Elbette ki velilere büyük görev düşmektedir.
1 sayfadaki 1 sayfası
Elbette ki velilere büyük görev düşmektedir.
Elbette ki velilere büyük görev düşmektedir.
Biliyorsunuz, bizim Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin “Söz Sizin” köşesi vardır. Bugün bu köşe Stuttgart Başkonsolosu Sayın Nejat Akçal`a ayrılmış. Kendisi bu köşe için “Velilerin çocuklara desteği önemlidir” adlı bir yazı göndermiş.
2008/9 eğitim yılı dolaysıyla bu yazıyı kaleme almış Sayın Akçal. Bizlerin Almanya`da iyi geleceğe sahip olmamız için, hem kültürümüze hem de dilimize sahip çıkmamızda velilerin ve öğretmenlerin destek olmalarını öneriyor. Doğrudur!
“Bugüne kadar eğitim alanında birçok önemli adım atılmış olup çalışmalar yapılmıştır. “diyor Sayın Başkonsolos. Yanlız hangi konularda önemli adımlar atıldığını belirtmiyor. Sadece genel olarak konuya girilip, çocuklarımızın zeki olduklarını ve zekanın da meyve vermesi için ailelerin ve öğretmenlerin fedakarlık göstermelerini söylüyor. Benim buradan anladığım şudur: “Burada ne aileler ne de öğretmenler yeteri kadar üzerlerine düşen görevi yapmamaktadırlar. Demek ki, çocuklarımızın zeki olmaları, hedefe varmak için tek başına yetmiyor. Sayın Başkonsolos`un söylediği doğrudur; Veliler çocuklarına destek vermelidirler. Burada bu tümceye noktayı koyalım ve düşünelim: Çünkü bütün yazının can alıcı noktası burada yatmaktadır. Ve hemen soralım: Hangi veliler çocuklarına destek olacaklar ve nasıl olacaklar? Söylemek kolayda, bunu hayata geçirmek pek de o kadar kolay değil. Kolay değil, çünkü elimizdeki malzeme belli! Yani Çeşitli nedenlerle buralara gelen ailelerin çoğu eğitimden yoksun veya yeteri kadar eğitim almamışlar. Yani annelerin çoğu okuma- yazma bilmediği gibi, Türkçeleri de, geldikleri yörenin Türkçe`sinden öteye gidememektedir. Babalar da hem aynı durumdalar hem de ne aileleriyle nede çocuklarıyla ilgilenmektedirler. Eğitim düzeyi yüksek olan ailelerde böyle problemlere rastlanmamaktadır.
Bu bir gerçektir ve bunu göz ardı etmek hem yanlış olur hem de bizi hedeflerimizde yanıltır.
Söylemek, yazmak, önermek, tespit etmek ve icraat birbirlerinden çok farklı kavramlarıdır. Bütün bunları tek tek ele alırsak, ortaya bir anlam çıkmaz. İcraat olmadı mı, söylemek,yazmak, önermek ve tespit etmek boşlukta kalır. Böyle olunca da ne külürümüzü ne dilimizi ne geleneğimizi koruyabiliriz. Ne yazık ki, 48 yıldır, bizler bu yolu tercih etmişizdir, yani söylemişsidir, yazmışızdır, ama icraata geçmemişizdir.
Yani sonuç olarak şunu söyleyebilir,z: Bütün bu söylenenleri hayata geçirmek için çaba harcamak şarttır.
Dr. Yüksel Cavlak
Biliyorsunuz, bizim Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin “Söz Sizin” köşesi vardır. Bugün bu köşe Stuttgart Başkonsolosu Sayın Nejat Akçal`a ayrılmış. Kendisi bu köşe için “Velilerin çocuklara desteği önemlidir” adlı bir yazı göndermiş.
2008/9 eğitim yılı dolaysıyla bu yazıyı kaleme almış Sayın Akçal. Bizlerin Almanya`da iyi geleceğe sahip olmamız için, hem kültürümüze hem de dilimize sahip çıkmamızda velilerin ve öğretmenlerin destek olmalarını öneriyor. Doğrudur!
“Bugüne kadar eğitim alanında birçok önemli adım atılmış olup çalışmalar yapılmıştır. “diyor Sayın Başkonsolos. Yanlız hangi konularda önemli adımlar atıldığını belirtmiyor. Sadece genel olarak konuya girilip, çocuklarımızın zeki olduklarını ve zekanın da meyve vermesi için ailelerin ve öğretmenlerin fedakarlık göstermelerini söylüyor. Benim buradan anladığım şudur: “Burada ne aileler ne de öğretmenler yeteri kadar üzerlerine düşen görevi yapmamaktadırlar. Demek ki, çocuklarımızın zeki olmaları, hedefe varmak için tek başına yetmiyor. Sayın Başkonsolos`un söylediği doğrudur; Veliler çocuklarına destek vermelidirler. Burada bu tümceye noktayı koyalım ve düşünelim: Çünkü bütün yazının can alıcı noktası burada yatmaktadır. Ve hemen soralım: Hangi veliler çocuklarına destek olacaklar ve nasıl olacaklar? Söylemek kolayda, bunu hayata geçirmek pek de o kadar kolay değil. Kolay değil, çünkü elimizdeki malzeme belli! Yani Çeşitli nedenlerle buralara gelen ailelerin çoğu eğitimden yoksun veya yeteri kadar eğitim almamışlar. Yani annelerin çoğu okuma- yazma bilmediği gibi, Türkçeleri de, geldikleri yörenin Türkçe`sinden öteye gidememektedir. Babalar da hem aynı durumdalar hem de ne aileleriyle nede çocuklarıyla ilgilenmektedirler. Eğitim düzeyi yüksek olan ailelerde böyle problemlere rastlanmamaktadır.
Bu bir gerçektir ve bunu göz ardı etmek hem yanlış olur hem de bizi hedeflerimizde yanıltır.
Söylemek, yazmak, önermek, tespit etmek ve icraat birbirlerinden çok farklı kavramlarıdır. Bütün bunları tek tek ele alırsak, ortaya bir anlam çıkmaz. İcraat olmadı mı, söylemek,yazmak, önermek ve tespit etmek boşlukta kalır. Böyle olunca da ne külürümüzü ne dilimizi ne geleneğimizi koruyabiliriz. Ne yazık ki, 48 yıldır, bizler bu yolu tercih etmişizdir, yani söylemişsidir, yazmışızdır, ama icraata geçmemişizdir.
Yani sonuç olarak şunu söyleyebilir,z: Bütün bu söylenenleri hayata geçirmek için çaba harcamak şarttır.
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz