AKP davası 4 ayda tamamlanırken, DTP davası niye bekletiliyor?
1 sayfadaki 1 sayfası
AKP davası 4 ayda tamamlanırken, DTP davası niye bekletiliyor?
AKP davası 4 ayda tamamlanırken, DTP davası niye bekletiliyor?
Önce DTP, birkaç ay sonra da AKP için kapatılma davası açıldı. İki parti de TBMM’de grup sahibi.
Yani Anayasa’ya göre iki parti eşit!
Dolayısıyla kuralların uygulanmasında biri diğerine üstün değil.
Normal olanı önce DTP davasının karara bağlanmasıydı.
Öyle ya DTP için açılan dava AKP’ye açılan davadan çok önceydi.
Peki süreç nasıl işledi?
Başbakan önce AKP davası sonuçlansın dedi.
Dahası, tarih bile verdi, yani ’Temmuz sonu bu iş bitmeli’görüşünü dillendirdi.
Tayyip bey yargı üstü bir makamda değil ama dediği aynen oldu.
DTP davasında bir arpa boyu yol alınmazken AKP davası YAŞ öncesinde apar topar karara bağlandı.
İlginçtir yargıya yapılan bu dayatmaya muhalefet de gıkını çıkarmadı.
AKP davası 4 ayda sonuçlanırken DTP davasında sene geçiyor hâlâ bir sonuç yok!
Sormak lazım bu beklenti niçin?
Yargı karar için konjonktürü bekleyemeyeceğine göre hareketsizlik neden?
Deniliyor ki Anayasa Mahkemesi iki arada bir derededir.
Yani kapatsa bir türlü, kapatmasa başka türlü!
Kısacası DTP’nin kapatılma halinde mağdur olacağı endişesi varmış!
Dileriz bu yapılan bir yakıştırmadır, zira mahkemenin öyle bir hesap yapma yetkisi ya da lüksü yoktur!
Hukuk şartlara göre esnetilirse adalet kavramını aşındırırsınız!
Suç varsa müeyyide olmalıdır.
Konjonktür
deyip cezaya muafiyet getirirseniz değil hukuk devleti, kanun devleti
bile olamazsınız ve geleceğinize de ipotek koymuş olursunuz!
Bu itibarla DTP için kalem kırılacaksa tereddüt edilmemelidir!
Hem kapatılırsa DTP nasıl ve niçin mağdur olacak onu da anlamış değiliz!
Adamlar alenen suç işlerken bunu görmezden mi geleceksiniz?
Ankara’da DTP davası bağlamında dolaşan türlü rivayetler var.
Bazılarına göre dava seçim sonrasında karara bağlanacak ve AKP’nin Güneydoğu’da işi zorlaştırılmayacak!
Bazıları
da seçim sonrasında kapatılma verilip DTP’li Meclis üyelerinin
milletvekillikleri düşürülecek ve ara seçimin, dolayısı ile genel
seçimin yolu açılacak!
Bir iddiaya göre de DTP eğer belediyeleri
alırsa kapatılma halinde bunları kaybedecek ve belediyeler en güçlü
ikinci parti olan AKP’ye geçecek!
Dedik ya bunlar sadece spekülasyon, ama davadaki gecikme görüldüğü gibi bir sürü şayiaya zemin yaratıyor.
Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırıyoruz!
UYARI-YORUM
CHP Güneydoğu paketinde dikkatli olmalı!
Çarşaf
ve türban açılımından sonra herkes CHP’den Kürt ya da Güneydoğu açılımı
bekliyor! Öyle ki bunun için bazı internet sitelerinde sözde taslak
paketler bile yayımlandı. Biz CHP’nin bu konuyu birkaç kez düşünmesini
öneriyoruz. CHP eğer Kürt mes’elesinde de bir paket ya da açılımla
ortaya çıkarsa, işte o gün karaya oturur ve yaptığı örtünme açılımını
da bizatihi kendisi sabote eder! Başka bir ifadeyle CHP’nin Güneydoğu
açılımı diye ortaya çıkması durumunda çarşaf açılımının da seçim atağı
olduğu tezine haklılık kazandırır ve kitleler nezdinde samimiyeti
sorgulanarak güven kaybeder. Dolayısıyla CHP yapaylığa yorumlanacak
hiçbir adımı atmamalıdır. Dahası CHP Kürt mes’elesinde yapacağı
açılımın kendine ne getireceğini de iyi hesaplamalıdır. Bakın Mehmet
Ağar bu hesabı yapmadı ve bir-iki DYP’li Kürt’ün gazına gelip ’Düz
ovada siyaset’ diyerek yurt sathında kendine gelmesi kesin olan oyları
kaybetti. Dolayısı ile CHP de Ağar’ın durumuna düşmemelidir. İki iki
daha dört, bugünün ikliminde CHP ne yaparsa yapsın Güneydoğu’dan oy
alamaz. Hal bu iken CHP herkese mavi boncuk diyerek diğer bölgelerde
var olan havasını yitirmemelidir.
ÇİFTE STANDART MI?
Bahçeli Şeyh Makdum’u niye görmüyor?
Körfez
Şeyhi Makdum tamı tamına 21 aydır Levent’te aldığı arazinin parasını
ödemedi ve bekliyor. Oysa aynı şartlarda hemen yanı başında yine
devletten arsa alan Ahmet Nazif Zorlu ödemeyi peşin yapmıştı. Olması
gereken belediyenin ödemeyi yapmayan Şeyh Makdum’un 35 milyon dolarlık
teminatını yakması, yani el koymasıdır! Kural, yani olması gereken
budur. Ancak Milliyet’ten Sevgili Melih Aşık’ın yazdığına göre belediye
el koyacağına Makdum’a yol veriyor... Tek kelimeyle facia ya da rezalet
olan bu tabloya muhalefetin isyan etmesi gerekmiyor mu? Sahi Devlet
Bahçeli bir kez olsun AKP’nin yolsuzluklarını ve hırsızlıklarını niçin
dillendirmiyor. Örneğin Seyh Makdum’a yapılan kıyağı neden görmüyor da
habire CHP’ye çarşaf hücumlarını yapıyor? Bakın MHP’nin topa tuttuğu
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ile AKP’yi haftalardır hırpalıyor. Peki
Bahçeli AKP için aylardır klonlansın demekten başka hafızalarda iz
bırakan tek bir söz olsun edebildi mi?..
SİNEKTEN YAĞ HESABI...
İşçi çıkarmak hainlik mi?
AKP’li
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, işçi çıkaran patronlara hain suçlamasında
bulundu. Hayır biz böylesine hamaset kokan bir ithamı genel anlamda
onaylamayız. Gerçekten krize giren ya da zora düşen işveren elbette
işçi çıkarabilir. Ancak Türkiye’de bazı şeylerin farklı seyrettiği de
vakıadır. Maalesef bizdeki özel sektörün TÜSİAD kesimi krizi istismar
ederek sinekten yağ çıkarmayı istediği de vakıadır. Mesela bu
patronlardan bir bölümünün kriz bahanesiyle yüksek maaş alan işçiye yol
verip asgari ücretle işçi almak için kontenjan yarattığı artık iddia
olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla bunları yapanlara hain denmese de
pekâlâ başka şeyler denilebilir! Sakın böyle birileri yok demeyin,
yıllar yılı milyar dolar kâr eden bankaların personel kıyımları
ortadadır. Türkiye’de kriz simsarlığı yapan ve ortamı faydaya çeviren
baronların varlığı vakıadır. Tayyip Erdoğan’ın takdire değer
sözlerinden biri “Zulalarınızı çıkarın” ifadesidir. Erdoğan gibi her
şeyden haberdar olan bir Başbakan öyle bir laf ediyorsa, belli ki bir
bildiği vardır. İstanbul sermayesi maalesef böylesi süreçlerde hep
fırsatçılık yapıyor.
Önce DTP, birkaç ay sonra da AKP için kapatılma davası açıldı. İki parti de TBMM’de grup sahibi.
Yani Anayasa’ya göre iki parti eşit!
Dolayısıyla kuralların uygulanmasında biri diğerine üstün değil.
Normal olanı önce DTP davasının karara bağlanmasıydı.
Öyle ya DTP için açılan dava AKP’ye açılan davadan çok önceydi.
Peki süreç nasıl işledi?
Başbakan önce AKP davası sonuçlansın dedi.
Dahası, tarih bile verdi, yani ’Temmuz sonu bu iş bitmeli’görüşünü dillendirdi.
Tayyip bey yargı üstü bir makamda değil ama dediği aynen oldu.
DTP davasında bir arpa boyu yol alınmazken AKP davası YAŞ öncesinde apar topar karara bağlandı.
İlginçtir yargıya yapılan bu dayatmaya muhalefet de gıkını çıkarmadı.
AKP davası 4 ayda sonuçlanırken DTP davasında sene geçiyor hâlâ bir sonuç yok!
Sormak lazım bu beklenti niçin?
Yargı karar için konjonktürü bekleyemeyeceğine göre hareketsizlik neden?
Deniliyor ki Anayasa Mahkemesi iki arada bir derededir.
Yani kapatsa bir türlü, kapatmasa başka türlü!
Kısacası DTP’nin kapatılma halinde mağdur olacağı endişesi varmış!
Dileriz bu yapılan bir yakıştırmadır, zira mahkemenin öyle bir hesap yapma yetkisi ya da lüksü yoktur!
Hukuk şartlara göre esnetilirse adalet kavramını aşındırırsınız!
Suç varsa müeyyide olmalıdır.
Konjonktür
deyip cezaya muafiyet getirirseniz değil hukuk devleti, kanun devleti
bile olamazsınız ve geleceğinize de ipotek koymuş olursunuz!
Bu itibarla DTP için kalem kırılacaksa tereddüt edilmemelidir!
Hem kapatılırsa DTP nasıl ve niçin mağdur olacak onu da anlamış değiliz!
Adamlar alenen suç işlerken bunu görmezden mi geleceksiniz?
Ankara’da DTP davası bağlamında dolaşan türlü rivayetler var.
Bazılarına göre dava seçim sonrasında karara bağlanacak ve AKP’nin Güneydoğu’da işi zorlaştırılmayacak!
Bazıları
da seçim sonrasında kapatılma verilip DTP’li Meclis üyelerinin
milletvekillikleri düşürülecek ve ara seçimin, dolayısı ile genel
seçimin yolu açılacak!
Bir iddiaya göre de DTP eğer belediyeleri
alırsa kapatılma halinde bunları kaybedecek ve belediyeler en güçlü
ikinci parti olan AKP’ye geçecek!
Dedik ya bunlar sadece spekülasyon, ama davadaki gecikme görüldüğü gibi bir sürü şayiaya zemin yaratıyor.
Anayasa Mahkemesi’ni göreve çağırıyoruz!
UYARI-YORUM
CHP Güneydoğu paketinde dikkatli olmalı!
Çarşaf
ve türban açılımından sonra herkes CHP’den Kürt ya da Güneydoğu açılımı
bekliyor! Öyle ki bunun için bazı internet sitelerinde sözde taslak
paketler bile yayımlandı. Biz CHP’nin bu konuyu birkaç kez düşünmesini
öneriyoruz. CHP eğer Kürt mes’elesinde de bir paket ya da açılımla
ortaya çıkarsa, işte o gün karaya oturur ve yaptığı örtünme açılımını
da bizatihi kendisi sabote eder! Başka bir ifadeyle CHP’nin Güneydoğu
açılımı diye ortaya çıkması durumunda çarşaf açılımının da seçim atağı
olduğu tezine haklılık kazandırır ve kitleler nezdinde samimiyeti
sorgulanarak güven kaybeder. Dolayısıyla CHP yapaylığa yorumlanacak
hiçbir adımı atmamalıdır. Dahası CHP Kürt mes’elesinde yapacağı
açılımın kendine ne getireceğini de iyi hesaplamalıdır. Bakın Mehmet
Ağar bu hesabı yapmadı ve bir-iki DYP’li Kürt’ün gazına gelip ’Düz
ovada siyaset’ diyerek yurt sathında kendine gelmesi kesin olan oyları
kaybetti. Dolayısı ile CHP de Ağar’ın durumuna düşmemelidir. İki iki
daha dört, bugünün ikliminde CHP ne yaparsa yapsın Güneydoğu’dan oy
alamaz. Hal bu iken CHP herkese mavi boncuk diyerek diğer bölgelerde
var olan havasını yitirmemelidir.
ÇİFTE STANDART MI?
Bahçeli Şeyh Makdum’u niye görmüyor?
Körfez
Şeyhi Makdum tamı tamına 21 aydır Levent’te aldığı arazinin parasını
ödemedi ve bekliyor. Oysa aynı şartlarda hemen yanı başında yine
devletten arsa alan Ahmet Nazif Zorlu ödemeyi peşin yapmıştı. Olması
gereken belediyenin ödemeyi yapmayan Şeyh Makdum’un 35 milyon dolarlık
teminatını yakması, yani el koymasıdır! Kural, yani olması gereken
budur. Ancak Milliyet’ten Sevgili Melih Aşık’ın yazdığına göre belediye
el koyacağına Makdum’a yol veriyor... Tek kelimeyle facia ya da rezalet
olan bu tabloya muhalefetin isyan etmesi gerekmiyor mu? Sahi Devlet
Bahçeli bir kez olsun AKP’nin yolsuzluklarını ve hırsızlıklarını niçin
dillendirmiyor. Örneğin Seyh Makdum’a yapılan kıyağı neden görmüyor da
habire CHP’ye çarşaf hücumlarını yapıyor? Bakın MHP’nin topa tuttuğu
CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ile AKP’yi haftalardır hırpalıyor. Peki
Bahçeli AKP için aylardır klonlansın demekten başka hafızalarda iz
bırakan tek bir söz olsun edebildi mi?..
SİNEKTEN YAĞ HESABI...
İşçi çıkarmak hainlik mi?
AKP’li
Çalışma Bakanı Faruk Çelik, işçi çıkaran patronlara hain suçlamasında
bulundu. Hayır biz böylesine hamaset kokan bir ithamı genel anlamda
onaylamayız. Gerçekten krize giren ya da zora düşen işveren elbette
işçi çıkarabilir. Ancak Türkiye’de bazı şeylerin farklı seyrettiği de
vakıadır. Maalesef bizdeki özel sektörün TÜSİAD kesimi krizi istismar
ederek sinekten yağ çıkarmayı istediği de vakıadır. Mesela bu
patronlardan bir bölümünün kriz bahanesiyle yüksek maaş alan işçiye yol
verip asgari ücretle işçi almak için kontenjan yarattığı artık iddia
olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla bunları yapanlara hain denmese de
pekâlâ başka şeyler denilebilir! Sakın böyle birileri yok demeyin,
yıllar yılı milyar dolar kâr eden bankaların personel kıyımları
ortadadır. Türkiye’de kriz simsarlığı yapan ve ortamı faydaya çeviren
baronların varlığı vakıadır. Tayyip Erdoğan’ın takdire değer
sözlerinden biri “Zulalarınızı çıkarın” ifadesidir. Erdoğan gibi her
şeyden haberdar olan bir Başbakan öyle bir laf ediyorsa, belli ki bir
bildiği vardır. İstanbul sermayesi maalesef böylesi süreçlerde hep
fırsatçılık yapıyor.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz