Herkes Makyevelist, herkes takiyeci!
Mustafa MUTLU1 sayfadaki 1 sayfası
Herkes Makyevelist, herkes takiyeci!
tarafından Mustafa MUTLU 2008-11-27, 01:16
Meclis’te grubu bulunan dört partiye bakın:
1) Ekonomik kriz ve yolsuzluk dosyaları yüzünden hızla erimeye başlayan iktidar partisi AKP, bir yandan milliyetçi söyleme yöneldi... Diğer yandan CHP’den ve liberal partilerden transfer üstüne transfer yapıyor.
2) Yıllardır Aleviler’in sorunlarını ve Aleviliği görmezden gelen MHP, “Alevilik açılımı” isimli yeni bir politika sergiliyor...
3) Yine yıllardır türbanı ve kara çarşafı bir siyasi simge olarak kabul eden CHP, kapılarını ardına kadar kara çarşaflılara ve türbanlılara açıyor.
4) Varlığını Kürt milliyetçiliğine borçlu olan ve bir yandan da hâlâ “sosyalist” olduğunu iddia eden DTP, oyları AKP’ye kaçmasın diye din kozuna sarılıyor.
Halk arasında bu durum, “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek” diye tanımlanır...
İslam literatürüne göre bu, “takiye”nin, yani “Mezhep belirtmeme, gizleme, olduğundan farklı görünme”nin ta kendisidir.
Entelektüeller ise aynı olguyu, “Makyevelizm” diye açıklarlar...
***
Makyavelizm, ünlü siyaset teorisyeni Machiavelli’nin icadıdır.
Bu zat-ı muhterem, “Prens” adlı kitabında iktidara giden her yolu mübah görmeyi savunur.
Çünkü Makyavelizmi benimseyen kişinin tek amacı vardır: Kazanmak!
Başarı tutkusu, onu “sosyal manipülasyon”a götürse de, yolundan dönmez!
Makyavelist kişilik yapısını inceleyen araştırmacılar (Christie ve ark. 1970), bu kişilerde sekiz özellik saptamışlar:
1) İlişkilerinde duygulara yer vermezler. Sadece amaçlarına odaklanırlar.
2) Kendilerini toplumda yaygın ahlak anlayışıyla bağlamazlar.
3) İdeolojik planda angaje olmazlar. Amaçlarına ulaşmak için bugün “ak” dediklerine yarın kolayca “kara” diyebilirler.
4) Hepsi iyi birer hatiptir.
5) Kimseye güvenmezler.
6) İlişkilerinde kuşkucu ve temkinli davranırlar.
7) Çıkarlarını kollamak için kolayca yalan söyleyebilirler.
8 ) Amaçlarına ulaşana kadar gerçek düşüncelerini büyük bir başarıyla gizlerler.
***
Politikacıları bir kenara bırakıyorum bizde herhangi bir partiyi destekleyen sıradan insanlar da “Makyavelist”, “takiyeci”, “köprücü” oldu!
Parti ilkelerini, onurunu hatırlattığım iki yüzlülüğü, çifte standardı, tutarsızlığı eleştirdiğim yazılardan sonra, “Hele bir iktidar olalım da”yla başlayan mektuplar, telefonlar bunun kanıtı.
Kimin neyi savunduğu, nerede durduğu, ne yapacağı iyice belirsizleşti...
Böyle olunca da siyasi partiler arasında (görünürde) “farklılık” kalmadı, tüm renkler “gri”ye boyandı...
Bunun adı, siyasi yozlaşmadır ve gerçek demokrasinin önündeki en büyük engeldir!
***
Hoş bu “gri”lik içinde kimsenin umurunda bile olmayacak ama, “tarihe not düşmek” istedim!
***
NEYDİ?
Bunca hayhuy arasında bir de Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü çıktı karşımıza...
Bir rapor hazırlamış ve Türkiye’nin reform sürecini yavaşlatmasına, Avrupa Birliği’nin göz yummayacağını söylemiş.
Hollandalı parlamenter Ria Oomen Ruitjen, “Türkiye ilişkileri güçlendirmek adına hiçbir şey yapmıyor” demiş.
Bir yerlerden çıkaracağım ama bir türlü olmuyor...
Sahi, şu Avrupa Birliği dedikleri şey, neyin nesiydi?
***
GÜNÜN SORUSU
AKP’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Kadir Topbaş’ın yerine TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ı aday göstereceği konuşuluyor...
Vefa, ne adıydı?
***
‘CHP düşmanı’ndan öneri!
Daha önce “Bir daha kara çarşafın CHP’ye girmesi hakkında yazmayacağım” dedim ama olay büyüdüğü için sözümü tutamadım.
Bazı partililer gazetemizin internet sitesinde de yayınlanan yazımın altına yorum girerek, sırf kara çarşafın CHP’ye yakışmadığını söylediğim için beni CHP düşmanı olmakla bile suçluyor...
Bugüne kadar bu parti dışında başka bir partiye oy vermeyen biri “düşman” , hayatında bir kez bile oy vermeyen ama bu “değişim” nedeniyle CHP’ye oy vereceğini söyleyenler “dost!”
Kara çarşafı CHP’ye sokanlara ve hemen benimseyiverenlere gerçekten helal olsun! Haydi... Sıra Fethullah Gülen’i transfer etmeye geldi kim tutar sizi!
1) Ekonomik kriz ve yolsuzluk dosyaları yüzünden hızla erimeye başlayan iktidar partisi AKP, bir yandan milliyetçi söyleme yöneldi... Diğer yandan CHP’den ve liberal partilerden transfer üstüne transfer yapıyor.
2) Yıllardır Aleviler’in sorunlarını ve Aleviliği görmezden gelen MHP, “Alevilik açılımı” isimli yeni bir politika sergiliyor...
3) Yine yıllardır türbanı ve kara çarşafı bir siyasi simge olarak kabul eden CHP, kapılarını ardına kadar kara çarşaflılara ve türbanlılara açıyor.
4) Varlığını Kürt milliyetçiliğine borçlu olan ve bir yandan da hâlâ “sosyalist” olduğunu iddia eden DTP, oyları AKP’ye kaçmasın diye din kozuna sarılıyor.
Halk arasında bu durum, “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek” diye tanımlanır...
İslam literatürüne göre bu, “takiye”nin, yani “Mezhep belirtmeme, gizleme, olduğundan farklı görünme”nin ta kendisidir.
Entelektüeller ise aynı olguyu, “Makyevelizm” diye açıklarlar...
***
Makyavelizm, ünlü siyaset teorisyeni Machiavelli’nin icadıdır.
Bu zat-ı muhterem, “Prens” adlı kitabında iktidara giden her yolu mübah görmeyi savunur.
Çünkü Makyavelizmi benimseyen kişinin tek amacı vardır: Kazanmak!
Başarı tutkusu, onu “sosyal manipülasyon”a götürse de, yolundan dönmez!
Makyavelist kişilik yapısını inceleyen araştırmacılar (Christie ve ark. 1970), bu kişilerde sekiz özellik saptamışlar:
1) İlişkilerinde duygulara yer vermezler. Sadece amaçlarına odaklanırlar.
2) Kendilerini toplumda yaygın ahlak anlayışıyla bağlamazlar.
3) İdeolojik planda angaje olmazlar. Amaçlarına ulaşmak için bugün “ak” dediklerine yarın kolayca “kara” diyebilirler.
4) Hepsi iyi birer hatiptir.
5) Kimseye güvenmezler.
6) İlişkilerinde kuşkucu ve temkinli davranırlar.
7) Çıkarlarını kollamak için kolayca yalan söyleyebilirler.
8 ) Amaçlarına ulaşana kadar gerçek düşüncelerini büyük bir başarıyla gizlerler.
***
Politikacıları bir kenara bırakıyorum bizde herhangi bir partiyi destekleyen sıradan insanlar da “Makyavelist”, “takiyeci”, “köprücü” oldu!
Parti ilkelerini, onurunu hatırlattığım iki yüzlülüğü, çifte standardı, tutarsızlığı eleştirdiğim yazılardan sonra, “Hele bir iktidar olalım da”yla başlayan mektuplar, telefonlar bunun kanıtı.
Kimin neyi savunduğu, nerede durduğu, ne yapacağı iyice belirsizleşti...
Böyle olunca da siyasi partiler arasında (görünürde) “farklılık” kalmadı, tüm renkler “gri”ye boyandı...
Bunun adı, siyasi yozlaşmadır ve gerçek demokrasinin önündeki en büyük engeldir!
***
Hoş bu “gri”lik içinde kimsenin umurunda bile olmayacak ama, “tarihe not düşmek” istedim!
***
NEYDİ?
Bunca hayhuy arasında bir de Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü çıktı karşımıza...
Bir rapor hazırlamış ve Türkiye’nin reform sürecini yavaşlatmasına, Avrupa Birliği’nin göz yummayacağını söylemiş.
Hollandalı parlamenter Ria Oomen Ruitjen, “Türkiye ilişkileri güçlendirmek adına hiçbir şey yapmıyor” demiş.
Bir yerlerden çıkaracağım ama bir türlü olmuyor...
Sahi, şu Avrupa Birliği dedikleri şey, neyin nesiydi?
***
GÜNÜN SORUSU
AKP’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Kadir Topbaş’ın yerine TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ı aday göstereceği konuşuluyor...
Vefa, ne adıydı?
***
‘CHP düşmanı’ndan öneri!
Daha önce “Bir daha kara çarşafın CHP’ye girmesi hakkında yazmayacağım” dedim ama olay büyüdüğü için sözümü tutamadım.
Bazı partililer gazetemizin internet sitesinde de yayınlanan yazımın altına yorum girerek, sırf kara çarşafın CHP’ye yakışmadığını söylediğim için beni CHP düşmanı olmakla bile suçluyor...
Bugüne kadar bu parti dışında başka bir partiye oy vermeyen biri “düşman” , hayatında bir kez bile oy vermeyen ama bu “değişim” nedeniyle CHP’ye oy vereceğini söyleyenler “dost!”
Kara çarşafı CHP’ye sokanlara ve hemen benimseyiverenlere gerçekten helal olsun! Haydi... Sıra Fethullah Gülen’i transfer etmeye geldi kim tutar sizi!
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
Similar topics1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz