Muhsin Karger Azad
1 sayfadaki 1 sayfası
Muhsin Karger Azad
Hürriyet Gazetesi Yazarı Enis Berberoğlu, 30 Kasım 2008 tarihli 'Önce Tarihe Bakın' başlıklı yazısında Tuncay Güney, Mehmet Eymür, Ümit Oğuztan ve İranlı diplomat Muhsin Karger Azad ilişkisinden bahsederken; benim bir yazıma da gönderme yapıyor. O sıralar çalıştığım Akşam Gazetesi'ndeki köşemde yer alan 12 Mayıs 2000 tarihli yazımın başlığı şu idi: 'Muhsin Karger Azad'ı Tanımıştım 'Sayın Berberoğlu; ayrıntıya girmediği için yazdıkları yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Şöyle diyor çünkü: 'Muhsin karger Azad Tahran'da görevliydi. Hatta Rıza Zelyut gibi İran'ı ziyaret eden Türk gazetecilerle buluşup Caferi mezhebi sohbeti yapıyordu.'
Önce size 12 Mayıs (Berberoğlu yanlışlıkla 20 Mayıs yazmış) 2000 tarihli o yazının önemli bölümlerini aktarıyorum:
'Basına yansıyan iddiaya göre, Uğur Mumcu'nun otomobiline bombayı yerleştiren iki İranlı diplomattan birisi de Muhsin Karger Azad imiş.
Muhsin, İran'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda görevliydi. İranla ilişkilerin iyi yürütülmesini başından beri savunan bir yazar olduğum için konsolosluk görevlileri beni de iki kez ziyaret etmlişlerdi.
Onlarla konuşmalarımız, Türkiye ile ilişkilerinin iyileştirilmesi ve dinsel konular üzerine olmuştu. (.....) 1997 yılının yazında İran'a gittiğimde, Tahran'daki otelimde beni bazı İranlı görevliler ziyaret etmişti. Bu üç kişinin ikisi, Türkiye'den tanıdığım 'sakıncalı' dışişleri görevilleri idi. Muhsin Karger Azad da aralarında idi. Sohbetimiz sırasında bana, Türkiye'de Caferi mezhebi üzerine yayın yaparsam matbaa temininde yardımcı olacaklarını da söylediler. Fakat ben gazeteci olduğumu, özel işlere giremeyeceğimi söyledim. Orada tanıdığım, çok iyi Türkçe konuşan üçüncü kişi dedi ki: 'Fikrini değiştirirsen şu numaradan beni ara. Sana her türlü yardımı yaparız.'
İşin giderek başkalaştığını anlayınca numarayı almamıştım...
Anlıyordum ki İran, Türkiye'de çalışabileceği isimlere ihtiyaç duyuyordu.
***
İran, Uğur Mumcu'yu öldürtmüş olabilir mi?
Olabilir...
Çünkü, bu ülkenin temel çalışmasını 'İslam devrimini ihraç etmek' oluşturuyor. Hatırlayacaksınız. 1997 yılında, İran'ın en üst düzey ayetullahları ile konuşmuş ve bunu da yayımlamıştım. İranlı ayetullahlar, Türkiye'yi Amerikan güdümünde dinsiz bir memleket gibi görüyor. O sıralar çıkmak için uğraştığımız 8 yıllık zorunlu eğitime karşı bütün Müslümanları Refah Partisi'nin yanında sokağa dökülmeye çağırıyorlardı ve bunun için de ölümü bile göze almak gerektiğini vurguluyorlardı.
Kum kenti, İran'ın dinsel başkentidir. Oradaki okullarda Malatya'dan, Konya'dan, Adapazarı'ndan gelmiş Türk öğrenciler ders görüyorlardı
Türkiye'yi etkilemek için İran devletinin bir çaba içinde olduğu anlaşılıyordu.
***
Dün İlhan Selçuk, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun, bir devlet yetkilisinin ona, 'Uğur'u devlet öldürdü!' dediğini nakletti.
Aynı gün Milliyet'te Umur Talu, bu iddiada bulunan devlet yetkilisinin o zamanların İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Ülkü Coşkun olduğunu yazdı.
Bir başka grup ise işin içinde İsrail'in bulunduğunu iddia ediyor. Şaşırdım kaldım. Acaba Uğur'u kim öldürdü?
Eğer yaptılarsa İran'ın bu işten kazancı ne oldu?'
Dokuz yıl önceki bu yazımda bugün Ergenekon tartışmasının benzerinin yaşandığı bir dönemin fotoğrafı bulunuyor. Bu yazımın ana kaynağını ise 1997'de İran'da yaptığım röportajın metni oluşturuyor. Temmuz'un 3. haftasında Tahran'da düzenlenen Vahdet Haftası'na Türkiye'den bazı konuklarla birlikte çağrılmıştım. İran'da önemli bir heyet tarafından gayet saygıyla karşılanmıştım ama dönerken beni külüstür bir taksiye bindirip Tahran Havaalanı'nın kapısının önüne atmışlardı.
Çünkü; hem Muhsin Karger Azad ve arkadaşlarının sözünü ettiği 'Gerekirse senin adına milyon dolarlık matbaa bile kurarız!' önerisine hem de 'Laiklik dinsizliktir. Siz Refah Partisi'ni destekleyin!' önerilerine açkça karşı çıkmıştım ve ayetullahları kızdırmıştım.
Dönünce de bütün bu gelişmeleri ayrıntılı biçimde yazmıştım. Hatta, TBMM'deki tartışmalarda rahmetli Bülent Ecevit; benim İran röportajımı göstererek 8 yıllık eğitimin ne kadar elzem olduğunu dile getirmişti.
Yarın, 1997'de yazdığım o ilginç tespitleri aktaracağım.
KONFERANS DUYURUSU:
CHP Kadıköy İlçe Örgütü Gençlik Kolları'nın düzenlediği 'Medya ve Siyaset' konulu konferasında bugün konuşacağım. Saat 18. 00'daki bu etkinliğe okurlarımı bekliyorum.
Önce size 12 Mayıs (Berberoğlu yanlışlıkla 20 Mayıs yazmış) 2000 tarihli o yazının önemli bölümlerini aktarıyorum:
'Basına yansıyan iddiaya göre, Uğur Mumcu'nun otomobiline bombayı yerleştiren iki İranlı diplomattan birisi de Muhsin Karger Azad imiş.
Muhsin, İran'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda görevliydi. İranla ilişkilerin iyi yürütülmesini başından beri savunan bir yazar olduğum için konsolosluk görevlileri beni de iki kez ziyaret etmlişlerdi.
Onlarla konuşmalarımız, Türkiye ile ilişkilerinin iyileştirilmesi ve dinsel konular üzerine olmuştu. (.....) 1997 yılının yazında İran'a gittiğimde, Tahran'daki otelimde beni bazı İranlı görevliler ziyaret etmişti. Bu üç kişinin ikisi, Türkiye'den tanıdığım 'sakıncalı' dışişleri görevilleri idi. Muhsin Karger Azad da aralarında idi. Sohbetimiz sırasında bana, Türkiye'de Caferi mezhebi üzerine yayın yaparsam matbaa temininde yardımcı olacaklarını da söylediler. Fakat ben gazeteci olduğumu, özel işlere giremeyeceğimi söyledim. Orada tanıdığım, çok iyi Türkçe konuşan üçüncü kişi dedi ki: 'Fikrini değiştirirsen şu numaradan beni ara. Sana her türlü yardımı yaparız.'
İşin giderek başkalaştığını anlayınca numarayı almamıştım...
Anlıyordum ki İran, Türkiye'de çalışabileceği isimlere ihtiyaç duyuyordu.
***
İran, Uğur Mumcu'yu öldürtmüş olabilir mi?
Olabilir...
Çünkü, bu ülkenin temel çalışmasını 'İslam devrimini ihraç etmek' oluşturuyor. Hatırlayacaksınız. 1997 yılında, İran'ın en üst düzey ayetullahları ile konuşmuş ve bunu da yayımlamıştım. İranlı ayetullahlar, Türkiye'yi Amerikan güdümünde dinsiz bir memleket gibi görüyor. O sıralar çıkmak için uğraştığımız 8 yıllık zorunlu eğitime karşı bütün Müslümanları Refah Partisi'nin yanında sokağa dökülmeye çağırıyorlardı ve bunun için de ölümü bile göze almak gerektiğini vurguluyorlardı.
Kum kenti, İran'ın dinsel başkentidir. Oradaki okullarda Malatya'dan, Konya'dan, Adapazarı'ndan gelmiş Türk öğrenciler ders görüyorlardı
Türkiye'yi etkilemek için İran devletinin bir çaba içinde olduğu anlaşılıyordu.
***
Dün İlhan Selçuk, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun, bir devlet yetkilisinin ona, 'Uğur'u devlet öldürdü!' dediğini nakletti.
Aynı gün Milliyet'te Umur Talu, bu iddiada bulunan devlet yetkilisinin o zamanların İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Ülkü Coşkun olduğunu yazdı.
Bir başka grup ise işin içinde İsrail'in bulunduğunu iddia ediyor. Şaşırdım kaldım. Acaba Uğur'u kim öldürdü?
Eğer yaptılarsa İran'ın bu işten kazancı ne oldu?'
Dokuz yıl önceki bu yazımda bugün Ergenekon tartışmasının benzerinin yaşandığı bir dönemin fotoğrafı bulunuyor. Bu yazımın ana kaynağını ise 1997'de İran'da yaptığım röportajın metni oluşturuyor. Temmuz'un 3. haftasında Tahran'da düzenlenen Vahdet Haftası'na Türkiye'den bazı konuklarla birlikte çağrılmıştım. İran'da önemli bir heyet tarafından gayet saygıyla karşılanmıştım ama dönerken beni külüstür bir taksiye bindirip Tahran Havaalanı'nın kapısının önüne atmışlardı.
Çünkü; hem Muhsin Karger Azad ve arkadaşlarının sözünü ettiği 'Gerekirse senin adına milyon dolarlık matbaa bile kurarız!' önerisine hem de 'Laiklik dinsizliktir. Siz Refah Partisi'ni destekleyin!' önerilerine açkça karşı çıkmıştım ve ayetullahları kızdırmıştım.
Dönünce de bütün bu gelişmeleri ayrıntılı biçimde yazmıştım. Hatta, TBMM'deki tartışmalarda rahmetli Bülent Ecevit; benim İran röportajımı göstererek 8 yıllık eğitimin ne kadar elzem olduğunu dile getirmişti.
Yarın, 1997'de yazdığım o ilginç tespitleri aktaracağım.
KONFERANS DUYURUSU:
CHP Kadıköy İlçe Örgütü Gençlik Kolları'nın düzenlediği 'Medya ve Siyaset' konulu konferasında bugün konuşacağım. Saat 18. 00'daki bu etkinliğe okurlarımı bekliyorum.
Rıza ZELYUT- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz