeşitli tarikatların etkisinde kalarak irticai faaliyetlere karışan tek personel bile kalmamış olduğunu öğrenmemiz. Bunda komutanların Atatürk devrimleri ve laiklik konularındaki inançlı bağlılıklarının ve özenlerinin etkili olduğu anlaşılıyor. Orduya olan güvenimizin bu YAŞ’la daha arttığını hissetmek insana sevinç ve huzur veriyor.

*****


Harika polis

Sayın Ataklı cuma günü sabah saat 06.00 sularında Caddebostan ile Orduevi arasındaki parkurda yürüyorum. Uzaktan bir polis gözüktü. Zaman, zaman o saatlerde bir polis aracı dolaşır. Bu seferkinde genç, güler yüzlü bir polis camdan başını uzatarak, yol üstünde bulunan çok az sayıdaki insanın her birine ayrı ayrı “Günaydın, hayırlı sabahlar” diyordu. Arabanın plakasını almak ve bu güzel jesti duyurmak, o memuru tanıtmak isterdim. Maalesef olamadı. Başarı dileklerimle. n Behzat Rızvani

*****


1 Mart tezkeresi

Dünkü yazımda Anayasa Mahkemesi’nin kararını
1 Mart tezkeresine benzetmiştim. Ancak bunu yaparken yanlışlıkla tezkerenin üçte iki çoğunlukla kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştim. Oysa tezkerenin geçmesi için oylamaya katılanların salt çoğunluğu gerekiyordu. Çekimser kalanlar yüzünden bu salt çoğunluk sağlanamamıştı. Bu teknik yanlışı düzeltmek ve özür dilemek istiyorum.
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz