Olmayacak dualara âmin ve abesle iştigal!
1 sayfadaki 1 sayfası
Olmayacak dualara âmin ve abesle iştigal!
Oy çokluğu,“Demokrasi Tramvayı” ile devleti ele geçirmiş bir iktidarın, Türkiye’nin en hayati konularındaki aymazlığını anlamak mümkün değil, daha doğrusu, bütün yaklaşımlarına bakınca, pek de mümkün! Öncelikle, “Güneydoğu sorunu” konusunda! Bu “sorun” aslında, “Türkiye-Türk” sorunu.
Başından beri, hatta AKP iktidara gelmeden önceki hükümetler döneminde de, yapılan hatalar, aymazlıklar yüzünden bugünkü durumlara gelindi! terör eşkıyasıyla mücadele için, ABD’den icazet beklendi... AB’nin bu konudaki dayatmalarına, uyum uyum boyun eğildi! Apo’nun idam edilmemesi, bu gafletin doruk noktası idi. Nasıl bir aymazlıktır ki, bölücülüğün, Kürt ayaklanmalarının ardından 19. yüzyıl sonlarından beri tahrikçiler, Türkiye’yi bölerek, güçsüz kılmak isteyen Avrupalılar ve Amerikalılar olduğu belge ve haritalarıyla sabitken, biz hâlâ onlardan medet umuyor, icazet bekliyoruz. Amerika’nın PKK’ya paraşütlerle silah yolladığı ve Avrupalıların da PKK’lı bölücülere maddi-manevi destek sağladığı, “açık bir sır”! Eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, “PKK, Kuzey Irak’tan çok, gücünü özellikle AB ülkelerinden almaktadır” diyor. Herhalde bildikleri vardır! Şimdiye dek, kimse sormadı; ABD, Apo’nun idamına neden engel oldu diye. Kimse sormuyor; ABD’nin, uluslararası kurallara aykırı olarak Kuzey Irak’ı ve hava sahasını kontrol etmeye, ne hakkı var diye! Öyle ya: ABD kendisi terör tehdidi altında olunca, binlerce mil ötelerden gelip Kuzey Irak’ta egemen, fakat Türkiye’nin geleceğini tehdit eden, hemen hudutlarımızda konuşlanan eşkıyaya karşı Kuzey Irak’ta kara harekâtı yapmamıza, aynı ABD engel! ABD, ağzımıza bir parmak bal çalarcasına, yasak savarcasına, güya “istihbarat paylaşıyor”... Türk Hava Kuvvetleri’nin ne kadar güçlü, pilotlarımızın ne kadar başarılı oldukları kanıtlandı, ama bu hava operasyonlarının, PKK’yı tamamen yok edemeyeceği, hatta caydıramayacağı da ortada... Bizi oyalıyorlar, biz de oyalanmaktayız! Şimdi de, bu konularda gafletin yeni bır safhasındayız. AKP hükümeti, terör ile mücadelede, Irak’ın Kürt Cumhurbaşkanı Talabani’den ve başlıca amacı sözde ve yerel yönetimini “Büyük Kürdistan”a dönüştürmek olan Barzani’den yardım umuyor! Olmayacak dualara âmin!
Samimi itiraf
PKK’nın, TBMM’deki kolu DTP’nin Ahmet Türk başkanlığındaki heyetini kabul eden Kuzey Irak Kürt Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani, PKK’ya yönelik silahlı bir harekete geçmeyeceklerini, “Kardeşin kardeşi vuramayacağını, Türkiye’nin, bu sorunu diyalogla, halletmesi gerektiğini“ söyledi. Dedi ki: Kürtlerin kendi aralarındaki kavga artık tarihte kaldı. Kürtler arası çatışma artık bizim için stratejik bir konu ve kırmızı çizgimizdir. Kürt sorunu güvenlik ve terör sorunu değil, siyasi bir sorundur. Kürtlerin demokratik istekleri barışçıl yönden çözülmeli!
Zaten bunun aksini düşünmek de abes olurdu! Türkiye’de böyle, ne yaptığını bilmeyen, AB ve ABD havalarına göre, bir bu yana, bir öteki yana savrulan, devletin kırmızı çizgilerini hiçe sayan bir iktidar oldukça! Ve bu iktidarın ne olduğu, ne istediği belli, Barzani ve Talabani’nin huzuruna resmi heyetler yolluyor.
The Econmist dergisi, ne güzel özetlemiş: “Erdoğan’ın en sıkı müttefikleri muhalefet” diye... Talabani’nin, Barzani’nin ve de PKK’nın, Kürtçülerin de en büyük yardımcıları bu “devlet adamı olamayan” eyyamcı, ileriyi göremeyen politikacılar ve sözde aydınlar! Eşkıya ile mücadeleden nerdeyse vazgeçecekler! AB’nin, ABD’nin, Kürt liderlerinin, Türkiye Devleti’ni sürükledikleri “barış masasına” oturmaya ve bölücülerle “müzakereye” hazırlar! Hedef -ilke- olarak “Barış”, ama aslında, PKK’yla masaya oturunca, ne alacağız, daha doğrusu nelerden taviz vereceğiz! Türkiye, AB ve ABD itmesiyle hızlı adımlarla teröristlerle “barış masasına” getiriliyor. Hesapça Abdullah Gül, Talabani ve Barzani’yi başkentlerinde ziyaret edecek, ya da Ankara’da kırmızı halılarla ve kırmızı çizgilerimizi ayakları altına koyarak, bu çözümüm kapısını açacak. Neyse ki, Gül kulak rahatsızlığı bahanesiyle Irak ziyaretini ertelemiş. Herhalde kulaklarına kar suyu kaçmış olacak; Irak’a gitseydi, Talabani’yle birlikte, Kerkük ve Erbil’e de gitmeye mecbur edilecekti. O zaman, Türkmen kardeşlerimize ne olacaktı?
Amerika’da, Obama göreve başlayınca, Irak ve Kürt siyaseti değişecek mi? Hiç merak etmeyin Amerika, Türkiye değil. Amerika’nın temel çıkarları ve çizgileri değişmez!
Başından beri, hatta AKP iktidara gelmeden önceki hükümetler döneminde de, yapılan hatalar, aymazlıklar yüzünden bugünkü durumlara gelindi! terör eşkıyasıyla mücadele için, ABD’den icazet beklendi... AB’nin bu konudaki dayatmalarına, uyum uyum boyun eğildi! Apo’nun idam edilmemesi, bu gafletin doruk noktası idi. Nasıl bir aymazlıktır ki, bölücülüğün, Kürt ayaklanmalarının ardından 19. yüzyıl sonlarından beri tahrikçiler, Türkiye’yi bölerek, güçsüz kılmak isteyen Avrupalılar ve Amerikalılar olduğu belge ve haritalarıyla sabitken, biz hâlâ onlardan medet umuyor, icazet bekliyoruz. Amerika’nın PKK’ya paraşütlerle silah yolladığı ve Avrupalıların da PKK’lı bölücülere maddi-manevi destek sağladığı, “açık bir sır”! Eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, “PKK, Kuzey Irak’tan çok, gücünü özellikle AB ülkelerinden almaktadır” diyor. Herhalde bildikleri vardır! Şimdiye dek, kimse sormadı; ABD, Apo’nun idamına neden engel oldu diye. Kimse sormuyor; ABD’nin, uluslararası kurallara aykırı olarak Kuzey Irak’ı ve hava sahasını kontrol etmeye, ne hakkı var diye! Öyle ya: ABD kendisi terör tehdidi altında olunca, binlerce mil ötelerden gelip Kuzey Irak’ta egemen, fakat Türkiye’nin geleceğini tehdit eden, hemen hudutlarımızda konuşlanan eşkıyaya karşı Kuzey Irak’ta kara harekâtı yapmamıza, aynı ABD engel! ABD, ağzımıza bir parmak bal çalarcasına, yasak savarcasına, güya “istihbarat paylaşıyor”... Türk Hava Kuvvetleri’nin ne kadar güçlü, pilotlarımızın ne kadar başarılı oldukları kanıtlandı, ama bu hava operasyonlarının, PKK’yı tamamen yok edemeyeceği, hatta caydıramayacağı da ortada... Bizi oyalıyorlar, biz de oyalanmaktayız! Şimdi de, bu konularda gafletin yeni bır safhasındayız. AKP hükümeti, terör ile mücadelede, Irak’ın Kürt Cumhurbaşkanı Talabani’den ve başlıca amacı sözde ve yerel yönetimini “Büyük Kürdistan”a dönüştürmek olan Barzani’den yardım umuyor! Olmayacak dualara âmin!
Samimi itiraf
PKK’nın, TBMM’deki kolu DTP’nin Ahmet Türk başkanlığındaki heyetini kabul eden Kuzey Irak Kürt Hükümeti Başbakanı Neçirvan Barzani, PKK’ya yönelik silahlı bir harekete geçmeyeceklerini, “Kardeşin kardeşi vuramayacağını, Türkiye’nin, bu sorunu diyalogla, halletmesi gerektiğini“ söyledi. Dedi ki: Kürtlerin kendi aralarındaki kavga artık tarihte kaldı. Kürtler arası çatışma artık bizim için stratejik bir konu ve kırmızı çizgimizdir. Kürt sorunu güvenlik ve terör sorunu değil, siyasi bir sorundur. Kürtlerin demokratik istekleri barışçıl yönden çözülmeli!
Zaten bunun aksini düşünmek de abes olurdu! Türkiye’de böyle, ne yaptığını bilmeyen, AB ve ABD havalarına göre, bir bu yana, bir öteki yana savrulan, devletin kırmızı çizgilerini hiçe sayan bir iktidar oldukça! Ve bu iktidarın ne olduğu, ne istediği belli, Barzani ve Talabani’nin huzuruna resmi heyetler yolluyor.
The Econmist dergisi, ne güzel özetlemiş: “Erdoğan’ın en sıkı müttefikleri muhalefet” diye... Talabani’nin, Barzani’nin ve de PKK’nın, Kürtçülerin de en büyük yardımcıları bu “devlet adamı olamayan” eyyamcı, ileriyi göremeyen politikacılar ve sözde aydınlar! Eşkıya ile mücadeleden nerdeyse vazgeçecekler! AB’nin, ABD’nin, Kürt liderlerinin, Türkiye Devleti’ni sürükledikleri “barış masasına” oturmaya ve bölücülerle “müzakereye” hazırlar! Hedef -ilke- olarak “Barış”, ama aslında, PKK’yla masaya oturunca, ne alacağız, daha doğrusu nelerden taviz vereceğiz! Türkiye, AB ve ABD itmesiyle hızlı adımlarla teröristlerle “barış masasına” getiriliyor. Hesapça Abdullah Gül, Talabani ve Barzani’yi başkentlerinde ziyaret edecek, ya da Ankara’da kırmızı halılarla ve kırmızı çizgilerimizi ayakları altına koyarak, bu çözümüm kapısını açacak. Neyse ki, Gül kulak rahatsızlığı bahanesiyle Irak ziyaretini ertelemiş. Herhalde kulaklarına kar suyu kaçmış olacak; Irak’a gitseydi, Talabani’yle birlikte, Kerkük ve Erbil’e de gitmeye mecbur edilecekti. O zaman, Türkmen kardeşlerimize ne olacaktı?
Amerika’da, Obama göreve başlayınca, Irak ve Kürt siyaseti değişecek mi? Hiç merak etmeyin Amerika, Türkiye değil. Amerika’nın temel çıkarları ve çizgileri değişmez!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz