DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Terlikle gelmişlerdi ayakkabıyla gidiyorlar

Aşağa gitmek

Terlikle gelmişlerdi ayakkabıyla gidiyorlar Empty Terlikle gelmişlerdi ayakkabıyla gidiyorlar

Mesaj tarafından Can ATAKLI 2008-12-16, 10:07

Bush yönetimindeki Amerika’nın Irak’ı işgal günleriydi. Amerikan ve İngiliz Birlikleri, Irak’ın güneyinde konuşlanmışlardı. Aslında kuzeyde de konuşlanacaklardı ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Amerikalılara gereken izni vermediği için planlar değişmişti. Irak Ordusu’nu güneyde hayli hırpalayan Amerikan birlikleri “yıldırım bir operasyonla” bir anda Bağdat’ı da işgal etmişti.

İşte o işgal gününün sembol görüntüleri, bir meydandaki Saddam heykelinin kırılarak düşürülmesi ve sonra da bazı Irak vatandaşlarının yerdeki heykele terliklerle vurmalarıydı. Bunun anlamını bilmeyenler için hayli “komik” görüntülerdi bunlar. Birkaç Iraklı heykeli terlikle dövüyor. Gülmemek elde değildi. Ancak hemen ardından bunun anlamı öğrenildi. Meğer Irak’ta en büyük hakaretlerden biri, terlikle dövmekmiş. Terlikle dövülen adam sopayla, demir kazıkla dövülmekten beter olurmuş, çünkü ağır hakarete uğradığı için bir daha insan içine çıkamazmış.

Dün bütün dünya medyasında Irak’a “veda” ziyaretine giden Başkan Bush’a iki ayakkabısını birden fırlatan ve “Al sana veda öpücüğü köpek” diye bağıran Iraklı gazetecinin görüntü ve fotoğrafları vardı. Ayakkabı da “hakaret anlamında” terlik görevi görüyor mu Irak geleneklerinde bilmiyorum ama, gazeteci yanında terlik getiremeyeceğine göre demek ki “hakaret” amaçlı saldırısını ayakkabıyla yapmış.

Şu kadere bakın ki, ülkeye “demokrasi ve özgürlük” getirmek amacıyla Saddam’a yönelik hakaretlerle giren ABD Başkanı Bush, aynı hakarete maruz kalarak görevine veda ediyor. Şurası bir gerçek ki Iraklı gazetecinin “hakareti” tamamen sembolik bir harekettir. Amerikan tarzı düşünce biçimi bu tür hakaretlere aldırmaz bile belki. Ama bu sembolik davranışın, ABD’nin yanlış politikalarına karşı başkaldıran her toplumun hafızasına kazınacağından kimsenin şüphesi olmasın.

*****
AKP’liler yoksullara yardımdan bile servet kazanıyor

Yerel seçimler yaklaştıkça AKP’nin “sadaka ekonomisi” akıl ve mantık tanımaz bir hız kazanmaya başladı.

Bir yanda pirinç, diğer yanda fasulye, öte yanda kömür TIR’ları milyonlarca liralık malzemeyi yoksul halka dağıtıyor.

Ancak burada üzerinde durulmayan ama çok çarpıcı bir gerçeği vurgulamak istiyorum.

AKP halktan topladığı paralarla yoksul halka kendi kesesinden yardım yapıyormuş gibi malzeme dağıtıyor. Üzerinde Başbakanlık yazan kömür torbaları, ilgili belediye başkanının adı kazınmış yardım kutuları yoksul halkın evine giriyor, insanlar bir türlü kandırılıyor.

Ama son günlerde yardım haberlerinin ekranlarda artmasıyla birlikte bugüne kadar hiç dikkat edilmeyen bir başka gerçeği daha öğrendik.

AKP yoksul halka yardım yapıyor yapmasına da bunu yapmak için birilerine para ödüyor.

Örneğin, Ankara’da belediyeye ait bir şirket yapıyor bütün dağıtımları. Ve bunun karşılığını da alıyor.

Oysa adı üzerinde yardım bir karşılık beklemeden yapılan iştir. Sorun sadece yardım malzemesini “bedavaya getirmek” değildir. Dağıtımı da zaten maaş alan kişiler tarafından değil gönüllüler tarafından yapılır. Yardımdan bir başkasına servet kazandırmak olmaz.

Ama belli ki AKP’nin kurduğu düzen, bir yandan halkın gözünü boyamak diğer yandan da bu işten birilerini zengin etmekmiş.

*****
Lenin’e ‘şerefsiz’ demek

Bayramı da fırsat bilerek ve biraz da “kalabalık içinde izlemek” için son günlerde çok konuşulan “A.R.O.G.” ve “Muro” filmlerine gittim.

Her ikisi de bana göre değil. Absürd komediyi çok sevmeme rağmen her iki filmde de çok gülmedim. Ama hemen söyleyeyim A.R.O.G. son derece başarılı “prodüksiyon.” Böyle diyorum çünkü reklamından, çekimine, afişinden görüntülerine kadar Cem Yılmaz ve ekibinin müthiş zekâsı var. Benim izlediğim seansta filmden herkes memnundu, çıkışta espri tekrarları ve çok gülündüğü mesajları ortalığı sarıyordu.

Bu arada Cem Yılmaz’ın iki bin bilmem kaç espri var dediği de aslında pek yanlış değil. Sözlü esprilerin yanında dekorda ve arka planda da o kadar çok espri var ki, belki çıkınca filmin DVD’sini alıp, dura kalka izlemek çok keyifli olur, çünkü filmi normal akışında izlerken çoğunu kaçırıyorsunuz.

Gelelim Muro’ya. Fevkaladenin de ötesinde kötü bir düşünce. Kurtlar Vadisi’ndeki 40-50 saniyelik parodileri bir buçuk saatlik film haline getirince ortaya hiçbir şey çıkmıyor.

Aynı esprinin her sahnede ve defalarca tekrarlanmasından öte bir şey yok. Ama başka bir şey var. terör terörünü lanetleme ve bu teröre alet olanlarla dalga geçmek adına sürekli dile dolanan “devrimci” kavramı yerden yere vuruluyor.

Sanki devrimcilik denince akla sadece terör ve terör geliyormuş gibi sunulan filmde, çok ucuz bir milliyetçilik ve anti komünist propaganda yapılmaya çalışılmış.

Hele bir sahne var ki evlere şenlik. Yatakta yarı çıplak uzanmış bir Rus fahişe “Lenin şerefsizdi” diyor. Film bile olsa herhalde kimsenin buna hakkı olamaz. Ama şu gerçeği de göz ardı edemeyiz. Her iki filmde olağanüsü bir gişe başarısı yakalamış durumda. Eğer başarıyı sadece “para kazanmak” olarak kabul edersek, her iki filmi de bu statüye sokabiliriz.

*****
Zararlı köpekler

Geçtiğimiz yıllarda gerçekten yaşanmış bir olay. Sevgili Leyla Tavşanoğlu’na çok teşekkür ederim... Sokak köpeklerinden çok şikâyet gelince Güneydoğu Anadolu’nun büyük illerinden birinin belediyesi bütün sahipsiz köpekleri toplamış. Ahali de sokakta başıboş gezen köpek sürüleri yok oldu diye çok mutlu olmuş. Sonra bir gün bakmışlar ki köpeklerin hepsinin kulağında bir zımba, sokaklarda yine geziyorlar... Vaho, belediyeyi aramış. Yetkiliye “Bu köpekleri niye saldız la böyle?” demiş. Yetkili de, hayvan haklarından söz etmiş ve “Merak etmeyin hepsi aşılandı ve kısırlaştırıldı” demiş.

Vaho feryat etmiş: “Ha ula sizin izanınıza sıçam size bizi ısırıyler dedik, beceriyler mi dedik?”

*****
Mal kaybeden, bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir. Goethe
Can ATAKLI
Can ATAKLI
ALTIN ÜYE
ALTIN ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 68
ŞEHİR : Türkiye
Meslek : Gazeteci
Öğrenim Durumu : Yüksek
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 05/06/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz