KAPİTALİZM- TÜKETMEK
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
KAPİTALİZM- TÜKETMEK
Uzun bir aradan sonra tekrar merhabalar...
Sevgili dostlar bu gün tekrar düşünsel esnekliğe dönmek istiyorum.
Beynimizin
derinlerine işlemiş ve en kötüsü, kendi isteğimizle değil, dayatma ile
oluşmuş ezber kalıpları kırmak kendimize yapacağımız en büyük
iyiliktir...
Bunu hiç aklımızdan çıkartmayalım.
Çünkü ne yazık ki bizler, tüm insanlar, bu kalıplar ile yönetiliyoruz.
Bu kalıplardan birisi de kapitalizmin bir ekonomik model olması bilgisidir.
Evet, teorik açıdan bir noktaya kadar doğru sayılabilir. Ama sadece bir ekonomik model midir diye sorarsak, yanıt kesinlikle HAYIRdır...
Özellikle sonuçları açısından.
Kapiatalizm,
16, 17 yüzyıllarda Avrupada ortaya çıkmaya başlamıştır. Sözlüklerde,
üretim araçlarının çoğunun özel sektörün elinde olduğu bir ekonomik
sistem gibi, kibar (!), basit, ve de masum (!) bir açıklaması olsa da,
Kapitalizm, parayı bir değişim aracı olarak görmez, onu bir güç simgesi olarak ele alır.
Birilerinin
bu gücü (!) elde edebilmeleri için ise diğer birilerinin sürekli olarak
tüketmeleri gerekmektedir. Hem de insafsızca.
Bu arada
kapitalistler, çıkarları birbirine bağlamakta da pek maharetlidir.
Şöyle ki " bana para kazandır, sen de kazan" ilkesi ile pek çok sektör
oluşturmuşlardır.
Bunu yaparken de kendi paralarıyla (!)
(güçleriyle) nasıl tatlı (!) bir yaşam sürdürdüklerini göstererek,
kendilerini besleyecek sektörleri özendirmektedirler.
Reklam, kapitalizmin en büyük silahıdır.
Bu sistem, başlangıçta da söz ettiğim gibi, insanların zihinlerini ele geçirmektedir.
İnsanların bilinçaltlarına yönelik, giderek çok daha ileri düzeyde şartlanmalarla, bu sistemi yaygınlaştırmaktadır.
Bir örnek vermek isterim;
Hiç düşündünüz mü büyük marketlerde neden makarna reyonunun hemen yanında ketçaplar bulunur?
Televizyon
reklamlarında sürekli olarak makarnanın ketçaplı resimleri ile beyniniz
yıkanmıştır, markete gittiğinizde ise ketçepı makarnanın yanında
görünce bilinç dışı olarak onu almak gelir içinizden.
Yani tüketmek...
Hiç kimse ketçapsız makarna yediği için ölmemiştir oysa...
Buna rağmen, kesinlikle ihtiyacınız olmadığı halde alırsınız.
Bu örnekleri lütfen siz çoğaltın.
Beynimizi bu şartlanmalardan kurtarmanın tek yolu düşünsel esneklik kazanmaktır.
Şöyle ki, tüketmek konusunda, bir girişimde bulunacağınız zaman kendi kendimize şöyle soralım: "GERÇEKTEN BUNA İHTİYACIM VAR MI?
Bu
soru ve vereceğiniz samimi yanıt düşüncelerinizi esnetmekte ve
beynimizde oluşturulmuş şartlanmaları aşmakta ilk ve en büyük adım
olacaktır.
Tabi eğer, birilerinin sizi kendi çıkarları için şartlandırarak yönlendirmesini istemiyorsanız.
Yoksa istiyormusunuz?
Kapitalizmin beynimizde oluşturduğu şartlanmalar ve sonuçlarına bir sonraki yazımda devam edeceğim...
Not: blogumdaki 31/ ekim/ 2008 tarihli yazımdır.
Geri: KAPİTALİZM- TÜKETMEK
Tüketim toplumu olduğumuzdan beri, özür dilerim ensesi yağlı göbekli hantal insanlar olduk, bizler istemeden kapitalizmin mendebur oyununa geldik.
Barbaros- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 51
Yaş : 59
ŞEHİR : izmir
Meslek : serbest
Öğrenim Durumu : üniversite
Kişisel Mesaj : Bu memleket tarihte Türk'tü, şimdi de Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır. (1923, Adana)
Ruh Halim :
Aldığı Teşekkür : 5
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz