Fenerbahçe baronlar cumhuriyeti mi?
1 sayfadaki 1 sayfası
Fenerbahçe baronlar cumhuriyeti mi?
Fenerbahçe baronlar cumhuriyeti mi?
Futbol sadece Türkiye’nin değil bütün dünyanın en popüler spor
dalıdır. Günümüzde endüstriye dönüşen futbol sadece seyirlik bir şölen
değil, aynı zamanda toplumun rehabilitasyon birimi hüviyetindedir.
Kitleler en çok stadyumlarda ya da ekran karşısında futbol seyrederken deşarj olabiliyor!
Malum Türkiye’de futbol denildi mi Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş akla geliyor.
Otuz yıldır Trabzonspor da bunlara monte oldu.
Başkanların profili?
Bendeniz Rizeli olmama rağmen iyi bir Fenerbahçeliyim.
Bunun nedeni takım tutmaya başladığım dönemde Trabzonspor’un İkinci Lig’de olmasıydı.
Fener’le başladık, onunla devam ediyoruz.
İstanbul’daki lise ve üniversite yıllarımda Fenerbahçe’nin maçlarını kaçırmazdım.
Bizim gençliğe adım attığımız dönemde maçlar Dolmabahçe’de oynanır ve ezeli
rakiplerimizle karşılıklı tribünlerde maç izler ve de müthiş keyif
alırdık.
Aradan geçen süre içinde her şey gibi futbola bakış da değişti.
Değişen sadece futbolun terörize olması değildi, futbol aynı zamanda çıkar hesaplarına da ambalaj yapıldı.
Geçmişin kulüp başkanları amatör ruh içinde görev yaparken bugünküler futbolu araç ya da ambalaj olarak kullanıyor.
Kimileri
ihale kapmak, kimileri imaj yapmak, kimileri popüler olmak, kimileri de
para aklamak veya kazanmak için futbolu kullanıyor.
Kuşkusuz tamamı öyle değil, ama genel fotoğraf budur!
Türkiye’de futbol yöneticiliği artık siyasi amblemlere sığınmaksızın siyaset yapmak gibi bir şey olmuştur.
Bu genel tabloyu verdikten sonra gelelim Fenerbahçe özeline?
Malum Galatasaray ne kadar aristokrat, Beşiktaş ne kadar proleter ise Fenerbahçe de o kadar burjuvadır.
Ali Koç kamuflaj!
Fenerbahçe’nin yönetim anlayışında kurallar ve ilkelerden ziyade popüler eğilimler ve gücün, yani paranın hakimiyeti vardır.
Ancak bu tarihsel olguya rağmen Fenerbahçe’de her dönem alternatif yönetimler ya da muhalefet yine de hep olurdu.
Bu realite Aziz Yıldırım’ın başkanlığı ile sona erdirildi.
10 yıl önce bir oy farkıyla başkan seçilen Yıldırım, hükümranlığını kurmak
için önce kendine hayır diyen Şadan Kalkavan, Sadettin Saran ve Atila
Kıyat gibileri tasfiye etti.
Ardından Ali Şen gibi camiada etkili
olan baronlarla savunma projeleri, Rusya ile ticaret gibi konularda
ortaklıklar kurdu ve onların da sesini kesti.
Derken Fener medyasının ağababalarını da safına çekti.
En önemlisi kulübün yönetimini aynı bölgenin insanlarıyla paylaştı.
Ali Koç ismini de bu yapılanmayı kamuflaj için kullandı.
Hayır, Aziz beyin yaptığı elbette etnik bir tercih değil, ama sözünü dinleyenleri yönetimde tuttu.
Diyeceksiniz ki başkandır, seçimle geldi ve istediği kadroyla çalışır.
Elbette öyle, ama Fenerbahçe gibi burjuva kültürünün egemen olduğu bir yapıda ceberrutluklar kabul görmez.
Bir başka boyut başarı olgusudur.
Hiçbir şey başarının yerini tutamayacağı gibi başarısızlığı da hiçbir şey örtemez!
Peki spor kulüplerinde başarının kriteri stadyum inşa etmek ya da antrenman sahaları yapmak mıdır?
Başkan İmar Bakanı mı?
Buradan bakarsanız Aziz bey gerçekten başarılıdır.
Yapılan stadyum ve altyapı ortada, ama Fenerbahçe Başkanı’nın önceliği bu değil, sportif başarı olmalıdır.
Öyle, çünkü Fenerbahçe Spor Kulübü İmar ve İskân Bakanlığı değil, başkanı da bakanı değildir.
Buradan hareketle bana göre Aziz Yıldırım başarılı falan değildir.
Fenerbahçe ne zaman Galatasaray misali uluslararası bir başarı sonucuna erişir, işte o gün başarılı addedilir!
Gelelim kulübün son haline:
Fenerbahçe betonarme binalar yapıyor ama futbolcu yetiştirecek bir okulu açmıyor.
Sahi Aziz bey onca imkâna rağmen neden Fenerbahçe Futbol Okulu’nu açmadı hiç merak ettiniz mi?
Böyle bir altyapı olsaydı muhtemelen Carlos ve Güiza gibilere servetler ödenmez, dahası Türk futboluna da katkı sağlanırdı.
İlginçtir böyle bir teşebbüsü sadece FB değil, GS ve BJK da yapmadı ve yapmıyor.
Bakın
Arsenal gibi dünya futbol devi kulüpler sadece ülkelerini değil,
dünyayı tarıyor ve kabiliyetli gençleri bedava bulup eğitiyor...
Bir dostum bu durum için, o zaman büyük transferler biter ve komisyonlar da güme gider gibi bir ifade kullandı.
Hayır biz ispatlanmayan hiçbir şeye inanmadığımız için o söyleneni hiçbir kulüp ve de yöneticisiyle özdeşleştirmeyiz.
Emre, Tümer ve diğerleri?
Fenerbahçe’ye geri dönelim:
Evet sarı kanaryalar bugün maalesef sadece güzel stadyumu ile idare eder haldedir.
Takım oynadığı futbol ile zerre keyif
vermiyor.
Bu yıl getirilen antrenör de, alınan futbolcular da tam bir fiyasko!
Emre diye birine servet ödendi, ama ortalıkta yok. Dahası ona kimse laf
edemiyor, çünkü Emre’yi Aziz bey transfer etti... Yahu çocuk tam 5
yıldır ne İtalya’da ne de İngiltere’de bir kez olsun iki hafta üst üste
90 dakika oynamadı ki Türkiye’de her hafta forma giyebilecek bir fiziki
kapasitede olabilsin. Hal bu iken Başkan istedi diye kronik sakat olan
biri çok büyük paralarla gözü kapalı transfer edildi.
Tümer diye bir şeklen var da kendisi yok. Tümer’e de hiç kimse söz edemiyor, çünkü o da Başkan’ın tercihi.
Başarılı olmuş Zico yine Aziz beyin kaprisiyle gönderildi ve amacı sadece para olan 70 yaşında biri takımın başına getirildi.
Forvete
onlarca milyon euro verilip Güiza alınırken yedek kulübesine Volkan’a
yedek olacak bir kaleci alınmadığı gibi olan kaleci de yine Başkan’ın
despotluğuyla kulüpten kovuldu.
Sadece o mu?
Aurello ve hatta Tuncay bile Başkan’ın umursamazlığı sebebiyle takımdan ayrıldı.
Metal yorgunluğu!
Kısacası koca Fenerbahçe onca imkânlara rağmen tat vermeyen ve saç-baş yolduran bir takım haline getirildi.
Bunun
sebebi tartışmasız Aziz Yıldırım’ın futbol baronluğuna soyunan
tavırlara bürünüp içeride ve dışarıda despotluklar yapmasıdır. Maalesef
Aziz bey tavırlarıyla Fenerbahçe imajına da zarar veriyor ve kulübü
sevimsiz gösteriyor.
Yapılması gereken, Yıldırım’ın Mayısta artık aday olmamasıdır!
Metaller
bile yıpranırken Aziz beyin futbol gibi 12 yaşındaki çocukların bile
bilgiçlik yaptığı bir sektörde yıpranmaması mümkün değildir.
NOT: Aziz beyi tanımam. Hayatımda bir kez telefonla konuştum. Dolayısıyla yazılanlar kişisel değildir.
Futbol sadece Türkiye’nin değil bütün dünyanın en popüler spor
dalıdır. Günümüzde endüstriye dönüşen futbol sadece seyirlik bir şölen
değil, aynı zamanda toplumun rehabilitasyon birimi hüviyetindedir.
Kitleler en çok stadyumlarda ya da ekran karşısında futbol seyrederken deşarj olabiliyor!
Malum Türkiye’de futbol denildi mi Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş akla geliyor.
Otuz yıldır Trabzonspor da bunlara monte oldu.
Başkanların profili?
Bendeniz Rizeli olmama rağmen iyi bir Fenerbahçeliyim.
Bunun nedeni takım tutmaya başladığım dönemde Trabzonspor’un İkinci Lig’de olmasıydı.
Fener’le başladık, onunla devam ediyoruz.
İstanbul’daki lise ve üniversite yıllarımda Fenerbahçe’nin maçlarını kaçırmazdım.
Bizim gençliğe adım attığımız dönemde maçlar Dolmabahçe’de oynanır ve ezeli
rakiplerimizle karşılıklı tribünlerde maç izler ve de müthiş keyif
alırdık.
Aradan geçen süre içinde her şey gibi futbola bakış da değişti.
Değişen sadece futbolun terörize olması değildi, futbol aynı zamanda çıkar hesaplarına da ambalaj yapıldı.
Geçmişin kulüp başkanları amatör ruh içinde görev yaparken bugünküler futbolu araç ya da ambalaj olarak kullanıyor.
Kimileri
ihale kapmak, kimileri imaj yapmak, kimileri popüler olmak, kimileri de
para aklamak veya kazanmak için futbolu kullanıyor.
Kuşkusuz tamamı öyle değil, ama genel fotoğraf budur!
Türkiye’de futbol yöneticiliği artık siyasi amblemlere sığınmaksızın siyaset yapmak gibi bir şey olmuştur.
Bu genel tabloyu verdikten sonra gelelim Fenerbahçe özeline?
Malum Galatasaray ne kadar aristokrat, Beşiktaş ne kadar proleter ise Fenerbahçe de o kadar burjuvadır.
Ali Koç kamuflaj!
Fenerbahçe’nin yönetim anlayışında kurallar ve ilkelerden ziyade popüler eğilimler ve gücün, yani paranın hakimiyeti vardır.
Ancak bu tarihsel olguya rağmen Fenerbahçe’de her dönem alternatif yönetimler ya da muhalefet yine de hep olurdu.
Bu realite Aziz Yıldırım’ın başkanlığı ile sona erdirildi.
10 yıl önce bir oy farkıyla başkan seçilen Yıldırım, hükümranlığını kurmak
için önce kendine hayır diyen Şadan Kalkavan, Sadettin Saran ve Atila
Kıyat gibileri tasfiye etti.
Ardından Ali Şen gibi camiada etkili
olan baronlarla savunma projeleri, Rusya ile ticaret gibi konularda
ortaklıklar kurdu ve onların da sesini kesti.
Derken Fener medyasının ağababalarını da safına çekti.
En önemlisi kulübün yönetimini aynı bölgenin insanlarıyla paylaştı.
Ali Koç ismini de bu yapılanmayı kamuflaj için kullandı.
Hayır, Aziz beyin yaptığı elbette etnik bir tercih değil, ama sözünü dinleyenleri yönetimde tuttu.
Diyeceksiniz ki başkandır, seçimle geldi ve istediği kadroyla çalışır.
Elbette öyle, ama Fenerbahçe gibi burjuva kültürünün egemen olduğu bir yapıda ceberrutluklar kabul görmez.
Bir başka boyut başarı olgusudur.
Hiçbir şey başarının yerini tutamayacağı gibi başarısızlığı da hiçbir şey örtemez!
Peki spor kulüplerinde başarının kriteri stadyum inşa etmek ya da antrenman sahaları yapmak mıdır?
Başkan İmar Bakanı mı?
Buradan bakarsanız Aziz bey gerçekten başarılıdır.
Yapılan stadyum ve altyapı ortada, ama Fenerbahçe Başkanı’nın önceliği bu değil, sportif başarı olmalıdır.
Öyle, çünkü Fenerbahçe Spor Kulübü İmar ve İskân Bakanlığı değil, başkanı da bakanı değildir.
Buradan hareketle bana göre Aziz Yıldırım başarılı falan değildir.
Fenerbahçe ne zaman Galatasaray misali uluslararası bir başarı sonucuna erişir, işte o gün başarılı addedilir!
Gelelim kulübün son haline:
Fenerbahçe betonarme binalar yapıyor ama futbolcu yetiştirecek bir okulu açmıyor.
Sahi Aziz bey onca imkâna rağmen neden Fenerbahçe Futbol Okulu’nu açmadı hiç merak ettiniz mi?
Böyle bir altyapı olsaydı muhtemelen Carlos ve Güiza gibilere servetler ödenmez, dahası Türk futboluna da katkı sağlanırdı.
İlginçtir böyle bir teşebbüsü sadece FB değil, GS ve BJK da yapmadı ve yapmıyor.
Bakın
Arsenal gibi dünya futbol devi kulüpler sadece ülkelerini değil,
dünyayı tarıyor ve kabiliyetli gençleri bedava bulup eğitiyor...
Bir dostum bu durum için, o zaman büyük transferler biter ve komisyonlar da güme gider gibi bir ifade kullandı.
Hayır biz ispatlanmayan hiçbir şeye inanmadığımız için o söyleneni hiçbir kulüp ve de yöneticisiyle özdeşleştirmeyiz.
Emre, Tümer ve diğerleri?
Fenerbahçe’ye geri dönelim:
Evet sarı kanaryalar bugün maalesef sadece güzel stadyumu ile idare eder haldedir.
Takım oynadığı futbol ile zerre keyif
vermiyor.
Bu yıl getirilen antrenör de, alınan futbolcular da tam bir fiyasko!
Emre diye birine servet ödendi, ama ortalıkta yok. Dahası ona kimse laf
edemiyor, çünkü Emre’yi Aziz bey transfer etti... Yahu çocuk tam 5
yıldır ne İtalya’da ne de İngiltere’de bir kez olsun iki hafta üst üste
90 dakika oynamadı ki Türkiye’de her hafta forma giyebilecek bir fiziki
kapasitede olabilsin. Hal bu iken Başkan istedi diye kronik sakat olan
biri çok büyük paralarla gözü kapalı transfer edildi.
Tümer diye bir şeklen var da kendisi yok. Tümer’e de hiç kimse söz edemiyor, çünkü o da Başkan’ın tercihi.
Başarılı olmuş Zico yine Aziz beyin kaprisiyle gönderildi ve amacı sadece para olan 70 yaşında biri takımın başına getirildi.
Forvete
onlarca milyon euro verilip Güiza alınırken yedek kulübesine Volkan’a
yedek olacak bir kaleci alınmadığı gibi olan kaleci de yine Başkan’ın
despotluğuyla kulüpten kovuldu.
Sadece o mu?
Aurello ve hatta Tuncay bile Başkan’ın umursamazlığı sebebiyle takımdan ayrıldı.
Metal yorgunluğu!
Kısacası koca Fenerbahçe onca imkânlara rağmen tat vermeyen ve saç-baş yolduran bir takım haline getirildi.
Bunun
sebebi tartışmasız Aziz Yıldırım’ın futbol baronluğuna soyunan
tavırlara bürünüp içeride ve dışarıda despotluklar yapmasıdır. Maalesef
Aziz bey tavırlarıyla Fenerbahçe imajına da zarar veriyor ve kulübü
sevimsiz gösteriyor.
Yapılması gereken, Yıldırım’ın Mayısta artık aday olmamasıdır!
Metaller
bile yıpranırken Aziz beyin futbol gibi 12 yaşındaki çocukların bile
bilgiçlik yaptığı bir sektörde yıpranmaması mümkün değildir.
NOT: Aziz beyi tanımam. Hayatımda bir kez telefonla konuştum. Dolayısıyla yazılanlar kişisel değildir.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz