11 yıl önceki İran yazısı

tarafından **Rıza ZELYUT** 2008-12-06, 09:51

1997 yılının Temmuz ayında gidip gezdiğim İran'la ilgili olarak o sıralar çalıştığım Akşam Gazetesi'nde 4 günlük bir dizi yazım yayımlanmıştı. İlki, 31 Temmuz tarihinde çıkan yazımı rahmetli Bülent Ecevit TBMM'de 8 yıllık eğitime direnen Refah Partililere karşı kullanmıştı. İşte o yazımın önemli bölümleri:
'İran, İslam Cumhuriyeti adı verilen bir yönetimle idare ediliyor. Bu yönetimin gerçek yönlendiricileri ise din adamları. İran'daki en yüksek sivil yönetici olan cumhurbaşkanı bile 40 kişilik Ayatullah-ı Uzma'dan oluşan din adamlarının onay verdiği kişiler arasından seçiliyor.
Toplumu sıkı kontrol altına alan ve tam bir polis devleti oluşturan İranlı din adamları, Türkiye'deki halkı dinsiz olarak niteledikleri cumhuriyet yönetimine karşı mücadeleye çağırdılar.
(...) İran'ın en üst düzey yöneticisi olan Ayetullah Seyit Ali Hamaney, Vahdet Haftası dolayısıyla, Tahran'da özel toplantıda yaptığı konuşmada, 'Din ile devlet birbirinden ayrılmaz. Din ile devleti birbirinden ayrı gibi görenler İslam'ın düşmanlarıdır. Böyle bir yaşam tarzı, İslami hayatı engeller' dedi.

'ALEVİLER ERBAKAN'I DESTEKLESİN'
İran'ın gerçek lideri olan din adamları İran'ın Kum kentinde yaşıyor. Bunlardan birisi olan İmam Cafer-i Sadık Medresesi Başkanı Ayetullah Cafer Süphani, Türkiye'de Müslüman olarak yalnızca Refah Partileri görüyor ve bütün Müslümanların onları desteklemesini istiyor. Alevilere ve Caferilere de RP'yi destekleme çağrısı yapan Ayetullah Süphani'ye göre İmam Hatip Liselerinin mutlaka yaşatılması ve yaygınlaştırılması gerekiyor. İslam devriminin bu okullardan çıkacağını vurgulayan Süphani, 'Müslümanlar, bu okulları koruyun!' diye Türkiye'ye mesaj veriyor.
İran'daki Ayetullah'ların en üst düzeyinde bulunan ve Devlet Başkanı Seyit Ali Hamaney'le aynı içtihat seviyesinde yer alan Musevi Erdebili de İslam devriminin İmam Hatip Oukllarından yükseleceğini belirterek şunları söyledi.
'Türkiye'de laiklik var. Laiklik ise dinsizliktir. Erbakan İslam'a yakın idi. O yüzden değiştirip yeni başbakan atadılar. Amaçları, bu medreseleri (İmam Hatip Okulları) kapattırmaktır. Şunu bilin. Biz İran'da İslam devrimini bu okullardan başlattık. Biz önce böyle okullar açtık. Çocukları, gençleri bu okullarda yetiştirdik. Zamanı gelince bunlara söyledik, sokağa döküldüler. Şah'ı devirdik. Türkiye bunu biliyor, bu yüzden İmam Hatip Okulları'nı kapatmak istiyor. Bu yüzden İmam Hatip Okullarına destek olun, o yolda mücadele edin, sokaklara dökülün, sakın kapattırmayın. Bunun için korkmayın. Korkarsanız başaramazsınız. Ölün, vurulun, hapse atılın ama korkmayın, direnin. Biz böyle yaptık ve kazandık. (...)Memleketinizde (Türkiye'de) ortak düşman laiklerdir. Kim dinden söz eder, ona sahip çıkarsa onunla birleşip müşterek düşmanı gebertin.'
***
Bu gezilerle ilgili gözlemlerimi 4 gün boyunca yayımladık. Yazılarımdan sonra bir daha İran'dan gezi teklifi gelmedi. Muhsin Karger Azad ve yanındaki iki kişi de Tahran'dayken Azadi Oteli'nde ziyaretime gelmişti. Onların milyon dolarlık matbaa kurma tekliflerini reddettiğim gibi şunu da söylemiştim: 'Siz, laikliği bilmiyorsunuz. Hele hele Türkiye'deki Alevileri hiç tanımıyorsunuz. Bizim Refah Partisi'ni desteklememiz asla mümkün olamaz.'
Bu tavrımdan sonra külüstür bir arabayla Tahran Havaalanı'nın önüne bırakılmıştım ve kendi başıma Türkiye'ye dönmüştüm. Bana orada tercümanlık yapan Hizbullahi tipli Hüseyin ile de tek kelime konuşmamıştım.
Dönüşte; İran uçağı Türk hava sahasına girince; İranlı çarşaflı kadınların o örtülerini çarçabuk atıp nasıl modern bir hanım haline geldiklerini görmüş, hayret etmiştim. İranlı kadınların sivil yaşam özlemi, o kadar güçlüydü ki, Türkiye'de bu hakkı kendi elleriyle yok etmeye çalışan bazı kadınları hatırlamış, üzülmüştüm.

Sitemize hoş geldiniz sayın

Misafir

11 yıl önceki İran yazısı

11 yıl önceki İran yazısı