Yavuz hırsızlar!
1 sayfadaki 1 sayfası
Yavuz hırsızlar!
Yavuz hırsızlar!
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış.” Bizim sözde “yavuz”, sözde
aydın, fakat “özde” “Ermeniciler”, bu ülkenin gerçek sahiplerinden
baskın çıkıyorlar ve celadet arz ederken, hırsızlıklarını söylercesine,
gerçek emellerini tekrar ortaya koyuyorlar...
Tabii; şu
“Ermenilerden özür dilemek” kampanyası dolayısıyla, olanlardan söz
ediyorum! Bunu yaparken, “soykırımı” iddialarının “özüne” ve konuyu
“tehcire” de yaymak çabalarının maksadına da şimdilik dokunmayacağım!
Ancak TC Cumhurbaşkanı Gül’ün bu konudaki yaklaşımı, yorumu, şiddetli tepki göstereceği yerde, şu olmuştu:
“Türkiye
görüşlerin açıkça ifade edilebildiği bir ülke. Dolayısıyla çeşitli
gruplar, çeşitli kişiler bir araya gelip fikirlerini ve görüşlerini
açıklayabilirler.” Böyle bir tavrı, TC Cumhurbaşkanı’na yakıştırmak
mümkün değil. Ama doğrusu Gül’ün genel, fakat özellikle Ermeni
konusundaki son yaklaşımlarına uygun! O, “bütün Türklerin
Cumhurbaşkanıyım” demekteki maksadı, anlaşılan, bu “özür kampanyasını”
başlatan liboşların ve de bu aşağılık belgeyi imzalamak gafletini
gösterenlerin de “Cumhurbaşkanı” olmak... Bir dahaki sefer
“aydınlar-sabatçılar” öğle yemeğine, o sözde aydın, fakat gerçekte
Türklere ve tarihimize ihanet edenleri de davet ederse şaşmam.
Asıl maksat
Acıdır; Gül ilk söylediklerini
tavzih ederken dahi, genel olarak Ermeni ve Ermenistan konusuna bakış
açısını da ortaya koydu. Futbol maçı bahanesiyle, fakat hakikatte
Erivan’a neden gittiğini de!
Eğer, bir devlet adamı ihatası,
vizyonu ve tarih şuuru olsaydı Ermenistan konusunun öyle maça gitmekle
filan edilemeyeceğini ve bunların ve de özür dilemenin arkasından
Türkiye’nin başına geleceğini, arkadan hangi taleplerin çıkacağını
bilirdi-bilmesi gerekirdi. Hakkını vermek lazım; Başbakan Erdoğan bu
konuda daha duyarlı davrandı ve doğru sözler söyledi!
Atatürk’ün
makamında oturan, Türklerin Cumhurbaşkanı olduğunu iddia eden bir
devlet adamı, bu hayati konuda, sözde aydınların milleti rencide eden
rezilliklerı hususunda böyle konuşur ve adeta onları tasvip eder mi?
Ermeniler ve diğerleri ne istediklerini biliyorlar, ama “bizim”
diyemeyeceğim Cumhurbaşkanı, tehditlerin galiba farkında değil ki böyle
afaki konuşabiliyor!
İzmir Milletvekili Canan Arıtman bu sözlere
gereken haklı tepkiyi aslanlar, bir Asena gibi, gösterdi, sahayı
“liboşelere” bırakmadı. Bazı hanımlar, bazı “erkeklerden” daha
yiğitler.
Sayın Gül’ün kökenlerinde “Ermenilik” var mı bilmem! Ama
Sayın Arıtman’ın belki bir bildiği vardır... Hemen söyleyeyim: Gül’ün
babanesı Ermeni olsa ne yazar? Bu mübarek ülkenin, mübarek erime
kazanında bütün kökenler, “Türklükle” kaynaşmışlar. Ama bazen kötü
tohumlar, zehirli kanlar depreşir! Hem ihanet onlara özgü de değil!
Kim ırkçı
Bazı malum gazeteler Sayın
Arıtman’a “kafatasçı, ırkçı” diyorlar! Fakat asıl ırkçılar kimler? Bu
ülkede her soyu kucaklanmaya ve Türklüğe entegre etmeye çalışanlar, “Ne
mutluyum ki Türküm” diyenler mi, yoksa etnik kökenlerini ileri
sürererek ülkeyi parçalamak isteyenler ve aramıza nifak sokanlar mı?
Bu
özür dileme kampanyasını başlatanlar bilmeden faydalı bir şey
yaptılar... Hainleri bir defa daha tanıdık ve bu demeçle kimlerin
devlet adamı olduğunu bir daha anlamış olduk!
Bu arada bu trajik ve
de komik havalarda aklıma bir şey geldi: Bizim şu aydınlar Ermenilerden
özür dilerken ve Ermeniler, şu son çeyrek yüzyılda Ermeniler hiç Türk
öldürmedi derken son yıllarda, ASALA’nın öldürdüğü 50 küsur
hariciyecimizi teğet geçmişler! Bir de komedi bildiriyi imzalayanlar
arasında ASALA’nın ilk kurbanlarından rahmetli dostum eski Paris
Büyükelçisi İsmail Erez’in de adı var!
Bu kadar cehalet ancak
ihanetle mümkün. Fakat çok küstahlaştılar: Şimdi ASALA da “Ergenekon”
örgütü der ve “diplomatlarımızı da Ergenekon öldürdü” derlerse hiç
şaşmayın!
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış.” Bizim sözde “yavuz”, sözde
aydın, fakat “özde” “Ermeniciler”, bu ülkenin gerçek sahiplerinden
baskın çıkıyorlar ve celadet arz ederken, hırsızlıklarını söylercesine,
gerçek emellerini tekrar ortaya koyuyorlar...
Tabii; şu
“Ermenilerden özür dilemek” kampanyası dolayısıyla, olanlardan söz
ediyorum! Bunu yaparken, “soykırımı” iddialarının “özüne” ve konuyu
“tehcire” de yaymak çabalarının maksadına da şimdilik dokunmayacağım!
Ancak TC Cumhurbaşkanı Gül’ün bu konudaki yaklaşımı, yorumu, şiddetli tepki göstereceği yerde, şu olmuştu:
“Türkiye
görüşlerin açıkça ifade edilebildiği bir ülke. Dolayısıyla çeşitli
gruplar, çeşitli kişiler bir araya gelip fikirlerini ve görüşlerini
açıklayabilirler.” Böyle bir tavrı, TC Cumhurbaşkanı’na yakıştırmak
mümkün değil. Ama doğrusu Gül’ün genel, fakat özellikle Ermeni
konusundaki son yaklaşımlarına uygun! O, “bütün Türklerin
Cumhurbaşkanıyım” demekteki maksadı, anlaşılan, bu “özür kampanyasını”
başlatan liboşların ve de bu aşağılık belgeyi imzalamak gafletini
gösterenlerin de “Cumhurbaşkanı” olmak... Bir dahaki sefer
“aydınlar-sabatçılar” öğle yemeğine, o sözde aydın, fakat gerçekte
Türklere ve tarihimize ihanet edenleri de davet ederse şaşmam.
Asıl maksat
Acıdır; Gül ilk söylediklerini
tavzih ederken dahi, genel olarak Ermeni ve Ermenistan konusuna bakış
açısını da ortaya koydu. Futbol maçı bahanesiyle, fakat hakikatte
Erivan’a neden gittiğini de!
Eğer, bir devlet adamı ihatası,
vizyonu ve tarih şuuru olsaydı Ermenistan konusunun öyle maça gitmekle
filan edilemeyeceğini ve bunların ve de özür dilemenin arkasından
Türkiye’nin başına geleceğini, arkadan hangi taleplerin çıkacağını
bilirdi-bilmesi gerekirdi. Hakkını vermek lazım; Başbakan Erdoğan bu
konuda daha duyarlı davrandı ve doğru sözler söyledi!
Atatürk’ün
makamında oturan, Türklerin Cumhurbaşkanı olduğunu iddia eden bir
devlet adamı, bu hayati konuda, sözde aydınların milleti rencide eden
rezilliklerı hususunda böyle konuşur ve adeta onları tasvip eder mi?
Ermeniler ve diğerleri ne istediklerini biliyorlar, ama “bizim”
diyemeyeceğim Cumhurbaşkanı, tehditlerin galiba farkında değil ki böyle
afaki konuşabiliyor!
İzmir Milletvekili Canan Arıtman bu sözlere
gereken haklı tepkiyi aslanlar, bir Asena gibi, gösterdi, sahayı
“liboşelere” bırakmadı. Bazı hanımlar, bazı “erkeklerden” daha
yiğitler.
Sayın Gül’ün kökenlerinde “Ermenilik” var mı bilmem! Ama
Sayın Arıtman’ın belki bir bildiği vardır... Hemen söyleyeyim: Gül’ün
babanesı Ermeni olsa ne yazar? Bu mübarek ülkenin, mübarek erime
kazanında bütün kökenler, “Türklükle” kaynaşmışlar. Ama bazen kötü
tohumlar, zehirli kanlar depreşir! Hem ihanet onlara özgü de değil!
Kim ırkçı
Bazı malum gazeteler Sayın
Arıtman’a “kafatasçı, ırkçı” diyorlar! Fakat asıl ırkçılar kimler? Bu
ülkede her soyu kucaklanmaya ve Türklüğe entegre etmeye çalışanlar, “Ne
mutluyum ki Türküm” diyenler mi, yoksa etnik kökenlerini ileri
sürererek ülkeyi parçalamak isteyenler ve aramıza nifak sokanlar mı?
Bu
özür dileme kampanyasını başlatanlar bilmeden faydalı bir şey
yaptılar... Hainleri bir defa daha tanıdık ve bu demeçle kimlerin
devlet adamı olduğunu bir daha anlamış olduk!
Bu arada bu trajik ve
de komik havalarda aklıma bir şey geldi: Bizim şu aydınlar Ermenilerden
özür dilerken ve Ermeniler, şu son çeyrek yüzyılda Ermeniler hiç Türk
öldürmedi derken son yıllarda, ASALA’nın öldürdüğü 50 küsur
hariciyecimizi teğet geçmişler! Bir de komedi bildiriyi imzalayanlar
arasında ASALA’nın ilk kurbanlarından rahmetli dostum eski Paris
Büyükelçisi İsmail Erez’in de adı var!
Bu kadar cehalet ancak
ihanetle mümkün. Fakat çok küstahlaştılar: Şimdi ASALA da “Ergenekon”
örgütü der ve “diplomatlarımızı da Ergenekon öldürdü” derlerse hiç
şaşmayın!
Altemur KILIÇ- ALTIN ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 139
Yaş : 100
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 25
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz