Almanya`da olup bitenler

Ser verip sır vermeyen kitap

Almanya`da Türk öğretmen Dernekleri Federasyonu var, başkanıda Mete Atay. Bay Mete Atay, “Birlikte yaşamanın şifreleri” adlı bir kitap yazmış. Bu kitapta, basında çıkan habere göre, bazı kişilerin yayınları yer almış. Ana başlıklar da şöyle imiş:
“Yabancılar, çeşitlik, uyum, öncü kültür, tolarans, çok kültürlülük, göçmen ülkesi, çifte vatandaşlık, şans eşitliği vs.”
Yazarların ortak endişesi de şu noktalarda toplanıyormuş:
“Öteki olarak kalmak,
yabancı düşmanlığının artması,
ırkçı saldırıların yaygınlaşması,
yangın alevlerinin yükselmesi,
toplumsal barışın bozulması.”
Birlikte yaşamanın şifrelerini vermek için kitap yazmaya ne gerek var ki? Gerçekler çıplak değil çırılçıplak ortadadırlar. Eğer Türk toplumu, Almanya`da dışlanıyorsa, çocuklar okullarda başarılı olamıyorlarsa, yaşanılan ülkeye uyum sağlanamıyorsa, tolerans yoksa, suçluyu başka yerlerde aramaya ve bunun için de kitap yazarak şifreleri vermeye gerek yok. Bizler kendi kendimizi, öteki olarak gösterdik. Bizler kendi kendimizi asimile ettik başka bir yöne doğru.
Acaba Bay Mete Atay, bu kitabında bir öğretmen olarak, bir federasyon başkanı olarak öz eleştiri yaptı mı?
Nereden geldikleri, nasıl bir eğitimle geldikleri belli olan bu toplum, bir türlü yaşadıkları ülkeye uyamadılarsa, başka yönlere saptılarsa, herhalde başlarına gelenler kendiliğinden olmadı. Ne yazık ki, onlara saymakla bitmeyen sivil toplum örgütleri ne yol gösterdiler ne de onları eğittiler.
Onun için “Birlikte Yaşamanın Sırları” adlı kitap da “Ser verip sır vermeyen” kitap olarak kalacaktır.

Türk Edebiyatı masaya yatırılmış

Benim bildiğim, anatomide tıp öğrencilerine insan vücudunu tanıtmak için kadavra masaya yatırılır. Öğrenciler de kadavranın orasını burası tetkik ederler. Acaba Türk Edebiyatı da bu anlamda masaya yatırıldı. Biliyorsunuz bir de “musalla y taşı” vardır. Bu dünyayı terk eden, bu musalla taşına konulduktan sonra,”Merhumu nasıl bilirsiniz? “diye sorulur. Orada bulunanalar da “iyi buluruz” derler. Acaba Türk Edebiyatı`da bu amaç için mi masaya yatırıldı. Masaya yatırmaya ne gerek; bizim Oskar uzmanımız var ya, ona sorulsa daha iyi olmaz mı?

Almanya`da 4 milyon kişi okur yazar değil

Bu haberin bir Türk gazetesinde ne işi var? Bu konu Alman yetkililerini ilgilendirir. Alman hükümeti Volkshochschule/ Halk Yüksel Okulları`nda okuma ve yazma kurslarıyla, insanlara okuma ve yazma öğretmektedir. Bizim ülkemizde okuma ve yazma oranı ne durumdadır, biz ona bakalım ve 70 milyon insanımızı, Almanya`da olduğu gibi Halk Yüksel okulları kurarak, onlara çağdaş eğitim verelim. Verelim ki, durmadan dillerden düşmeyen muasır medeniyete erişelim.
Göçmenler bu toplumun şansıdır

Düsseldorf`ta Düsseldorf Başkonsolusluğu ile Deloitte Yatırım Danışmanlığı Şirketi “Diploması iş dünyası ile buluşuyor” başlıklı bir toplnatı düzenlemiş. Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Alpaslan Korkmaz, “Türkiye uygun koşullarıyla daha fazla Alman yatırımcı bekliyor” demiş. Büyükelçi Ahmet Acer`de şunu söylemiş toplantıda: “ Türkiye ekonomik gelişmelere sevindiricidir. Ülkemiz güvenin işaretidir.
Bütün bu konuşulanlardan çıkan sonuç şudur: “Üretme, tüket!”

Her şeyi başı eğitim

Türkiye Cumnhuriyeti Berlin Büyükelçisi, iki günlük NRW- Kuzey Ren Vesfalya Eyaleti ziyaretinde demiş ki: “Almanya`daki Türk toplumunun en önemli sorunu eğitimdir. Bizim eksikliğimiz olmuştur. Eğitim Ataşelerini buraya gönderemedik. 48 yıl sonra gelen bi itiraf.

Dr. Yüksel Cavlak