Başbakan, gazete patronu olsa
1 sayfadaki 1 sayfası
Başbakan, gazete patronu olsa
AKP Lideri Tayyip Erdoğan'ı bırakın da Türkiye'yi yöneten Başbakan Tayyip Erdoğan'a bir bakın...
Ülkemizi Avrupa Birliği'ne sokacak; kendisinin tabiri ile; bu ülkeyi 'muasır medeniyyet seviyyesinin üstüne çıkaracak' Demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla işleterek tam demokrat olacak. Böylece yasakları kaldıracak, Türkiye'yi onurlu ülke yapacak...
Acaba öyle midir?
Başbakan Erdoğan'ı daha iyi tanımanız için dün yaptığı konuşmadan kısa bir bölüm hatırlatmak istiyorum. Söylediğine göre Sayın Aydın Doğan kendisi ile görüşmek ister. Başbakan Erdoğan da adamlarına emir verip 'Hazırlayın o gazeteleri!' der.
Aydın Bey gelince, grubunun gazetelerini, Başbakan onun önüne serer. 'Bak, bana iftiralar attınız, şunları bunları yazdınız! Bunlar senin gazetinin yazarları!' diye çıkışır.
Aydın Doğan, 'Sayın Başbakanım, ne yapayım; ben bu adamlara söz geçiremiyorum!' der.
İşte bu cevabı açıklayan Başbakan Erdoğan dün kükredi ve dedi ki: 'Bir patron ki kendi yazarları ile baş edemiyor. Bunu bir vatandaşın kabul etmesi mümkün değildir.'
Şimdi yukarıdakileri lütfen yeniden okuyun.
Başbakan demek istiyor ki: 'Bir gazete patronu, yazarlarına istediği ne varsa söyler ve yazdırır. Eğer gazete patronu, benim yazarlara sözüm geçmiyor, diyorsa bunu kabul etmem. Patron dediğin yazarına hükmetmelidir. Yazar da patron ne derse onu yazmalıdır.'
Başbakan Erdoğan'ı dinlerken; 'İyi ki benim patronum değil; o olsa şimdiye kadar çoktaaaan kapının önüne konulmuştum!' diye düşündüm.
Ve gerek Sayın Mehmet Emin Karamehmet'e, gerekse Sayın Aydın Doğan'a olan saygım biraz daha arttı. Sayın Doğan'ın Başbakan Erdoğan'a, 'Yazarlarıma söz geçiremiyorum!' demesini; basın özgürlüğü açısından çok olumlu görüyorum.
Şimdi; AKP ve Başbakan Erdoğan için 'Demokrat, düşünce özgürlüğü yandaşı!' gibi sıfatlar kullanan şu liberal demokrat geçinen yazarlara soruyorum: Nasılsınız, iyi misiniz? Altan Kardeşler, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Eser Karakaş ve benzeri sözde akademisyenler ile tarikatten beslenen sahte liberaller; nasılsınız?
KÜFÜR SİYASETİ
Siyasi tartışmada kantarın topuzu hiç bu kadar kaçmamıştı.
Bir partinin lideri; hem de başbakan. Nutuk atarken rakibine şöyle diyor:
-Utanmaz, sıkılmaz!
'Şak şak şak şak!
-Ar damarı çatlamış!
'Şak şak şak şak!
-Şerefsiz!
'Şak şak şak şak!'
-Alçak!
'Şak şak şak şak!'
Sadece Başbakan Erdoğan değil, yardımcısı Mir Dengir Fırat da aynı havada... O da alçak, şerefsiz diye haykırıp duruyor.
Peki Türkiye nereye gidiyor?
Dinde küfretmek var mıdır? İslam Peygamberi Hazreti Muhammet hangi rakibine alçak, şerefsiz diye küfretti? Onu bırakın hangi halife böyle bir üslup kullandı?
Türk tarihine bakın?
Hangi hakan, hangi padişah rakiplerine böyle sözler söyledi? Bir örneğini bile bulamazsınız?
Bugünkü Avrupa ülkelerine bir bakın? Batı demokrasisinde böyle küfür eden başbakanlar görülür mü?
Bu üslup, oralarda iktidarın devrilmesine yeter de artar bile...
Dinimizde yok; tarihimizde yok, modern dünyada yok...
Ama bizde alkışlanıyor...
Burada bir terslik yok mu?
Başbakan Erdoğan'a, birisi çıkıp da 'Sakin ol!' diyemiyor mu?
Kendisi için yaptırılan Kasımpaşalı afişinin ve küfürlerin Türkiye'nin başbakanına yakışmadığını yanındakiler söylemese bile ben yazıyorum.
Sayın başbakan; lütfen sakin ol, anlayışlı ol, biraz da hoşgrü lütfen. Bu Türkiye'de hep sizi alkışlayanlar olmayacak; bizler gibi muhaliflerin de yaşama hakkı var. Bu gidişle özel kaplar kurup kapılarına 'çalışmak özgürleştirir' gibi yazılar yazdırıp bizleri oraya tıkarsanız şaşırmayız.
Siz sadece şakşakçıların değil, sizi eleştirenlerin de başbakanısınız ama bu cümlenin ikinci şıkkını kabul etmiyorsunuz.
Türkiye'de muhaliflerin de yaşama hakkının olduğunu kabul ettiğiniz tarihe kadar bu eleştirilerimiz sürecektir.
Ülkemizi Avrupa Birliği'ne sokacak; kendisinin tabiri ile; bu ülkeyi 'muasır medeniyyet seviyyesinin üstüne çıkaracak' Demokrasiyi bütün kurum ve kurallarıyla işleterek tam demokrat olacak. Böylece yasakları kaldıracak, Türkiye'yi onurlu ülke yapacak...
Acaba öyle midir?
Başbakan Erdoğan'ı daha iyi tanımanız için dün yaptığı konuşmadan kısa bir bölüm hatırlatmak istiyorum. Söylediğine göre Sayın Aydın Doğan kendisi ile görüşmek ister. Başbakan Erdoğan da adamlarına emir verip 'Hazırlayın o gazeteleri!' der.
Aydın Bey gelince, grubunun gazetelerini, Başbakan onun önüne serer. 'Bak, bana iftiralar attınız, şunları bunları yazdınız! Bunlar senin gazetinin yazarları!' diye çıkışır.
Aydın Doğan, 'Sayın Başbakanım, ne yapayım; ben bu adamlara söz geçiremiyorum!' der.
İşte bu cevabı açıklayan Başbakan Erdoğan dün kükredi ve dedi ki: 'Bir patron ki kendi yazarları ile baş edemiyor. Bunu bir vatandaşın kabul etmesi mümkün değildir.'
Şimdi yukarıdakileri lütfen yeniden okuyun.
Başbakan demek istiyor ki: 'Bir gazete patronu, yazarlarına istediği ne varsa söyler ve yazdırır. Eğer gazete patronu, benim yazarlara sözüm geçmiyor, diyorsa bunu kabul etmem. Patron dediğin yazarına hükmetmelidir. Yazar da patron ne derse onu yazmalıdır.'
Başbakan Erdoğan'ı dinlerken; 'İyi ki benim patronum değil; o olsa şimdiye kadar çoktaaaan kapının önüne konulmuştum!' diye düşündüm.
Ve gerek Sayın Mehmet Emin Karamehmet'e, gerekse Sayın Aydın Doğan'a olan saygım biraz daha arttı. Sayın Doğan'ın Başbakan Erdoğan'a, 'Yazarlarıma söz geçiremiyorum!' demesini; basın özgürlüğü açısından çok olumlu görüyorum.
Şimdi; AKP ve Başbakan Erdoğan için 'Demokrat, düşünce özgürlüğü yandaşı!' gibi sıfatlar kullanan şu liberal demokrat geçinen yazarlara soruyorum: Nasılsınız, iyi misiniz? Altan Kardeşler, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Eser Karakaş ve benzeri sözde akademisyenler ile tarikatten beslenen sahte liberaller; nasılsınız?
KÜFÜR SİYASETİ
Siyasi tartışmada kantarın topuzu hiç bu kadar kaçmamıştı.
Bir partinin lideri; hem de başbakan. Nutuk atarken rakibine şöyle diyor:
-Utanmaz, sıkılmaz!
'Şak şak şak şak!
-Ar damarı çatlamış!
'Şak şak şak şak!
-Şerefsiz!
'Şak şak şak şak!'
-Alçak!
'Şak şak şak şak!'
Sadece Başbakan Erdoğan değil, yardımcısı Mir Dengir Fırat da aynı havada... O da alçak, şerefsiz diye haykırıp duruyor.
Peki Türkiye nereye gidiyor?
Dinde küfretmek var mıdır? İslam Peygamberi Hazreti Muhammet hangi rakibine alçak, şerefsiz diye küfretti? Onu bırakın hangi halife böyle bir üslup kullandı?
Türk tarihine bakın?
Hangi hakan, hangi padişah rakiplerine böyle sözler söyledi? Bir örneğini bile bulamazsınız?
Bugünkü Avrupa ülkelerine bir bakın? Batı demokrasisinde böyle küfür eden başbakanlar görülür mü?
Bu üslup, oralarda iktidarın devrilmesine yeter de artar bile...
Dinimizde yok; tarihimizde yok, modern dünyada yok...
Ama bizde alkışlanıyor...
Burada bir terslik yok mu?
Başbakan Erdoğan'a, birisi çıkıp da 'Sakin ol!' diyemiyor mu?
Kendisi için yaptırılan Kasımpaşalı afişinin ve küfürlerin Türkiye'nin başbakanına yakışmadığını yanındakiler söylemese bile ben yazıyorum.
Sayın başbakan; lütfen sakin ol, anlayışlı ol, biraz da hoşgrü lütfen. Bu Türkiye'de hep sizi alkışlayanlar olmayacak; bizler gibi muhaliflerin de yaşama hakkı var. Bu gidişle özel kaplar kurup kapılarına 'çalışmak özgürleştirir' gibi yazılar yazdırıp bizleri oraya tıkarsanız şaşırmayız.
Siz sadece şakşakçıların değil, sizi eleştirenlerin de başbakanısınız ama bu cümlenin ikinci şıkkını kabul etmiyorsunuz.
Türkiye'de muhaliflerin de yaşama hakkının olduğunu kabul ettiğiniz tarihe kadar bu eleştirilerimiz sürecektir.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz