DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Vitrin aydını

Aşağa gitmek

Vitrin aydını Empty Vitrin aydını

Mesaj tarafından Yüksel Cavlak 2008-08-16, 14:14

Vitrin aydını

Dünyadaki her ülkede, aydın ve cahil olarak adlandırdıklarımız toplumda bir arada yaşamaktadır. Nasıl bir toplumda fakir ve zenginin bir arada olması normal olarak karşılanıyorsa, aynı şekilde, bir toplumda aydının ve cahilin olması da normal gibi karşılanmaktadır. Elbette ki, belirli bir sınıra kadar bu düşünüş kabul edilebilir, ama denge cahillerin çoğalması yönünde inkişaf ederse, ortaya bazı sorunlar çıkmaktadır. İşte bu noktada aydının görevi ön plana çıkmaktadır. Bir ülkede aydın kesim ne kadar çok olursa, gösterdiği yol ne kadar aydın olursa, toplumun gelişmesi de aydınlanması da o derece artmış olacaktır. Demek ki, bir ülkenin kalkınması, gelişmesi o ülkenin aydınıyla doğru orantılı. Zaten aydının da görevi bu değil mi? Sözlüğe baktığımızda “aydın” sözcüğünün, kültürlü, okumuş ileri düşünüşlü, topluma gereken, doğru bilgileri veren kimse anlamına geldiğini görüyoruz. Demek ki, bir insanın aydın olması için, sadece bir yüksek okulu bitirmesi, çok kitap okuması ve oldukça zengin bir bilgi hazinesine sahip olması yetmemektedir. Bütün bunları tamamlayan, o kişiyi aydın yapan edindiği bilgiyi doğru bir şekilde topluma aktarmak ve onunla, onun gelişmesi için paylaşmaktır. İşte bu olmadıkça, aydın sadece kendine aydındır. Demek ki, aydın kişi sadece okumakla, yazmakla olunmuyormuş. Gerçek aydın sorunlar karşısında susmaz, elinden geldiği kadar toplumu aydınlatmayı kendisine görev sayar. Bu görevi yerine getirmeyeni de suçlu olarak veya suça iştirak etmiş gibi görür. Maxim Gorki, daha da ileri giderek, bu görevi yerine getirmeyenleri ihanet etmekle suçlamıştır. Gerçek aydın, toplumun aydınlanmasına, gelişmesine hizmet eder. Onun sözcüğünde, toplumu aldatmak yoktur. Adaletsiz düzene karşı çıkar. İşte bu aydınlar sayesinde de toplum çağdaşlığa erişebilmektedir. Ne yazık ki, ülkemizde böyle gerçek aydınlar, toplumu aydınlatan, onlara hakikatleri anlatan aydınlar parmakla sayılacak kadar azdır. Bu karşılık diğer aydınlar, “vitrin aydını” olarak sınıflandırdığımız aydınlar ise sayılamayacak kadar çoktur. Bu tür aydınları her alanda görmek mümkündür. Bunlar konuşmaya veya yazmaya başladılar mı, mangalda kül kalmaz. En iyi yurtsever bunlardır. En iyi Atatürkçü bunlardır. En iyi dindar bunlardır. Toplumun karşısında konuşurken, sanki onların dertleriyle uğraşıyormuş, onları dertlerini paylaşıyormuş gibi görünürler, ama sorunlarına karşı ilgisizdirler. Göründükleri her yerde görünüşleriyle, sözleriyle toplumu büyülerler. Nasıl bir vitrinde teşhir edilen mal herkesin gözüne çarpıyorsa, bunlar da “vitrin aydını” olduklarından öyle parlarlar. Bir söz vardır: “Her parlayan şey altın değildir” Bu vitrin aydınlarının en çok sevdiği ortam eğitim düzeyinin çok düşük olduğu ortamdır. Bunlar bilirler ki, eğitilmemiş, eğitimde bilinçli bir şekilde cahil bırakılmış topluma verdikleri pembe mesajlar kolaylıkla yerine erişebilmektedir. Bu tür aydınlar, dikkat edilirse, bir müddet ait oldukları kuruluşların savunuculuğunu yaparlar ve kendileri için daha cazip gelen diğer bir kuruluşa geçerek orada kendilerini gösterirler. Toplum neden bunlara gerçek aydından önce inanmaktadır? Çünkü bu vitrin aydınlarının anlattıklarını tam olarak anlayacak bilgiye sahip değillerdir. Onun içindir ki, rahmetli Uğur Mumcu “Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz” demişti.
Bakınız, “vitrin aydınları” dediklerimizi, ünlü şairimiz Esad Muhlis Paşa, kendi dönemindeki gözlemlerine dayanarak şu ikilisi ile ne de güzel anlatmış: Ne cah(paye, rütbe) iledir ne mal iledir/ Beyim ululuk kemal(olgunluk) iledir.
Görülmektedir ki, günümüzde de değişen fazla bir şey yok. Aydınların karanlığı delmeye öncülük yapmaları için yüksek öğrenim yapmış olmaları yetmiyor. Erdemli aydınlardır ki, iyiliği, eşitliği, adaleti ve yürekliliği benliklerinde bütünleştirmişlerdir. Sayıları, ıki elin on parmağı kadar az da olsalar, toplumu ileriye doğru iten dinamizme ancak onlar sahiptir. İnan Aklını akıllıca bu erdemli kişiler kullanabilirler. Örnek mi? İşte Mustafa Kemal ATATÜRK.

Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak
YAKUT ÜYE
YAKUT ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz