Açılım değil çarşafa dolanmak!
1 sayfadaki 1 sayfası
Açılım değil çarşafa dolanmak!
“Açılım” değil çarşafa dolanmak!
Konu hakkında “susmak” istiyordum ama olmadı, olmayacak! Deniz Baykal’ın
“partiyi kara çarşafa dolayan” girişimine bazı köşe “ağabeylerinden”
cemaatlere karşı durmak etiketiyle destekler gelince daha fazla
dayanamayacağım!
Allah aşkına ne cemaatlere karşı durması, ne
açılımı! Yapılan düpedüz “siyasi fırsatçılık”, geçmişi inkar etmek
hatta partinin felsefesini “yok saymak”!
Hatta durum “bu
derece iyimser” bile değil! Neden mi? Gayet net Baykal sadece “çarşafa
dolamak-dolanmakla da” kalmıyor, hızını alamayıp CHP’nin “geçmişte
oluşan köklerini” daha doğrusu “oluşum yıllarını” dahi inkar ediyor!
Sayın
Baykal, ortak akıl yolunda ilerlemek, yeni değerlerde buluşmak, sentez
oluşturmak gibi kavramlara hiçbirimiz karşı değiliz ve “bugünün
bölünmüş Türkiyesi’nde” bir yol bulunması gereğini zaten savunuyoruz.
Ama bunu yaparken “özü mutasyona uğratmak ve temeli yıkmak” en azından
doğru başlangıç değil...
Sonuç 1: Baykal’ın, bu girişimi
“inandığı ve yeni bir sentez yolunda ilerlediği” için yaptığını
düşünmüyorum. Atılan adım “hırsın ve aklın, ilkelerin” önüne geçmesi.
Ayrıca Baykal şunu da lütfen unutmasın her taklit aslına oy kazandırır!
Böyle bir yapı içinde “partinin özüne aykırı şekilde içine kattığı su,
hiçbir zaman” partinin tabanını genleştirmez! Bu noktada biraz daha
geriye gidelim ve Baykal’ın “siyasi oportünizmine” bir örnek daha
verelim: Kemal Derviş!
Emperyalizme karşı dünyanın “kazanılmış
belki de tek mücadelesini” veren Atatürk’ün kurduğu parti olan CHP,
hatırlayın emperyalizmin sevimli yüzleri tarafından Türkiye’ye
gönderilen Kemal Derviş’in üzerine nasıl atlamıştı! Sorarım size 57.
Hükümet’in “ekonomik krizde yaşadığı bitmişlikten” yararlanarak, IMF ve
Dünya Bankası’nın istediği bütün yasaları çıkarttıran Derviş’in, “hangi
ilkesi” Atatürk’ün partisi ile uyumluydu!
Sonuç 2: Baykal,
“kara çarşafı” neden partiye katmaya çalıştıysa, Derviş’i de o
sebeplerle partiye katmıştı. Ana motiflerden biri siyasi oportünizm
iken diğeri, Derviş’i Türkiye’ye gönderen güç ile Baykal’ı “CHP’nin
güdük kalması” için o koltukta tutan gücün aynı merkezden olmasıydı!
Sevgili
dostlar, uzun lafın kısası 57. Hükümet’i “ezik” hale getirip Derviş
efendiyi başımıza “padişah” kılan, sonrasında 2003 yılından itibaren
“tek parti” adı altında “ekonomimizi, iç ve dış siyasetimizi” kontrol
etmeye çalışan, Amerikan vatandaşı Derviş’ten sonra, İngiliz vatandaşı
Şimşek’i Hazine Bakanı yapan hangi merkez ise “güdük bir CHP olması
adına” Baykal’ı da “o koltukta” tutan aynı merkez!
Son soru: AKP’nin “ikinci adamı kim”? Cevap çok zor değil Deniz Baykal!
Son
söz: Sayın Baykal’a bir çağrım var Atatürk’ün CHP’si “gelişsin”, tam
bağımsız Türkiye yolunda “güçlü bir alternatif” oluşsun istiyorsan
çekil yoldan, dinamiklerin önünü aç!
Konu hakkında “susmak” istiyordum ama olmadı, olmayacak! Deniz Baykal’ın
“partiyi kara çarşafa dolayan” girişimine bazı köşe “ağabeylerinden”
cemaatlere karşı durmak etiketiyle destekler gelince daha fazla
dayanamayacağım!
Allah aşkına ne cemaatlere karşı durması, ne
açılımı! Yapılan düpedüz “siyasi fırsatçılık”, geçmişi inkar etmek
hatta partinin felsefesini “yok saymak”!
Hatta durum “bu
derece iyimser” bile değil! Neden mi? Gayet net Baykal sadece “çarşafa
dolamak-dolanmakla da” kalmıyor, hızını alamayıp CHP’nin “geçmişte
oluşan köklerini” daha doğrusu “oluşum yıllarını” dahi inkar ediyor!
Sayın
Baykal, ortak akıl yolunda ilerlemek, yeni değerlerde buluşmak, sentez
oluşturmak gibi kavramlara hiçbirimiz karşı değiliz ve “bugünün
bölünmüş Türkiyesi’nde” bir yol bulunması gereğini zaten savunuyoruz.
Ama bunu yaparken “özü mutasyona uğratmak ve temeli yıkmak” en azından
doğru başlangıç değil...
Sonuç 1: Baykal’ın, bu girişimi
“inandığı ve yeni bir sentez yolunda ilerlediği” için yaptığını
düşünmüyorum. Atılan adım “hırsın ve aklın, ilkelerin” önüne geçmesi.
Ayrıca Baykal şunu da lütfen unutmasın her taklit aslına oy kazandırır!
Böyle bir yapı içinde “partinin özüne aykırı şekilde içine kattığı su,
hiçbir zaman” partinin tabanını genleştirmez! Bu noktada biraz daha
geriye gidelim ve Baykal’ın “siyasi oportünizmine” bir örnek daha
verelim: Kemal Derviş!
Emperyalizme karşı dünyanın “kazanılmış
belki de tek mücadelesini” veren Atatürk’ün kurduğu parti olan CHP,
hatırlayın emperyalizmin sevimli yüzleri tarafından Türkiye’ye
gönderilen Kemal Derviş’in üzerine nasıl atlamıştı! Sorarım size 57.
Hükümet’in “ekonomik krizde yaşadığı bitmişlikten” yararlanarak, IMF ve
Dünya Bankası’nın istediği bütün yasaları çıkarttıran Derviş’in, “hangi
ilkesi” Atatürk’ün partisi ile uyumluydu!
Sonuç 2: Baykal,
“kara çarşafı” neden partiye katmaya çalıştıysa, Derviş’i de o
sebeplerle partiye katmıştı. Ana motiflerden biri siyasi oportünizm
iken diğeri, Derviş’i Türkiye’ye gönderen güç ile Baykal’ı “CHP’nin
güdük kalması” için o koltukta tutan gücün aynı merkezden olmasıydı!
Sevgili
dostlar, uzun lafın kısası 57. Hükümet’i “ezik” hale getirip Derviş
efendiyi başımıza “padişah” kılan, sonrasında 2003 yılından itibaren
“tek parti” adı altında “ekonomimizi, iç ve dış siyasetimizi” kontrol
etmeye çalışan, Amerikan vatandaşı Derviş’ten sonra, İngiliz vatandaşı
Şimşek’i Hazine Bakanı yapan hangi merkez ise “güdük bir CHP olması
adına” Baykal’ı da “o koltukta” tutan aynı merkez!
Son soru: AKP’nin “ikinci adamı kim”? Cevap çok zor değil Deniz Baykal!
Son
söz: Sayın Baykal’a bir çağrım var Atatürk’ün CHP’si “gelişsin”, tam
bağımsız Türkiye yolunda “güçlü bir alternatif” oluşsun istiyorsan
çekil yoldan, dinamiklerin önünü aç!
Yiğit Bulut- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 61
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 5
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz