Büyükanıt Paşa, Şener Paşa’dan intikam mı aldı?
1 sayfadaki 1 sayfası
Büyükanıt Paşa, Şener Paşa’dan intikam mı aldı?
Bugün size Ankara kulislerinde epey bir zamandır konuşulan bir fısıltıyı açıklayacağım.
Fısıltının doğruluğundan emin değilim. Taraflara doğrulatma ya da yalanlatma imkânını da bulamadım. Yaşar Büyükanıt Paşa’ya ulaşmaya çalıştım, başaramadım. Şener Ereygur Paşa’ya da eşyanın tabiatı gereği ulaşmak zaten mümkün değil.
Dolayısıyla yazacaklarımı başkentin kulislerinde yankılanan fısıltılar olarak değerlendirmenizi istiyorum.
Amacım albaylık günlerinden beri tanıdığım ne sevgili Yaşar Paşa’ya ne de şimdi hayatta kalma mücadelesi veren sevgili Şener Paşa’ya haksızlık etmek ve ondan da önemlisi bu satırların yazarının imajı üstünde fevkalade hassasiyet gösterdiği ve üstünde titrediği TSK’yı kurumsal olarak yıpratmak ve ima altına sokmak değil, tersine Ankara’da yapılan ve efsaneye dönüştürülen çirkin bir dedikoduyu deşifre edip ilgililere açıklama fırsatını vermektir. Yazımdan sonra taraflar ya da vekillerinden açıklama gelirse sütunum emirlerinde olacaktır.
Efendim dillere pelesenk edilen iddia ya da spekülasyon
şudur:
Güya önceki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la Jandarma eski Komutanı Şener Eruygur arasında Büyükanıt Paşa’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanma sürecinde büyük mücadeleler ve çekişmeler olmuş.
Malum o süreçte Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan isim Genelkurmay Başkanı olacaktı. İşte bunun için de iki isim arasında gizliden gizliye büyük çekişmeler olmuş.
Öyle ki bu çekişme sürecinde Büyükanıt Paşa için yapılan pek çok olumsuz yayın ya da spekülasyonu Şener Eruygur Paşa ile irtibatlandıranlar var.
Deniliyor ki Yaşar Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı’nda şehit düşen dedesinin mezarının İsrail sınırlarında olmasının onun Yahudi kökenli olması şeklinde sunulmasının ardında da bu çekişme yatıyormuş.
Dahası internet ortamında yapılan menfi kampanyalara kadar pek çok dezenformasyonu da oraya bağlayanlar var.
Bitmedi, Şemdinli deşifresini bile bilgi sızdırma bağlamında bu hadiseyle irtibatlandıranlar var...
Dediğim gibi bunlar herhalde uçuk iddia ve yakıştırmalar ve hatta komplo teorileridir, ama bunu sonlandırmak ve taraflara açıklama imkânını vermek için bu satırların yazılması gerekiyordu.
Diyeceksiniz ki Şener Eruygur’un böyle bir karalama kampanyasında ne gibi bir çıkarı olabilirdi?
Spekülasyoncuların buna verdiği cevap Yaşar Paşa’yı siyasi irade istemeyip Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atama kararını imzalamasaydı kural gereği onun yerine kıdem itibarıyla Şener Paşa Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanacak ve onun Genelkurmay Başkanı olmasının yolu açılacaktı.
Efsaneye dönüşen fısıltıların devamı da şöyle:
Güya Yaşar Paşa geçmişte Şener Paşa’nın yaptırdığı bu karalayıcı kampanyayı unutmadı, içine attı ve komutanlığının son iki ayında rövanş ya da intikam aldı.
Rövanştan kasıt da Şener Paşa’nın Ergenekon bağlamında gözaltına alınmasına Genelkurmay’ın olur verdiği iddiasıdır.
Deniliyor ki eğer Genelkurmay yeşil ışık yakmasaydı paşaları gözaltına alan irade TSK’da infiale sebep olacak böyle bir adımı atamazdı.
Tabii fısıltıcıların burada gözden kaçırdığı husus tutuklayanın yürütme değil yargı olmasıdır ki, malum yargı da bağımsızdır.
Evet dedikoduların özeti budur.
Tam bu noktada bir parantez açıp bu konunun açıklığa kavuşmasının gereğine tekrar dikkat çekmek istiyorum.
Öyle, çünkü Türkiye’de Genelkurmay Başkanlığı makamına atanma sürecinde böylesi söylentiler hep oluyor.
Hatırlayın, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olmaması için de dönemin komutanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun bizatihi inisiyatif aldığı yazılıp çizilmişti.
Bitmedi aynı şeyler 28 Şubat sürecinde görüldü.
O süreçte Genelkurmay Başkanı adayı olan Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun katıldığı bir tatbikatta bir albayın kaza kurşunu ile ölmesini bile onun Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlandıranlar oldu.
Bunun da ötesi 28 Şubat postmodern darbe sürecini hızlandıran nedenlerden birinin de bazı isimlerin Genelkurmay Başkanlığı’na erişme hayali olduğu bile ifade edildi.
Dolayısıyla Genelkurmay Başkanlığı önemi itibarıyla her zaman spekülasyona konu edilen bir makam durumunda..
İşte biz bu spekülasyonların son olanını bitirmek için çirkin fısıltıları afişe ediyor ve taraflara açıklama imkânını sunuyoruz.
+++++
VURGUN...
Kılıçdaroğlu’nun belgeleri Dengir’i yere serdi!
Evet kamuoyunun birkaç gündür merakla beklediği tartışma dün TBMM’de yapıldı. Peki düellonun galibi kim midir?Tartışmasız Kemal Kılıçdaroğlu’dur, çünkü Dengir Fırat, Kemal beyin kamuoyunun bilgisine sunduğu resmi belgelerin altında ezildi veya başka bir ifadeyle Kılıçdaroğlu, Dengir beyi belgeleriyle adeta yere serdi.. Program boyunca Kemal bey savcı güveninde, Dengir bey de sanık ezikliğindeydi. AKP’li Fırat’ın ithamlara takındığı tavır haksızlığa uğrayan birisinin çizgilerini taşımıyordu ya da o görüntüyü veremedi. Gerek eroin, gerek hayali ihracatta Dengir bey hiç mi hiç tatmin edemedi.. Hele hele Fırat’ın şirketi Manas’ın gümrükte kırmızı hatta bulunmasına cevap verememesi kafaları karıştırdı.. Hiç kuşkum yok bu tartışma sonrasında bir kamuoyu araştırması yapılırsa bize göre Kemal Kılıçdaroğlu lehinde yüzde 75-yüzde 25 gibi inandırıcılık sonucu ortaya çıkar.. Peki dünkü bu görüntünün tekrarı olur mu, yani bundan böyle bu gibi iddialar karşılıklı olarak ekrana gelecek mi diye sorarsanız buna cevabımız hayır olacak. Zira Tayyip bey göreceksiniz dün yediği vurgundan sonra buyruğumdur deyip partililerine ekran yasağını ilan
edecektir...
+++++
KİMİN İÇİN...
TOKİ’nin kıyak evleri AKP’lilere!
T oplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın kuruluş amacı az gelirlileri ev sahibi yapmaktır. AKP ve Başbakan Erdoğan’ın seçim öncesinde icraat bağlamında en çok övündüğü kurum olan TOKİ bazı lüks semtlerde yaptığı pek çok konutu meğer AKP’li mebuslara satmış. Peki TOKİ’den bu lüks evleri alan AKP’li mebuslar kimler mi? 1)Veysel Eroğlu, 2)Egemen Bağış, 3) Atila (Şadiye) Koç, 4) Suat Kılıç, 5)Süleyman Çil, 6) Sabri Varan, 7) Seyfi Terzibaşoğlu, Zeynep Tekin Börü, 9) Mehmet Danış, 10) Bekir Bozdağ, 11) Mevlüt Akgün, Suat Pamuklu... Yine TOKİ’den ev alan bürokratlar da şunlar: Zahid Akman, İlyas Arlı, Yusuf Beyazıt, Ahmet Anolaç, Orhan Gümrükçüoğlu, Ömer Faruk Doğan, Emin Zararsız, Kenan Karadeniz, Ahmet Tezcan, Bedrettin Yıldırım, Cemal Noyan, Yüksel Öztürk... Liste daha da uzuyor ama bizim yerimiz yok. Görüldüğü gibi TOKİ’nin az gelirliler için yaptığı konutları kimler kim bilir hangi kolaylıklarla aldılar. Hani o evler, kimsesizler adına yapılıyordu? Hani AKP kimsesizlerin kimsesi idi?
+++++
PES...
Tahliye olmak için felç olmak yetmiyor mu?
AKP medyasının manşetleri bu aralar hasta olup tahliye olan Ergenekon şüphelilerine ayrılıyor. Neymiş efendim zanlı ya da şüpheliler sağlık gerekçesiyle nasıl salıverilirmiş! Vallahi insaf.. Yazıklar olsun.. Kastettiğiniz Şener Eruygur Paşa ise insaf edin. Adam beyin kanaması geçirdi ve sağ tarafı felç, hayati tehlikesi de devam ediyor. Dolayısıyla savcı Sayın Öz’ün tahliye talebi tartışmasız doğrudur. Hal bu iken AKP medyasının yaptığı asla anlaşılır değildir. Ne yani, Şener Paşa’nın ölüsü mü tahliye edilsin istediler. Bu ne kindir, bu ne husumettir anlamak mümkün değil. Böyle bir şeyi yüce İslam ve onun yüksek ahlakıyla nasıl bağdaştırıyorlar? Aynı cephenin bir yazarı Şener Paşa’nın tansiyonunun çıkıp düşmesi ve kafasını çarpmasına bile Ergenekon’un susturma komplosu diyebilmiştir. Ne diyelim Allah hidayet versin.
Fısıltının doğruluğundan emin değilim. Taraflara doğrulatma ya da yalanlatma imkânını da bulamadım. Yaşar Büyükanıt Paşa’ya ulaşmaya çalıştım, başaramadım. Şener Ereygur Paşa’ya da eşyanın tabiatı gereği ulaşmak zaten mümkün değil.
Dolayısıyla yazacaklarımı başkentin kulislerinde yankılanan fısıltılar olarak değerlendirmenizi istiyorum.
Amacım albaylık günlerinden beri tanıdığım ne sevgili Yaşar Paşa’ya ne de şimdi hayatta kalma mücadelesi veren sevgili Şener Paşa’ya haksızlık etmek ve ondan da önemlisi bu satırların yazarının imajı üstünde fevkalade hassasiyet gösterdiği ve üstünde titrediği TSK’yı kurumsal olarak yıpratmak ve ima altına sokmak değil, tersine Ankara’da yapılan ve efsaneye dönüştürülen çirkin bir dedikoduyu deşifre edip ilgililere açıklama fırsatını vermektir. Yazımdan sonra taraflar ya da vekillerinden açıklama gelirse sütunum emirlerinde olacaktır.
Efendim dillere pelesenk edilen iddia ya da spekülasyon
şudur:
Güya önceki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la Jandarma eski Komutanı Şener Eruygur arasında Büyükanıt Paşa’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanma sürecinde büyük mücadeleler ve çekişmeler olmuş.
Malum o süreçte Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan isim Genelkurmay Başkanı olacaktı. İşte bunun için de iki isim arasında gizliden gizliye büyük çekişmeler olmuş.
Öyle ki bu çekişme sürecinde Büyükanıt Paşa için yapılan pek çok olumsuz yayın ya da spekülasyonu Şener Eruygur Paşa ile irtibatlandıranlar var.
Deniliyor ki Yaşar Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı’nda şehit düşen dedesinin mezarının İsrail sınırlarında olmasının onun Yahudi kökenli olması şeklinde sunulmasının ardında da bu çekişme yatıyormuş.
Dahası internet ortamında yapılan menfi kampanyalara kadar pek çok dezenformasyonu da oraya bağlayanlar var.
Bitmedi, Şemdinli deşifresini bile bilgi sızdırma bağlamında bu hadiseyle irtibatlandıranlar var...
Dediğim gibi bunlar herhalde uçuk iddia ve yakıştırmalar ve hatta komplo teorileridir, ama bunu sonlandırmak ve taraflara açıklama imkânını vermek için bu satırların yazılması gerekiyordu.
Diyeceksiniz ki Şener Eruygur’un böyle bir karalama kampanyasında ne gibi bir çıkarı olabilirdi?
Spekülasyoncuların buna verdiği cevap Yaşar Paşa’yı siyasi irade istemeyip Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atama kararını imzalamasaydı kural gereği onun yerine kıdem itibarıyla Şener Paşa Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanacak ve onun Genelkurmay Başkanı olmasının yolu açılacaktı.
Efsaneye dönüşen fısıltıların devamı da şöyle:
Güya Yaşar Paşa geçmişte Şener Paşa’nın yaptırdığı bu karalayıcı kampanyayı unutmadı, içine attı ve komutanlığının son iki ayında rövanş ya da intikam aldı.
Rövanştan kasıt da Şener Paşa’nın Ergenekon bağlamında gözaltına alınmasına Genelkurmay’ın olur verdiği iddiasıdır.
Deniliyor ki eğer Genelkurmay yeşil ışık yakmasaydı paşaları gözaltına alan irade TSK’da infiale sebep olacak böyle bir adımı atamazdı.
Tabii fısıltıcıların burada gözden kaçırdığı husus tutuklayanın yürütme değil yargı olmasıdır ki, malum yargı da bağımsızdır.
Evet dedikoduların özeti budur.
Tam bu noktada bir parantez açıp bu konunun açıklığa kavuşmasının gereğine tekrar dikkat çekmek istiyorum.
Öyle, çünkü Türkiye’de Genelkurmay Başkanlığı makamına atanma sürecinde böylesi söylentiler hep oluyor.
Hatırlayın, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olmaması için de dönemin komutanı Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun bizatihi inisiyatif aldığı yazılıp çizilmişti.
Bitmedi aynı şeyler 28 Şubat sürecinde görüldü.
O süreçte Genelkurmay Başkanı adayı olan Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun katıldığı bir tatbikatta bir albayın kaza kurşunu ile ölmesini bile onun Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlandıranlar oldu.
Bunun da ötesi 28 Şubat postmodern darbe sürecini hızlandıran nedenlerden birinin de bazı isimlerin Genelkurmay Başkanlığı’na erişme hayali olduğu bile ifade edildi.
Dolayısıyla Genelkurmay Başkanlığı önemi itibarıyla her zaman spekülasyona konu edilen bir makam durumunda..
İşte biz bu spekülasyonların son olanını bitirmek için çirkin fısıltıları afişe ediyor ve taraflara açıklama imkânını sunuyoruz.
+++++
VURGUN...
Kılıçdaroğlu’nun belgeleri Dengir’i yere serdi!
Evet kamuoyunun birkaç gündür merakla beklediği tartışma dün TBMM’de yapıldı. Peki düellonun galibi kim midir?Tartışmasız Kemal Kılıçdaroğlu’dur, çünkü Dengir Fırat, Kemal beyin kamuoyunun bilgisine sunduğu resmi belgelerin altında ezildi veya başka bir ifadeyle Kılıçdaroğlu, Dengir beyi belgeleriyle adeta yere serdi.. Program boyunca Kemal bey savcı güveninde, Dengir bey de sanık ezikliğindeydi. AKP’li Fırat’ın ithamlara takındığı tavır haksızlığa uğrayan birisinin çizgilerini taşımıyordu ya da o görüntüyü veremedi. Gerek eroin, gerek hayali ihracatta Dengir bey hiç mi hiç tatmin edemedi.. Hele hele Fırat’ın şirketi Manas’ın gümrükte kırmızı hatta bulunmasına cevap verememesi kafaları karıştırdı.. Hiç kuşkum yok bu tartışma sonrasında bir kamuoyu araştırması yapılırsa bize göre Kemal Kılıçdaroğlu lehinde yüzde 75-yüzde 25 gibi inandırıcılık sonucu ortaya çıkar.. Peki dünkü bu görüntünün tekrarı olur mu, yani bundan böyle bu gibi iddialar karşılıklı olarak ekrana gelecek mi diye sorarsanız buna cevabımız hayır olacak. Zira Tayyip bey göreceksiniz dün yediği vurgundan sonra buyruğumdur deyip partililerine ekran yasağını ilan
edecektir...
+++++
KİMİN İÇİN...
TOKİ’nin kıyak evleri AKP’lilere!
T oplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın kuruluş amacı az gelirlileri ev sahibi yapmaktır. AKP ve Başbakan Erdoğan’ın seçim öncesinde icraat bağlamında en çok övündüğü kurum olan TOKİ bazı lüks semtlerde yaptığı pek çok konutu meğer AKP’li mebuslara satmış. Peki TOKİ’den bu lüks evleri alan AKP’li mebuslar kimler mi? 1)Veysel Eroğlu, 2)Egemen Bağış, 3) Atila (Şadiye) Koç, 4) Suat Kılıç, 5)Süleyman Çil, 6) Sabri Varan, 7) Seyfi Terzibaşoğlu, Zeynep Tekin Börü, 9) Mehmet Danış, 10) Bekir Bozdağ, 11) Mevlüt Akgün, Suat Pamuklu... Yine TOKİ’den ev alan bürokratlar da şunlar: Zahid Akman, İlyas Arlı, Yusuf Beyazıt, Ahmet Anolaç, Orhan Gümrükçüoğlu, Ömer Faruk Doğan, Emin Zararsız, Kenan Karadeniz, Ahmet Tezcan, Bedrettin Yıldırım, Cemal Noyan, Yüksel Öztürk... Liste daha da uzuyor ama bizim yerimiz yok. Görüldüğü gibi TOKİ’nin az gelirliler için yaptığı konutları kimler kim bilir hangi kolaylıklarla aldılar. Hani o evler, kimsesizler adına yapılıyordu? Hani AKP kimsesizlerin kimsesi idi?
+++++
PES...
Tahliye olmak için felç olmak yetmiyor mu?
AKP medyasının manşetleri bu aralar hasta olup tahliye olan Ergenekon şüphelilerine ayrılıyor. Neymiş efendim zanlı ya da şüpheliler sağlık gerekçesiyle nasıl salıverilirmiş! Vallahi insaf.. Yazıklar olsun.. Kastettiğiniz Şener Eruygur Paşa ise insaf edin. Adam beyin kanaması geçirdi ve sağ tarafı felç, hayati tehlikesi de devam ediyor. Dolayısıyla savcı Sayın Öz’ün tahliye talebi tartışmasız doğrudur. Hal bu iken AKP medyasının yaptığı asla anlaşılır değildir. Ne yani, Şener Paşa’nın ölüsü mü tahliye edilsin istediler. Bu ne kindir, bu ne husumettir anlamak mümkün değil. Böyle bir şeyi yüce İslam ve onun yüksek ahlakıyla nasıl bağdaştırıyorlar? Aynı cephenin bir yazarı Şener Paşa’nın tansiyonunun çıkıp düşmesi ve kafasını çarpmasına bile Ergenekon’un susturma komplosu diyebilmiştir. Ne diyelim Allah hidayet versin.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz