'Ya Sev Ya Terk Et' diyen başkanın çığlığını dinleyin!
1 sayfadaki 1 sayfası
'Ya Sev Ya Terk Et' diyen başkanın çığlığını dinleyin!
Adı: Mete Aslan.
İskenderun Belediye Başkanı. 4 dönemdir aralıksız ANAP ve DYP’den seçiliyor.
Yakından tanıdığım Mete Bey sadece eylem adamı değil aynı zamanda bir duygu deryasıdır.
Mustafa Kemal deyince rengi değişir.
Fatih Sultan Mehmet deyince coşkusu alevlenir.
İttihat ve Terakki deyince hüznü depreşir.
Necip Fazıl,Yahya Kemal ve Nihal Atsız deyince gözleri ışıl ışıl olur.
Kısacası Mete Bey hem iyi bir mümin hem de katıksız bir Türk milliyetçisidir.
Ama onun milliyetçiliğinde ırkçılık yani kafatasçılık yoktur.
Bu ülkede gözümü kırpmadan namusumu bile teslim edebileceğim yığınla Kürt kardeşim var diyen de odur.
İskenderun’u Avrupa şehri haline getiren Mete Aslan Bey bu günlerde birilerinin hedef tahtasında!
Sebep: Şehre bastırıp astırdığı ’Ya Sev Ya Terk Et’ afişleri.
Dün bu konuyu konuşmak için Mete Bey’i aradım.
Aslan Bey adeta çığlık çığlığaydı:
- “Şerafettin Elçi, milyonların önünde yani TV’de Misak-ı Milli artık değişmeli diyecek ve buna bir tepki olmayacak ama ben bir afiş için boy hedefi yapılacağım öyle mi?.”
Mete Bey devam ediyor:
-İskenderun’da üniversite girişine Türk gençliğine diye bir yazı koyduğum için beni aylardır protesto ediyorlar. Türk gençliği ne demek oluyor diyorlar. Bunu öyle sıradan insanlar değil, milli eğitim camiasından insanlar söylüyor bana.
Aslan Başkan’ın sözleri sürüyor:
- “Onlar her gün polis asker vuracaklar, karakol basacaklar, devletin ve milletin değerlerine saldırmaya kalkışacaklar, bayrağımı çiğneyecekler ve bölücü olmayacaklar, ama ben astırdığım afiş sebebiyle bölücü olacağım öyle mi!”
Mete Bey’den devam:
- “Ne derlerse desinler umurumda değil. Ben her sözümün ve eylemimin arkasındayım. Bu ülkede vatanseverlerin en az vatan hainleri kadar cesur olduklarını bilmeliler. Benim yakarışım birlik ve bütünlük adınadır. Ben şahsi bir hesap ve siyasi bir talep içinde değilim. Siyasette hiçbir
şeyi istismar ederek bir yere gelmedim. İskenderun’da politika ile değil icraatla-
rımla varım.”
Başkan sözünü şöyle bağlıyor:
-Diyarbakır belediyesine terör parkı yapılır ve bu görmezden gelinir iken bizim afişi öne çıkaranlara şunu söyleyeceğim.
Evet bu ülkede defol git denecek çok sayıda hain var. Hayır bunların tamamı Kürt değil, tersine bu ülkede namusumu bile teslim edebileceğim yiğitlikte ve vatanperverlikte yığınla Kürt kardeş-
lerim var. Ama buna mukabil
hainlikte terör ile aynı safta olan çok
sayıda da Türk var. Hainin ırkı
olmaz, hain haindir.
Konu ile ilgili yorumumuza gelince:
Vatan toprağının bir ucundan yükselen bu ses halkın gerçek hükmüdür. Öyle ya, belediye başkanları doğrudan demokrasi ile seçilen yegane insanlar değil midir?
Dolayısı ile terör, yani bölücülük olayının son süreçte Türkiye’yi sürüklediği ince çizgi gözler önündedir.
DEVAM...
Baykal’ın Jakobenizme isyanı!
Deniz Baykal’ın önceki gün partisinin grubunda yaptığı konuşma siyasi tarihe geçecek düzeyde ciddi bir özeleştiriydi. ’Kıyafeti müsait olmayanlar Atatürk Bulvarına sokulmuyordu’ifadesi sadece tek parti Jakobenizmine yapılan bir eleştiri değil aynı zamanda CHP’nin çoğulculuğa fiili olarak geçişinin de göstergesiydi... Önce bir hususu tespitte yarar var. CHP, malum şartlar gereği devrimci olarak doğdu ancak zaman içinde bir türlü çoğulcu olamadı yani her zaman cebri kültür değişimlerinin vasıtası oldu. Öyle olunca da halkla bütünleşemedi. Bülent Ecevit, CHP’deki bu tepeden inmeci anlayışı tespit eden ilk liderdi ve CHP’yi halkla en çok yakınlaştıran da o oldu. Ecevit 1980 sonrasında seçkinci güruhu alt edemeyeceğini ya da aşamayacağını görünce o dünyadan ayrılıp ayrı bir siyasi yapılanmaya gitti ve DSP’yi kurdu. Sadece Ecevit’in ismiyle var olan parti üç dönem Meclis’e girdiği gibi 1999’da birinci oldu. Ecevit’i o noktalara taşıyan olgu onun inançlara saygılı laiklik diye sloganlaştırdığı demokrat bakışıydı. İşte Baykal’ın bugün yaptığı da bu, yani Ecevit’in yolunda yürümedir. Bazıları Deniz Bey’in bu tavrının konjonktürel olduğunu söylüyorlarsa da bu doğru değildir. Öyle çünkü Deniz Bey’in bu konudaki bakışı 1993’de Bosna’da yaşmak dağıtması ile tescillidir. Keza Baykal 1971’de İnönü’yü deviren ’Ecevitçi Mülkiye Grubu’nun içinde de vardır, yani seçkinciliğe karşıtlıkta Deniz bey yeni bir tutum alıyor değildir.. Biz Sayın Baykal’a durmak yok, yola devam diyoruz.
YORUM SİZİN...
YAŞ ihraçlarına şerh koyanlara bakın!
YAŞ toplandı ve 5’i irticadan olmak üzere 24 kişiyi TSK’dan ihraç etti. Önce bir ayrıntı sunalım.YAŞ açıklamasında ilk kez tasnif olayı yapıldı yani 5 kişinin irticadan dolayı atıldığı ilk kez vurgulandı ki bu önemli.. Bu tasnif için şu yorumu yapanlar var: 1) TSK Ağustos Şur’asında irticadan bir kişinin bile atılmaması sonrasında yapılan; “Asker AKP’ye teslim mi” eleştirilerine net tutum alarak ve eylem koyarak bunun böyle olmadığını kanıtladı. 2) Atılan 24 kişiden sadece 5’inin irticadan olduğunun altı çizilerek, 24 kişinin de irticadan kovulduğu vaveylasının önüne geçti... Gelelim Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın tutumlarına? Abdullah Bey, malum YAŞ’ta ihraç olayına ve yargıya gidilme hakkının olmamasına hep karşıydı. Başbakanken bile ihraçlara şerh koyuyordu. Hal böyle iken bugün son mercii kendi olmasına rağmen, yapılan ihraçlara imzayı atmıştır. Bunun yorumunu size bıraktıktan sonra Başbakan ile MSB’nin tutumunu yani şerh koymalarını da şöyle yorumlayalım. Erdoğan da, Bakanı da hâlâ işin siyasi istismar tarafı ile ilgililer.. Öyle ya Cumhurbaşkanlığı sende, Başbakanlık sende, Bakanlık sende ve 6 yıldır iktidardasın. En önemlisi Anayasayı değiştirecek çoğunluğun oldu ve zerre bir şey yapmadın. O zaman sormazlar mı adama; bu neyin şerhi arkadaş!
RAHATSIZLAR...
Kızılay bile Deniz Feneri’ne isyan ediyor
Kızılay’ın misyonu malum, ancak AKP’nin buradaki yönetimde bire bir söz sahibi olduğu tartışma götürmez. Yılların ülkücüsü ve ANAP’lısı Tekin Küçükali bile Tayyip Bey’e yaranmak ve şirin görünmek için olmadık şeyler yapıyor.. Mesala kurumun fiili yönetimini, Fecri Alpaslan gibi AKP’den mebus olmak için yırtınan ve Erdoğan’a her gün bağlılık mesajları gönderen birine teslim etti...Hal bu iken Fecri Alpaslan gibi dışarıdan monte edilen siyasi müfettişler değil, ama gerçek Kızılaycılar, Deniz Feneri’nin son marifetlerinin imaj olarak kendilerini bile vurduğunu, dahası onlara mesafe ve hatta tavır alınması gereğini ortaya koydular. Bu bağlamda gerçek Kızılaycılar kurban bayramı için hazırladıkları ilanlara şu ifadeyi yerleştirdiler... ’Kurbanlarınız Kızılay’la gerçek amacına ulaşır...’Burada kastedilen amaca yani sevaba Deniz Feneri gibilerle değil, kendileriyle ulaşılabileceğidir. Bakalım bu ilana Fecri Alpaslan rezerv koyduracak mı? Fecri’nin Kızılay icraatları ile ilgili bir takım iddialar geldi kulağıma, araştırıyorum...
İskenderun Belediye Başkanı. 4 dönemdir aralıksız ANAP ve DYP’den seçiliyor.
Yakından tanıdığım Mete Bey sadece eylem adamı değil aynı zamanda bir duygu deryasıdır.
Mustafa Kemal deyince rengi değişir.
Fatih Sultan Mehmet deyince coşkusu alevlenir.
İttihat ve Terakki deyince hüznü depreşir.
Necip Fazıl,Yahya Kemal ve Nihal Atsız deyince gözleri ışıl ışıl olur.
Kısacası Mete Bey hem iyi bir mümin hem de katıksız bir Türk milliyetçisidir.
Ama onun milliyetçiliğinde ırkçılık yani kafatasçılık yoktur.
Bu ülkede gözümü kırpmadan namusumu bile teslim edebileceğim yığınla Kürt kardeşim var diyen de odur.
İskenderun’u Avrupa şehri haline getiren Mete Aslan Bey bu günlerde birilerinin hedef tahtasında!
Sebep: Şehre bastırıp astırdığı ’Ya Sev Ya Terk Et’ afişleri.
Dün bu konuyu konuşmak için Mete Bey’i aradım.
Aslan Bey adeta çığlık çığlığaydı:
- “Şerafettin Elçi, milyonların önünde yani TV’de Misak-ı Milli artık değişmeli diyecek ve buna bir tepki olmayacak ama ben bir afiş için boy hedefi yapılacağım öyle mi?.”
Mete Bey devam ediyor:
-İskenderun’da üniversite girişine Türk gençliğine diye bir yazı koyduğum için beni aylardır protesto ediyorlar. Türk gençliği ne demek oluyor diyorlar. Bunu öyle sıradan insanlar değil, milli eğitim camiasından insanlar söylüyor bana.
Aslan Başkan’ın sözleri sürüyor:
- “Onlar her gün polis asker vuracaklar, karakol basacaklar, devletin ve milletin değerlerine saldırmaya kalkışacaklar, bayrağımı çiğneyecekler ve bölücü olmayacaklar, ama ben astırdığım afiş sebebiyle bölücü olacağım öyle mi!”
Mete Bey’den devam:
- “Ne derlerse desinler umurumda değil. Ben her sözümün ve eylemimin arkasındayım. Bu ülkede vatanseverlerin en az vatan hainleri kadar cesur olduklarını bilmeliler. Benim yakarışım birlik ve bütünlük adınadır. Ben şahsi bir hesap ve siyasi bir talep içinde değilim. Siyasette hiçbir
şeyi istismar ederek bir yere gelmedim. İskenderun’da politika ile değil icraatla-
rımla varım.”
Başkan sözünü şöyle bağlıyor:
-Diyarbakır belediyesine terör parkı yapılır ve bu görmezden gelinir iken bizim afişi öne çıkaranlara şunu söyleyeceğim.
Evet bu ülkede defol git denecek çok sayıda hain var. Hayır bunların tamamı Kürt değil, tersine bu ülkede namusumu bile teslim edebileceğim yiğitlikte ve vatanperverlikte yığınla Kürt kardeş-
lerim var. Ama buna mukabil
hainlikte terör ile aynı safta olan çok
sayıda da Türk var. Hainin ırkı
olmaz, hain haindir.
Konu ile ilgili yorumumuza gelince:
Vatan toprağının bir ucundan yükselen bu ses halkın gerçek hükmüdür. Öyle ya, belediye başkanları doğrudan demokrasi ile seçilen yegane insanlar değil midir?
Dolayısı ile terör, yani bölücülük olayının son süreçte Türkiye’yi sürüklediği ince çizgi gözler önündedir.
DEVAM...
Baykal’ın Jakobenizme isyanı!
Deniz Baykal’ın önceki gün partisinin grubunda yaptığı konuşma siyasi tarihe geçecek düzeyde ciddi bir özeleştiriydi. ’Kıyafeti müsait olmayanlar Atatürk Bulvarına sokulmuyordu’ifadesi sadece tek parti Jakobenizmine yapılan bir eleştiri değil aynı zamanda CHP’nin çoğulculuğa fiili olarak geçişinin de göstergesiydi... Önce bir hususu tespitte yarar var. CHP, malum şartlar gereği devrimci olarak doğdu ancak zaman içinde bir türlü çoğulcu olamadı yani her zaman cebri kültür değişimlerinin vasıtası oldu. Öyle olunca da halkla bütünleşemedi. Bülent Ecevit, CHP’deki bu tepeden inmeci anlayışı tespit eden ilk liderdi ve CHP’yi halkla en çok yakınlaştıran da o oldu. Ecevit 1980 sonrasında seçkinci güruhu alt edemeyeceğini ya da aşamayacağını görünce o dünyadan ayrılıp ayrı bir siyasi yapılanmaya gitti ve DSP’yi kurdu. Sadece Ecevit’in ismiyle var olan parti üç dönem Meclis’e girdiği gibi 1999’da birinci oldu. Ecevit’i o noktalara taşıyan olgu onun inançlara saygılı laiklik diye sloganlaştırdığı demokrat bakışıydı. İşte Baykal’ın bugün yaptığı da bu, yani Ecevit’in yolunda yürümedir. Bazıları Deniz Bey’in bu tavrının konjonktürel olduğunu söylüyorlarsa da bu doğru değildir. Öyle çünkü Deniz Bey’in bu konudaki bakışı 1993’de Bosna’da yaşmak dağıtması ile tescillidir. Keza Baykal 1971’de İnönü’yü deviren ’Ecevitçi Mülkiye Grubu’nun içinde de vardır, yani seçkinciliğe karşıtlıkta Deniz bey yeni bir tutum alıyor değildir.. Biz Sayın Baykal’a durmak yok, yola devam diyoruz.
YORUM SİZİN...
YAŞ ihraçlarına şerh koyanlara bakın!
YAŞ toplandı ve 5’i irticadan olmak üzere 24 kişiyi TSK’dan ihraç etti. Önce bir ayrıntı sunalım.YAŞ açıklamasında ilk kez tasnif olayı yapıldı yani 5 kişinin irticadan dolayı atıldığı ilk kez vurgulandı ki bu önemli.. Bu tasnif için şu yorumu yapanlar var: 1) TSK Ağustos Şur’asında irticadan bir kişinin bile atılmaması sonrasında yapılan; “Asker AKP’ye teslim mi” eleştirilerine net tutum alarak ve eylem koyarak bunun böyle olmadığını kanıtladı. 2) Atılan 24 kişiden sadece 5’inin irticadan olduğunun altı çizilerek, 24 kişinin de irticadan kovulduğu vaveylasının önüne geçti... Gelelim Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın tutumlarına? Abdullah Bey, malum YAŞ’ta ihraç olayına ve yargıya gidilme hakkının olmamasına hep karşıydı. Başbakanken bile ihraçlara şerh koyuyordu. Hal böyle iken bugün son mercii kendi olmasına rağmen, yapılan ihraçlara imzayı atmıştır. Bunun yorumunu size bıraktıktan sonra Başbakan ile MSB’nin tutumunu yani şerh koymalarını da şöyle yorumlayalım. Erdoğan da, Bakanı da hâlâ işin siyasi istismar tarafı ile ilgililer.. Öyle ya Cumhurbaşkanlığı sende, Başbakanlık sende, Bakanlık sende ve 6 yıldır iktidardasın. En önemlisi Anayasayı değiştirecek çoğunluğun oldu ve zerre bir şey yapmadın. O zaman sormazlar mı adama; bu neyin şerhi arkadaş!
RAHATSIZLAR...
Kızılay bile Deniz Feneri’ne isyan ediyor
Kızılay’ın misyonu malum, ancak AKP’nin buradaki yönetimde bire bir söz sahibi olduğu tartışma götürmez. Yılların ülkücüsü ve ANAP’lısı Tekin Küçükali bile Tayyip Bey’e yaranmak ve şirin görünmek için olmadık şeyler yapıyor.. Mesala kurumun fiili yönetimini, Fecri Alpaslan gibi AKP’den mebus olmak için yırtınan ve Erdoğan’a her gün bağlılık mesajları gönderen birine teslim etti...Hal bu iken Fecri Alpaslan gibi dışarıdan monte edilen siyasi müfettişler değil, ama gerçek Kızılaycılar, Deniz Feneri’nin son marifetlerinin imaj olarak kendilerini bile vurduğunu, dahası onlara mesafe ve hatta tavır alınması gereğini ortaya koydular. Bu bağlamda gerçek Kızılaycılar kurban bayramı için hazırladıkları ilanlara şu ifadeyi yerleştirdiler... ’Kurbanlarınız Kızılay’la gerçek amacına ulaşır...’Burada kastedilen amaca yani sevaba Deniz Feneri gibilerle değil, kendileriyle ulaşılabileceğidir. Bakalım bu ilana Fecri Alpaslan rezerv koyduracak mı? Fecri’nin Kızılay icraatları ile ilgili bir takım iddialar geldi kulağıma, araştırıyorum...
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz