Dünya neden yıkılacak?
1 sayfadaki 1 sayfası
Dünya neden yıkılacak?
Sorunun cevabını Keçecizade İzzet Molla çok açık biçimde veriyor:
'Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harab
Eyler anı müdahane-i aliman harab'
(Günah yüzünden dünyanın yıkılmayacağını herkes bilir; onu yıkacak olan şey; alimlerin dalkavukluğudur.'
Kahvehanede toplananların veya kafes gerisinde oturanların söylediği bir şey vardır: 'Ahlak bozuldu, bu gidişle dünya başımıza yıkılacak.'
İyi de ahlak neden bozulur? Bozula bozula hiç mi sonu gelmedi bu ahlakın. İnsanoğlunun toplumsal bir yaşam kurmasıyla birlikte ortaya çıkan ahlak değerleri; herhalde kısa süre sonra eleştiri konusu olmaya başlamıştır. Düzendişı işler ahlaksızlık olarak gösterilmiş olsa gerek. Toplumu yönetenler kendileri için hak gördükleri bazı işleri, sıradan insanlar için günah haline de getirmişlerdir. Örneğin zenginler çok kadınla evlenmeyi; bunların üstüne de istedikleri kadar kadın köle (cariye) almayı dine sokuşturarak Allah'ın emri veya ruhsatına bağlamışlardır.
Bu Allah'ın emri yoksullar için de geçerlidir ama elde para olmayınca sözde bir özgürlükten öteye gidememektedir.
SİYASET DE DÜNYADIR
Dünya sadece yerkürenin adı değildir. Oluşturulmuş büyük kurumlar, sistemler de dünya diye adlandırılırlar. Örneğin adalet bir dünyadır. Siyaset de...
Keçecizade İzzet Molla'nın sözünden yola çıkarak söylersek:
'Adaleti ahlaksızlık değil de alimlerin (Burada; yargı mensuplarının) dalkavukluğu yıkar.'
Siyaseti de ahlaksızlık değil; siyasetçilere dalkavukluk yapanlar hak ile yaksan eyler.
Size ters gelebilir. Lakin; ahlaksızlığa giden yolu açanlar; siyasetteki dalkavuklardır. Yine dalakvuklar yüzünden günahlar (yanlışlar, suiistimaller, ahlaksızlıklar) görülmez hale getirilir. Böylece çürüme başlar.
Ayrıca dalkavuklar; siyasetçilerin her işlerini överek onların yanlışta derine inmelerine yol verirler.
Zaten insanın mayası, hele hele siyasetçinin mayası yanlışa meyyaldir. Bir de çevresi dalkavuklarla sarılmışsa, yandı gülüm keten helva.
***
Eskinin dalkavukları ile bugünküleri kıyasladığımızda; eskilerin daha dürüst olduğunu görürüz. Padişaha dalkavukluk yapanlar; gerçekten de yeri geldiğinde sözünü sakınmayan; ince biçimde eleştiren tiplerdi. Bunlar, rindane bir hayat sürdüklerinden, dalkavukluk yaparken, ev, araba, mülk, gemi falan düşünmezlerdi. Padişaha da bağlı idiler. Bir padişah eğer hal edilmişse (iktidardan düşürülmüşse) dalkavuğu da onunla aynı kaderi paylaşırdı.
Geçen gün, Cumhuriyet'teki köşesinde İlhan Selçuk üstadımız bir dalkavuk fıkrası nakletti.
Padişah, 'Patlıcan çok değerli bir sebzedir!' demiş.
Dalkavuk, 'Öyledir sultanım!' diye kafasını sallamış.
'Kızartmasına da bayılırm!'
'Ben de çok severim, sultanım'
Padişah, patlıcan oturtmasını, musakkasını övdükçe dalkavuk da 'Öyledir!' diye konuşuyormuş.
Biraz sonra padişah, 'Fakat, patlıcan silkmesi hiç hoş değildir!' demiş.
Dalkavuk da 'Elbette hoş değildir!' diye karşılık vermiş.
'Patlıcan karnıyarık da sevimsizdir.'
'Elbette öyledir, sultanım!'
'İmambayıldısı da güzel olmaz!'
'Haklısınız sultanım!'
Padişah bu cevaplara bozulmuş ve çıkışmış: 'Bana bak; ne oluyor böyle; ben patlıcana ne dersem sen de onu diyorsun...'
Dalkavuk cevaplamış: 'Elbette öyle olacak sultanım; ben patlıcanın değil, sizin dalkavuğunuzum.'
***
İşte günümüzün dalkavukları ile sultanların dalkavukları arasındaki fark buradadır.
Günümüzün dalkavukları patlıcanların dalkavuğudur.
Patlıcanlar ise paradır, mal-mülktür.
Yani; Başbatkan Erdoğan'a bugün dalkavukluk yapanlar; bilinmelidir ki onu sultan olarak gördüklerinden değil; onun üzerinden para, mevki, mal-mülk edineceklerine inandıklarından böyle yapıyorlar.
Ya bizler?
Bizler ise Nefi türü insanlarız. İşimiz gücümüz eleştirmektir.
Sultanlar geçmişte bizim gibileri cellada teslim ediyorlardı.
'Meşhurdur ki fısk ile olmaz cihan harab
Eyler anı müdahane-i aliman harab'
(Günah yüzünden dünyanın yıkılmayacağını herkes bilir; onu yıkacak olan şey; alimlerin dalkavukluğudur.'
Kahvehanede toplananların veya kafes gerisinde oturanların söylediği bir şey vardır: 'Ahlak bozuldu, bu gidişle dünya başımıza yıkılacak.'
İyi de ahlak neden bozulur? Bozula bozula hiç mi sonu gelmedi bu ahlakın. İnsanoğlunun toplumsal bir yaşam kurmasıyla birlikte ortaya çıkan ahlak değerleri; herhalde kısa süre sonra eleştiri konusu olmaya başlamıştır. Düzendişı işler ahlaksızlık olarak gösterilmiş olsa gerek. Toplumu yönetenler kendileri için hak gördükleri bazı işleri, sıradan insanlar için günah haline de getirmişlerdir. Örneğin zenginler çok kadınla evlenmeyi; bunların üstüne de istedikleri kadar kadın köle (cariye) almayı dine sokuşturarak Allah'ın emri veya ruhsatına bağlamışlardır.
Bu Allah'ın emri yoksullar için de geçerlidir ama elde para olmayınca sözde bir özgürlükten öteye gidememektedir.
SİYASET DE DÜNYADIR
Dünya sadece yerkürenin adı değildir. Oluşturulmuş büyük kurumlar, sistemler de dünya diye adlandırılırlar. Örneğin adalet bir dünyadır. Siyaset de...
Keçecizade İzzet Molla'nın sözünden yola çıkarak söylersek:
'Adaleti ahlaksızlık değil de alimlerin (Burada; yargı mensuplarının) dalkavukluğu yıkar.'
Siyaseti de ahlaksızlık değil; siyasetçilere dalkavukluk yapanlar hak ile yaksan eyler.
Size ters gelebilir. Lakin; ahlaksızlığa giden yolu açanlar; siyasetteki dalkavuklardır. Yine dalakvuklar yüzünden günahlar (yanlışlar, suiistimaller, ahlaksızlıklar) görülmez hale getirilir. Böylece çürüme başlar.
Ayrıca dalkavuklar; siyasetçilerin her işlerini överek onların yanlışta derine inmelerine yol verirler.
Zaten insanın mayası, hele hele siyasetçinin mayası yanlışa meyyaldir. Bir de çevresi dalkavuklarla sarılmışsa, yandı gülüm keten helva.
***
Eskinin dalkavukları ile bugünküleri kıyasladığımızda; eskilerin daha dürüst olduğunu görürüz. Padişaha dalkavukluk yapanlar; gerçekten de yeri geldiğinde sözünü sakınmayan; ince biçimde eleştiren tiplerdi. Bunlar, rindane bir hayat sürdüklerinden, dalkavukluk yaparken, ev, araba, mülk, gemi falan düşünmezlerdi. Padişaha da bağlı idiler. Bir padişah eğer hal edilmişse (iktidardan düşürülmüşse) dalkavuğu da onunla aynı kaderi paylaşırdı.
Geçen gün, Cumhuriyet'teki köşesinde İlhan Selçuk üstadımız bir dalkavuk fıkrası nakletti.
Padişah, 'Patlıcan çok değerli bir sebzedir!' demiş.
Dalkavuk, 'Öyledir sultanım!' diye kafasını sallamış.
'Kızartmasına da bayılırm!'
'Ben de çok severim, sultanım'
Padişah, patlıcan oturtmasını, musakkasını övdükçe dalkavuk da 'Öyledir!' diye konuşuyormuş.
Biraz sonra padişah, 'Fakat, patlıcan silkmesi hiç hoş değildir!' demiş.
Dalkavuk da 'Elbette hoş değildir!' diye karşılık vermiş.
'Patlıcan karnıyarık da sevimsizdir.'
'Elbette öyledir, sultanım!'
'İmambayıldısı da güzel olmaz!'
'Haklısınız sultanım!'
Padişah bu cevaplara bozulmuş ve çıkışmış: 'Bana bak; ne oluyor böyle; ben patlıcana ne dersem sen de onu diyorsun...'
Dalkavuk cevaplamış: 'Elbette öyle olacak sultanım; ben patlıcanın değil, sizin dalkavuğunuzum.'
***
İşte günümüzün dalkavukları ile sultanların dalkavukları arasındaki fark buradadır.
Günümüzün dalkavukları patlıcanların dalkavuğudur.
Patlıcanlar ise paradır, mal-mülktür.
Yani; Başbatkan Erdoğan'a bugün dalkavukluk yapanlar; bilinmelidir ki onu sultan olarak gördüklerinden değil; onun üzerinden para, mevki, mal-mülk edineceklerine inandıklarından böyle yapıyorlar.
Ya bizler?
Bizler ise Nefi türü insanlarız. İşimiz gücümüz eleştirmektir.
Sultanlar geçmişte bizim gibileri cellada teslim ediyorlardı.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz