İsveç'ten 100 yıllık bir gemi kalkıyor!
1 sayfadaki 1 sayfası
İsveç'ten 100 yıllık bir gemi kalkıyor!
İsveç’ten 100 yıllık bir gemi kalkıyor!
1973 yılının 23 Nisan günü Oslo’dan gece treniyle Stockholm’e gittim. Sabah
erken saatte merkez garında gördüğüm kişilere elimdeki kağıdı gösterdim.
Kağıtta M/S Hulda yazıyordu ve bir adres vardı.
Bana bir otobüse binmem gerektiğini söylediler.
Otobüs bir saate yakın gitti, sonra çok güzel, sayfiye yeri gibi bir semtte indim.
Ağaçlıklı güzel yollarda biraz yürüdüm, karşıma görkemli bir saray çıktı.
Meğer geldiğim yer, Kraliçe Sarayı bölgesiymiş.
Yine elimdeki adres kağıdını gösterdim, ormana doğru giden bir yolu işaret ettiler. Orada yürümeye başladım.
İsveç’te oturan ünlü heykelcimiz İlhan Koman’ın adresini arıyordum.
Bir süre yürüdükten sonra kendimi deniz kıyısındaki dar bir patikada buldum.
Bir süre sonra bu patika da bitti. Ortalıkta bina falan görünmüyordu. Sadece kıyıya bağlı, eski ve görkemli bir gemi vardı.
Herhalde
yolu karıştırmıştım. Gemidekilere adresi sormak istedim, karşıma
bembeyaz saçlı, bembeyaz sakallı yakışıklı bir adam çıktı.
Ve ben daha bir şey sormadan “Hoş geldin evliya!” dedi.
İlhan Koman’la karşı karşıyaydım.
Sanki bir ömür boyu, Türkiye’den siyasi mülteci bir gencin gelip, karşısına çıkmasını bekler gibiydi.
Herkese evliya diye sesleniyordu.
Beni içeri buyur etti.
Ailesiyle o gemide yaşıyordu. Bina sandığım Hulda bir gemiydi.
İlhan
bey beni İsveçli karısı ve çocuklarıyla tanıştırdı. Kimi hamakta
yatıyordu, kimi kamarada, kimi salondaki kanepede. Ortalık heykellerle
doluydu.
Ben de o gemide kalmaya başladım.
***
1905’te İsveç’te yapılmış olan 26 metrelik Hulda gemisinin, hayatımda çok önemli bir yeri vardır.
Stockholm’un
Kraliçe sarayı bölgesinde demirlemiş, kıyıya bağlanmış durumdaki bu
eski gemi, sürgünlüğümün ilk sığınağıdır diyebilirim.
Arada eski günleri düşünür ve Hulda’yı uzak bir diyarın masal gemisi gibi algılarım.
***
Şimdi bu gemi İstanbul’a geliyor.
Önceki gün İlhan Koman’ın oğlu Ahmet telefon etti ve geminin İstanbul’a getirileceğini söyledi.
Birdenbire heyecanlandım.
Gençliğimle karşılaşmış gibi oldum.
Hulda ve İstanbul.
Birbirinden onca uzak, onca ayrı iki dünya.
Dağ dağa kavuşmaz, insan gemiye kavuşur diye düşündüm.
Gelecek yıl yedi deniz aşarak İstanbul’a gelecek Hulda’yı karşılamaya hazırladım kendimi.
Ne yazık ki İlhan bey yoktu artık içinde ama anılarımız vardı ve onları kimse alamazdı elimizden.
1973 yılının 23 Nisan günü Oslo’dan gece treniyle Stockholm’e gittim. Sabah
erken saatte merkez garında gördüğüm kişilere elimdeki kağıdı gösterdim.
Kağıtta M/S Hulda yazıyordu ve bir adres vardı.
Bana bir otobüse binmem gerektiğini söylediler.
Otobüs bir saate yakın gitti, sonra çok güzel, sayfiye yeri gibi bir semtte indim.
Ağaçlıklı güzel yollarda biraz yürüdüm, karşıma görkemli bir saray çıktı.
Meğer geldiğim yer, Kraliçe Sarayı bölgesiymiş.
Yine elimdeki adres kağıdını gösterdim, ormana doğru giden bir yolu işaret ettiler. Orada yürümeye başladım.
İsveç’te oturan ünlü heykelcimiz İlhan Koman’ın adresini arıyordum.
Bir süre yürüdükten sonra kendimi deniz kıyısındaki dar bir patikada buldum.
Bir süre sonra bu patika da bitti. Ortalıkta bina falan görünmüyordu. Sadece kıyıya bağlı, eski ve görkemli bir gemi vardı.
Herhalde
yolu karıştırmıştım. Gemidekilere adresi sormak istedim, karşıma
bembeyaz saçlı, bembeyaz sakallı yakışıklı bir adam çıktı.
Ve ben daha bir şey sormadan “Hoş geldin evliya!” dedi.
İlhan Koman’la karşı karşıyaydım.
Sanki bir ömür boyu, Türkiye’den siyasi mülteci bir gencin gelip, karşısına çıkmasını bekler gibiydi.
Herkese evliya diye sesleniyordu.
Beni içeri buyur etti.
Ailesiyle o gemide yaşıyordu. Bina sandığım Hulda bir gemiydi.
İlhan
bey beni İsveçli karısı ve çocuklarıyla tanıştırdı. Kimi hamakta
yatıyordu, kimi kamarada, kimi salondaki kanepede. Ortalık heykellerle
doluydu.
Ben de o gemide kalmaya başladım.
***
1905’te İsveç’te yapılmış olan 26 metrelik Hulda gemisinin, hayatımda çok önemli bir yeri vardır.
Stockholm’un
Kraliçe sarayı bölgesinde demirlemiş, kıyıya bağlanmış durumdaki bu
eski gemi, sürgünlüğümün ilk sığınağıdır diyebilirim.
Arada eski günleri düşünür ve Hulda’yı uzak bir diyarın masal gemisi gibi algılarım.
***
Şimdi bu gemi İstanbul’a geliyor.
Önceki gün İlhan Koman’ın oğlu Ahmet telefon etti ve geminin İstanbul’a getirileceğini söyledi.
Birdenbire heyecanlandım.
Gençliğimle karşılaşmış gibi oldum.
Hulda ve İstanbul.
Birbirinden onca uzak, onca ayrı iki dünya.
Dağ dağa kavuşmaz, insan gemiye kavuşur diye düşündüm.
Gelecek yıl yedi deniz aşarak İstanbul’a gelecek Hulda’yı karşılamaya hazırladım kendimi.
Ne yazık ki İlhan bey yoktu artık içinde ama anılarımız vardı ve onları kimse alamazdı elimizden.
Zülfü Livaneli- GÜMÜŞ ÜYE
-
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 78
ŞEHİR : yazar
Meslek : yazar
Öğrenim Durumu : yazar
Aldığı Teşekkür : 10
Kayıt tarihi : 25/11/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz