DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Padişah Vahdettin hainmiydi

2 posters

Aşağa gitmek

Padişah Vahdettin hainmiydi Empty Padişah Vahdettin hainmiydi

Mesaj tarafından Rıza ZELYUT 2008-12-07, 20:04

Padişah Vahdettin hainmiydi?

Türkiye Cumhuriyeti;
Osmanlı Devleti’nin yerine kuruldu. Son Osmanlı Padişahı olan Mehmet
Vahdettin, Kurtuluş Savaşı’nı baltalamak için elinden geleni yaptı.
Atatürk ve arkadaşlarını idama mahkum ettirmekten tutun da Milli
Kuvvetleri dağıtmak için Kuva-yı İnzibatiye adında ordu kurmaya
kadar... Günümüzün Osmanlıcıları; onu yüceltirken acaba resmi belgeler
ne diyor?

Mehmet Vahdettin; Osmanlı Devleti’nin son padişahı
idi. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları işgalcileri yurdumuzdan
attığında Vahdettin de İngilizlere sığınıp savaş gemisi ile
İstanbul’dan kaçtı.

Uzun zamandır Mehmet Vahdettin’in hain olup
olmadığı tartışılıp duruyor. Osmanlı zihniyetini savunanlar, bunun
aksini iddia ediyorlar. Bunlar daha da ileri gidip Mustafa Kemal
Paşa’ya, Vahdettin’in 40 bin altın verdiğini bile yazıyorlar. Bunun,
Vahdettin’i yüceltmek isteyen şeriatçı kesimin uydurması olduğunu tarih
açıkça gösteriyor. Çünkü; Mustafa Kemal Paşa, 23 Temmuz-6 Ağustos
arasında yapılan Erzurum Kongresi’nden sonra Sivas’a dönmek
istediğinde, otomobile lastik alacak paraları bile yoktu ve halk,
aralarında yardım toplayarak kabak lastiklere iç lastik almıştı.

YAKALAYIP İDAM EDİN

Mustafa
Kemal ve arkadaşları binbir sıkıntı içinde düşmana karşı mücadele için
hazırlanırken Osmanlı Padişahı Mehmet Vahdettin, onların asılması için
İstanbul’da sıkıyönetim mahkemesi kurdurup karar aldırmıştı. İşte o
resmi belgeyi, dilini biraz sadeleştirerek veriyoruz:

“Yüce
İrade Mehmet Vahdettin, Kuva-yı Milliye adı altında çıkardıkları fitne
ve fesadın ve anayasaya aykırı olarak halktan zorla para toplamak,
asker almak ve karşı duranlara işkence, eziyet ve beldeleri yıkmaya
cüret etmek suretiyle iç güvenliği bozanların tertipçi ve
kışkırtıcılarından oldukları savıyla sanık olan üçüncü ordu
müfettişliğinden azledilmiş, askerlik mesleğinden çıkarılmış Selanikli
Mustafa Kemal Efendi ve Yirmi Yedinci Tümen eski komutanı albaylıktan
emekli İstanbullu Kara Vasıf Bey ve Yirminci Kolordu eski komutanı
mirliva (tuğgeneral) Salacaklı Ali Fuad (Cebesoy) Paşa ile eski Ankara
Milletvekili Midillili Alfred Rüstem ve eski sağlık müdürü İstanbullu
Doktor Adnan Bey ve İstanbul Üniversitesi Batı Edebiyatı eski öğretmeni
Halide Edip (Adıvar) Hanım’ın ayrıntıları yargı tutanağında yazılı
olduğu üzere Mülkiye ceza yasasına uyularak taşıdıkları askeri ve mülki
rütbe ve nişanlarla, her türlü resmi unvanlarının kaldırılmasına ve
İDAMLARINA ve hâlâ kaçış halinde bulundukları için buna ilişkin yasa
hükümleri gereğince mallarına el konulmasına ilişkin İstanbul Birinci
Sıkıyönetim Harp Divanı’nın gıyaben (kendileri yokken) verilen hüküm ve
karar, ele geçtiklerinde tekrar yargılanmak üzere onaylanmıştır.”

11
Mayıs 1920’de Nemrud Mustafa (Kürt Mustafa) Divanı denilen mahkemenin
verdiği bu idam kararlarına 25 Mayıs’ta Mareşal Fevzi Çakmak; 6
Haziran’da İsmet İnönü, Fahrettin Altay, Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi,
Bekir Sami Bey, Yusuf Kemal Tengirşenk, Celalettin Arif Bey de dahil
edilir. Bu insanları öldürtmeye çalışan kişi Vahdettin idi.

KEMALİSTLER KÂFİR İLAN EDİLDİ

Vahdettin’in
niyetini, tavrını, kişiliğini anlamakta ciddi bir ipucu olan başka bir
belgeyi yayımlıyoruz. Bu belge; bir fetvadır. Fetva, halka dine göre
nasıl davranmalarını gösteren resmi bir karardır. Padişah Vahdettin;
Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’tan Kurtuluş Savaşı’nı baltalamak için 5
Nisan 1920 tarihli şöyle bir fetva almıştır:

“Dünya düzeninin
yürütücüsü olan İslam Halifesi hazretlerinin (Yani, Vahdettin’in...)
idaresi altında bulunan İslam beldelerinde bazı kötü şahıslar
aralarında birleşip ve kendilerine reisler seçerek padişahın sadık
halkını kandırmaya, yoldan çıkarmaya, padişahın yüksek emirleri olmadan
ahaliden asker toplamaya kalkışıp, padişahın emirlerine aykırı olarak
birtakım salma ve vergiler kesip, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın
mallarını ve eşyalarını yağmalamak ve padişah emrinde bulunan bazı
dini, askeri ve mülki memurları kendi başlarına kovup kendi hempalarını
tayin, hilafet merkezi ile memleketin ulaştırma ve haberleşme yollarını
kesmek, devletçe gönderilen emirlerin yapılmasını yasaklamak, hükümet
merkezini diğer bölgelerden ayırmak suretiyle halifelik otoritesini
kırmak ve zayıflatmak maksadıyla yüksek halifelik makamına ihanet etmek
suretiyle imama (padişaha) itaatten dışarı düşmekle, adı geçen reisleri
ile aveneleri ve onlara bağlı olan kimseler eşkıya mertebesinde
bulunup, dağılmaları hakkında gönderilmiş bulunan yüksek emirlerden
sonra hâlâ inat ve fesatlarında direnirler ise adı geçen kimselerin
kötülüklerinden memleketi temizlemek ve zararlarından halkı kurtarmak
vacip olup “fe-katilü elleti tebga hatta tefaa ila emerillah” ayeti
kerimesi gereğince KATLEDİLMELERİ VE GEREKİRSE KİTLE HALİNDE
ÖLDÜRÜLMELERİ MEŞRU VE FARZ OLUR MU, BEYAN BUYURULA.

- Cevabı budur: Gerçeği Tanrı bilir ki OLUR!

Dürrizade Es-Seyyit Abdullah tarafından yazıldı.

“Böylece
padişahın ülkesinde savaş kudretleri bulunan Müslümanların adil
halifemiz ve imamımız Sultan Mehmet Vahdettin Han hazretlerinin çevresi
etrafından toplanıp bunlarla çarpışmak için yapılan davet ve emirlerine
koşup, adı geçen eşkıyalar ile savaşmaları vacip olur mu?”

- Cevabı budur: Gerçeği Tanrı bilir ki, olur.

Yukarıda
görüldüğü üzere; Padişah Vahdettin; düşmanla savaşan Mustafa Kemal Paşa
ve onun emrindeki askerleri kâfir gibi görmekte; öldürülmeleri için
halkı ve diğer kuvvetleri harekete geçmeye çağırmaktadır.

ORDU BİLE KURDU

Bu
çağrılar nedeniyle, Adapazarı’ndan Yozgat’a ve Konya’dan Urfa’ya kadar
çok geniş bir bölgede isyanlar çıktı. Vahdettin’in adamları Türk
ordusunu düşmandan daha fazla oyaladılar.

Mehmet Vahdettin,
düşmana karşı mücadele eden Kuva-yı Milliye’yi dağıtmak için Kuva-yı
İnzibatiye adını verdiği bir ordu bile kurdu. 18 Nisan 1920’de kurulan
bu ordunun kuruluş amacı şöyle açıklanmıştı: “Devlet kanunlarını
uygulayan memurları zor kullanarak engelleyen Kuva-yı Milliye adını
taşıyan haydutları ortadan kaldırmak için Kuva-yı İnzibatiye
kurulmuştur. “

İş bununla da kalmamıştır. Açlık, yoksulluk,
yoksunluk içinde düşmana karşı direnen Kuva-yı Milliye ordusu ve
subayları, padişah tarafından Bolşevik (Komünist) olmakla suçlanarak
kötülenmiştir.

CANINI KURTARMAK İÇİN

Vahdettin bu
komplolarda başarılı olamayınca 17 Kasım 1922’de İngilizlere sığındı.
Canını kurtarmak için düşmana koşan Vahdettin’in kimliğini Kemal
Atatürk, Nutuk’ta bütün çıplaklığı ile; belgeleri de ortaya koyarak
anlatmaktadır. Atatürk, “Hain Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle
İstanbul’dan kaçıyor” başlığı altında, Türkiye’deki İngiliz ordusunun
başkomutanı General Harrington’un bildirisini vermiştir. 17 Kasım 1922
tarihli mektupta denilen şudur: “Bir kopyasını eklediğim resmi
bildiride söylendiği gibi, padişah kendisini İngiltere’nin korumasına
bırakarak bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan ayrılmıştır. (... )
İmza: Harrington”

Buna eklenmiş olan bildirinin kopyası:

“Resmen
bildirilir ki, Zat-ı Şahane (Vahdettin) içinde bulunulan durum
sonucunda özgürlüğünü ve hayatını tehlikede gördüğünden, bütün
Müslümanların halifesi sıfatıyla İngiliz korumasını ve aynı zamanda
İstanbul’dan başka bir yere götürülmesini istemiştir. Padişahın isteği,
bu sabah yerine getirilmiştir. Türkiye’deki İngiliz kuvvetlerinin
başkumandanı General Sir Charles Harrington, padişahı almaya giderek
bir İngiliz savaş gemisine kadar kendisine eşlik etmiş ve padişah,
vapurda Akdeniz Filosu Genel Kumandanı Amiral Sir de Brook tarafından
karşılanmıştır. İngiltere Olağanüstü Komiser Vekili Sir Newiil
Henderson, padişahı gemide ziyaret ederek, Kral Beşinci George’a
bildirmek üzere isteklerini sormuştur. (...)

İmza: Harrington”

Kemal Atatürk, bu gelişmelerden sonra Vahdettin’le ilgili olan düşüncelerini şöyle dile getiriyor:

“Kamuoyunu,
gerçek ile karşı karşıya bırakmayı tercih ederim. Yanlış bir mirab
usulü sonucu olarak, büyük bir makam ve gösterişli bir unvan elde
edebilmiş bir alçağın, gururu çok yüksek, soylu bir milleti nasıl utanç
verici bir duruma düşürebileceği, o zaman daha kendiliğinden anlaşılır.
Gerçekten de, her ne sebep ve şekille olursa olsun, Vahdettin gibi
özgürlüğünü ve hayatını milleti içinde tehlikede görebilecek kadar
bayağı bir yaratığın, bir dakika dahi olsa bir milletin başında
bulunduğunu düşünmek ne üzücüdür! Şükretmeye değer ki bu alçak,
kendisine miras kalmış saltanat makamından millet tarafından
düşürüldükten sonra, alçaklığını tamamlamış bulunuyor. Türk milletinin
(saltanatı kaldırma) işinde önce davranması elbet de takdire değer.”

Belgeler
ortadadır. Kemal Atatürk, Vahdettin’i açıkça ihanetle suçlamaktadır. Bu
devletin Keşan kaymakamı, bu devleti kuran Atatürk’ü yalanlamaya
çalışırken gücünü nereden alıyor diyorsunuz? Ve Türkiye’nin geldiği
noktayı acaba anlayabiliyor musunuz?
Rıza ZELYUT
Rıza ZELYUT
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 164
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : zelyut@gunes.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Padişah Vahdettin hainmiydi Empty Geri: Padişah Vahdettin hainmiydi

Mesaj tarafından atakızı 2008-12-08, 01:44

Evet kesin haindir....aksini söylemek nutuğu inkar etmek demektir......Açık ve net Nutuk bunu söyler bize..... Damat Ferit ve Vahdettin'i resmen vatana ihanet ile suçlamıştır.
avatar
atakızı
ELMAS ÜYE
ELMAS ÜYE

PROJE ÖDÜLÜ : Padişah Vahdettin hainmiydi Madaly10
KATILIM ÖDÜLÜ : Padişah Vahdettin hainmiydi On11
Kadın
Mesaj Sayısı : 610
Yaş : 54
ŞEHİR : aaa
Meslek : aaa
Kişisel Mesaj : a
Aldığı Teşekkür : 50
Kayıt tarihi : 27/11/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz