YSK, AKP'nin seçim feneri mi?
1 sayfadaki 1 sayfası
YSK, AKP'nin seçim feneri mi?
Yüzler, binler, on binler, yüz binler değil söz konusu olan, milyonlarca oydur. Evet tamı tamına 6 milyon fazlalıktan bahsediyoruz.
2004 mahalli seçimlerinde seçmen sayısı 43 milyon küsurdur.
2007 Temmuz’unda bu sayı 1 milyon eksiliyor ve seçmen sayısı 42 milyon küsura düşüyor.
Aradan bir buçuk yıl geçiyor ve bugünkü seçmen sayısı 48 milyon 644 bin kişi olarak açıklanıyor.
Yok bütün bunlar Nijer, Çad ya da Sudan’da olmuyor!
Bunlar binlerce yıldır devlet geleneği olan ve 100 küsur yıldır, yani meşrutiyetten beri bir biçimde seçim yapan Türkiye’de oluyor.
Sahi 1.5 yılda görülen 6 milyonluk artış kıyamet yaklaştı da Yecüc Mecüc’ün zuhur eylemesi midir acaba?
Öyle ya bu sürede bütün Türkiye nüfusunu çiftleştirseniz bile böyle bir artış olamaz, zira artan nüfus sadece bebeklerden oluşur!
Deniliyor ki sayım metodu değişti ve ondan oldu!
Yani?
Bu insanlar vardı, ama hep yok sayıldı.
Eğer bu bakış doğruysa yapılan son seçimlerin tamamı sakat değil midir?
Tam değişiklik sayım metodundan söylemine inanacağımız sırada bir sağanaktır başladı!
Aman Allah’ım mükerrer ve yanlış listeler öyle uçuşuyor ki haddi hesabı yok!
Ölüler listede.
Kaçkınlar listede.
Artvin’de oturan Ankara’da, İstanbul’daki Varto’da...
En dramatiği Kandil sakini Salman Kurtulan gibiler de listede.
Oktay Vural belgelerle açıkladı, eşkıya Salman, Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Söğütlü Mahallesi’ninin 141. caddesinin 2/2 numaralı adresine kayıtlı ki burası DTP’li belediye başkanının lojmanı.
Sadece o mu, dağdakilerinden ölülerine kadar pek çok terörist bile seçmen!
Birkaç kere ayrı ayrı yazılanlar da cabası.
Yani anlayacağınız tam bir keşmekeş ve kaos tablosu!
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’e göre ortada iyi planlanmış bir büyük oyun, yani mükerrer oy kullanma hazırlığı projesi var.
Ersin, oy oranları partiler arasında eşit düzeyde olan merkezlerde ciddi seçmen kaydırmaları olduğunu belgelerle ortaya koyuyor.
Ve bütün bunlar olurken bu işin anayasal sorumlusu YSK sessizliğe gömülüyor!
Başkan Muammer Aydın bir ara kimlik numarası belirleyici olacak diyor, ama ölülerin bile kaydedildiğini o da kabullenmek zorunda kalıyor.
Mükerrer oy komplosu iddialarını kuvvetlendiren şeyler ardı ardına sıralanırken seçimin fiilen yargı denetiminden çıkarılıp idareye, yani hükümetin denetimine verildiği herkes tarafından kabul ediliyor.
Ve ardından yıllardır parmağa sürülen boyanın birden kaldırılması iddialara tuz-biber ekiyor.
Öyle ya 6 milyon seçmen artışı gibi dehşet bir tablo varken bu boyanın kaldırılması neyin nesidir?
Aradan haftalar geçti, tepkiler toplumu sarınca YSK yarın için toplanma kararı alıyor.
Açıklıkla söylemeliyim ki YSK’nın bugüne kadarki seyri yarınki toplantı için beni ümitli kılmıyor.
YSK üyeleri eğer yeni bir sayım kararı almazlarsa, zerre mübalağa etmiyorum bu kurumu bugün için AKP’nin seçim feneri haline getirdikleri iddialarına tarih boyunca hedef olacaklardır. Dahası, Mart 2009 seçimleri de 1946 seçimleri misali kirli bir seçim olarak anılacaktır.
CEVAP YOK...
İşte Tayyip beyin tükendiği an!
Deniz Baykal bütçe görüşmelerinde dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi Başbakan’a cevaplaması için 4 önemli soru yöneltmişti. Bunlar Telekom’la ilgili iddialar, Sabah-atv satışı, Ceyhan Boru Hattı’nda Putin-Berlusconi-Çalık ilişkisi ve Deniz Feneri konularıydı. Cevapları merak ettiğim için ekrandan hiç ayrılmadım, ama bu soruların hiçbiri için bir cevap da bulamadım. Evet Başbakan sorulan soruların zerresine cevap veremedi. Demek ki Erdoğan’ın verecek bir cevabı yoktu. Öyle ya tatmin edici bir cevabı olsaydı, Baykal’ı susturur ve bu soruları sorduğuna pişman etmez miydi? Tayyip beyin bu sorulara cevap yerine 18 yıl önceki İSKİ skandalı manşetlerini göstermesi aslında sorular karşısında acze düştüğü ve hatta tükendiğinin net vesikasıydı. İyi de, ama bugün ama yarın o sorular hep cevap aramayacak mı?.. Tayyip bey bugün konumunu kullanarak o sorulardan kaçabilir, lakin gün gelecek altında ezilecektir. Savunamayacağınız şeyleriniz olursa, hesap vermeyi sadece ertelemiş olursunuz!
İLK DEĞİL...
Gökçek ve Kılıçdaroğlu’nu 3 yıl önce biz kapıştırmıştık!
Yazımız Melih Gökçek-Kemal Kılıçdaroğlu düellosundan erken yazıldığı için haliyle dün akşam Star’da Uğur Dündar’ın yönetiminde yapılan tartışmayla ilgili bir kanaat belirtemiyoruz. Muhtemeldir ki akşam yapılan tartışma birkaç gün boyunca basında tartışılıp sorgulanacaktır. Ben bu vesileyle Gökçek ile Kılıçdaroğlu arasında yapılan bu ekran düellosunun ilk olmadığını hatırlatmak istiyorum. Evet bu iki isim çok değil 3 yıl önce de ekranda karşı karşıya gelmişti. Bir buçuk saat süren programda Kemal bey Ankara ile ilgili iddiaları sormuş, Melih bey de bunlara cevap vermişti. Peki programın adı ve yayımlanan kanal hangisi miydi? Program bizim hazırlayıp sunduğumuz Alternatif, Kanal ise Flash TV’ydi. Önceki akşam arşivimden o programı bir kere daha izledim ve gördüm ki iki isim de çetin ceviz.
KARARLI...
Tuncay’dan Mandela olur mu?
Haberi okumuşsunuzdur. Tuncay Özkan cezaevindeyken parti başkanı olacak. Bunun için gereken vekâleti vermiş. Cezaevinden politika yapma metodu yeni değildir. Dünya’da Mahatma Gandi’den Mandela’ya kadar pek çok isim bir biçimde bunu yaptı. Türkiye’de de yapanlar oldu. Mesela benim hemşerim olan rahmetli Nihat Mete cezaevindeyken belediye başkanı seçilmişti. Tabii Tuncay’ınki farklı bir olay. Özkan seçime değil, parti kuruluş olayına giriyor. Durum böyle olsa da Tuncay’ın bu teşebbüsü onun hırsı ve kararlılığı bağlamında yine de haberdir. Tuncay, pek çok hesapsızlığına karşın iddiası ve heyecanı olan bir isimdir. Biz onun her hal ve şartta gelecekte siyasetin içinde olacağı kanaatindeyiz.
2004 mahalli seçimlerinde seçmen sayısı 43 milyon küsurdur.
2007 Temmuz’unda bu sayı 1 milyon eksiliyor ve seçmen sayısı 42 milyon küsura düşüyor.
Aradan bir buçuk yıl geçiyor ve bugünkü seçmen sayısı 48 milyon 644 bin kişi olarak açıklanıyor.
Yok bütün bunlar Nijer, Çad ya da Sudan’da olmuyor!
Bunlar binlerce yıldır devlet geleneği olan ve 100 küsur yıldır, yani meşrutiyetten beri bir biçimde seçim yapan Türkiye’de oluyor.
Sahi 1.5 yılda görülen 6 milyonluk artış kıyamet yaklaştı da Yecüc Mecüc’ün zuhur eylemesi midir acaba?
Öyle ya bu sürede bütün Türkiye nüfusunu çiftleştirseniz bile böyle bir artış olamaz, zira artan nüfus sadece bebeklerden oluşur!
Deniliyor ki sayım metodu değişti ve ondan oldu!
Yani?
Bu insanlar vardı, ama hep yok sayıldı.
Eğer bu bakış doğruysa yapılan son seçimlerin tamamı sakat değil midir?
Tam değişiklik sayım metodundan söylemine inanacağımız sırada bir sağanaktır başladı!
Aman Allah’ım mükerrer ve yanlış listeler öyle uçuşuyor ki haddi hesabı yok!
Ölüler listede.
Kaçkınlar listede.
Artvin’de oturan Ankara’da, İstanbul’daki Varto’da...
En dramatiği Kandil sakini Salman Kurtulan gibiler de listede.
Oktay Vural belgelerle açıkladı, eşkıya Salman, Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Söğütlü Mahallesi’ninin 141. caddesinin 2/2 numaralı adresine kayıtlı ki burası DTP’li belediye başkanının lojmanı.
Sadece o mu, dağdakilerinden ölülerine kadar pek çok terörist bile seçmen!
Birkaç kere ayrı ayrı yazılanlar da cabası.
Yani anlayacağınız tam bir keşmekeş ve kaos tablosu!
İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’e göre ortada iyi planlanmış bir büyük oyun, yani mükerrer oy kullanma hazırlığı projesi var.
Ersin, oy oranları partiler arasında eşit düzeyde olan merkezlerde ciddi seçmen kaydırmaları olduğunu belgelerle ortaya koyuyor.
Ve bütün bunlar olurken bu işin anayasal sorumlusu YSK sessizliğe gömülüyor!
Başkan Muammer Aydın bir ara kimlik numarası belirleyici olacak diyor, ama ölülerin bile kaydedildiğini o da kabullenmek zorunda kalıyor.
Mükerrer oy komplosu iddialarını kuvvetlendiren şeyler ardı ardına sıralanırken seçimin fiilen yargı denetiminden çıkarılıp idareye, yani hükümetin denetimine verildiği herkes tarafından kabul ediliyor.
Ve ardından yıllardır parmağa sürülen boyanın birden kaldırılması iddialara tuz-biber ekiyor.
Öyle ya 6 milyon seçmen artışı gibi dehşet bir tablo varken bu boyanın kaldırılması neyin nesidir?
Aradan haftalar geçti, tepkiler toplumu sarınca YSK yarın için toplanma kararı alıyor.
Açıklıkla söylemeliyim ki YSK’nın bugüne kadarki seyri yarınki toplantı için beni ümitli kılmıyor.
YSK üyeleri eğer yeni bir sayım kararı almazlarsa, zerre mübalağa etmiyorum bu kurumu bugün için AKP’nin seçim feneri haline getirdikleri iddialarına tarih boyunca hedef olacaklardır. Dahası, Mart 2009 seçimleri de 1946 seçimleri misali kirli bir seçim olarak anılacaktır.
CEVAP YOK...
İşte Tayyip beyin tükendiği an!
Deniz Baykal bütçe görüşmelerinde dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi Başbakan’a cevaplaması için 4 önemli soru yöneltmişti. Bunlar Telekom’la ilgili iddialar, Sabah-atv satışı, Ceyhan Boru Hattı’nda Putin-Berlusconi-Çalık ilişkisi ve Deniz Feneri konularıydı. Cevapları merak ettiğim için ekrandan hiç ayrılmadım, ama bu soruların hiçbiri için bir cevap da bulamadım. Evet Başbakan sorulan soruların zerresine cevap veremedi. Demek ki Erdoğan’ın verecek bir cevabı yoktu. Öyle ya tatmin edici bir cevabı olsaydı, Baykal’ı susturur ve bu soruları sorduğuna pişman etmez miydi? Tayyip beyin bu sorulara cevap yerine 18 yıl önceki İSKİ skandalı manşetlerini göstermesi aslında sorular karşısında acze düştüğü ve hatta tükendiğinin net vesikasıydı. İyi de, ama bugün ama yarın o sorular hep cevap aramayacak mı?.. Tayyip bey bugün konumunu kullanarak o sorulardan kaçabilir, lakin gün gelecek altında ezilecektir. Savunamayacağınız şeyleriniz olursa, hesap vermeyi sadece ertelemiş olursunuz!
İLK DEĞİL...
Gökçek ve Kılıçdaroğlu’nu 3 yıl önce biz kapıştırmıştık!
Yazımız Melih Gökçek-Kemal Kılıçdaroğlu düellosundan erken yazıldığı için haliyle dün akşam Star’da Uğur Dündar’ın yönetiminde yapılan tartışmayla ilgili bir kanaat belirtemiyoruz. Muhtemeldir ki akşam yapılan tartışma birkaç gün boyunca basında tartışılıp sorgulanacaktır. Ben bu vesileyle Gökçek ile Kılıçdaroğlu arasında yapılan bu ekran düellosunun ilk olmadığını hatırlatmak istiyorum. Evet bu iki isim çok değil 3 yıl önce de ekranda karşı karşıya gelmişti. Bir buçuk saat süren programda Kemal bey Ankara ile ilgili iddiaları sormuş, Melih bey de bunlara cevap vermişti. Peki programın adı ve yayımlanan kanal hangisi miydi? Program bizim hazırlayıp sunduğumuz Alternatif, Kanal ise Flash TV’ydi. Önceki akşam arşivimden o programı bir kere daha izledim ve gördüm ki iki isim de çetin ceviz.
KARARLI...
Tuncay’dan Mandela olur mu?
Haberi okumuşsunuzdur. Tuncay Özkan cezaevindeyken parti başkanı olacak. Bunun için gereken vekâleti vermiş. Cezaevinden politika yapma metodu yeni değildir. Dünya’da Mahatma Gandi’den Mandela’ya kadar pek çok isim bir biçimde bunu yaptı. Türkiye’de de yapanlar oldu. Mesela benim hemşerim olan rahmetli Nihat Mete cezaevindeyken belediye başkanı seçilmişti. Tabii Tuncay’ınki farklı bir olay. Özkan seçime değil, parti kuruluş olayına giriyor. Durum böyle olsa da Tuncay’ın bu teşebbüsü onun hırsı ve kararlılığı bağlamında yine de haberdir. Tuncay, pek çok hesapsızlığına karşın iddiası ve heyecanı olan bir isimdir. Biz onun her hal ve şartta gelecekte siyasetin içinde olacağı kanaatindeyiz.
Sebahattin ÖNKİBAR- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 178
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : sonkibar@gmail.com
Aldığı Teşekkür : 20
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz