Bize hakaret edenler, elin Alman’ına neden susuyor?
1 sayfadaki 1 sayfası
Bize hakaret edenler, elin Alman’ına neden susuyor?
Olay açık: Bazı “hırsız Türkler”, Almanya’da yaşayan “yardımsever Türkler”i soydu.
Alman polisi bu hırsızlığı fark etti ve konuyu Alman mahkemesine taşıdı.
“Hırsız Türkler”in, “iktidardaki Türkler”le ilişkisi olduğunu iddia etti.
“İktidardaki Türkler”in güdümüne girmemiş bazı “Türk gazeteleri” bu haberleri yayınlama cesareti gösterdi.
Bazı cesur “Türk köşe yazarları”, bu garip ilişkinin hesabını sormaya kalkıştı.
“İktidarın en tepesindeki Türk”, haberleri veren “Türk gazeteleri”ne tehdit ve şantaja başladı.
“Türk köşe yazarları”nı da “Türk medya patronunun paralı adamı” ve “silahşor” olmakla suçladı.
İşin tam bu noktasında yine Alman polisi devreye girdi.
Soruşturmayı yürüten polis müdürü Alexander Böhme dünkü duruşmada, “Türkiye’deki iktidarın başı” ile “Almanya’daki hırsız Türkler’in kuryesi” arasında bağlantı olduğunu iddia etti.
Bununla da kalmadı, “Türkiye’deki iktidarın başı, Alman Büyükelçisi’ne bu soruşturma kapsamında tutuklanan Türk sanıkların ne zaman serbest bırakılacağını sordu” dedi!
***
Şimdi sorumluluk sahibi “Türk gazeteciler” doğal olarak bu haberi de yayınlayacak...
Kalem namusuna sahip “Türk köşe yazarları”, bu ilginç gelişmeyi yorumlayacak...
“Türkiye’deki iktidarın başı” da yine hakaret ve tehdit yağdıracak!
Ama...
Kendisini “hırsız Türkler”le ilişkilendiren, Alman makamlarına baskıda bulunduğunu iddia eden Alman polis müdürüne değil, bize!
Ona tek kelime bile söyleyemeyecek!
Buna yüreği yetmeyecek!
***
Eğer bu yazıyı okumakta sıkıntı çektiyseniz suç benim değil!
Gerçek bir hukuk devletinde yaşasaydık, bizim politikacılarımız da özgür basını sindirmekten korksaydı bu kadar çok “Türk” ve “Alman” vurgusu yapmak zorunda kalmazdım!
Bu yazıdaki sıkıntı “Türk olma”nın, “Türkiye’de gazeteci olma”nın sıkıntısıdır...
Suç da bize “Türk olduğumuzu bu kadar hissettirenler” indir!
***
Haydi Sayın Başbakan...
Benim gibi “susmayan Türkler”i vurun, kırın, parçalayın yine!
Ama siz siz olun sakın Alman polis müdürüne bulaşmayın...
İddialarına yanıt vermeye kalkmayın sineye çekip oturun!
Çünkü onun arkasında “hukuk” var, “demokrasi” var, “özgürlük”ler var...
Ham yapar adamı bunlar, ham...
Aman!
*****
Günün sorusu
Şaban Dişli için bir aydan fazla direnen Başbakan, Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı ve yakın dostu Zahit Akman için kaç gün daha dayanabilecek?
*****
Kral çıplak! Bizim metrobüs,
bildiğiniz “tercihli yol!”
Projeyi ilk duyduğumda da saçma gelmişti ama kendi kendime “Acele etme, uygulamayı bekle” dedim.
Öyle de yaptım.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin büyük bir marifetmiş gibi sunduğu “Topkapı-Zincirlikuyu Metrobüs Hattı”nın devreye girmesini bekledim. O “metrobüs” le Topkapı’ya kadar gidip geldim.
Şimdi artık her şey daha net:
“Metrobüs” diye parlatılan şey, aslında bal gibi “tercihli otobüs yolu!”
Birinin artık “Kral çıplak” diye bağırması gerekiyor.
***
Kral çıplak yeni bir yol falan yapılmadı sadece İstanbul’un en işlek çevre yolu bölündü!
Kral çıplak metrobüs elektrikle çalışır, bizim “çakma metrobüs” bildiğiniz akaryakıtla!
Kral çıplak bu iş için tam 120 milyon YTL harcandı!
Kral çıplak yeni yol yapılmadığına, kamulaştırma gibi masraflı işlere girilmediğine göre bunca para nereye gitti?
Kral çıplak şimdi de Söğütlüçeşme’ye kadar uzatılması planlanan bu yol, taşeron firmalara para kazandırmaktan başka bir amaç taşımıyor!
***
Kral çıplak... Ama hepimiz körüz!
Yoksa dün Mecidiyeköy’ün içinden geçen tercihli yolu, bugün 10 metre yukarıdan geçirip “metrobüs” diye pazarlayanlara aldanır mıydık?
Alman polisi bu hırsızlığı fark etti ve konuyu Alman mahkemesine taşıdı.
“Hırsız Türkler”in, “iktidardaki Türkler”le ilişkisi olduğunu iddia etti.
“İktidardaki Türkler”in güdümüne girmemiş bazı “Türk gazeteleri” bu haberleri yayınlama cesareti gösterdi.
Bazı cesur “Türk köşe yazarları”, bu garip ilişkinin hesabını sormaya kalkıştı.
“İktidarın en tepesindeki Türk”, haberleri veren “Türk gazeteleri”ne tehdit ve şantaja başladı.
“Türk köşe yazarları”nı da “Türk medya patronunun paralı adamı” ve “silahşor” olmakla suçladı.
İşin tam bu noktasında yine Alman polisi devreye girdi.
Soruşturmayı yürüten polis müdürü Alexander Böhme dünkü duruşmada, “Türkiye’deki iktidarın başı” ile “Almanya’daki hırsız Türkler’in kuryesi” arasında bağlantı olduğunu iddia etti.
Bununla da kalmadı, “Türkiye’deki iktidarın başı, Alman Büyükelçisi’ne bu soruşturma kapsamında tutuklanan Türk sanıkların ne zaman serbest bırakılacağını sordu” dedi!
***
Şimdi sorumluluk sahibi “Türk gazeteciler” doğal olarak bu haberi de yayınlayacak...
Kalem namusuna sahip “Türk köşe yazarları”, bu ilginç gelişmeyi yorumlayacak...
“Türkiye’deki iktidarın başı” da yine hakaret ve tehdit yağdıracak!
Ama...
Kendisini “hırsız Türkler”le ilişkilendiren, Alman makamlarına baskıda bulunduğunu iddia eden Alman polis müdürüne değil, bize!
Ona tek kelime bile söyleyemeyecek!
Buna yüreği yetmeyecek!
***
Eğer bu yazıyı okumakta sıkıntı çektiyseniz suç benim değil!
Gerçek bir hukuk devletinde yaşasaydık, bizim politikacılarımız da özgür basını sindirmekten korksaydı bu kadar çok “Türk” ve “Alman” vurgusu yapmak zorunda kalmazdım!
Bu yazıdaki sıkıntı “Türk olma”nın, “Türkiye’de gazeteci olma”nın sıkıntısıdır...
Suç da bize “Türk olduğumuzu bu kadar hissettirenler” indir!
***
Haydi Sayın Başbakan...
Benim gibi “susmayan Türkler”i vurun, kırın, parçalayın yine!
Ama siz siz olun sakın Alman polis müdürüne bulaşmayın...
İddialarına yanıt vermeye kalkmayın sineye çekip oturun!
Çünkü onun arkasında “hukuk” var, “demokrasi” var, “özgürlük”ler var...
Ham yapar adamı bunlar, ham...
Aman!
*****
Günün sorusu
Şaban Dişli için bir aydan fazla direnen Başbakan, Radyo Televizyon Üst Kurulu Başkanı ve yakın dostu Zahit Akman için kaç gün daha dayanabilecek?
*****
Kral çıplak! Bizim metrobüs,
bildiğiniz “tercihli yol!”
Projeyi ilk duyduğumda da saçma gelmişti ama kendi kendime “Acele etme, uygulamayı bekle” dedim.
Öyle de yaptım.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin büyük bir marifetmiş gibi sunduğu “Topkapı-Zincirlikuyu Metrobüs Hattı”nın devreye girmesini bekledim. O “metrobüs” le Topkapı’ya kadar gidip geldim.
Şimdi artık her şey daha net:
“Metrobüs” diye parlatılan şey, aslında bal gibi “tercihli otobüs yolu!”
Birinin artık “Kral çıplak” diye bağırması gerekiyor.
***
Kral çıplak yeni bir yol falan yapılmadı sadece İstanbul’un en işlek çevre yolu bölündü!
Kral çıplak metrobüs elektrikle çalışır, bizim “çakma metrobüs” bildiğiniz akaryakıtla!
Kral çıplak bu iş için tam 120 milyon YTL harcandı!
Kral çıplak yeni yol yapılmadığına, kamulaştırma gibi masraflı işlere girilmediğine göre bunca para nereye gitti?
Kral çıplak şimdi de Söğütlüçeşme’ye kadar uzatılması planlanan bu yol, taşeron firmalara para kazandırmaktan başka bir amaç taşımıyor!
***
Kral çıplak... Ama hepimiz körüz!
Yoksa dün Mecidiyeköy’ün içinden geçen tercihli yolu, bugün 10 metre yukarıdan geçirip “metrobüs” diye pazarlayanlara aldanır mıydık?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz