Ne güzel de yazmış Rıza Almalı!
1 sayfadaki 1 sayfası
Ne güzel de yazmış Rıza Almalı!
Ne güzel de yazmış Rıza Almalı!
Almanya`da yaşayan Türkler, aynı zamanda öğretmen olan Rıza Almalı`yı Münster Başkonsolosluğu`dan tanırlar. Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin Avrupa ekindeki “Söz Sizin” köşesi için “Kahvehaneler” başlıklı bir yazıyı kaleme almış.
Yazısına şöyle başlıyor:
“Biz Türk erkekleri dünyanın neresine gidersek gidelim, nerede yaşarsak yaşayalım tıpkı Türkiye`de olduğu gibi Almanya`da, Fransa`da, Hollanda`da asla kahvehanesiz edemeyiz!”
Araştırmış, Türkiye`de 124 bine yakın, Almanya`da da 7 bin üzerinde kahvehane olduğunu tespit etmiş.
Gerek Türkiye`de gerekse Avrupa`nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türkler, kahvhaneye gitmeyip de nereye gidecekler? Halkevlerini kapatırsan, kültürevleri açmazsan, kütüphaneler kurmazsan, elbette ki, Türk erkeklerinin gideceği yer kahvehaneler olacaktır. 1960`larda tabi ki, kahvehaneler yoktu, çünkü onlar geldikleri yerleri tanımıyorlardı, yurtlarda kalıyorlardı ve ancak hafta sonları tren istasyonlarında buluşuyorlardı. Zaman geçtikçe, yavaş yavaş kahvehaneler açılmaya başladı. Unutmayınız ki, o dönemlerde camiler de yoktu...
Öğretmen Rıza Almalı, yazısının sonunda, “Okumuş, bilgili, kültürlü ve güngörmüş yaşlılara büyük itibar edilir, konuştukları can kulağıyla dinlenirdi.” diyor.
Şimdi anladım, neden öğretmenlerin çoğunun öğleden sonra kahvehanelerde vakit geçirdiklerini! Meğer başkaları tarafından can kulağı ile dinlensin diye, okumuşlar, kültürlüler, bilgililer buralara gidiyorlarmış...
48 yılının gurbette geçiren bu insanların büyük bir kısmı, ya camiye gidiyorlar ya da bedava gazete okusunlar, iskambil oynasınlar diye gidiyorlar. Ve ne yazık ki, kahvehalerde birçok Türk öğretmenleri görmek mümkündür. Erkekler de çocuklarının öğretmenlerini bu kahvehanelerde gördüklerinden, onlara olan saygınlıkları da azalmaktadır. Bütün öğretmenler mi? Hayır! Maalesef çoğu buralarda vakit öldürmektedirler...
Hiç bilgili, kültürlü kişiler kahvehaneye giderler mi? Onların gideceği yer, ya Almanya`daki halkevleri (Volkshochule) ya da kütüphanelerdir.
Eğer, gerek Türkiye`de gerekse Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk erkeklerini eğitmek, onlara bilgi aşılamak istiyorsak, onları sigara dumanına boğulmuş, bütün gün açık ve bas bas bağıran televizyonlu kahvhanlerden kurtarmak istiyorsak, yapacağı tek iş, kültür evlerinin açılmasına destek vermek ve bu vatandaşlara aydın kişi olarak her bakımdan yol göstermektir.
Acaba bu yolda adım atan kişiler var mı?
Dr. Yüksel Cavlak
Almanya`da yaşayan Türkler, aynı zamanda öğretmen olan Rıza Almalı`yı Münster Başkonsolosluğu`dan tanırlar. Avrupalı Hürriyet Gazetesi`nin Avrupa ekindeki “Söz Sizin” köşesi için “Kahvehaneler” başlıklı bir yazıyı kaleme almış.
Yazısına şöyle başlıyor:
“Biz Türk erkekleri dünyanın neresine gidersek gidelim, nerede yaşarsak yaşayalım tıpkı Türkiye`de olduğu gibi Almanya`da, Fransa`da, Hollanda`da asla kahvehanesiz edemeyiz!”
Araştırmış, Türkiye`de 124 bine yakın, Almanya`da da 7 bin üzerinde kahvehane olduğunu tespit etmiş.
Gerek Türkiye`de gerekse Avrupa`nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türkler, kahvhaneye gitmeyip de nereye gidecekler? Halkevlerini kapatırsan, kültürevleri açmazsan, kütüphaneler kurmazsan, elbette ki, Türk erkeklerinin gideceği yer kahvehaneler olacaktır. 1960`larda tabi ki, kahvehaneler yoktu, çünkü onlar geldikleri yerleri tanımıyorlardı, yurtlarda kalıyorlardı ve ancak hafta sonları tren istasyonlarında buluşuyorlardı. Zaman geçtikçe, yavaş yavaş kahvehaneler açılmaya başladı. Unutmayınız ki, o dönemlerde camiler de yoktu...
Öğretmen Rıza Almalı, yazısının sonunda, “Okumuş, bilgili, kültürlü ve güngörmüş yaşlılara büyük itibar edilir, konuştukları can kulağıyla dinlenirdi.” diyor.
Şimdi anladım, neden öğretmenlerin çoğunun öğleden sonra kahvehanelerde vakit geçirdiklerini! Meğer başkaları tarafından can kulağı ile dinlensin diye, okumuşlar, kültürlüler, bilgililer buralara gidiyorlarmış...
48 yılının gurbette geçiren bu insanların büyük bir kısmı, ya camiye gidiyorlar ya da bedava gazete okusunlar, iskambil oynasınlar diye gidiyorlar. Ve ne yazık ki, kahvehalerde birçok Türk öğretmenleri görmek mümkündür. Erkekler de çocuklarının öğretmenlerini bu kahvehanelerde gördüklerinden, onlara olan saygınlıkları da azalmaktadır. Bütün öğretmenler mi? Hayır! Maalesef çoğu buralarda vakit öldürmektedirler...
Hiç bilgili, kültürlü kişiler kahvehaneye giderler mi? Onların gideceği yer, ya Almanya`daki halkevleri (Volkshochule) ya da kütüphanelerdir.
Eğer, gerek Türkiye`de gerekse Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk erkeklerini eğitmek, onlara bilgi aşılamak istiyorsak, onları sigara dumanına boğulmuş, bütün gün açık ve bas bas bağıran televizyonlu kahvhanlerden kurtarmak istiyorsak, yapacağı tek iş, kültür evlerinin açılmasına destek vermek ve bu vatandaşlara aydın kişi olarak her bakımdan yol göstermektir.
Acaba bu yolda adım atan kişiler var mı?
Dr. Yüksel Cavlak
Yüksel Cavlak- YAKUT ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 370
Yaş : 89
ŞEHİR : Recklinghausen
Meslek : doktor
Öğrenim Durumu : üniversite
Aldığı Teşekkür : 485
Kayıt tarihi : 16/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz