Deniz Feneri'nin suyunu içmedim
1 sayfadaki 1 sayfası
Deniz Feneri'nin suyunu içmedim
Gazetedeki odama geldiğimde masamda bir kağıt kutunun durduğunu gördüm.
Ön yüzde Deniz Feneri Derneği yazıyordu. Yanlarda ise Türkiye Finans Bankası'nın damgası vardı.
Kutuyu açtım. İçinden Özkaynak suyu, 2 hurma, Meysu'dan portakal suyu, Saray Pepiks kek çıktı. Ayrıca Deniz Feneri derneği'nin reklam mendili ile askılı reklamı da kutuya sıkıştırılmıştı. Bir de tanıtım broşürü bulunuyordu.
Dernek; bankakacılık da dahil olmak üzere, Türkiye'deki etkili ticari-sınai bazı şirketlerle yoğun biçimde ilişkili olarak çalışıyordu. İşi de gayet iyi götürdükleri belli oluyordu. 'Yüzyılın İyilik Hareketi' diye reklam edilen bu hareket; aslında Türkiye'nin nereye sürüklendiğini gösteren çok açık bir olgu olarak karşımızda duruyor.
***
Deniz Feneri Derneği'nin gazetecilere yolladığı bu kutudan çıkanlara dokunurken elim titredi. Güç durumdaki insanlara iyilik eder görünüp işi ticarete, siyasete çevirmenin feneri olmuştu bu dernek. Almanya'da açtıkları dernekten, Türkiye'ye yasadışı biçimde kaynak aktardıklarını, bunu da Kanal 7 dahil, Beyaz Holding dahil, siyasetle iç içe olan yerlerde kullandıklarını daha önce yazmıştım. Bunlar; milyonlarca Euro parayı Türkiye'ye kaçırmak için özel kuryeler bile kullanmışlar. Bu kuryelerden birisi de şu an RTÜK başkanı olan Zahit Akman imiş. Böyle rezalet olur mu?
Gelin görün ki bunlar şimdi 'Bizim Almanya'daki Deniz Feneri Derneği ile ilgimiz yok!' diyorlar. Lakin; kadrolar aynı, zihniyet aynı, adresler aynı; kurucular aynı ekipten... Almanya'dan bu taraftakine de para hortumlanıyor ama ilgi yok! Biz inansak bile Alman savcı inanmıyor ve açıyor davayı...
***
Deniz Feneri Derneği; reklamını dindar gözüken televizyonları kullanarak yapıyor. Deniz Feneri'nin vatandaşa dağıttığı yardım malzemeleri de el altından AKP'nin yardımı gibi sunuluyor. Örneğin Suşehri Deniz Feneri Derneği'nin, verilen yardımı AKP yardımı gibi gösterdiğini, bölgenin muhtarları yazılı olarak dile getirmişlerdi. Hükümet, 20.10.2004 tarihinde Deniz Feneri Derneği'ni 'kamu yararına çalışan dernek' kapsamına almıştı. Böylece bu derneğin vergi indiriminden ve vergi muafiyetinden faydalanması sağlanmıştı. Dernek de bu özelliği kullanarak işadamlarına gidiyor ve diyor ki: 'Bize vereceğiniz paranızı ve malınızı, şirketinizin ödeyeceği vergiden düşebiliyorsunuz; bunun için KDV hesaplamıyorsunuz; net kazançtan gider olarak indirebiliyorsunuz; yıllık beyanname ile bildirdiğiniz gelirden indiyorsunuz'
Böyle olunca da iyilik yapmak, Deniz Feneri üzerinden hükümete şirin gözükmek, prestij kazanmak isteyen şirketler, kişiler Deniz Feneri'ne muazzam paralar aktarıyorlar. Devlete gitmesi gereken para, Deniz Feneri'ne akıyor. Onlar da bu paraları AKP adına propaganda yapmak için kullanıyorlar. Yüzyılın iyilik hareketi, AKP'nin reklam şirketi olarak çalışıyor. Bülent Arınç, Meclis Başkanı iken, 2007 yılında bunlara Üstün Hizmet Ödülü bile veriyor. Bu işte görev alanlar da fakir fukara için toplanan paraları yeyip sevgililer bile edinerek krallar gibi yaşıyorlar. Din, iman, ahlak bu işin neresinde acaba? Bunların gönderdiği suyu içenler, en büyük günaha batmış olmaz mı?
***
Deniz Feneri Derneği; Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal kurumlarının yerine, cumhuriyet karşıtı kuruluşların yerleştirme hareketinin en belirgin örneğidir. Türkiye'nin yasal iyilik kurumu olan Kızılay pasifize edilmiş; onun yerine Deniz Feneri oturtulmuştur. Deniz Feneri Derneği'nin arkasında da güç ve kadro olarak Fethullahçılar bulunmaktadır. Bu yüzden de kendilerini dindar gösteren gazeteler, Deniz Feneri'nde ortaya çıkan bu yolsuzluk rezaletini görmezden geliyorlar.
Aydın Doğan'ı elindeki basın gücünü çıkarı uğruna kullandığı için eleştirelim ama bu taraftaki rezaleti de görmezden gelmeyelim.
Ön yüzde Deniz Feneri Derneği yazıyordu. Yanlarda ise Türkiye Finans Bankası'nın damgası vardı.
Kutuyu açtım. İçinden Özkaynak suyu, 2 hurma, Meysu'dan portakal suyu, Saray Pepiks kek çıktı. Ayrıca Deniz Feneri derneği'nin reklam mendili ile askılı reklamı da kutuya sıkıştırılmıştı. Bir de tanıtım broşürü bulunuyordu.
Dernek; bankakacılık da dahil olmak üzere, Türkiye'deki etkili ticari-sınai bazı şirketlerle yoğun biçimde ilişkili olarak çalışıyordu. İşi de gayet iyi götürdükleri belli oluyordu. 'Yüzyılın İyilik Hareketi' diye reklam edilen bu hareket; aslında Türkiye'nin nereye sürüklendiğini gösteren çok açık bir olgu olarak karşımızda duruyor.
***
Deniz Feneri Derneği'nin gazetecilere yolladığı bu kutudan çıkanlara dokunurken elim titredi. Güç durumdaki insanlara iyilik eder görünüp işi ticarete, siyasete çevirmenin feneri olmuştu bu dernek. Almanya'da açtıkları dernekten, Türkiye'ye yasadışı biçimde kaynak aktardıklarını, bunu da Kanal 7 dahil, Beyaz Holding dahil, siyasetle iç içe olan yerlerde kullandıklarını daha önce yazmıştım. Bunlar; milyonlarca Euro parayı Türkiye'ye kaçırmak için özel kuryeler bile kullanmışlar. Bu kuryelerden birisi de şu an RTÜK başkanı olan Zahit Akman imiş. Böyle rezalet olur mu?
Gelin görün ki bunlar şimdi 'Bizim Almanya'daki Deniz Feneri Derneği ile ilgimiz yok!' diyorlar. Lakin; kadrolar aynı, zihniyet aynı, adresler aynı; kurucular aynı ekipten... Almanya'dan bu taraftakine de para hortumlanıyor ama ilgi yok! Biz inansak bile Alman savcı inanmıyor ve açıyor davayı...
***
Deniz Feneri Derneği; reklamını dindar gözüken televizyonları kullanarak yapıyor. Deniz Feneri'nin vatandaşa dağıttığı yardım malzemeleri de el altından AKP'nin yardımı gibi sunuluyor. Örneğin Suşehri Deniz Feneri Derneği'nin, verilen yardımı AKP yardımı gibi gösterdiğini, bölgenin muhtarları yazılı olarak dile getirmişlerdi. Hükümet, 20.10.2004 tarihinde Deniz Feneri Derneği'ni 'kamu yararına çalışan dernek' kapsamına almıştı. Böylece bu derneğin vergi indiriminden ve vergi muafiyetinden faydalanması sağlanmıştı. Dernek de bu özelliği kullanarak işadamlarına gidiyor ve diyor ki: 'Bize vereceğiniz paranızı ve malınızı, şirketinizin ödeyeceği vergiden düşebiliyorsunuz; bunun için KDV hesaplamıyorsunuz; net kazançtan gider olarak indirebiliyorsunuz; yıllık beyanname ile bildirdiğiniz gelirden indiyorsunuz'
Böyle olunca da iyilik yapmak, Deniz Feneri üzerinden hükümete şirin gözükmek, prestij kazanmak isteyen şirketler, kişiler Deniz Feneri'ne muazzam paralar aktarıyorlar. Devlete gitmesi gereken para, Deniz Feneri'ne akıyor. Onlar da bu paraları AKP adına propaganda yapmak için kullanıyorlar. Yüzyılın iyilik hareketi, AKP'nin reklam şirketi olarak çalışıyor. Bülent Arınç, Meclis Başkanı iken, 2007 yılında bunlara Üstün Hizmet Ödülü bile veriyor. Bu işte görev alanlar da fakir fukara için toplanan paraları yeyip sevgililer bile edinerek krallar gibi yaşıyorlar. Din, iman, ahlak bu işin neresinde acaba? Bunların gönderdiği suyu içenler, en büyük günaha batmış olmaz mı?
***
Deniz Feneri Derneği; Türkiye Cumhuriyeti'nin yasal kurumlarının yerine, cumhuriyet karşıtı kuruluşların yerleştirme hareketinin en belirgin örneğidir. Türkiye'nin yasal iyilik kurumu olan Kızılay pasifize edilmiş; onun yerine Deniz Feneri oturtulmuştur. Deniz Feneri Derneği'nin arkasında da güç ve kadro olarak Fethullahçılar bulunmaktadır. Bu yüzden de kendilerini dindar gösteren gazeteler, Deniz Feneri'nde ortaya çıkan bu yolsuzluk rezaletini görmezden geliyorlar.
Aydın Doğan'ı elindeki basın gücünü çıkarı uğruna kullandığı için eleştirelim ama bu taraftaki rezaleti de görmezden gelmeyelim.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz