DENiZ YILDIZI


Join the forum, it's quick and easy

DENiZ YILDIZI
DENiZ YILDIZI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sizce hukukçunun sorumluluğu kime karşı?

Aşağa gitmek

Sizce hukukçunun sorumluluğu kime karşı? Empty Sizce hukukçunun sorumluluğu kime karşı?

Mesaj tarafından Süheyl BATUM 2008-12-18, 10:52

Evet belki kimileri “size ne” diyecek ama konu açıklığa kavuşana kadar herkesi ve tabii ki işin başında olan Yüksek Seçim Kurulu’nu hiç durmadan uyarmak gerekiyor.

Son dönemlerde bazı olaylar arka arkaya geliyor. Bakıyorsunuz, artık Türkiye’de hukuk devletinin geçerli olmadığını düşündüren olaylar. Örneğin “14 yaşında çocuğa tecavüz edenler” ve sonuçları, öbür tarafta polis kurşunu ile ölenler, yaralananlar ve karşısında hiçbir şey yapmayan bir iktidar. Bakıyorsunuz öte tarafta her gün arka arkaya gelen inanılmaz vahşi cinayetler, karısını yakıp serbest kalanlar, kesenler, biçenler. Bu arada bir Ergenekon olayı ve inanılmaz hukuksuzlukları, 17 aydır devam eden soruşturmalar ve halen iddianamesi yazılamayan kişiler. Ve üstelik bu kişiler, ne suçları olduğunu daha hiç kimsenin öğrenemediği bir gazeteci ve iki komutan. Üstelik halen tutuklular. “Ne tutukluluğu, neymiş bu kanıtlar daha iddianamesi bile yazılamıyor” diyen yok. Ve bir de üstüne 2007 seçimleri ve referandumdan hemen sonra, seçmen sayısı bir yıl içinde “6 milyon” artmış haberi. Ve YSK da, TÜİK de, bu duruma hiçbir mantıklı ve makul açıklama getirmiyor.

Tabii şöyle soranlar olabilir: “Ne var yani, hukuk kurumlarının belli hataları eskiden yok muydu?” Oysa belli kurumlara güven yerleşmişti. En azından “seçmen kütüklerine, seçimlerin dürüstlüğüne ya da Yüksek Seçim Kurulu”na. Ama bugün olanlar inanılmaz. Düşünün, seçmen sayısı 2007 seçimlerinden ve 21 Ekim referandumundan sadece bir yıl sonra 6 milyon (yani seçmenlerin yüzde onbeşi kadar) artmış. Oysa 1983 seçimlerinden bugüne kadar, bırakın bir yılı, dört yıl sonunda bile seçmen sayısı 6 milyon artmamış. Ve 2004’te seçmen sayısı 43.5 milyonken, 2007 de 42.7 milyona düşmüşken, hem TÜİK, hem YSK Başkanı, “bunun mükerrer yazılan seçmenlerden kaynaklandığını” söylemişken, bir yıl sonra, “yanılmışız 6 milyon artmış.” Ve başka hiçbir şey söylemeden. Üstelik Anayasa’nın 79. maddesi ile 298 sayılı yasanın 14. maddesinin 12. bendi ve 29. maddesi, Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğü aracılığıyla YSK’nın yetkili ve sorumlu tutarken.

İnsanların kafası karıştı, örneğin muhalefeti sorumlu tutanlar bile var. Oysa bu durumdan muhalefet değil, kesinlikle sadece YSK sorumlu. “Efendim yasa 13 Mart 2008 de değişti, muhalefet neredeydi?”

1) Bir kere 298 sayılı yasanın 33 ve 36. maddelerinde yapılan değişiklik, sadece “seçmen kütüklerinin yazılmasında, adres kayıt sisteminin esas alınacağını” söylüyor. Bunun neresini Anayasa Mahkemesi’ne götüreceksiniz? Ne ileri süreceksiniz? Sorun, seçmenlerin adrese göre yazılması değil, sorun bu yazım yapılırken 6 milyon kişinin fazladan yazılmış olması ve bu konuda hiçbir mantıklı ve makul açıklamanın yapılmaması, tam tersine yapmaktan kesinlikle kaçınılması.

2) Ayrıca söz konusu değişiklikler, YSK’yı yetkili ve sorumlu olmaktan kesinlikle çıkartmıyor. Yazımı dünyanın birçok yerinde olduğu gibi idare yapacak. Ama YSK bunu denetleyecek. Üstelik, muhalefet partileri ve teşkilatları, kütükte yer alanların söz konusu adreste oturup oturmadığını nereden bilsin? Bir adrese 20 kişi yazılmış olsa bile bırakın listeyi, oy kullanırken nasıl farkına varacak muhalefet? Mümkün mü müşahitlerin, temsilcilerin, herkesi tanıyıp, “bu ölmemiş miydi” ya da “bu evde 20 kişi nasıl oturur” demeleri.

Dediğim gibi şu anda tek sorumlu ve yetkili YSK. Çünkü bu yazımın doğru olup olmadığını denetleme yetkisi bir tek onda. Ve şu anda bile birçok yerden şikayetler gelirken, ölülerin bile yazıldığı anlaşılırken, “olsun benim ilgim yok, ben yazmadım” ya da “6 milyon kişide birkaç fazla yazım yeterli değil” ya da “denetlersem hükümet çok kızar” demek olanağına sahip değil. Ve mutlaka bu sorumluluğu yerine getirmek zorunda. Bundan kaçamaz. Yerine getirmezse görevi kötüye kullanmış ya da ihmal etmiş olur. Üstelik 298 sayılı yasanın 138, 142 ve 144. maddeleri, bunu suç olarak düzenlemişken. Şimdi YSK Başkanı ve üyeleri otursunlar ve düşünsünler. Bir tarafta 2002’den beri yapılan yani “aman hükümeti kızdırmayalım”, diğer tarafta ise “denetim ve makul bir açıklama.” Hukukçulara, yargıçlara hangisi yakışır dersiniz?
Süheyl BATUM
Süheyl BATUM
DEMİR ÜYE
DEMİR ÜYE

Erkek
Mesaj Sayısı : 24
Yaş : 69
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 27/11/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz