25 Kasım Şapka Devriminin 83. Yılı
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
25 Kasım Şapka Devriminin 83. Yılı
Şapka Devrimi'nin, Atatürk’ün Cumhuriyet devrimleri arasında önemli bir yeri vardır. İlklerden olması hem halkın nabzını ölçmüş hem de diğer reformlara zemin hazırlamıştır. Atatürk'ün Kastamonu’ya düzenlediği gezide şapkayla halkın arasına girmesinin ardından, şapka giyilmesi hakkında kanun çıkarılmıştır.
Kurumsal değişim gerçekleştirmiş bütün devrimlerin kültürel değişimi de beraberinde getirmiş olması, Atatürk reformlarının da hareket noktasını oluşturmuştur. Reformların kültürel alandaki yansımaları, Cumhuriyet öncesi dönemde onlara karşı çıkışın temel nedenlerinden biri olmuştur.Şapka kanununun, Cumhuriyet dönemindeki reformlar içinde ilklerden olması, daha sonra yapılacak reformların sembolik bir öncüsü olduğunu göstermektedir. Şapka kanunu yoluyla halk, psikolojik olarak değişime hazırlanacaktı. Muhtemelen şapka kanunu, tepkileri ölçecek bir barometre işlevi görecek, bu sayede toplumun reformlara tahammül sınırı ölçülerek, reformların çapı ve düzeyi tespit edilecekti.
Şapka devriminin temel felsefesini günümüz mantığı ile kavramak oldukça zordur ve bu yüzden hatırı sayılır bir grup tarafından “Gardrop Devrimi” olarak isimlendirilmiştir. Kıyafet devriminden önce sarık, fes ve peçe, halk tarafından âdeta İslâmiyet’in bir parçası olarak kabul edilmekteydi ve laik bir ulusun kıyafetini, dinsel inançlara bağlamak uygun görülmemişti ” . Bununla birlikte, demokratik bir ülkede kıyafetlerin devlet tarafından belirlenmesi aslında bunun demokratik bir devrim olmaktan çok Türk ulusunu onları bekleyen ve islam devleti mazisi ile pek uyuşmayacak yeni bir geleceğe hazırlanması olarak görülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Atatürk bu konuda Nutuk’ta der ki: “Fesin kaldırılması zorunluydu. Çünkü fes, kafalarımızın üstünde, bilgisizliğin, bağnazlığın, uygarlık ve her türlü ilerleme karşısında duyulan nefretin bir simgesi gibi oturuyordu.”
Atatürk’ün şapka devrimini Kastamonu’da gerçekleştirme kararını ve bunun sebebini kendi sözleriyle şöyle özetliyor: “Niçin Kastamonu’yu seçtiğimi bilmezsin. Dur, anlatayım. Bütün vilayetler beni tanırlar; ya üniformayla veya fesli, kalpaklı sivil elbiseyle görmüşlerdir. Yalnız Kastamonu’ya gidemedim. İlk önce nasıl görürlerse öyle alışırlar, Türkiye beni öyle görür, yadırgamazlar. Üstelik, bu vilayetin hemen hepsi, asker ocağından geçmişlerdir, itaatlidirler, munistirler. Bunun için şapkayı orada giyeceğim.” der
İlk denemeyi kendisi yaptı. Gazi çiftliğinde beyaz bir Panama şapkası giyerek, traktör üstünde resim çektirdi. M. Kemal Atatürk, 23 Ağustos 1925'te sekiz gün sürecek Kastamonu gezisine başlamış, İnebolu, Devrekani, Taşköprü, Seydiler, Küre ve Daday ilçelerini ziyaret etmiştir.
Sembolik düzeyde laikleşmenin bir gereği olarak devreye sokulan şapka devriminin Kastamonu’dan başlatılması da bir plan dahilinde gerçekleşir. Çünkü eğer düşündüğü olursa, Anadolu’nun bu mutaassıp şehrinde görünümünü halka kabul ettirebilirse, diğer bölgelerde kabul ettirmek daha kolay olacaktır. Bunun için şapka devrimini İzmir’den başlatma tekliflerine, İzmirlilerin şapkaya alışık olduklarını, dolayısıyla orada şapka giymenin pek anlam ifade etmeyeceğini, dikkatlerin daha çok giysileri ve şapkası üzerinde yoğunlaşacağına inandığı bu Anadolu şehrini seçtiğini belirtir.
O günden sonra, toplumun üst tabakalarında moda çabucak değişti. Şimdi bunun yasa yoluyla bütün millete yayılması gerekiyordu [17] Konu Millet Meclisine bir kanun teklifi olarak getirildi.
Önce bir kararnameyle, din işleriyle görevli olmayanların dini kıyafet ve işaretle dolaşması yasaklandı. 1 Eylül 1925’te Ankara’ya dönen Mustafa Kemal, 2 Eylül 1925’te Bakanlar Kurulunu toplayarak üç önemli kararname çıkarttı:
1. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kararname,
2. İlmiye sınıfının kılığına ilişkin kararname,
3. Devlet memurlarının kılığına ilişkin kararname
25 kasım 1925'te TBMM’de “Şapka Kanunu” kabul edildi. Şapka Giyilmesi Hakkında Kanun'un maddeleri şunlardır:
Kanun no: 671(25. 11. 1925)
Madde 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile genel ve yerel idare ve bütün kurumlara mensup memur ve müstahdemler, Türk ulusunun giymiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da genel başlığı şapka olup, buna aykırı bir alışkanlığın devamını hükümet engeller.
Madde 2. Bu kanun yayın tarihinden itibaren geçerlidir.
Madde 3. Bu kanun Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar kurulu tarafından icra edilir.
Şapkaya karşı çıkanların tepkileri ve gerekçeleri, Atatürk’ün bunlara cevabı ve alınan önlemler:
Şapkaya tepkiler din örtüsü altında geldi. Yenilik karşıtları gülünç denebilecek iddialar ileri sürerek, İslam savunucusu rolü üstlenerek şapkayı Atatürk’ün, dolayısıyla genç Cumhuriyetin “dinsizliğini” belgeleyen en önemli delil olarak ileri sürdüler. Şapka devrimi, 1925 yılından beri muhalif kitlelerin sembolü haline gelmiş, Atatürk devrimlerini benimsemeyenler, geleneksel yapının devamından yana olanlar, din adamları ve "gerici" çevreler, şapkayı batılılaşmanın, dolayısıyla Hıristiyan kültürünün simgesi olarak değerlendirmişler, şapka giymeyi de İslam’dan çıkmak, Hıristiyanlaşmak, hatta dinsizleşmek olarak yorumlamışlardır. Oysa ki Atatürk tüm devrimlerinde olduğu gibi, Türk toplumuna “çağdaş olan”ı göstermek ve iddiaların aksine başa örtülen şeyin dinle herhangi bir ilgisi bulunmadığı gerçeğini topluma anlatmak amacındaydı.
“(...) Şapka giydirdim anlasınlar ki insan, kisve ile din değiştirmez ve dini, herhangi bir kisveye alet etmez! Kısa bir zamanda bunu anlayacaklardır. Din ile kisvenin farkının ne olduğunu idrak edeceklerdir. Ben bu hesapları bir “gardrop” mevzuu üzerinde duracak kadar basit görmüş veyahut üzerinde durarak, onu inkılap kabul etmiş bir insan değilim. Şapka giydikten sonra bu iş ayrı, o iş ayrı diyecekler. Anlayacaklar ki, şapka giymekle kimse dinini değiştirmez”. Atatürk, “ Din ve şapka arasında bir bağlantı yoktur” dese de onun gibi düşünmeyenler halkı örgütleyip “şapka geldi, din elden gidiyor” yaygarası çıkardılar
Bu kanun elbette hemen benimsenmedi. Şapka Kanununun çıkmasıyla birlikte Erzurum, Rize, Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, Samsun, Trabzon ve Gümüşhane gibi illerde protesto olayları yaşandı. İstiklal Mahkemeleri, TBMM’nin çıkardığı laiklikle ilgili iki yasaya karşı yükselen tepkileri kovuşturmaya başladı. Bunlar, şapka iktisası (giyilmesi) ve tekke ve zaviyelerin seddi (kapatılması) kanunlarıydı. Yasaya göre, şapkadan başka bir başlık giymekte direnmenin cezası üç aya kadar hafif hapis iken, kanunu protesto hareketleri, sistemin meşruluğuna karşı yönelen idamlık suçlar sayıldı .
Şapka aleyhinde olanlar veya her ne gerekçeyle olursa olsun şapka giymeyenler mahkemeye sevk edilir. Birçok kimse sürgün veya on-onbeş yıla varan hapis cezalarına çarptırılır. Rize’de 8, Maraş’ta 7, Erzurum’da 4 kişi idam edilir. Bir başka kaynakta da, Rize’de 8, Sivas’ta 3, İskilip’te 2, Menemen’de 28, toplam 78 kişinin idam edildiği geçmektedir.
Geri: 25 Kasım Şapka Devriminin 83. Yılı
Atatürk, 23 Ağustos 1925'te Kastamonu ve İnebolu'ya yaptığı
seyahatlerde şapkayı halka göstererek giysi devriminin ilk
işaretini verdi.
" Fikrimiz, zihniyetimiz, tepeden tırnağa kadar
medeni olacaktır. Medeni ve beynelmilel kıyafet milletimiz
için layık bir kıyafettir onu giyeceğiz." diyen Büyük
Atatürk, 27 Ağustos 1925'te de İnebolu'da
"Turan kıyafetini araştırıp ihya eylemeye mahal yoktur. Medeni ve beynelmilel
kıyafet bizim için, çok cevherli milletimiz için layık bir
kıyafettir." diyerek, medeni yaşayışa uyan kıyafetin kabulü
gerekliliğini belirtmiştir. Atatürk'ün uyarması üzerine daha
25 Kasım 1925 tarih ve 671 Sayılı Şapka Kanunu çıkmadan önce
vatandaşlar şapkayı giymiş ve bu yenilik, medeni kıyafet
değişimi olarak halk arasında iyi karşılanmıştı. Bundan
sonra, cüppe ve sarık giymek yasaklanmış, bu kıyafetleri
giyme hakkı yalnız din adamlarına tanınmıştı.
Bugün ve dün, Atatürk'ün yaptığı yenilikleri istemeyenler dolayısıylede çağdaş Türkiye'nin ilerlemesini istemeyen karanlık güçler,
açıkça karşı devrimle bu yasalara bile-isteye muhalefet etmektedirler.
Malesef gerekli kurumlar bu tür karşı devrime ses çıkarmamaktadır.
Sokalarda, şapka dışında bütün çağdışı kıyafetleri görmek mümkün bugün.
Zaten devrimin amacıda şapkayı zorla giydirmek değil,Türk insanına yakışan çağdaş görünümü kazandırmaktı ATA'mızın amacı.
Saygılarımla.
Denizkızı- ELMAS ÜYE
- PROJE ÖDÜLÜ :
KATILIM ÖDÜLÜ :
Mesaj Sayısı : 1090
Yaş : 53
ŞEHİR : İstanbul
Meslek : Tekstil-Tasarım
Öğrenim Durumu : Lise
Aldığı Teşekkür : 411
Kayıt tarihi : 27/11/07
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz