İstanbul'u kaybederse AKP'de çöküş başlar!
1 sayfadaki 1 sayfası
İstanbul'u kaybederse AKP'de çöküş başlar!
Hatırlayın ANAP’taki çöküş süreci 1989 mahalli seçimleri ile başlamıştı.
ANAP yüzde 35 oy beklediği seçimde yüzde 21.75’e gerileyip üç büyük şehri kaybedince tükenmeye doğru yelken açmıştı.
Tarih tekerrür eder mi bilmem, ama AKP’nin akıbeti de aynı olabilir.
Mart 2009’daki gösterge ise AKP’nin alacağı toplam oydan ziyade İstanbul seçimi olacak!
Evet AKP, kalesi gibi gördüğü İstanbul’u kaybederse tartışmasız olarak havasını ve hatta büyüsünü yitirecektir.
Peki böyle bir ihtimal var mıdır?
Bana sorarsanız vardır.
Göreceksiniz her geçen gün derinleşecek olan ekonomik kriz AKP’yi öncelikle metropollerde vuracaktır.
Artan işsizlik AKP’ye her geçen gün eksi yazacaktır.
Keza terör terörü ve Güneydoğu bağlamında politikası meçhul olan ve günü birlik siyasetler izleyip populizm yapan AKP’nin bu noktadan da tokat yemesi kaçınılmazdır. İstanbul seçmeni örgütün çocuklara yaktırdığı arabaların hesabını da siyasi otoriteden, yani hükümetten soracaktır.
Bitmedi, yine yoksulluğun sebep olduğu hırsızlıklarla güvenlik sorununun faturası da AKP’ye çıkarılacaktır.
Kuşkusuz bütün bunlar seçmenin önüne sağlıklı bir alternatif sunmakla mümkün olabilir.
İstanbul seçmenine eğer vicdanen evet diyeceği bir aday sunulmazsa İstanbullu pekâlâ yüreğine taş basıp oyunu yine AKP’ye verebilir.
Amblem taassubunu, taraftarlığı, yani hikâyeyi bırakırsak İstanbul’da AKP’nin rakibi geçmiş seçim sonuçlarına bakıldığında görülecektir ki CHP’dir.
Dolayısıyla kenetlenme CHP etrafında olmalıdır.
CHP bu olguyu, yani AKP’ye karşı Milli Mutabakat Adayı olayını bugünden işlemeli ve AKP’yi cezalandırmak isteyen kitleleri buna şimdiden hazırlamalıdır.
Evet CHP sadece İstanbul’da değil, bütün Türkiye’de (terör, pardon DTP’lileri bir tarafa bırakırsak) AKP ve karşısında olanlar realitesini işleyip bunu sandığa kanalize etmelidir.
Tabii böyle bir şeyi yapabilmek sadece soyut söylemle mümkün değildir.
Bunun somut yolu belirlenecek adayların gerçekten Milli Mutabakat Adayı özelliklerini taşımalarıdır.
Aslında şartlar ya da tarih CHP’ye müthiş bir imkân sunmaktadır.
Merkez sağ partileri yerlerde sürünürken ve onun kulvarına girmek isteyen AKP de yara bere içindeyken CHP pekâlâ o kulvara girip parsayı toplayabilir.
Dediğimiz gibi bunun yolu o kulvarın hassasiyetlerini sahiplenme ve kadrolarını bünyeye katmadır.
Örtülü insanlara rozet takma olayı iyi bir sınav olmuştur, zira bu teşebbüs CHP’nin din düşmanı imajını dağıtmaya başlamıştır. Lakin bu adım yeterli değildir. CHP Anadolu’da bu imaja katkı yapacak benzer adımları komplekse girmeksizin hemen atmalıdır.
Keza bunun yanı sıra hemen bir sosyal ve ekonomik değişim paketinin ipuçlarını da vermelidir.
Tamam vaat, paket ve programlar için mahalli seçimler çok uygun zeminler olmasa da yine insanlara ümit pompalanmalıdır.
Ama dediğimiz gibi öncelikli olan herkesin oy verebileceği adayı bulmaktır.
CHP eğer amblem taaasubu içine girer ve İstanbul’a sol imajı tescilli bir ismi aday yaparsa hemen söyleyeyim seçimi baştan kaybedecektir.
Ercan Karakaş ile Arif Sağ’ın alelacele CHP’ye alınması çarçafa rozeti dengelemek için mi bilmiyorum, ama emin olun böylesi şekli makyajların CHP’ye hiçbir getirisi olmaz... Öyle, çünkü bugünün ikliminde sol seçmenin CHP dışında oy verebileceği başka bir parti yok. Dolayısıyla CHP o cepheye gereksiz yere göz kırpacağına kendine oy vermesi şüpheli olanlarla ilgilenmelidir.
BONCUK SİYASETİ...
Osman Öcalan’a göre de Apoköpeği affedilecek!
Evet Abdullah Öcalan’a özgürlük, yani af olayı gündeme oturtuluyor. Dün akşam Show TV Ana Haber Bülteni’nde Osman Öcalan’ın açıklamalarını dinledik. Kardeş Öcalan’a göre abisi it köpeği çok geçmeden af edilecekmiş. Avrupa Birliği’nin bir süredir fısıltıyla talep ettiği bu husus artık sıcak gündem konusu olmuştur. Var olan muğlaklıksa AKP’nin tuhaf tutumudur. AKP’de Tayyip Erdoğan “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” edebiyatlarını yapıp “İstemeyen bu ülkeden gider” derken arkadaşlarıysa tam tersi davranıyor ve Güneydoğu seçmenine göz kırpıyor. Mesela Mehmet Ali Şahin’in iti eşkıyasının yanına arkadaş vermek istemesi ilginçtir. Keza aynı şekilde dün yazdığımız gibi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendini ziyaret eden Hakkari heyetine ettiği sözler fevkalade kafa karıştırıcıdır. AKP adeta herkese göz kırpıyor ya da her tarafı idare etmeye çalışıyor... Merak ediyorum Başbakan, Abdullah Gül’ün o sözlerini onaylıyor mu acaba?
GÜÇ KİMDE...
Kriz ve AKP’nin Doğan Grubu kehaneti!
Bütün ekonomik krizler bazı fırsatları da beraberinde getirir. Buraya not düşüyorum, göreceksiniz bu krizle beraber AKP’li sermaye pek çok köşeyi kapacak, yani stratejik şirketleri ele geçirecektir. Öyle, çünkü bugünün ikliminde nakit varlığı ile dimdik ayakta olan sadece o kesimdir. Üstelik bu güruh krize rağmen hâlâ paralarına para katıyor, zira kamudan besleniyorlar. Krizin derinleşmesiyle beraber medyada sadece birkaç tane kalan gazete ve televizyonlar da ele geçirilecek ve toplumun bilgilendirilmesi tümden yok edilecektir. Sakın Aydın Doğan Medyası var, onu satın alamazlar demeyin, onu da 22 Temmuz seçimleri misali ya bir şekilde sustururlar ya da ikna ederler. Hem Allah Aydın beye uzun ömür versin, onun ölümünden sonra Doğan Grubu’nun parçalara bölüneceği ve gücünün sıfırlanacağı dinci çevrelerin ortak beklentisidir. Dolayısıyla AKP zirveleri Doğan Grubu’na şimdilik güç gözüyle bakıyor ve geleceğinden zerre endişe duymuyorlar, çünkü dediğimiz gibi AKP polit bürosu bazı özel bilgilerinden hareketle kız kardeşler savaşına kesin gözüyle bakıyor.
TEBRİKLER
Dündar ve Yılmaz Özdil'in şaheser haberi!
Uğur Dündar'la Yılmaz Özdil'i kutluyorum. Reytinglerindeki şampiyonlukları tesadüfi değilmiş. Star Ana Haber içeriğiyle diğerlerine fark atıyor. Önceki akşam Star'da bir haber vardı ki abartısız şaheserdi. Öğretmenler Günü dolayısıyla önce Zonguldak'ta ataması yapılmadığı için maden işçisi olan öğretmenin dramatik fotoğrafını sundular ve ardından 1993'te Tunceli'de PKK'lılar tarafından şehit edilip unutulan 4 öğretmenin hikâyesini o olaydan yaralı kurtulan öğretmenin ağzından verdiler. Emin olun iki haber de gözyaşartıcıydı. Yılmaz Özdil'le Star gazetesinde beraber çalıştık. Özdil bana göre Türkiye'nin en büyük habercisidir. Uğur Dündar için zaten söze gerek yoktur. Evet gördüğünüz gibi medyamızda çirkinlikler olduğu gibi bazen güzel şeyler de oluyor. Tebrikler ve alkışlar Dündar ile Özdil'e...
ANAP yüzde 35 oy beklediği seçimde yüzde 21.75’e gerileyip üç büyük şehri kaybedince tükenmeye doğru yelken açmıştı.
Tarih tekerrür eder mi bilmem, ama AKP’nin akıbeti de aynı olabilir.
Mart 2009’daki gösterge ise AKP’nin alacağı toplam oydan ziyade İstanbul seçimi olacak!
Evet AKP, kalesi gibi gördüğü İstanbul’u kaybederse tartışmasız olarak havasını ve hatta büyüsünü yitirecektir.
Peki böyle bir ihtimal var mıdır?
Bana sorarsanız vardır.
Göreceksiniz her geçen gün derinleşecek olan ekonomik kriz AKP’yi öncelikle metropollerde vuracaktır.
Artan işsizlik AKP’ye her geçen gün eksi yazacaktır.
Keza terör terörü ve Güneydoğu bağlamında politikası meçhul olan ve günü birlik siyasetler izleyip populizm yapan AKP’nin bu noktadan da tokat yemesi kaçınılmazdır. İstanbul seçmeni örgütün çocuklara yaktırdığı arabaların hesabını da siyasi otoriteden, yani hükümetten soracaktır.
Bitmedi, yine yoksulluğun sebep olduğu hırsızlıklarla güvenlik sorununun faturası da AKP’ye çıkarılacaktır.
Kuşkusuz bütün bunlar seçmenin önüne sağlıklı bir alternatif sunmakla mümkün olabilir.
İstanbul seçmenine eğer vicdanen evet diyeceği bir aday sunulmazsa İstanbullu pekâlâ yüreğine taş basıp oyunu yine AKP’ye verebilir.
Amblem taassubunu, taraftarlığı, yani hikâyeyi bırakırsak İstanbul’da AKP’nin rakibi geçmiş seçim sonuçlarına bakıldığında görülecektir ki CHP’dir.
Dolayısıyla kenetlenme CHP etrafında olmalıdır.
CHP bu olguyu, yani AKP’ye karşı Milli Mutabakat Adayı olayını bugünden işlemeli ve AKP’yi cezalandırmak isteyen kitleleri buna şimdiden hazırlamalıdır.
Evet CHP sadece İstanbul’da değil, bütün Türkiye’de (terör, pardon DTP’lileri bir tarafa bırakırsak) AKP ve karşısında olanlar realitesini işleyip bunu sandığa kanalize etmelidir.
Tabii böyle bir şeyi yapabilmek sadece soyut söylemle mümkün değildir.
Bunun somut yolu belirlenecek adayların gerçekten Milli Mutabakat Adayı özelliklerini taşımalarıdır.
Aslında şartlar ya da tarih CHP’ye müthiş bir imkân sunmaktadır.
Merkez sağ partileri yerlerde sürünürken ve onun kulvarına girmek isteyen AKP de yara bere içindeyken CHP pekâlâ o kulvara girip parsayı toplayabilir.
Dediğimiz gibi bunun yolu o kulvarın hassasiyetlerini sahiplenme ve kadrolarını bünyeye katmadır.
Örtülü insanlara rozet takma olayı iyi bir sınav olmuştur, zira bu teşebbüs CHP’nin din düşmanı imajını dağıtmaya başlamıştır. Lakin bu adım yeterli değildir. CHP Anadolu’da bu imaja katkı yapacak benzer adımları komplekse girmeksizin hemen atmalıdır.
Keza bunun yanı sıra hemen bir sosyal ve ekonomik değişim paketinin ipuçlarını da vermelidir.
Tamam vaat, paket ve programlar için mahalli seçimler çok uygun zeminler olmasa da yine insanlara ümit pompalanmalıdır.
Ama dediğimiz gibi öncelikli olan herkesin oy verebileceği adayı bulmaktır.
CHP eğer amblem taaasubu içine girer ve İstanbul’a sol imajı tescilli bir ismi aday yaparsa hemen söyleyeyim seçimi baştan kaybedecektir.
Ercan Karakaş ile Arif Sağ’ın alelacele CHP’ye alınması çarçafa rozeti dengelemek için mi bilmiyorum, ama emin olun böylesi şekli makyajların CHP’ye hiçbir getirisi olmaz... Öyle, çünkü bugünün ikliminde sol seçmenin CHP dışında oy verebileceği başka bir parti yok. Dolayısıyla CHP o cepheye gereksiz yere göz kırpacağına kendine oy vermesi şüpheli olanlarla ilgilenmelidir.
BONCUK SİYASETİ...
Osman Öcalan’a göre de Apoköpeği affedilecek!
Evet Abdullah Öcalan’a özgürlük, yani af olayı gündeme oturtuluyor. Dün akşam Show TV Ana Haber Bülteni’nde Osman Öcalan’ın açıklamalarını dinledik. Kardeş Öcalan’a göre abisi it köpeği çok geçmeden af edilecekmiş. Avrupa Birliği’nin bir süredir fısıltıyla talep ettiği bu husus artık sıcak gündem konusu olmuştur. Var olan muğlaklıksa AKP’nin tuhaf tutumudur. AKP’de Tayyip Erdoğan “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” edebiyatlarını yapıp “İstemeyen bu ülkeden gider” derken arkadaşlarıysa tam tersi davranıyor ve Güneydoğu seçmenine göz kırpıyor. Mesela Mehmet Ali Şahin’in iti eşkıyasının yanına arkadaş vermek istemesi ilginçtir. Keza aynı şekilde dün yazdığımız gibi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendini ziyaret eden Hakkari heyetine ettiği sözler fevkalade kafa karıştırıcıdır. AKP adeta herkese göz kırpıyor ya da her tarafı idare etmeye çalışıyor... Merak ediyorum Başbakan, Abdullah Gül’ün o sözlerini onaylıyor mu acaba?
GÜÇ KİMDE...
Kriz ve AKP’nin Doğan Grubu kehaneti!
Bütün ekonomik krizler bazı fırsatları da beraberinde getirir. Buraya not düşüyorum, göreceksiniz bu krizle beraber AKP’li sermaye pek çok köşeyi kapacak, yani stratejik şirketleri ele geçirecektir. Öyle, çünkü bugünün ikliminde nakit varlığı ile dimdik ayakta olan sadece o kesimdir. Üstelik bu güruh krize rağmen hâlâ paralarına para katıyor, zira kamudan besleniyorlar. Krizin derinleşmesiyle beraber medyada sadece birkaç tane kalan gazete ve televizyonlar da ele geçirilecek ve toplumun bilgilendirilmesi tümden yok edilecektir. Sakın Aydın Doğan Medyası var, onu satın alamazlar demeyin, onu da 22 Temmuz seçimleri misali ya bir şekilde sustururlar ya da ikna ederler. Hem Allah Aydın beye uzun ömür versin, onun ölümünden sonra Doğan Grubu’nun parçalara bölüneceği ve gücünün sıfırlanacağı dinci çevrelerin ortak beklentisidir. Dolayısıyla AKP zirveleri Doğan Grubu’na şimdilik güç gözüyle bakıyor ve geleceğinden zerre endişe duymuyorlar, çünkü dediğimiz gibi AKP polit bürosu bazı özel bilgilerinden hareketle kız kardeşler savaşına kesin gözüyle bakıyor.
TEBRİKLER
Dündar ve Yılmaz Özdil'in şaheser haberi!
Uğur Dündar'la Yılmaz Özdil'i kutluyorum. Reytinglerindeki şampiyonlukları tesadüfi değilmiş. Star Ana Haber içeriğiyle diğerlerine fark atıyor. Önceki akşam Star'da bir haber vardı ki abartısız şaheserdi. Öğretmenler Günü dolayısıyla önce Zonguldak'ta ataması yapılmadığı için maden işçisi olan öğretmenin dramatik fotoğrafını sundular ve ardından 1993'te Tunceli'de PKK'lılar tarafından şehit edilip unutulan 4 öğretmenin hikâyesini o olaydan yaralı kurtulan öğretmenin ağzından verdiler. Emin olun iki haber de gözyaşartıcıydı. Yılmaz Özdil'le Star gazetesinde beraber çalıştık. Özdil bana göre Türkiye'nin en büyük habercisidir. Uğur Dündar için zaten söze gerek yoktur. Evet gördüğünüz gibi medyamızda çirkinlikler olduğu gibi bazen güzel şeyler de oluyor. Tebrikler ve alkışlar Dündar ile Özdil'e...
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz