Yerli Malı
3 posters
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Arzu KÖK :: Önceki Yazıları
1 sayfadaki 1 sayfası
Yerli Malı
Birinci Dünya Savaşı ve ardından yaşanan Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda düşmanlar kentlerimizi, kasabalarımızı, köylerimizi yaktılar, yıktılar. Evlerimiz, harmanlarımız ateşe verildi. El tezgahlarımız ustasız kaldı. Ülkemizin neredeyse bütün kaynakları tüketilmiş durumdaydı. Yeni bir Cumhuriyet kurulmuştu ama ülke yokluktan, yoksulluktan kırılıyordu. Ekonomi neredeyse sıfırlanmış Düzeydeydi.
Atatürk, cephede düşmanı bertaraf etmenin yollarını bulmuş, başarmış biriydi ve ülkeyi elbetteki bu durumdan da kurtaracaktı. Bu amaçla 1923 yılında İzmir'de İktisat Kongresi toplanması çalışmalarını başlattı.
İzmir İktisat Kongresi'nde yurdun bağımsızlığını korumak, başka ülkelere el açmamak için yerli mallar üretmemiz ve kullanmamız gereği kararlaştırıldı. Başbakan İsmet İnönü 12 Aralık 1929 günü Büyük Millet Meclisi'nde yerli malı, ulusal ekonomi, tutum konusunda uzun bir konuşma yapmış ve özet olarak, "Yerli mallar üretmek, ulusça tutumlu olmak, birbirimize inanıp güvenmek zorundayız. Yabancı ülkelerden, sattığımızdan çok mal almayacağız." demiştir. Başbakanın bu konuşmayı yaptığı 12 Aralık günü ise Yerli Malı ve Artırma Haftası'nın başlangıç günü olarak ilan edilmiştir.
Hemen ardından ise tutumlu olmanın, yerli malı kullanmanın önemini, değerini anlatabilmek adına Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu. Derneğe ilk üye olan ise Mustafa Kemal Paşa'dır. Dernek yöneticileri yurttaşlara yerli malı kullanmanın önemini anlatarak bu düşünceyi her yerde yaymaya başladılar. Çok geçmeden tüm yurtta yerli malı kullanmanın, tutumlu olmanın gereği benimsendi. Bu sayede de Türkiye Cumhuriyeti çok hızlı bir şekilde toparlandı ve güçlü bir ülke konumuna geldi. Yerli malı kullanmanın ilk adımlarını da yine Atatürk atmıştır.
Kendinden emin ve kendi özverisi ile yücelmeyi hedeflemiş her bireyin ve her ulusun, bu en doğal aynı zamanda yurduna bağlılığının gerçek simgesi olan kararlar alarak başardı bunu. Böyle birisi için de ne sömürgecilerin ne dediği ne de emperyalizmin ilkelerinin bir anlamı yoktu. Zaten bir Türk'e hele de Ulu Önder'e başkası yakışmazdı. Aslında O'nun gibi bir dahinin arkasından gelen nesillere de hiç yakışmazdı. Ancak yazıktır ki yakıştırdılar.
Sahile vuran dalgalar gibi güzel konuştuklarını sananlar ancak boş konuştuklarını bir türlü anlayamayanların ve de güdümlü olmayı bir meziyet sananların zaten bu duyguları anlamasını beklemek de çok saçmadır değil mi? Zira onlar da ne yaptıklarını bilmez bir haldeler. Bu duygunun büyüklüğünü anlamaktan bihaberler. "Türküm" demekten ya kaçınıyorlar ya da yarım ağız dil ucu ile şöyle bir söyler gibi yaparak geçiştiriyorlar.
Bugün bakıldığında ise, Türklük dışında ne verirseniz, "modernlik!" olarak algılayanlar "Yerli Malı ve Tutum Haftası" nı çoktan unuttular bile. 1983 yılında adı "Tutum, Yatırım Ve Türk Malları" olarak değiştirilen bu haftanın resmen yürürlüğe girmesinin hemen ardından "hortumcular, talancılar, yağmacılar, rüşvetçiler, zimmetçiler, işbirlikçiler, Türk kaşığı ile Fransız lokması yiyiciler, din tacirleri, medyumlar, dönekler, ikinci cumhuriyetçiler, çanakçı yazarlar", gibi daha niceleri literatürümüzde yerini almış ve ülkenin bugün geldiği konumda; cari açıktan ve her saniyede artan faiz borçlarından dem vurmadan kasadaki 74 milyar dolarla övünen başbakanlara kadar gelinmiştir yazık ki.
Bugün ise bizde var olan bu güzelliği unutmanın, unutturmanın semeresini çekiyoruz. Bizler yerli mallarımızı birer birer kaybederken dünya devi ABD bile "Yerli Malları Haftası" başlatıyor. 23 Mayıs Dünya Ticaret Günü Başkan Bush'un Amerikan ürünlerini Beyaz Saray bahçesine yığıp kasaların arkasına geçerek verdiği pozu herkes hatırlar sanıyoruz. Bush ne diyordu; "Bu malların dünyada en çok satılan olması için her türlü teşvik yapılacaktır"
Sürekli ABD'yi örnek alıp kendi değerlerini hor görenler, Atatürk gibi bir dahinin kıymetini bilemeyenler, kendi özünü unutarak her fırsatta ABD'yi örnek gösterenler bundan bir ders çıkarmalı ve öz değerlerimize dönmenin yolunu aramalıdırlar. Zira bugün güya ABD'yi örnek alarak, ülkemizde yok ettikleri
yerli malları, satılan fabrikalar, araziler yüzünden bu canım ülke büyük bir krizin içinde ve bu krizin tek çıkar yolu özümüze ve yerli mallarımıza dönmek olacaktır. Aksi halde daha çok şey kaybederiz.
Yerli Malları Tutum ve Yatırım Haftası kutlu olsun.
kok.arzu@gmail.com
arzukok@ulusgazetesi.com
Atatürk, cephede düşmanı bertaraf etmenin yollarını bulmuş, başarmış biriydi ve ülkeyi elbetteki bu durumdan da kurtaracaktı. Bu amaçla 1923 yılında İzmir'de İktisat Kongresi toplanması çalışmalarını başlattı.
İzmir İktisat Kongresi'nde yurdun bağımsızlığını korumak, başka ülkelere el açmamak için yerli mallar üretmemiz ve kullanmamız gereği kararlaştırıldı. Başbakan İsmet İnönü 12 Aralık 1929 günü Büyük Millet Meclisi'nde yerli malı, ulusal ekonomi, tutum konusunda uzun bir konuşma yapmış ve özet olarak, "Yerli mallar üretmek, ulusça tutumlu olmak, birbirimize inanıp güvenmek zorundayız. Yabancı ülkelerden, sattığımızdan çok mal almayacağız." demiştir. Başbakanın bu konuşmayı yaptığı 12 Aralık günü ise Yerli Malı ve Artırma Haftası'nın başlangıç günü olarak ilan edilmiştir.
Hemen ardından ise tutumlu olmanın, yerli malı kullanmanın önemini, değerini anlatabilmek adına Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu. Derneğe ilk üye olan ise Mustafa Kemal Paşa'dır. Dernek yöneticileri yurttaşlara yerli malı kullanmanın önemini anlatarak bu düşünceyi her yerde yaymaya başladılar. Çok geçmeden tüm yurtta yerli malı kullanmanın, tutumlu olmanın gereği benimsendi. Bu sayede de Türkiye Cumhuriyeti çok hızlı bir şekilde toparlandı ve güçlü bir ülke konumuna geldi. Yerli malı kullanmanın ilk adımlarını da yine Atatürk atmıştır.
Kendinden emin ve kendi özverisi ile yücelmeyi hedeflemiş her bireyin ve her ulusun, bu en doğal aynı zamanda yurduna bağlılığının gerçek simgesi olan kararlar alarak başardı bunu. Böyle birisi için de ne sömürgecilerin ne dediği ne de emperyalizmin ilkelerinin bir anlamı yoktu. Zaten bir Türk'e hele de Ulu Önder'e başkası yakışmazdı. Aslında O'nun gibi bir dahinin arkasından gelen nesillere de hiç yakışmazdı. Ancak yazıktır ki yakıştırdılar.
Sahile vuran dalgalar gibi güzel konuştuklarını sananlar ancak boş konuştuklarını bir türlü anlayamayanların ve de güdümlü olmayı bir meziyet sananların zaten bu duyguları anlamasını beklemek de çok saçmadır değil mi? Zira onlar da ne yaptıklarını bilmez bir haldeler. Bu duygunun büyüklüğünü anlamaktan bihaberler. "Türküm" demekten ya kaçınıyorlar ya da yarım ağız dil ucu ile şöyle bir söyler gibi yaparak geçiştiriyorlar.
Bugün bakıldığında ise, Türklük dışında ne verirseniz, "modernlik!" olarak algılayanlar "Yerli Malı ve Tutum Haftası" nı çoktan unuttular bile. 1983 yılında adı "Tutum, Yatırım Ve Türk Malları" olarak değiştirilen bu haftanın resmen yürürlüğe girmesinin hemen ardından "hortumcular, talancılar, yağmacılar, rüşvetçiler, zimmetçiler, işbirlikçiler, Türk kaşığı ile Fransız lokması yiyiciler, din tacirleri, medyumlar, dönekler, ikinci cumhuriyetçiler, çanakçı yazarlar", gibi daha niceleri literatürümüzde yerini almış ve ülkenin bugün geldiği konumda; cari açıktan ve her saniyede artan faiz borçlarından dem vurmadan kasadaki 74 milyar dolarla övünen başbakanlara kadar gelinmiştir yazık ki.
Bugün ise bizde var olan bu güzelliği unutmanın, unutturmanın semeresini çekiyoruz. Bizler yerli mallarımızı birer birer kaybederken dünya devi ABD bile "Yerli Malları Haftası" başlatıyor. 23 Mayıs Dünya Ticaret Günü Başkan Bush'un Amerikan ürünlerini Beyaz Saray bahçesine yığıp kasaların arkasına geçerek verdiği pozu herkes hatırlar sanıyoruz. Bush ne diyordu; "Bu malların dünyada en çok satılan olması için her türlü teşvik yapılacaktır"
Sürekli ABD'yi örnek alıp kendi değerlerini hor görenler, Atatürk gibi bir dahinin kıymetini bilemeyenler, kendi özünü unutarak her fırsatta ABD'yi örnek gösterenler bundan bir ders çıkarmalı ve öz değerlerimize dönmenin yolunu aramalıdırlar. Zira bugün güya ABD'yi örnek alarak, ülkemizde yok ettikleri
yerli malları, satılan fabrikalar, araziler yüzünden bu canım ülke büyük bir krizin içinde ve bu krizin tek çıkar yolu özümüze ve yerli mallarımıza dönmek olacaktır. Aksi halde daha çok şey kaybederiz.
Yerli Malları Tutum ve Yatırım Haftası kutlu olsun.
kok.arzu@gmail.com
arzukok@ulusgazetesi.com
arzukok- TOPRAK ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 9
Yaş : 51
ŞEHİR : Ankara
Meslek : Öğretmen
Öğrenim Durumu : Üniversite
Aldığı Teşekkür : 0
Kayıt tarihi : 01/12/08
Geri: Yerli Malı
Çok anlamlı ve harika dile getirilmiş bu yazınız için size çok teşekkürler.
Bizler sadece yerli mallarımızdan değil pek çok güzel, anlamlı, bizi biz yapan
değerlerimizden uzaklaştık. Neredeyse bunlardan utanır olduk.
Nedenleri bilmeden sonuçlarla baş edilemeyeceğine göre, bu duruma geliş
nedenlerimizi ( kendi çapımızda da olsa ) bulup, ortadan kaldırmaya çalışmak bu
yolda atılabilecek çok olumlu bir adımdır diye düşünüyorum.
Bunu yaparken de insanların eğilimlerini bir anda ters yüz çevirmenin de
olanaksız olduğunu ve büyük bir tepki doğuracağını da bilmekte yarar var.
Bu durumda kişilerin eğilimlerini kötülemeden ama bir seçenek olarak, unutulan
ve utanılan değerlerimizi çekici hale getirmek iyi bir adım olacaktır.
Ben bu işi arabam ( 1987 model serçe) ile doğal olarak yapıyorum sanırım
Sadece küçük bir örnekti...
Bizler sadece yerli mallarımızdan değil pek çok güzel, anlamlı, bizi biz yapan
değerlerimizden uzaklaştık. Neredeyse bunlardan utanır olduk.
Nedenleri bilmeden sonuçlarla baş edilemeyeceğine göre, bu duruma geliş
nedenlerimizi ( kendi çapımızda da olsa ) bulup, ortadan kaldırmaya çalışmak bu
yolda atılabilecek çok olumlu bir adımdır diye düşünüyorum.
Bunu yaparken de insanların eğilimlerini bir anda ters yüz çevirmenin de
olanaksız olduğunu ve büyük bir tepki doğuracağını da bilmekte yarar var.
Bu durumda kişilerin eğilimlerini kötülemeden ama bir seçenek olarak, unutulan
ve utanılan değerlerimizi çekici hale getirmek iyi bir adım olacaktır.
Ben bu işi arabam ( 1987 model serçe) ile doğal olarak yapıyorum sanırım
Sadece küçük bir örnekti...
Geri: Yerli Malı
Sayın arzukok öncelikle Deniz Yıldızı ailesine hoşgeldiniz demek isterim.
Bir zamanlar dünyanın bir çok ülkesinin benzersiz ürünleriyle rağbet ettiği Türkiye, bugün dışardan bir çok malı ithal etmek zorunda bırakıldı.Hatta birçoğuna ihtiyacı olmadığı halde.
İngiltere, ükemizdeki dokuma sanatını öğrenmek amaçlı bu konuyla ilgili uzmanlarını gönderiyordu bize,bu sanatımızı öğrenebilmek için bir zamanlar.
Hepimizin ilkokulda öğrendiği bilgilerin başında geliyordu "kendi kendine yetebilen ülke" sıfatı.
İnsanlarımız bugün malesef aslında çok önemli bir konu olan yerli malları konusunu alaya bile alabiliyorlar,marifetmiş gibi.
Tutumluluk,idare,tasarruf,bize ait olana sahip çıkma ......gibi kavramların ne olduğundan habersiz nesiller yetişirken bizlerde bir kere daha düşünerek,gençlerin ve özellikle çocukları bu konularda yorulmadan bilinçlendirmeliyiz.
Yerli mallarımızın,kendi değerlerimizin,bize ait ürünlerimizin,başmızdakiler kim olursa olsun ,kaybolmaması için elimizden gelenin yapılmasının bir yurttaşlık görevi olduğunu düşünüyorum.
Tüketim ,çılgınca,savurganca tüketim tüm insanlığın belasıdır şu anda.
Saygılarımla.
Bir zamanlar dünyanın bir çok ülkesinin benzersiz ürünleriyle rağbet ettiği Türkiye, bugün dışardan bir çok malı ithal etmek zorunda bırakıldı.Hatta birçoğuna ihtiyacı olmadığı halde.
İngiltere, ükemizdeki dokuma sanatını öğrenmek amaçlı bu konuyla ilgili uzmanlarını gönderiyordu bize,bu sanatımızı öğrenebilmek için bir zamanlar.
Hepimizin ilkokulda öğrendiği bilgilerin başında geliyordu "kendi kendine yetebilen ülke" sıfatı.
İnsanlarımız bugün malesef aslında çok önemli bir konu olan yerli malları konusunu alaya bile alabiliyorlar,marifetmiş gibi.
Tutumluluk,idare,tasarruf,bize ait olana sahip çıkma ......gibi kavramların ne olduğundan habersiz nesiller yetişirken bizlerde bir kere daha düşünerek,gençlerin ve özellikle çocukları bu konularda yorulmadan bilinçlendirmeliyiz.
Yerli mallarımızın,kendi değerlerimizin,bize ait ürünlerimizin,başmızdakiler kim olursa olsun ,kaybolmaması için elimizden gelenin yapılmasının bir yurttaşlık görevi olduğunu düşünüyorum.
Tüketim ,çılgınca,savurganca tüketim tüm insanlığın belasıdır şu anda.
Saygılarımla.
Denizkızı- ELMAS ÜYE
- PROJE ÖDÜLÜ :
KATILIM ÖDÜLÜ :
Mesaj Sayısı : 1090
Yaş : 53
ŞEHİR : İstanbul
Meslek : Tekstil-Tasarım
Öğrenim Durumu : Lise
Aldığı Teşekkür : 411
Kayıt tarihi : 27/11/07
DENiZ YILDIZI :: YAZARLARIMIZ :: Arzu KÖK :: Önceki Yazıları
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz