Gerçekleri yansıtmayan sözler

Alman Yeşiller Partisi`ne, eş başkan olarak Türk kökenli Alman AP milletvekili Cem Özdemir seçildi. Bize düşen görev kendisini tebrik etmektir. Tebrik ederken de, A.A`ya verdiği açıklamayı eleştirmek görevimizdir.
1. „Dışlamış insanları temsil etmek istiyorum“ demiş, eş başkan Cem Özdemir. Bu sözün altını çizmek gerekir, çünkü kendini aydın olarak gören bir insanın yapacağı doğal bir yaklaşımdır. Bunu yaparken de bir konuya bir açıklık getirmek de şarttır. Acaba kendisi, bütün dünyadaki dışlanmış insanları mı yoksa yanlız Almanya`da yaşayan Türk`leri ve diğer yabancıları mı kastediyor? Buu belirtmemiş. Alman milletvekili olduğuna göre, daha doğrusu AP milletvekili olduğuna göre, AB ülkelerinde yaşayan Türk`leri ve diğer yabancıları temsil etmek istiyordur herhalde. O zamanda kendisine şu sorunun sorulması şart olmuştur: Dışlanmış insanları temsil etmek için mutlaka bir partinin eş başkanı mı olmalı? Öyle ya, kendisi yıllardır (14 yıl) bu partiden seçilmiş bir milletvekili olarak görev yapmıştı. Şimdiye kadar bu konuda herhangi bir çalışma yaptığını hatırlamıyoruz. Bilen varsa, bizleri aydınlatsın. Almanya`da yanlız kendisi değil, bir sürü Türk kökenli Alman milletvekilleri var ve onlardan da bu konu da çıt çıkmamaktadır. Haksızlık yapmayalım; her dört yılda bir, Türk kökenli Alman vatandaşlara yakınlaşma, onların dertlerini(örneğin çifte pasaport) dinleme göze çarpar!
2. “Benim için Türk kökenli olarak seçilmem değil, önemli olan Türk kökeniminin önem taşımaması. İnsanın kökeninden dolayı seçilmesini desteklemiyorum.” Bu cümleleri anlamakta zorluk çekiyorum, şöyle ki: Kendisi bir Türk ve Türkçe bir ad taşıyor ve de Türkçe konuşuyor. Hem kendisinin hem de bizlerin, yani Almanya`da yaşayan Türk`lerin, o bir Türk olarak hem milletvekili hem de partinin eş başkanı olduğunu için gurur duymalıyız. En doğrusu da budur. Fakat kendisi bunu red ederse, biz nasıl onunla gurur duyacağız? Alman olduğu için mi? Var mı bunun bir mantığı? Partisi onu 2009 için milletvekili listesine almadı, ama eş başkan yaptı. Neden? Çünkü kendisinin de ifade ettiği gibi ortama tam entegre olduğu için...
3. “...yani onlar (yabancıları kastediyor) liseye, üniversiyete gidebiliyorlar mı? Maalesef gidemiyorlar. Etnik sorundan ziyade sosyal sorun var. Ciddi bir sosyal sorun var. Bunu değiştimek gerekiyor. Toplumda tüm dışlanmış, tüm ezilmiş insanları temsil etmek istiyorum” diyor eş başkan. Bu cümlede bir çelişki göze çarpıyor: Ayrıca diyor ki: “Sosyal açıdan zayıf ailelerin çocukları ne liseye ne de üniversiteye gidebiliyor.” Doğru bir tespit değil. Birçok işçi çocukları, ki, bunların aileleri geçim sıkıntısı çekiyorlar, liseye de ve hatta ününvesiteye de gidebiliyorlar yeter ki çocukları okumak istesinler. Kısacası, eğitim konusunda da bir dışlanma yoktur. Eğer dışlanma olsaydı, kendisi ne liseye ne de üniversiteye gidebilirdi. Demek ki, isteyince her şey oluyormuş...
4. Eğer Almanya`da yaşayanların aralarında sosyal bir sorun varsa, ki vardır, neden Yeşiller koalisyonda iken bu konulara ciddiyetle eğilmediler? Eğer Almanya`da ciddi bir dışlanma sorunu varsa, ki bu çok önemli bir konu, neden bunun üstüne gidilmedi veya gidilmiyor? Tüm ezilmiş, dışlanmış insanlarla tek başına, eş başkan değil, başbakan da olunsa, mücadele edilemeyeceğini bizden daha iyi bilmesi gerekir bir milletvekili olarak. Belki onun tarafından ortaya atılan bu sorunlara, Alman hükümetinden cevap gelebilir, gelmesi de lazım, çünkü çok ciddi iddialardır bunlar.
Netice:
Alman Yeşiller Partisi`ne eş başkan olarak seçilmiş Cem Özdemi`in sözleri nereden bakılırsa, bakılsın, kuma yazılmış yazılar gibidir.
Ümit ederiz ki, genç ve yeni eş başkan sözlerinin arkasında durur ve ezilmişlerin, dışlanmışların temsilcisi olur. Olursa bizler de kendisini yürekten destekleriz.
Dr. Yüksel Cavlak