18 Eylül günü bu sütunda ilgililere çağrıda bulunup açıklama istemiştik.
Çağrımızı hatırlatalım.
Yer: İstanbul Boğazı.
Semt: Beykoz-Kavacık.
Konu: Tarihi Mihrabat korusu.
Koru ihale yapılmaksızın çok komik bir bedelle 49 yıllığına kiralanıyor.
Dahası, kiralanan koru ile alakalı olarak imar değişiklikleri ve yeni yapılaşmalar gündemde.
Konu ile ilgili olarak ısrarlı bilgi taleplerimize rağmen ne ilgili bakanlıktan ne de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden zerre bir açıklama var.
Dahası, koruyu ihalesiz olarak kiraladığı kaydedilen guruptan da ses seda yok.
Öyle ya gocunacak şeyi olmayan göğsünü açar ve ben buradayım ve burayı rekabet ortamında şu şartlarla aldım demez mi?
Alan bunu demiyor ya da diyemiyor.
Peki alan ya da İstanbul’un balkonu hüviyetli olan koca korunun verildiği grubun adı ne midir?
Albayraklar...
Hangi Albayraklar diye sormayın şu malum Albayraklar.
Ticarette Tayyip Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde gelişip büyüyen bildik grup.
Diyeceksiniz ki onlar da bu ülkenin şirketi; ihale, iş almayacak mı?
Elbette alacaklar ama kuralına uygun olarak yani eşit rekabet şartlarında.
8 gün önce yazdığımız yazıda Albayrak’ın ismini, iddia olarak bize aktarıldığı için deşifre etmemiş ve bu soruları sormamıştık.
Şimdi bu gruba soruyoruz:
1) 49 yıllığına böyle bir kiralama var mıdır?
2) Bunun bedeli nedir?
3) İhale edilmeksizin işin tercihen size verildiği doğru mudur?
4) Kiraladığınız yer ile ilgili olarak imar değişikliği ve yapılaşma bağlamında devletin ilgili birimlerinden değişiklik talepleriniz olmuş mudur? Olmuşsa nelerdir?
Evet bu 4 sorunun cevabını bekliyoruz.
Gönderdiğiniz gün cevaplarınız bu sütundan yayınlanacaktır.
Bu arada ilgili bakanlığı ve Büyükşehir belediyesini de konu ile ilgili olarak açıklama yapmaya çağırıyoruz.
Yok biz seni umarsamayız derseniz canınız sağolsun.
O zaman bu soruları Meclis’de cevaplayacaksınız.
Önceki gün DSP Milletvekili sevgili Süleyman Yağız aradı ve konu ile alakalı olarak cevap alıp almadığımı sordu.
Cevap yok deyince ben bunu Meclis’e taşıyacağım dedi.
Beni geçiştirenler bakalım sevgili Yağız’ı nasıl geçiştirecekler.
Düşünebiliyor musunuz Türkiye’nin en değerli arazisi ihale yapılmaksızın çok komik bir rakama yandaş olduğu kaydedilen birilerine adeta hediye edilirken siz sorduğunuz soruya bile cevap alamıyorsunuz!
Bu mudur adaletli olmak?
Bu mudur şeffaflık?
Bu mudur hakkaniyet?
Evet görüyorsunuz kimsesizlerin kimsesi olacağım diye iktidar olan AKP’nin boyası dökülüyor ve gerçekte kimlerin kimsesi olduğu ortaya çıkıyor.
Bu ve benzeri konuların üstüne gitmeyi sürdüreceğiz.
Çağrımız sürüyor, yolsuzluk olaylarını gönderin, yazmak bizden.
Yakında bu sütunda çok şeye şahit olacaksınız.


YARIM BARIŞ...
Aydın Doğan ne yapacak?
Pek çok tanıdık Aydın Doğan’ın muhalif tavrının devam edip etmeyeceğini soruyor. Cevabım net: Çatışma bir süre daha devam eder ancak çok geçmez bir yerde noktalanır. İki kesim arasında aracıların devrede olduğunu duyuyoruz. Dolayısı ile göreceksiniz ateşkes sağlanır ve muhalif yayınlar da asgariye iner. Köprüler atıldı, bu saatten sonra artık mümkün değil demeyin, pekala mümkündür ve göreceksiniz kapalı kapılar ardında şeklî olsa da uzlaşacaklar. Bu Tayyip Erdoğan değil midir Aydın Doğan’a ilk hücumu başlattığında yayınlara bakıp vaziyet alacağım diyen.. Bakın buraya not düşüyorum Tayyip bey rafineri iznini verecek ve Doğan da muhalefeti kesecektir. EPDK’nun son açıklaması aslında bunun işaretidir. Bu şekilde Doğan Grubu istediğini almış olacak ve 22 Temmuz’da AKP’ye verdiği destek misali örtülü dayanışma devam edecektir.. Olmaz olmaz demeyin, iki kesim de kavganın kendilerine verdiği ve vereceği zararları biliyor, dolayısı ile sevgiden değil zorunluluktan olsa da kolkola girecekler. Ancak her iki kesim buna rağmen birbirine hiç mi hiç güvenmeyecek, dahası kinler de birikecektir. Taraflardan biri açık buldu mu ve kesin sonuç alacağına inandı mı hücuma geçecektir.. Yani işin özü eşikteki barış, günü kurtarmak adına olacaktır.



BEKLİYORUZ...
Diyanet’e zekat hırsızlığı soruları?
E vet bu soruların cevabı verilmelidir. Zekat İslam’ın beş şartından biridir. Teferruat konusu değil esasa dair bir şarttır. Zekat olgusuna inanmayan İslam’ı inkar etmiş olur. İslamda zekatın nasıl ve kimlere verileceği de ortadadır. Şimdi buradan hareketle Diyanet İşleri Başkanlığımıza soralım: 1)Almanya’da Deniz Fenerine verilen ancak hortumlandığı ya da çalındığı mahkeme kararıyla kesinleşen zekatların tekrardan verilmesi gerekiyor mu gerekmiyor mu? Yanlış kılınan namazın iadesi gerekirken yanlış verilen ve amaca hizmet etmeyen zekatın iadesi gerekmez mi? 2) Zekat hırsızlığının İslam’daki müeyyidesi nedir? 3) Muhtaçlara, yoksullara gitsin diye verilen zekat paraları ile kurulan bir kuruluş İslami ve de helal bir kuruluş olabilir mi? 4) Zekat hırsızlarını Allah(cc) lanetler mi, lanetlemez mi?... Diyanet İşleri Başkanlığımızdan açıklama gelirse yayınlayacağız efendim.


ZİNHAR...
Demokrat başbakan(!) gazeteleri yasakladı!
Duydunuz mu Tayyip bey Deniz Feneri’ndeki zekat hırsızlığını yazan gazeteleri yasakladı. Emrindeki tebaya irad ettiği buyrukla bundan böyle bu mel’un(!) gazeteler hanelere sokulmayacak.. Evet Tayyip beyin önceki günkü nutkunda aynen bu talep edildi. İyi de bu Tayyip Erdoğan hani mazlum, mahzun ve demokrattı? Hani fikir özgürlüğünden yanaydı? Hani AB normlarına yeminliydi? Demokrasi maskesiyle Tayyip Erdoğan’a kalkan olan AB görevlisi zihni lejyoner takım şimdi bu soruyu nasıl cevaplandıracak acaba? Görüyorsunuz bunların gerçek yüzleri her fırsatta ortaya çıkıyor. Bunlar için demokrasi amaç değil araç yani her zaman yazdığımız gibi demokrasi bir yerlere gitmek için sadece bir tramvay... Ne demişler 40 yıllık Kâni olur mu Yani!