Düello sonucu: Bir ölü, bir ağır yaralı, bir galip!
1 sayfadaki 1 sayfası
Düello sonucu: Bir ölü, bir ağır yaralı, bir galip!
Düello sonucu: Bir ölü, bir ağır yaralı, bir galip!
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı “büyük düello” yu izlerken hem Gökçek’in üslubundan, hem de meslek büyüğüm Uğur Dündar’ın düşürüldüğü çaresizlikten büyük rahatsızlık duydum.
Aslında sonucun böyle olacağı günler öncesinden belliydi... Çünkü Gökçek daha o günlerde yayınlanan tanıtım filmlerinde, düzeyi dibe çekeceğinin işaretlerini veriyordu. Bu ülkenin başkentinin belediyesini yöneten kişiye yakışmayacak ifadelerle hakaret ve aşağılama yöntemlerini kullanıyor aklınca Kılıçdaroğlu’yla dalga geçerek, balonlar patlatıyordu...
İşin ilginci star TV de bu tanıtım filmlerini döndüre döndüre yayınlamakta hiçbir sakınca görmüyordu...
Ne de olsa işin ucunda rating vardı!
***
Bugüne kadar yaptığı birçok işi keyifle ve özenerek izlediğim Uğur Dündar, programdan sonra bir açıklama yapmış ve Gökçek’i bu düelloya çıkarmaktan duyduğu pişmanlığı dile getirmiş...
Sonra da eklemiş:
“Bir daha mı? Asla...”
***
Ah be canım ağabeyim sen ki yılların televizyoncususun nasıl geldin böyle bir dolduruşa?
Senin efendiliğinin, olgunluğunun, insanca uyarılarının, demokrat tavrının Gökçek’e sökmeyeceğini nasıl oldu da akıl edemedin?
Günlerdir sunduğun her bültende yayınladığınız o Gökçek’li görüntüleri de mi izlemedin yoksa?
İzlediysen, 40 yıllık kariyerini böyle ucuz bir şov için neden riske attın?
***
Bana inanmazsan çık sokağa, kendi kulaklarınla duy insanların tepkisini Uğur abi:
O ucuz şovu izleyenler, Gökçek’ten daha çok, onun karşısında çaresiz, hatta (kusura bakma) aciz kaldığın için seni eleştiriyorlar! Tamam Gökçek öldü de bu düelloda, sen de ağır yaralandın!
Bir türlü susturamadığın Melih Gökçek karşısındaki halini, “beyefendiliğin hazin sonu” olarak nitelendiriyor izleyenler...
Onun bitmek tükenmek bilmeyen hönkürmeleri karşısında programı sürdürmek için didinmene anlam veremiyorlar...
***
Gelelim Gökçek’e:
Yanına gerektiğinde kendisine kafa tutabilecek kadar yürekli bir iletişim uzmanı alsın önceki gece katıldığı düellonun bandını baştan sona kadar izlesin...
Ancak suçlu bir kişi, iş üstünde basıldığında bu kadar bağırır!
***
Kurulduğu günden bugüne kadar koyu AKP’li olan bir meslektaşım bile dün Gökçek için aynen şunları söylüyordu:
“Konuya hâkim değildi, kafası dağınıktı, stratejisi yoktu, saldırırken yumruk yiyordu, iftira atıyordu (Kılıçdaroğlu’nun Almanya olayı), eleştirileri ve suçlamaları yanıtlamak yerine hakaret ediyordu. Ankara’da yaşasaydım böyle birine asla oy vermezdim...”
***
“Peki ya Kılıçdaroğlu” mu diyorsunuz?
Gökçek ve Dündar o kadar kötüydü ki onların yanında “başarılı” görünmesi için ekstra bir şey yapmasına gerek bile kalmadı!
***
GÜNÜN SORUSU
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Beni kumpasa getirdiler. Kılıçdaroğlu ile tekrar bir televizyon kanalında tartışmak istiyorum” demiş...
Yenilen pehlivan neye doymazdı?
***
Çöken ‘Devlet Kapısı’nın sorumlusu Allah mı?
Dini simgelerden ben de güç alırım çoğu kimse gibi ben de bir işe başlarken, “Bismillah” derim...
Ama içimden!
Çünkü büyüklerimden öyle öğrendim...
***
Ekranda bir görüntü... Başbakan, kamu hizmetlerinin elektronik ortamda sunulacağı e-Devlet Kapısı Projesi www.türkiye.gov.tr’nin açılışını yapıyor...
Tabii herkesin duyabileceği bir sesle, “Ya Allah, Bismillah” diyerek.
Peki sonra ne oluyor?
Büyük fiyasko... Çünkü bu siteye girmeye çalışanlar, bütün gün uğraşmalarına rağmen amaçlarına ulaşamıyor...
***
Hani hep “dinin siyasete alet edilmesi”nden söz edip duruyorum ya...
İşte bu “Ya Allah, Bismillah” lı fiyasko açılış, bunun en somut örneği...
Peki şimdi ne yapacağız?
Milyonlarca YTL’ye mal olan bu proje daha ilk günden çöktüğüne göre, bu işin sorumlularından hesap sormayacak mıyız?
Öyle ya Başbakan bile işi Allah’a havale ettiğine göre... Onların ne suçu (!) var, değil mi?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı “büyük düello” yu izlerken hem Gökçek’in üslubundan, hem de meslek büyüğüm Uğur Dündar’ın düşürüldüğü çaresizlikten büyük rahatsızlık duydum.
Aslında sonucun böyle olacağı günler öncesinden belliydi... Çünkü Gökçek daha o günlerde yayınlanan tanıtım filmlerinde, düzeyi dibe çekeceğinin işaretlerini veriyordu. Bu ülkenin başkentinin belediyesini yöneten kişiye yakışmayacak ifadelerle hakaret ve aşağılama yöntemlerini kullanıyor aklınca Kılıçdaroğlu’yla dalga geçerek, balonlar patlatıyordu...
İşin ilginci star TV de bu tanıtım filmlerini döndüre döndüre yayınlamakta hiçbir sakınca görmüyordu...
Ne de olsa işin ucunda rating vardı!
***
Bugüne kadar yaptığı birçok işi keyifle ve özenerek izlediğim Uğur Dündar, programdan sonra bir açıklama yapmış ve Gökçek’i bu düelloya çıkarmaktan duyduğu pişmanlığı dile getirmiş...
Sonra da eklemiş:
“Bir daha mı? Asla...”
***
Ah be canım ağabeyim sen ki yılların televizyoncususun nasıl geldin böyle bir dolduruşa?
Senin efendiliğinin, olgunluğunun, insanca uyarılarının, demokrat tavrının Gökçek’e sökmeyeceğini nasıl oldu da akıl edemedin?
Günlerdir sunduğun her bültende yayınladığınız o Gökçek’li görüntüleri de mi izlemedin yoksa?
İzlediysen, 40 yıllık kariyerini böyle ucuz bir şov için neden riske attın?
***
Bana inanmazsan çık sokağa, kendi kulaklarınla duy insanların tepkisini Uğur abi:
O ucuz şovu izleyenler, Gökçek’ten daha çok, onun karşısında çaresiz, hatta (kusura bakma) aciz kaldığın için seni eleştiriyorlar! Tamam Gökçek öldü de bu düelloda, sen de ağır yaralandın!
Bir türlü susturamadığın Melih Gökçek karşısındaki halini, “beyefendiliğin hazin sonu” olarak nitelendiriyor izleyenler...
Onun bitmek tükenmek bilmeyen hönkürmeleri karşısında programı sürdürmek için didinmene anlam veremiyorlar...
***
Gelelim Gökçek’e:
Yanına gerektiğinde kendisine kafa tutabilecek kadar yürekli bir iletişim uzmanı alsın önceki gece katıldığı düellonun bandını baştan sona kadar izlesin...
Ancak suçlu bir kişi, iş üstünde basıldığında bu kadar bağırır!
***
Kurulduğu günden bugüne kadar koyu AKP’li olan bir meslektaşım bile dün Gökçek için aynen şunları söylüyordu:
“Konuya hâkim değildi, kafası dağınıktı, stratejisi yoktu, saldırırken yumruk yiyordu, iftira atıyordu (Kılıçdaroğlu’nun Almanya olayı), eleştirileri ve suçlamaları yanıtlamak yerine hakaret ediyordu. Ankara’da yaşasaydım böyle birine asla oy vermezdim...”
***
“Peki ya Kılıçdaroğlu” mu diyorsunuz?
Gökçek ve Dündar o kadar kötüydü ki onların yanında “başarılı” görünmesi için ekstra bir şey yapmasına gerek bile kalmadı!
***
GÜNÜN SORUSU
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Beni kumpasa getirdiler. Kılıçdaroğlu ile tekrar bir televizyon kanalında tartışmak istiyorum” demiş...
Yenilen pehlivan neye doymazdı?
***
Çöken ‘Devlet Kapısı’nın sorumlusu Allah mı?
Dini simgelerden ben de güç alırım çoğu kimse gibi ben de bir işe başlarken, “Bismillah” derim...
Ama içimden!
Çünkü büyüklerimden öyle öğrendim...
***
Ekranda bir görüntü... Başbakan, kamu hizmetlerinin elektronik ortamda sunulacağı e-Devlet Kapısı Projesi www.türkiye.gov.tr’nin açılışını yapıyor...
Tabii herkesin duyabileceği bir sesle, “Ya Allah, Bismillah” diyerek.
Peki sonra ne oluyor?
Büyük fiyasko... Çünkü bu siteye girmeye çalışanlar, bütün gün uğraşmalarına rağmen amaçlarına ulaşamıyor...
***
Hani hep “dinin siyasete alet edilmesi”nden söz edip duruyorum ya...
İşte bu “Ya Allah, Bismillah” lı fiyasko açılış, bunun en somut örneği...
Peki şimdi ne yapacağız?
Milyonlarca YTL’ye mal olan bu proje daha ilk günden çöktüğüne göre, bu işin sorumlularından hesap sormayacak mıyız?
Öyle ya Başbakan bile işi Allah’a havale ettiğine göre... Onların ne suçu (!) var, değil mi?
Mustafa MUTLU- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 170
Yaş : 58
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Kişisel Mesaj : mmutlu@gazetevatan.com
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 27/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz