DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Adam geldi, Cumhuriyet'e küfredip gitti

Aşağa gitmek

Adam geldi, Cumhuriyet'e küfredip gitti Empty Adam geldi, Cumhuriyet'e küfredip gitti

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2008-08-18, 21:41

Sevgili okurlar geçen haftaya damgasını vuran en önemli olay İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın “İstanbul” ziyaretiydi. Hazretleri, Anıtkabir ziyaretini istemediği için görüşmeler İstanbul’a alınmıştı. İran Cumhurbaşkanı iki gün İstanbul halkına zulmettikten sonra canının istediği gibi konuştu, Cuma namazı kıldı, İran’dakinden bile daha coşkulu sevgi sahneleri yaratıp ülkesine döndü.

ABD’nin tavrı

Ahmedinecad’ın Türkiye ziyareti ister istemez gözlerin ABD ve İsrail’e çevrilmesine neden oldu. Yaygın kanı bu iki ülkenin ziyaretten rahatsız oldukları yönündeydi. İsrail, tepkisini dile getirdi. Ama ABD konusunda aynı kanıda değilim. Sanki ABD bu ziyaretin olmasını istedi. Hatta Türkiye İran’a ABD’nin bazı talep ve tehditlerini bile iletti.

Cumhuriyet’e küfür

Sevgili okurlar basında gerektiği gibi yer almadı ama Ahmedinecad’ın bazı sözleri son derece ilginçti. Herkes İran Cumhurbaşkanı’nın Amerika’ya çok sert sözler söylemesini bekliyordu belki ama o, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna dolaylı yoldan küfretmeyi tercih etti. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti yüzünden siyonizmin bölgede egemen olduğunu ileri sürdü İranlı adam.

Osmanlı barajı

Ahmedinecad, Orta Doğu’da Osmanlı Devleti’nin bir baraj görevi gördüğünü, ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile bu barajın yıkıldığını, siyonist İsrail’in de gelip burada devlet kurduğunu anlattı basın toplantısında. Oysa İsrail 1948 yılında kuruldu. Eğer Almanya’nın Yahudi soykırımı olmasadı böyle bir devletin kurulması düşünülmezdi bile. Ne yazık ki Ahmedinecad’ı ağırlama telaşındaki hükümet yetkilileri Cumhuriyet’e yapılan bu saldırıyı görmezden geldiler.

Trafik çilesi

Ahmedinecad’ın ziyareti İstanbul halkı için de tam bir zulüm oldu. Bir gün önceden halkı hiç uyarmayan valilik “koruma” adı altında çevre yollarını bile trafiğe kapatınca İstanbullular gafil avlandı. Hata bir gün sonra kısmen giderildi. Kapanacak yollar ve saatleri açıklanınca cuma günü daha rahat geçti. Bu arada artık yetkililerin İstanbul’da deniz ve havayolunu da düşünmeleri gerek.

Coşkun sevgi gösterisi

Sevgili okurlar Ahmedinecad’ın Sultanahmet Camii’nde cuma namazı kılarken yaşanılanlar da Türkiye için bir ibret belgesidir. İran Cumhurbaşkanı’nı görebilmek, elini sıkabilmek için birbirini çiğneyen, sloganlar atan, öpücükler gönderen binlerce kişinin bu ülkede yaşadığına inanmak zor. Sanki mazoşist bir histeri ile Amedinecad’ın önüne atlayanların içimi burktuğunu söylemeden edemeyeceğim.

Amaç bağcı dövmek

Geçen haftanın önemli gelişmelerinden biri de Ergenekon davasının çapının garip bir şekilde büyümesiydi. Bir yandan yeni bombalar bulunurken öte yandan iddianamedeki delil klasörlerine giren telefon konuşmaları çok ilgi çekti. Ancak bu kez olayın merkezinde en büyük medya kuruluşları vardı. Sanki birileri üzüm yemek yerine bağcı dövmek istiyor.

Ne alakası var?

Ergenekon iddianamesinde bulunduğu öğrenilen telefon konuşmaları Pamukbank’a el konulmasını içeriyor. Buna göre güya Doğan Grubu’nun yönetici isimleri Pamukbank’ın kapatılması için çaba harcamışlar, dönemin iktidarı üzerinde baskı kurmuşlar. Bu telefon kayıtlarının sahte olduğu ortaya çıktı ama bana göre asıl sorulması gereken konu Ergenekon olayı ile bunun ne alakasının olduğu.

Telefon dinlemeleri

Ergenekon davası iddianamesi ve delil klasörlerinde yüzlerce telefon konuşmasının deşifresi de yer alıyor. İddianamenin açıklanmasından önceki bir yazımda “2 bin 500 sayfalık iddianame deniyor, öyle sanıyorum ki bunun 2 bin sayfası telefon konuşmaları olacak” diye yazmıştım. Aynen öyle çıktı. İnsan bu kadar çok kişinin telefonunun dinlendiğini, kaydedildiğini ve yazıya döküldüğünü görünce çok şaşırıyor. Maaşallah çok iyi çalışmışlar.

Sırf karalamak için

Ancak sevgili okurlar, dünyanın hiçbir demokratik hukuk ülkesinde görülmeyecek bir garabeti de yaşıyoruz bu deşifrelerle. Savcı dosyalara ilgili kişilerin tüm konuşmalarını koymakta bir sakınca görmemiş. İki kişi arasında geçen, bir üçüncü kişiyi rencide edecek ifadelerin bir dava dosyasında tutulmasının tek mantığı olabilir o da insanları karalamaktır. Savcının bu ayıba engel olması gerekiyordu.

Asker de çok zorda

Ergenekon olayı nedeniyle en ağır hasarı gören kurumların başında Türk Silahlı Kuvvetleri geliyor. İki emekli orgenerali hapiste, çeşitli rütbelerden general ve subayları da halen tutuklu, bir generali kaçak. Genelkurmay binasından çıkan belgeler, telefon konuşmalarının deşifreleri, generallerin sohbetlerinin videoları internette fink atıyor. Büyükanıt’a alınan 1 trilyonluk arabanın uçaktaki fotoğrafı bile servis edildi. Daha ne diyeyim. Demek ki son dönem yönetiminde çok ciddi bir güvenlik zaafı var.

Bunlar mı darbe yapacak?

Bu konuyla ilgili son bir notum daha var sevgili okurlar. Aylardır kimi televizyonlarda çığlık çığlığa “terööörrr örgütü” tanımlamasıyla bir Ergenekon furyasıdır gidiyor. Ama bakıyorsunuz kimi generaller kendi odalarında çektikleri görüntüleri bile polise kaptırmış. Tutuklu olanların yaptıkları her şey izlenmiş, her konuşmaları kaydedilmiş. Allah aşkına böyle bir kadro nasıl darbe yapıp da ülkeyi yönetebilir.

Şaban Dişli olayı

AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin 1 milyon dolarlık işi, yıllardır yapılan ama belgesi olmadığı için bir türlü kanıtlanamayan siyasi nüfuzun kullanılması olayının ortaya çıkarılmasıdır. Bu konuyla ilgili yazdığım “Meclis Başkanı Dişli’nin mal beyanını incelesin” başlıklı ironik yazıyı aşırı ciddiye alıp beni “AKP kapatılmayınca yumuşak muhalefete başladın” diye eleştirenler oldu. Ne diyeyim, gülüyorum sadece.

Hepinize iyi haftalar dilerim...



***




Evren: “Atatürk böyle bir şey yapmaz”

Hazreti Muhammed’in mezarını Atatürk’ün yıkılmaktan kurtardığı haberim biliyorsunuz geçen haftanın da önemli konularından biriydi. Dönemin Devlet Başkanı Kenan Evren’den de bu konuyu açıklamasını rica etmiştim. İkinci yazıdan sonra Kenan Evren aradı. “İlk yazıyı okuduğumda çok saçma bulduğum için cevaplamamıştım” dedi.

Evren, “Siz bir daha yazınca arama ihtiyacı gördüm” dedikten sonra şunları söyledi: “Atatürk’ün böyle bir şey yaptığına inanmıyorum. Nasıl gönderecek orduyu? Suriye’yi, Ürdün’ü geçecek, böyle saçma şey olur mu?” Evren daha sonra kendi döneminde önüne böyle bir belge getirilmediğini ve hiç haberi olmadığını da sözlerine ekledi.

Evren, hem bu haberi saçma buluyor hem de zaten haberinin de olmadığını söylüyor. Ama biliyorsunuz kaynak da önemli. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş o dönem Atatürk’le ilgili araştırmaların Bilim Kurulu Başkanı idi. Dönemin Dışişleri Bakanı da İlter Türkmen’di. Evren’e yönelik soruyu kendisine de sormak istiyorum. Belki gerçekten belgeyi askeri yönetime hiç göstermemişlerdir.



***




Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar. Atatürk
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz