Ankara'da siyasi bir kavga
1 sayfadaki 1 sayfası
Ankara'da siyasi bir kavga
Ankara'da siyasi bir kavga
Şimdi size gerçek bir olay anlatacağım.
Yer: Ankara
Bazı
siyasetçiler liderle yemek yiyor. Bir süre sonra söz dönüp dolaşıp
Milli Eğitim Bakanı’nın uygulamalarına geliyor. Genç bir milletvekili
ateşli bir biçimde bakanın yanlışlarını sayıp döküyor.
Liderin
bu işten hoşnut olmadığı belli. Milletvekilini birkaç kez uyarmaya
çalışıyor ama genç adam iyice öfkelenmiş. Hiçbir uyarıya aldırış
etmiyor.
Sonunda lider diyor ki: “İyi ama sözünü ettiğiniz bakan
aynı zamanda benim hocam. Bakanın beni yetiştiren kişi olması bir anlam
taşımıyor mu?”
Genç adam “Taşımıyor!” diyor.
Lider “Bu masada hocama ve bir Milli Eğitim Bakanı’na hakaret edilmesine izin veremem” diye söyleniyor.
Masadakiler buz gibi oluyor..
Ama
genç milletvekili “Doğruyu söylemek için sizden izin istemiyorum.
Hatayı yapan siz de olsanız eleştiririm. Sizin yaptığınız her şey
doğrudur diye bir kural olamaz ki” diye dikleniyor.
Ve hızını alamayıp liderin yaptığı bazı işleri eleştiriyor.
Bunun
üzerine masanın tadı tuzu kaçıyor ve lider, genç ve öfkeli
milletvekilini, “Yoruldunuz. Biraz istirahat etseniz” diye kibarca
masadan kalkmaya davet ediyor.
Herkes bu işin yatıştığını düşünürken milletvekili yine konuşuyor:
“Burası sizin değil milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar benim de hakkımdır.”
Derin sessizlik içinde herkes birbirini kuşkuyla süzüyor ve buna liderin ne tepki vereceğini merak ediyorlar.
İyice sinirlenmiş olan lider müthiş bir iradeyle kendisine hâkim oluyor ve “Öyleyse biz kalkalım” diyerek masayı terk ediyor.
***
Yukarıda anlatınlar birçok tanık tarafından doğrulanan, yaşanmış bir olay.
Şimdi merak etmiyor musunuz bu lider kim diye.
Erdoğan mı, Baykal mı, Bahçeli mi?
Ya o milletvekili kim ve hakkında ne gibi işlem yapıldı?
***
Uzatmadan bu soruların cevabını vereyim. Bu olay 1931 yılının ağustos ayında Çankaya Köşkü’nde yaşanmıştır.
O lider Atatürk’tür, genç milletvekili Dr. Reşit Galip adını taşımaktadır. Olay kelimesi kelimesine doğrudur.
***
Peki bu tartışmadan sonra Atatürk Reşit Galip’e ne yapmıştır?
Onu tasfiye mi etmiştir, milletvekili listesine mi sokmamıştır?
Hayır, eleştirdiği bakanın yerine Milli Eğitim Bakanı yapmıştır.
***
İşte size iki ibretlik manzara.
Birisi diktatör dedikleri Atatürk.
Ötekiler “demokrat” dedikleri parti liderleri.
Birincisini
kıyasıya eleştirebiliyor, yüzüne karşı en ağır eleştirileri
yöneltebiliyorsunuz, ötekilerin yanında ağzınızı bile açamıyor “Evet
efendimcilik” yapıyorsunuz.
Güleriz ağlanacak halimize.
Şimdi size gerçek bir olay anlatacağım.
Yer: Ankara
Bazı
siyasetçiler liderle yemek yiyor. Bir süre sonra söz dönüp dolaşıp
Milli Eğitim Bakanı’nın uygulamalarına geliyor. Genç bir milletvekili
ateşli bir biçimde bakanın yanlışlarını sayıp döküyor.
Liderin
bu işten hoşnut olmadığı belli. Milletvekilini birkaç kez uyarmaya
çalışıyor ama genç adam iyice öfkelenmiş. Hiçbir uyarıya aldırış
etmiyor.
Sonunda lider diyor ki: “İyi ama sözünü ettiğiniz bakan
aynı zamanda benim hocam. Bakanın beni yetiştiren kişi olması bir anlam
taşımıyor mu?”
Genç adam “Taşımıyor!” diyor.
Lider “Bu masada hocama ve bir Milli Eğitim Bakanı’na hakaret edilmesine izin veremem” diye söyleniyor.
Masadakiler buz gibi oluyor..
Ama
genç milletvekili “Doğruyu söylemek için sizden izin istemiyorum.
Hatayı yapan siz de olsanız eleştiririm. Sizin yaptığınız her şey
doğrudur diye bir kural olamaz ki” diye dikleniyor.
Ve hızını alamayıp liderin yaptığı bazı işleri eleştiriyor.
Bunun
üzerine masanın tadı tuzu kaçıyor ve lider, genç ve öfkeli
milletvekilini, “Yoruldunuz. Biraz istirahat etseniz” diye kibarca
masadan kalkmaya davet ediyor.
Herkes bu işin yatıştığını düşünürken milletvekili yine konuşuyor:
“Burası sizin değil milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar benim de hakkımdır.”
Derin sessizlik içinde herkes birbirini kuşkuyla süzüyor ve buna liderin ne tepki vereceğini merak ediyorlar.
İyice sinirlenmiş olan lider müthiş bir iradeyle kendisine hâkim oluyor ve “Öyleyse biz kalkalım” diyerek masayı terk ediyor.
***
Yukarıda anlatınlar birçok tanık tarafından doğrulanan, yaşanmış bir olay.
Şimdi merak etmiyor musunuz bu lider kim diye.
Erdoğan mı, Baykal mı, Bahçeli mi?
Ya o milletvekili kim ve hakkında ne gibi işlem yapıldı?
***
Uzatmadan bu soruların cevabını vereyim. Bu olay 1931 yılının ağustos ayında Çankaya Köşkü’nde yaşanmıştır.
O lider Atatürk’tür, genç milletvekili Dr. Reşit Galip adını taşımaktadır. Olay kelimesi kelimesine doğrudur.
***
Peki bu tartışmadan sonra Atatürk Reşit Galip’e ne yapmıştır?
Onu tasfiye mi etmiştir, milletvekili listesine mi sokmamıştır?
Hayır, eleştirdiği bakanın yerine Milli Eğitim Bakanı yapmıştır.
***
İşte size iki ibretlik manzara.
Birisi diktatör dedikleri Atatürk.
Ötekiler “demokrat” dedikleri parti liderleri.
Birincisini
kıyasıya eleştirebiliyor, yüzüne karşı en ağır eleştirileri
yöneltebiliyorsunuz, ötekilerin yanında ağzınızı bile açamıyor “Evet
efendimcilik” yapıyorsunuz.
Güleriz ağlanacak halimize.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz