Yazılar ve sözler kağıt üzerinde kalırsa
1 sayfadaki 1 sayfası
Yazılar ve sözler kağıt üzerinde kalırsa
Yazılar ve sözler kağıt üzerinde kalırsa
Başka bir deyişle; Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt`ın “sözde değil özde” sözünde olduğu gibi, yazılar ve sözler, söz değil de özde olsaydı, 48 yıldır Almanya`da yaşayan Türk toplumu bugün bambaşka yerlerde olurdu. Fakat gerçekler bunn tam tersini gösteriyor, çünkü bütün sözler ve yazılar sadece kağıt üzerinde kaldı...
Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin “Söz Sizin” köşesinde, Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni Mehmet Aksoy, “Anadil ve anadili derslerinin önemi” başlıklı bir yazıyı kaleme almış. Yazıyı baştan sonuna kadar okursanız, hiç bir yerinde eksik veya eleştirilecek bir tümce bulamazsınız. Yazdıklarının hepsi doğrudur, ama teorik olarak doğrudur.
“Almanlar ülkeleri için Vaterland/babavatan derken, anadilleri için Mutterland/anadili tümcesini kullanmaktadırlar.” diyor Sayın Aksoy. Çok doğru bir tespit!
Ama bizler bunu neden 48 yıl sonra keşfedebildik?
Neden 48 yıl sonra, Alman yetkilileri okullardan Türkçe dersini kaldırmaya kalktığı zaman, anadilimizin değerini anladık?
Neden Alman yetkililerinden, andilimiz Türkçe için isteklerde bulunduk?
Bu sorulara ilk önce cevap verelim veya arayalım ve ondan sonra da anadilimizin önemi üzerinde duralım.
Ailelerin çocuklarını Türkçe dersine göndermediklerinin nedenini bir araştırsak ve ondan sonra bu konuyu enine boyuna tartışsak daha iyi olur düşüncesindeyim. Anne ve babalar herhalde, çocuklarının Almancayı iyi öğrensin diye Türkçe dersine göndermiyorlar. Eğer bu düşünüş tarzı doğru olsaydı, Tğrk çocukları gayet güzel Almanca konuşur ve yazarlardı. Ne yazık ki, ne doğru dürüst Türkçe ne de doğru dürüst Almanca bilmektedirler. O zaman, bunun nedenini araştırmak gerekir anne ve babaya topu atmadan önce.
Sayın Aksoy, Nietzsche`den örnek vermiş: “Dili düzeltmek düşünceyi düzeltmektir.” Peki, bu dili düzeltme işini kim üstlenecek? Elbette ki Türkçe öğretmenleridir. Alman düşünürü Heidger`in sözünü yazıya eklemiş Sayın Aksoy. Heidger. “Dil varlığın evidir.” demiş. İyi ama, bu dil varlığını kim ortaya çıkaracak? Elbette ki öğretmenler...
Yazısını Atatürk`ün bir sözü ile kapatmış Sayın Aksoy:
“Hiç bir millet, diğer bir millletin taklitçisi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynısı olabilir ne de kendi milliyeti dahilinde kalabilir. Bunun sonucu şüphesiz hüsrandır.”
Peki, o zaman neden Atatürk`ün bu sözünde gitmedik? Değil sadece bu sözün arkasından, hiç bir sözünü tutmadık ne Avrupa`da ne de Türkiye`de!
Bakın Atatürk`ün daha güzel bir sözü var ki, bu benc daha da önemlidir.
Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zengin dillerindendir; yeterki bu dil şuurla işlensin.” Ne diyor Atatürk sözünün sonunda? ŞUURLA İŞLENSİN!
Bunu yapamadığımız için de sonuç hem Avrupa`da hem de Türkiye`de hüsrandır.
Neden hüsran?
Çünkü bütün yazılanlar, söylenenler güzel, ama hakikati anlatmaktan çoook uzak olan sözlerdir, yazılardır yani özde değil, sözdedir.
Dr. Yüksel Cavlak
Başka bir deyişle; Genel Kurmay Başkanı Büyükanıt`ın “sözde değil özde” sözünde olduğu gibi, yazılar ve sözler, söz değil de özde olsaydı, 48 yıldır Almanya`da yaşayan Türk toplumu bugün bambaşka yerlerde olurdu. Fakat gerçekler bunn tam tersini gösteriyor, çünkü bütün sözler ve yazılar sadece kağıt üzerinde kaldı...
Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin “Söz Sizin” köşesinde, Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni Mehmet Aksoy, “Anadil ve anadili derslerinin önemi” başlıklı bir yazıyı kaleme almış. Yazıyı baştan sonuna kadar okursanız, hiç bir yerinde eksik veya eleştirilecek bir tümce bulamazsınız. Yazdıklarının hepsi doğrudur, ama teorik olarak doğrudur.
“Almanlar ülkeleri için Vaterland/babavatan derken, anadilleri için Mutterland/anadili tümcesini kullanmaktadırlar.” diyor Sayın Aksoy. Çok doğru bir tespit!
Ama bizler bunu neden 48 yıl sonra keşfedebildik?
Neden 48 yıl sonra, Alman yetkilileri okullardan Türkçe dersini kaldırmaya kalktığı zaman, anadilimizin değerini anladık?
Neden Alman yetkililerinden, andilimiz Türkçe için isteklerde bulunduk?
Bu sorulara ilk önce cevap verelim veya arayalım ve ondan sonra da anadilimizin önemi üzerinde duralım.
Ailelerin çocuklarını Türkçe dersine göndermediklerinin nedenini bir araştırsak ve ondan sonra bu konuyu enine boyuna tartışsak daha iyi olur düşüncesindeyim. Anne ve babalar herhalde, çocuklarının Almancayı iyi öğrensin diye Türkçe dersine göndermiyorlar. Eğer bu düşünüş tarzı doğru olsaydı, Tğrk çocukları gayet güzel Almanca konuşur ve yazarlardı. Ne yazık ki, ne doğru dürüst Türkçe ne de doğru dürüst Almanca bilmektedirler. O zaman, bunun nedenini araştırmak gerekir anne ve babaya topu atmadan önce.
Sayın Aksoy, Nietzsche`den örnek vermiş: “Dili düzeltmek düşünceyi düzeltmektir.” Peki, bu dili düzeltme işini kim üstlenecek? Elbette ki Türkçe öğretmenleridir. Alman düşünürü Heidger`in sözünü yazıya eklemiş Sayın Aksoy. Heidger. “Dil varlığın evidir.” demiş. İyi ama, bu dil varlığını kim ortaya çıkaracak? Elbette ki öğretmenler...
Yazısını Atatürk`ün bir sözü ile kapatmış Sayın Aksoy:
“Hiç bir millet, diğer bir millletin taklitçisi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynısı olabilir ne de kendi milliyeti dahilinde kalabilir. Bunun sonucu şüphesiz hüsrandır.”
Peki, o zaman neden Atatürk`ün bu sözünde gitmedik? Değil sadece bu sözün arkasından, hiç bir sözünü tutmadık ne Avrupa`da ne de Türkiye`de!
Bakın Atatürk`ün daha güzel bir sözü var ki, bu benc daha da önemlidir.
Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zengin dillerindendir; yeterki bu dil şuurla işlensin.” Ne diyor Atatürk sözünün sonunda? ŞUURLA İŞLENSİN!
Bunu yapamadığımız için de sonuç hem Avrupa`da hem de Türkiye`de hüsrandır.
Neden hüsran?
Çünkü bütün yazılanlar, söylenenler güzel, ama hakikati anlatmaktan çoook uzak olan sözlerdir, yazılardır yani özde değil, sözdedir.
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz