Vahşeti din kisvesi altında saklamak
1 sayfadaki 1 sayfası
Vahşeti din kisvesi altında saklamak
Vahşeti din kisvesi altında saklamak
Ölümlü olduğunu bilen tek yaratık yani insan için inanç o kadar önemli ki her
türlü kirli emel, para ve iktidar hırsı bu örtünün altına
gizlenebiliyor.
Tarih boyunca sözüm ona din uğruna ne cinayetler
işlenmiş, bugün de işlenmekte. Pogromlarda insanları yakanlar da din
adına hareket ettiklerini öne sürüyorlardı, İspanya mahzenlerinde
masumları parçalayan Engizisyon hâkimleri de.
Güzel ahlak aşılayan ve “öldürmeyeceksin! çalmayacaksın” diyen dinler bahane edilerek ne katliamlar yapıldı.
***Bu
işin 2000’li yıllar Türkiye’sine yansıması ise hayvan katliamı
biçiminde oluyor. Sözüm ona dinin emrini yerine getirmek için kurban
kesiyorlar ama bunu öyle bir vahşetle, öyle eziyetle, öylesine sadist
biçimde yapıyorlar ki eğer amaçları sevap kazanmaksa bilsinler ki
boğazlarına kadar günaha batıyorlar.
Doğan, doğurulan, anası
babası ve yavruları olan, acı çeken, duygulanan, korkan ama dili
olmadığı için bunları söyleyemeyen zavallı masum hayvanları işkenceyle
öldürmek yeni Türkiye’nin içine sürüklendiği çılgın bir moda.
Eskiden böyle şeyler olmazdı. Develer, boğalar, mandalar katledilmezdi ortalık yerde.
Birer koyun alınırdı, usta bir el tarafından korkutmadan, dualarla kesilirdi.
Şimdi bu iş bir kan banyosu halini aldı. “Alo kurbanım kaçtı!” hattı kurulmuş olması bile çılgınlığı anlatmaya yetmiyor mu?
Zavallı
hayvanları sakatlıyorlar, baltalarla saldırıyorlar, kaçamasın diye önce
bacaklarını kırıp sonra başını binbir eziyetle kesiyorlar.
Boğaziçi koylarını kan rengine büründürüyorlar.
Kan kokulu ortamlarda hayvanları birbirlerinin gözü önünde katlediyorlar.
Otomobilleriyle, kaçan hayvancağızın peşine düşüp kurşun yağdırıyorlar.
Kesilmiş kelleyi, üç yaşındaki çocuğa uzatıp hatıra fotoğrafı çekiyorlar.
***
Sizce bunları yapanlar insan mı?
Bence değil.
Sevaba giriyorlar mı?
Hayır, girmiyorlar. Tam tersine günah işliyorlar. Hangi din, hayvanları işkenceyle öldürün diye emir verir?
Peygamber böyle mi yapıyordu?
***
Bu
toplumun bir kesiminin değiştiğini, çığrından çıktığını,
ilkelleştiğini, vahşete yuvarlandığını anlatmak için kurban bayramından
daha çarpıcı bir örnek bulunamaz.
Hiçbir İslam ülkesi Türkiye kadar çılgın bir kan banyosu yapmıyor bayramda.
Eski Türkiye’de de bu yoktu.
Bu insanlar nereden çıktı?
Ellerinde satırlarla, baltalarla nereden geldiler?
Savaşta
yaralanmış atları tedavi etmek için vakıfların kurulduğu, sokak
köpeklerini doyurmak için her kapının önüne yiyecek konulan bir
medeniyetten bu vahşete nasıl geldik?
Bu adamlar seçmen olarak hangi partiye oy verir?
Dinleyici olarak hangi müziği dinler?
Televizyonda hangi programı seyreder? Kimdir bunlar?
***
İşin en korkuncu da bir halk fetişizmiyle bu yaratıkların göklere çıkarılması.
En iyisini onlar bilirmiş.
Ormanı
keserek iğrenç kaçak yapılar dikmek, yaşadığı yeri kokutmak, kadınları
dövmek ve hayvanları eziyetle katletmek bilmekse, evet biliyorlar.
Hem de işlerini çok iyi biliyorlar.
Not:
Bu yazının mefhum-u muhalifi eliti övmek değildir. Onların ne
iğrençliklere imza attığı da bu köşede sıkça işlenmektedir. Yazarın
sevdiği ve özlediği, alçak gönüllü, makul insanlardır.
Ölümlü olduğunu bilen tek yaratık yani insan için inanç o kadar önemli ki her
türlü kirli emel, para ve iktidar hırsı bu örtünün altına
gizlenebiliyor.
Tarih boyunca sözüm ona din uğruna ne cinayetler
işlenmiş, bugün de işlenmekte. Pogromlarda insanları yakanlar da din
adına hareket ettiklerini öne sürüyorlardı, İspanya mahzenlerinde
masumları parçalayan Engizisyon hâkimleri de.
Güzel ahlak aşılayan ve “öldürmeyeceksin! çalmayacaksın” diyen dinler bahane edilerek ne katliamlar yapıldı.
***Bu
işin 2000’li yıllar Türkiye’sine yansıması ise hayvan katliamı
biçiminde oluyor. Sözüm ona dinin emrini yerine getirmek için kurban
kesiyorlar ama bunu öyle bir vahşetle, öyle eziyetle, öylesine sadist
biçimde yapıyorlar ki eğer amaçları sevap kazanmaksa bilsinler ki
boğazlarına kadar günaha batıyorlar.
Doğan, doğurulan, anası
babası ve yavruları olan, acı çeken, duygulanan, korkan ama dili
olmadığı için bunları söyleyemeyen zavallı masum hayvanları işkenceyle
öldürmek yeni Türkiye’nin içine sürüklendiği çılgın bir moda.
Eskiden böyle şeyler olmazdı. Develer, boğalar, mandalar katledilmezdi ortalık yerde.
Birer koyun alınırdı, usta bir el tarafından korkutmadan, dualarla kesilirdi.
Şimdi bu iş bir kan banyosu halini aldı. “Alo kurbanım kaçtı!” hattı kurulmuş olması bile çılgınlığı anlatmaya yetmiyor mu?
Zavallı
hayvanları sakatlıyorlar, baltalarla saldırıyorlar, kaçamasın diye önce
bacaklarını kırıp sonra başını binbir eziyetle kesiyorlar.
Boğaziçi koylarını kan rengine büründürüyorlar.
Kan kokulu ortamlarda hayvanları birbirlerinin gözü önünde katlediyorlar.
Otomobilleriyle, kaçan hayvancağızın peşine düşüp kurşun yağdırıyorlar.
Kesilmiş kelleyi, üç yaşındaki çocuğa uzatıp hatıra fotoğrafı çekiyorlar.
***
Sizce bunları yapanlar insan mı?
Bence değil.
Sevaba giriyorlar mı?
Hayır, girmiyorlar. Tam tersine günah işliyorlar. Hangi din, hayvanları işkenceyle öldürün diye emir verir?
Peygamber böyle mi yapıyordu?
***
Bu
toplumun bir kesiminin değiştiğini, çığrından çıktığını,
ilkelleştiğini, vahşete yuvarlandığını anlatmak için kurban bayramından
daha çarpıcı bir örnek bulunamaz.
Hiçbir İslam ülkesi Türkiye kadar çılgın bir kan banyosu yapmıyor bayramda.
Eski Türkiye’de de bu yoktu.
Bu insanlar nereden çıktı?
Ellerinde satırlarla, baltalarla nereden geldiler?
Savaşta
yaralanmış atları tedavi etmek için vakıfların kurulduğu, sokak
köpeklerini doyurmak için her kapının önüne yiyecek konulan bir
medeniyetten bu vahşete nasıl geldik?
Bu adamlar seçmen olarak hangi partiye oy verir?
Dinleyici olarak hangi müziği dinler?
Televizyonda hangi programı seyreder? Kimdir bunlar?
***
İşin en korkuncu da bir halk fetişizmiyle bu yaratıkların göklere çıkarılması.
En iyisini onlar bilirmiş.
Ormanı
keserek iğrenç kaçak yapılar dikmek, yaşadığı yeri kokutmak, kadınları
dövmek ve hayvanları eziyetle katletmek bilmekse, evet biliyorlar.
Hem de işlerini çok iyi biliyorlar.
Not:
Bu yazının mefhum-u muhalifi eliti övmek değildir. Onların ne
iğrençliklere imza attığı da bu köşede sıkça işlenmektedir. Yazarın
sevdiği ve özlediği, alçak gönüllü, makul insanlardır.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz